GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türk Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:90
Tarih:12.05.2022

MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan kanun teklifinin 13'üncü maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Sizleri ve kamuoyunu saygıyla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, dünyada olduğu gibi, ülkemizde de yaşanan coronavirüs salgını süresince sağlık emekçilerinin gösterdiği gayretli çalışma ve mücadele bizlere şunu gösterdi ki bu emekçilerin hakları ödenemez. Gelgelelim iktidar da zaten sağlık emekçilerinin hakkını ne maddi ne de manevi ödeyemiyor. 2020 yılının başıyla beraber sağlık emekçilerine yönelik tüm övgü dolu sözler bugün yerini hakarete, aşağılamaya bırakmış hatta ve hatta "Giderlerse gitsinler." boyutuna evirilmiş durumdadır. Sağlıkta şiddetin asıl sebebi sizin iktidar olarak sağlık emekçilerine değer vermiyor olmanızdan kaynaklanmaktadır. Üç beş yıl önce sağlıkta yaşanan memnuniyeti kendi iktidarınıza bir övgü olarak kabul ediyordunuz; bugün, yaşanan sağlık politikalarındaki krizi ise sağlık emekçilerinin üzerine yıkıyorsunuz. Övgü oldu mu, iktidara; yergi oldu mu, emekçiye! Ne güzel bir dünya(!) Çöken sağlık sisteminin yükünü sağlık emekçilerinin omzuna atıp sorumluluktan kaçamazsınız. Sağlık emekçilerini hedefe koyan bir iktidarsınız. Bugün sağlıkta şiddetin kodu beyaz kod sizin eserinizdir çünkü cezasızlık anlayışı ve uygulanan yöntemler, sağlık emekçisinde adalet açısından bir umutsuzluğa ve güvensizliğe dönüşürken şiddet uygulayanlar açısından da "Ne de olsa cezası yok." anlayışının yerleşmesine sebebiyet verdi.

Değerli milletvekilleri, 2014 yılında asgari ücretin 4,5 katı geliri olan sağlık emekçilerinin geliri bugün neredeyse asgari ücret seviyesindedir. Düşünün, emeğiyle çalışanların ev ve araba alması artık hayal oldu; kira ödeyemeyen, çocuğunun eğitim masrafını karşılayamayan bir sektör hâline geldi. Öyle bir meslek ki ayın on üç günü yirmi dört saat çalışmak zorunda kalıyorlar. Ekonomik açıdan tatmin edilemeyen sağlık emekçileri bir de illerde liyakatsiz yöneticilerle uğraşmak zorunda kalıyorlar. İşte, Bitlis'te sınavsız ve torpille belirlenen hastane yöneticileri sağlık sistemindeki çürümüşlüğün göstergesidir. Akademik kariyeri olmayan kişiler hastane müdürü, röntgen teknikeri başhemşire, üniversitedeki bir öğretim görevlisi ise sağlık müdür yardımcısı kadrosuna atanıyor. Hastanede temizlik elemanı dahi siyasi olarak AKP'li olacak ya da AKP'de bir tanıdığı olacak. Sağlık sistemi liyakatsiz, sınavsız ve parti güdümlü kadrolarla dolduruluyor. Düşünün ki doktor ameliyat için malzeme istiyor, hastane yönetimi "Para yok." diyor. İşte, sektör sağlık sektöründen olmayınca insan hayatına verdiği değer de bu kadar oluyor. Hastanede yönetici mi ticarethaneden mal mı alıyor belli değil.

Sağlık emekçilerine yönelik şiddetin cezasızlığı, ekonomik açıdan emeklerinin karşılığını alamamaları, liyakatsiz yöneticilerle mücadeleleri sonucunda hekimler ya ülkeyi terk etmek ya da özele geçmek için görevlerinden ayrılmak zorunda kalıyorlar. Bunu bilinçli olarak yaptığınızı biliyoruz. Kamu hastanelerinde görev yapan nitelikli hekimleri istifa ettirerek özel hastanelerin niteliğini artırmayı amaçlıyorsunuz. Bunu yaparken de kamu hastanelerini sadece birer eğitim alanına çevirmişsiniz.

Son olarak Bitlis iliyle ilgili birkaç hususa değinmek isterim. Müjdeler açıklanıyor: Müjde, Bitlis'e bu kadar doktor deniliyor. Altı tamamen boş söylemlerden başka bir şey değil. 50 hekim geliyor, aynı dönem 45 hekim istifa etmiş. "Müjde" denilen şeyler ancak eksik kadroları doldurmak. Her seferinde üç fazla beş eksik hekimle Bitlis'te sağlık sistemi yürütülmeye çalışılıyor. Bitlis'te kadın doğumda ciddi sorun var, ilçelerde de öyle. İlçelerde uzman doktor yok yani doktor izne çıksa sistem kilitleniyor. Nefroloji uzmanı sadece Bitlis merkez ve Tatvan ilçesinde var, diğer ilçelerde ise yok. Çocuk servislerinde ciddi sorunlar var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın, buyurun.

MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla) - Bir il düşünün; çocuk kardiyoloji, çocuk nöroloji yok, tüm hastalar başka illere sevk ediliyor. Tüm bu olumsuzluklarla da sağlık emekçisi, hasta ve hasta yakınları karşı karşıya bırakılıyor. Adil bir vergi düzeni olsa ve adil gelir dağılımı olsa aslında bu ülkede herkese yetecek kadar ekmek var ama tarlaya karga dadanmazsa, ambara fare dadanmazsa, ülkeye hırsız dadanmazsa.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)