| Konu: | 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'na ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 84 |
| Tarih: | 22.04.2022 |
MUSTAFA YENEROĞLU (İstanbul) - Saygıdeğer Başkan, çok kıymetli milletvekilleri, televizyonları başında bizleri izleyen saygıdeğer vatandaşlarımız; DEVA Partisi adına hepinizi saygıyla, muhabbetle selamlıyorum.
Malumunuz, yarın, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, millî iradenin temsilcisi Büyük Millet Meclisinin açılışının 102'nci yılı. Millî Mücadele'nin lideri Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü ve Anadolu'nun dört bir yanından gelerek Birinci Meclise omuz veren tüm mebusları saygı ve rahmetle anıyorum.
23 Nisan 1920... Paramparça olmuş, başkenti işgal altında bir imparatorluk, on yıllardır cepheden cepheye koşan bir nesil, tarihe yön veren bir millet yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Bunun karşısında ise umudunu yitirmeyen ve milletimizin özgürlüğüne ve istikbaline vurulmak istenen prangayı söküp atmaya kararlı bir avuç insan; en zorlu şartlarda dahi çok seslilikten, ortak akıldan ve istişareden taviz vermeden bir yandan millî mücadeleyi yürütmüş, bir yandan ülkenin geleceğini belirlemişler. Oysa bugün, yüz iki yılı geride bırakmışız ama bu değerler bakımından ve her bir vatandaşımızın derdiyle dertlenen tüm milletin vekili olma şuurundan ne yazık ki Gazi Meclisimizin çok gerisindeyiz.
Aziz milletim, Türkiye, bugün herkesi tehdit eden, baskıcı, otoriter bir anlayış ile yönetilmeye çalışılmaktadır. Kötülük artık sıradanlaşmış, ahlaki yozlaşma, hukuksuzluklar, adam kayırma, yolsuzluk ve bunların neticesinde de yoksulluk her geçen gün daha da artmaktadır. Tüm değerlerin kaybolması, iktidarın aklıselimden uzaklaşıp baskıcı ve keyfî yönetimi benimsemesi yüzünden her geçen gün daha da yoksullaşmaktayız. Enflasyon kontrol edilemez bir boyutta, zamlar hız kesmiyor, hayat pahalılığı dayanılmaz hâle geldi, vatandaşlarımız çaresiz durumda. Mesleklerini yapamayan, atanamadıkları ve gelecek göremedikleri için bunalıma girip intihar eden geçlerimiz var, çoğu yerde esnafımız günü siftahsız kapatmaktadır, pazarlarda yerlerden meyve sebze toplamak zorunda bırakılan vatandaşlarımız var.
Değerli milletvekilleri, hepinizi millî egemenliğin ilan edildiği günün çocuklara hediye edilmiş olması üzerine düşünmeye davet ediyorum. Çocuklarımıza nasıl bir ülke miras bırakacağımızı düşünmeli ve bunun sorumluluğuyla yüzleşmeliyiz. Çocuklarımıza âdeta cezaevini andıran bir ülke mi miras bırakacağız? İnsanın iyice değersizleştirildiği, kötü muamele ve işkencenin sıradanlaştığı bir ülke mi hayal etmiştik biz? Hukuk tanımaz bir devlet anlayışı, beton şehirler, kötü bir eğitim sistemi ve yoksulluk mu miras bırakacağız? Soru sormanın, tartışmanın ve mutlu olacağı hayatın peşinden özgürce gitmenin yasaklandığı bir ülke mi miras bırakacağız? Çocuklarımızın birer yetişkin olduklarında kaçıp gitmek isteyecekleri bir ülke mi bırakacağız?
AB ve OECD'ye üye olan 41 ülke arasında en mutsuz çocukların Türkiye'de olmasını gerçekten hak etmiyoruz. Bugün, Türkiye'de bisiklete binerken panzerlerin altında ezilip can veren çocuklarımız var, boş arazilerde elinde bomba patlayıp paramparça olan çocuklarımız var, annesiyle birlikte hapishanede büyüyen ve daha doğduğu anda alnına terörist damgası vurulan binlerce çocuğumuz var, ailelerine yaşatılan hukuksuzluklar yüzünden hayatı zindan olan yüz binlerce çocuğumuz var. İktidar temsilcileri bu gerçekleri görmeli ve üzerine hep birlikte derin derin düşünmeliyiz.
Değerli arkadaşlar, sözlerimi Aliya İzzetbegoviç'in bir anekdotuyla sonlandırmak istiyorum. 100 binden fazla Boşnak'ın öldürüldüğü, yüz binlerce insanın evsiz kaldığı, camilerin, evlerin, hastanelerin yerle bir edildiği günlerde Aliya şunları söylüyor: "İnsan olmak ve insan kalmak Allah'a ve kendimize karşı sorumluluğumuzdur."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
MUSTAFA YENEROĞLU (Devamla) - Ona göre bu iki kavram siyasi anlamda, insanlara güven ve huzur veren, adaleti ve hukukun üstünlüğünü varlık sebebi kabul eden devlet kurmaya çalışmak demektir, hiç kimsenin farklılığından dolayı ayrımcılığa ve zulme uğramaması demektir. İnsan olmak ve insan kalmak, herhâlde bundan daha kötü bir kayıp düşünülemez. Emin olma vasfını yitirdikten sonra, etrafına güven ve huzur veremedikten sonra kaybetmekten korkulabilecek bir değer kalır mı acaba? İşte bizler tam da bu karanlık dönemde dert sahibi milyonlarca vatandaşımızın da desteğiyle ülkemizi akıl ve vicdan tutulması yaşayan bu zorba iktidardan kurtarmak için mücadele ediyoruz. Bu mücadelenin tüm toplum için zaferle sonuçlanacağına, kimseyi ötekileştirmeyen ve zulmetmeyen, huzurlu ve mutlu insanların ülkesi Türkiye'yi inşa edeceğimize yürekten inanıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayınız efendim.
MUSTAFA YENEROĞLU (Devamla) - Güç sarhoşluğu içinde, ülkeyi uçuruma götürdüğünün farkında bile olmayan bu iktidarı ise üzülerek söylüyorum ki sayısız kötülüklerle hatırlayacağız.
Hepinizi DEVA Partisi adına saygıyla, muhabbetle selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)