GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 655 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:94
Tarih:25.05.2022

EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 327 sıra sayılı Kanun Teklifi'yle ilgili olarak ben de bazı tespitlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Ama Sayın Elitaş'ın, demin, bu Meclisin yasama mekanizmasıyla ilgili olarak ifade ettiği "Elimizi kaldırırız, kanun geçer." vesaire dediği şeylerin tümüyle yanlış olduğunu düşünüyorum. Kusuru bakmayın ama bu Meclisin yasama süreci aldığı kararlara göre çok hafif kalıyor arkadaşlar ya da tersten söyleyeyim, çok ağır kararları çok hafif bir şekilde alıyoruz, bunun farkında değil misiniz Allah aşkınıza ya? Bakın, bugün bir karar verdik, birçok insanın hayatıyla ilgili önemli bir karar oldu, değil mi? Yarın insanlar tekrar cezaevlerine dönmeyecekler. Fakat değerli arkadaşlar, Komisyonun getirdiği 327 sıra sayılı bu Kanun Teklifi inanılmaz paralarla ilgili bir kanun teklifi ve bu paralar birilerine verilecek, üstelik de halktan alınan vergilerle verilecek fakat bu olayın hakkı olan tartışma asla ve asla burada yapılamadı. Yani burası... Kusura bakmayın ama şunu söylemek zorundayım: Bu yasama süreci gerçekten, bir tarafıyla baktığımızda, dışarıdan baktığımızda -açıkça söyleyeyim- komik, komik. Niçin komik? Şundan dolayı komik: "Efendim, bu kanun teklifi 40 bilmem kaç milletvekili tarafından hazırlanmıştır." Yanlış, yalan, doğru da değil; hepimiz biliyoruz bunun böyle olduğunu. Başka yerde hazırlanıyor, bürokratlar hazırlıyor, saraydaki birtakım insanlar hazırlıyor ve buraya geliyor ve burada -Sayın Elitaş'ın o söylediği doğru- iktidar partisi ve ortağıyla birlikte eller kalkınca o kanun teklifi geçiyor ama o kanunun ima ettiği ağırlık nerede? Bu, söz konusu bile değil.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bu çıkaracağımız kanunla birçok insan zengin olacak, servetlerine servet katacak ve birçok insan da yoksullaşacak. Bunun ağırlığına uygun tartıştık mı biz bunu? Ben Plan ve Bütçe Komisyonu üyesiyim, hayır, asla tartışmadık. Sorduğumuz soruların birçoğuna cevap alamadık ama kanun teklifi buraya kadar geldi. Komisyon orada, Adalet ve Kalkınma Partisi vekilleri... Ki gelen kanun teklifinin sahipleri, onlar yok, onlar dışarıdalar. Arkadaşlar, böyle bir Meclis olur mu ya, elinizi vicdanınıza koyun ya, böyle bir Meclis olur mu ya? Böyle bir karar, böyle bir ağırlığı olan bir karar böyle yüzeysel ve ciddi tartışmalar içermeyen bir biçimde nasıl çıkarılabilir ya? Bunu nasıl içinize sindirebiliyorsunuz? Emin olun, eğer inancınız varsa bunun hesabını vereceksiniz -herkes için söylüyorum bunu- çünkü bu, öyle bir şey ki birçok insanın hayatıyla ilgili kararlar veriyoruz ve bu kararların gerektirdiği ciddiyeti asla ve asla burada görmüyoruz. Hiçbir zaman -ben dört senedir buradayım- Plan ve Bütçe Komisyonunda gerçekten gerçekleri konuşan bir konuşma görmedim. Bu kadar, horolop şorolop, hop, kanun teklifi buraya geliyor; burada da zaten gördüğünüz gibi -görüyorsunuz- bu kanun teklifi geçiyor, geçiyor.

Değerli arkadaşlar, bakın, bu maddede, şimdi konuşmam gereken bu maddede kurumlar vergisiyle ilgili bir istisna talebindeler ve bu istisna da şöyle bir talep: "Dolarınız varsa üç aylığına gidin, mevduat olarak yatırın, sizin kazançlarınız hariç olmak üzere kâr ve faiz gelirlerinizden herhangi bir kurumlar vergisi almayacağım." diyor. Kurumlar vergisi almamak ne demek ya, kurumlar vergisi almamak ne demek? Halkın verdiği vergilerle toplanmış olan bir havuzdan siz bazılarını istisna tutuyorsunuz. Niçin? Çünkü birilerine kaynak aktarıyorsunuz, bu kadar basit. Bunun gerekçesi ne olursa olsun, değerli arkadaşlar, anlatmayın bana "Dolar kurunu şöyle tutuyoruz, böyle tutuyoruz." diye. Bunların hepsi palavra, kusura bakmayın. Bu Meclis benim gördüğüm kadarıyla gerçekleri konuşamayan bir Meclis, gerçekleri konuşmuyoruz değerli arkadaşlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Bir dakika daha... Müsaadenizle efendim.

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Dolayısıyla da konuşuyormuşuz gibi yapıyoruz, eyvallah, öyle yapıyoruz hakikaten. Her çıkan arkadaş -üstelik üslupta da bir homojenizasyon olmuş- herkes ne söyleyeceğini biliyor. Değerli arkadaşlar, kusura bakmayın ama ben -siyaseti başka türlü gören, başka türlü anlayan bir insanım- burada, Türkiye Cumhuriyeti'nin Millet Meclisi olan bu yerde yaptığımız tartışmaların çoğunun palavra olduğunu söyleyebilirim.

RECEP ÖZEL (Isparta) - Haksızlık yapıyorsun ya! Ne biçim konuşuyorsun? Olabilir mi böyle bir şey?

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Olabilir... Canım, sen de kalk, sen de konuş.

RECEP ÖZEL (Isparta) - Saygısızlık yapıyorsun!

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Palavra tabii, ne diyorsun sen?

RECEP ÖZEL (Isparta) - Meclise saygısızlık yapıyorsun ya!

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - E, niye?

RECEP ÖZEL (Isparta) - Hepimize saygısızlık yapıyorsun, kendi kurumuna saygısızlık yapıyorsun.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Recep Bey, lütfen...

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Kardeşim, ben saygısızlık yapmıyorum. Ayrıca, ben konuşma hakkına sahibim. Konuşacaksan çık, konuş burada.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Gerçekleri anlatıyor.

RECEP ÖZEL (Isparta) - Saygısızlık yapıyorsun! Bu kurumu, kimseyi bu kadar rencide edemezsin!

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Sayın Başkan...

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Niye rencide oluyorsun, niye rencide oluyorsun?

RECEP ÖZEL (Isparta) - Edemezsin, edemezsin!

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Niye bu kadar insan olmuyor?

RECEP ÖZEL (Isparta) - Edemezsin, kardeşim! Boş, boş işler; boş...

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Ya, sus Allah aşkına ya! Konuşma ya!

KEMAL PEKÖZ (Adana) - Recep Bey, çıkar konuşursun, orada bağırma!

BAŞKAN - Sayın Katırcıoğlu...

RECEP ÖZEL (Isparta) - İstifa et ya!

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Senin ne olduğunu biliyoruz.

RECEP ÖZEL (Isparta) - İstifa et ya! Biz senin olduğunu biliyoruz! İstifa et, git madem sen.

KEMAL PEKÖZ (Adana) - Çıkar konuşursun, orada niye bağırıyorsun ki?

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Sayın Başkan, müdahale eder misiniz lütfen.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Sayın Başkan, gerçekten...

BAŞKAN - Buyurun, selamlayın efendim.

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Evet, selamlayacağım.

MURAT ÇEPNİ (İzmir) - Muhatap olma şununla ya.

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Ya, böyle işte. Adalet ve Kalkınma Partisi -benim gördüğüm kadarıyla- bu arkadaşları hiç hak etmiyor.

RECEP ÖZEL (Isparta) - Ya, sana ne ya?

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Yani tersten okursak, Adalet ve Kalkınma Partisinin çıkış gerekçeleri Türkiye'nin gerçeklerine değinen bir şeydi; şimdi bakıyorum, afaki laflarla yutturuluyor bir şeyler, gördüğümüz bu. Bu arkadaş da buradan konuşuyor işte.

RECEP ÖZEL (Isparta) - Ya, sen Meclise hakaret ediyorsun ya! Bulunduğun kuruma hakaret ediyorsun ya!

BAŞKAN - Sayın Vekilim, lütfen...

HÜDA KAYA (İstanbul) - Sana söylüyor, Meclise söylemiyor!

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Sen nasıl anlıyorsan anla kardeşim, beni ilgilendirmiyor.

RECEP ÖZEL (Isparta) - Öyle yapıyorsun.

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Her neyse değerli arkadaşlar, ben bu derdimi anlatmaya çalıştım.

RECEP ÖZEL (Isparta) - Sen boş konuşuyorsun, kendin boş konuşuyorsun.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Dinlemeyin!

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Beni naif bulabilirsiniz, beni antipatik bulabilirsiniz ama söylenmesi gereken bir şeyi söylediğim kanaatindeyim, anlayan anlar. Burada, Türkiye Büyük Millet Meclisinde gerçekten gerçekleri konuşacaksak burada olalım, yoksa palavralara karnımız tok hakikaten.

İyi akşamlar sizlere. (HDP sıralarından alkışlar)