GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:96
Tarih:31.05.2022

ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanun teklifinin gerekçesinde ihracatçıları destekleme vurgusu var ama ihracatçıların kronikleşen ham madde, girdi ve navlun maliyetlerinin çözümü yok, yeni pazarlara açılmasını teşvik edecek bir düzenleme yok. Bu yapısal sorunlara yönelik adımlar atılmadan destek de teşvik de bir işe yaramıyor ve biz bunu anlatamıyoruz. İthalata bağımlı ihracatımız olduğu gerçeğine gözlerinizi kapayarak "Türk lirasının değeri düşünce ihracatımız artacak." hayaliyle bir yola çıktınız; ilk dört ayda motor su kaynattı, kenara çektiniz. Ocak-nisan toplam ihracatımız 83 milyar dolarken ithalatımız 116 milyara ulaştı yani dış ticaret açığımız 32,5 milyar dolar oldu. Geçen yılın ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 82 iken bu sene yüzde 70. "İhracat patlaması yaşayacağız." diye çıktığınız yolda sonuç maalesef bu.

İhracatçılarımız öngörülebilir bir ticaret iklimi istiyorlar, haklılar, ancak ekonomi bilimiyle kavgalı, plansız, öngörüsüz politikaların kurbanı oluyorlar maalesef. Mesela, Hazine Bakanı, mağrur bir şekilde çıkıp "Türk lirası en zayıf durumda, gideceği bir yer yok, vatandaşlar rahat olsun." dediğinde dolar 14 lira 80 kuruştu, bugün 16 lira 40 kuruş. Yani "Gideceği bir yer yok." dediğiniz Türk lirası maalesef o tarihten bu yana yüzde 10,13 değer kaybetti. Hadi gel, ihracatçı ol, maliyetleme yap; yapamazsın.

Kurdaki bu istikrarsızlık şirketleri uzun vadeli sözleşmeler yapmaktan menediyor, sipariş alamaz hâle getiriyor. Böyle mi destek olacaksınız ihracatçıya?

İhracattaki bir diğer önemli sorunsa meşhur ihracat bedelinin yüzde 40'ının Merkez Bankasına satılması zorunluluğu. İhracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 70'e düşmüş. Siz, ocakta "Yüzde 25." dediğiniz zorunluluğu bir anda, nisanda yüzde 40'a çıkarıyorsunuz. İhracatçıların "Ya, bunu hemen yapmayın, en azından sekiz hafta verin." çağrısını bile dikkate almıyorsunuz. Peki, ihracatçı ödemelerini nasıl yapacak? Bu sizi hiç ilgilendirmiyor.

İhracatçı, önce getirip dövizini satıyor, sonra sattığını dönüp tekrar alıyor ki ödeme yapabilsin. Aradaki fark, işlem ücreti, hepsini de hanesine eksi olarak yazıyor. Bozdurduğu ve aldığı fiyat farkını ödemeyecekseniz ihracatçıyı bile isteye zarar ettiriyorsunuz demektir. Bu da yetmiyor, ihracatını bu uygulamanın yürürlüğe giriş tarihinden önce yapanları dahi bu regülasyona dâhil ediyorsunuz. İhracatını genelgeden daha önce yapıp bunun için kabul belgesi düzenlemek isteyenler bile bankalardan "İhracat bedellerinin yüzde 40'ını satın, yoksa belge alamazsınız." cevabı alıyorlar. Geçmişe yürüyen kanun olur mu? Olmaz ama oluyor çünkü birileri öyle istiyor. Bu bedelin yüzde 40'ta kalacağının bir garantisi de yok. Yarın çıkıp "Yüzde 60 yaptık." da diyebilirsiniz. Siz önünüzü göremediğiniz için ihracatçının da gözünü bağlıyorsunuz. Tabii, soran olursa "İhracatçıyı destekliyoruz." dersiniz. Böyle ihracatçı desteklenmez, böyle dış ticaret açığı kapatılmaz, böyle cari fazla hiç verilemez.

Kıymetli milletvekilleri, başarısız ekonomi yönetimi yüzünden dilim varmıyor ama ülkemiz bir ödemeler dengesi krizine doğru koşar adım gidiyor. İlk çeyrekte 18 milyar dolar cari açık verdik. Cari açığın artması ülkedeki döviz açığının artması anlamına geliyor. Bu açık artarken bile siz rezervlerimizi çarçur etmeye devam ediyorsunuz. Sadece cari açığın finansmanı için yılın ilk çeyreğinde 7,7 milyar dolar rezerv harcadınız. Rezervleri harcamak da ihracatta başarı hikâyeleri anlatmak da cari açık sorununu çözmüyor. Peki, bu rekorları kıran ihracat tabana yayılıyor mu? Maalesef yayılmıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) - Toparlıyorum.

81 ilimiz var ama ilk çeyrekteki ihracatımızın yüzde 63'ü yalnızca İstanbul ve Marmara Bölgesi'nden yapılmış. Hep söylüyoruz, sizin büyüme hikâyenizin bölgesel kalkınma perspektifi eksik. Bölgeler arası gelir eşitsizliğini gidermeye yönelik bir adım dahi atamıyorsunuz. Geçtiğimiz hafta söylemiştim, yine söylüyorum: Sizin bu perspektif eksikliğiniz yüzünden güçlü bir tarım ve sanayi potansiyeline sahip olan, Mersin ve Adana'yı kapsayan TR62 bölgesi göreli yoksulluğun en çok arttığı bölge oluyor. İnsan gerçekten hayret ediyor, bereket timsali Çukurova'yı nasıl bu hâle getirdiniz? İktidara gelir gelmez üretimi, sanayiyi, kalkınmayı ülke sathına yayacağız. Biz sadece bu şekilde bölgeler arası gelir eşitsizliğini azaltacağımızı biliyoruz. Ne diyelim, çoğu gitti, azı kaldı; az kaldı.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)