GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:98
Tarih:02.06.2022

DURSUN ATAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Türkiye İhracatçılar Meclisi Kanun Teklifi'nin 11'inci maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, kanun teklifinin genel amacı ihracatı artırmak olsa da teklif, ihracatçıların sorunlarını çözmekten çok uzaktır. Nitekim, görüşülen teklifle ihracatçıların desteklenmesine yönelik düzenlemelerin getirildiği iddia edilse de ihracatçıların artan ham madde, girdi, konteyner ve navlun maliyetlerinin çözümüne yönelik tek bir adım dahi bulunmamaktadır. İhracatın yapısal sorunları çözülmeden ekonomimiz üzerinde ciddi bir yük oluşturan dış ticaret açığını kapatmamız mümkün değildir. 2022 yılının ilk dört ayında toplam ihracatımız 87,5 milyar dolarken ithalatımız 116 milyar dolar olmuştur yani sadece dört ayda dış ticaret açığımız 32,5 milyar dolardır. Geçtiğimiz nisan ayı verilerine bakıldığında gerçek tablo daha da net görülecektir. 2022 Nisan ayında gerçekleşen dış ticaret açığı geçen yıla göre tam yüzde 98,5 artmıştır yani iktidar "İhracat rekorları kırıyoruz." dese de kırılan rekor dış ticaret açığıdır.

Değerli milletvekilleri, üretimde ithal girdi payının çok yüksek olması ve paramızın hızla değer kaybetmesi yüzünden enflasyonun önüne geçilememektedir. AKP'nin "Enflasyon yükselsin, paramız değer kaybetsin, bu sayede ihracatı artıralım." politikası iflas etmiş, ithalat-ihracat dengesi sağlanamamıştır. Cari fazla beklenirken cari açık daha da büyümüş, art arda gelen zamlarla milletimiz her geçen gün fakirleşmiştir yani AKP'nin birbiri ardına açıkladığı ekonomi modelleri de tıpkı AKP iktidarının kendisi gibi iflas etmiştir. AKP iktidarı kendiyle birlikte devletimizi ve vatandaşımızı da iflasa sürüklemiştir. Bakınız, AKP'yi iktidara taşıyan Türkiye tarihinin en büyük krizinden sonra, 2003 yılında bile enflasyon yüzde 29,5; dolar kuru ise 1,64 liraydı. Bugün ise AKP'nin masabaşında ayarlamalı enflasyonu bile yüzde 70'e, baskılanan, baskılamak için ülke kaynaklarını heba ettikleri dolar kuru ise 16 liranın üzerine çıkmıştır.

Diğer yandan, ülkemiz, tarihinin en borçlu dönemini yaşamaktadır. Vatandaş da devlet de ağır bir borç yükü altındadır. Ülkemizin dış borç stoku 421 milyar dolara ulaşmıştır. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası verilerine göre de Mart 2022 dönemine ilişkin kısa vadeli dış borç stoku 2021 yıl sonuna kıyasla yüzde 9,9 artarak 132,3 milyar dolar düzeyine çıkarak rekor kırmıştır. Tüm bu borçlara rağmen, AKP iç ve dış siyasetteki hatalarına tuhaf ekonomik doktrinler uydurarak Merkez Bankası kasasını boşaltmıştır. Bugün, dünyada Merkez Bankası döviz rezervi eksi olan bizden başka ülke yoktur. Yani AKP, bir yandan, ülkenin doğmamış çocuklarını bile borçlandırırken diğer yandan, kasadaki parayı da boşaltmıştır. Şimdi, buradan soruyorum: 421 milyar dolar dış borç var, kısa vadeli borç 135 milyar dolar, 150 milyar dolar hazine garantili ihaleler var. Türk lirasının aşırı değer kaybına rağmen 2022 yılını da 70 milyar dolar civarında cari açıkla bitireceğiz. Söyleyin: Üretim yokken, cari açık rekorlar kırarken bu borçları ödeyecek dolarları nereden bulacağız? Kasada dolar yok, yılbaşına göre brüt döviz rezervi 11 milyar dolar azalmış durumda, net rezerv ise eksi 55 milyar dolar civarında. 2022 yılı merkezi yönetim bütçesi nisan ayında tam 50,2 milyar lira açık vermiş durumda. Borç bulunsa bile yüksek faizle karşı karşıyayız. Türkiye'nin ülke risk primi 700 puanın üzerine çıkmış. Örneğin, İtalya yüzde 4,2; Yunanistan yüzde 4,6 faizle borçlanırken Türkiye ancak yüzde 10'larla borçlanabilmektedir. Faiz lobisini ağzından düşürmeyen AKP ve Sayın Erdoğan, ülkeyi faiz ve döviz lobilerine teslim etmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

DURSUN ATAŞ (Devamla) - Değerli milletvekilleri, sonuç olarak, bugün böylesi bir ekonomik başarısızlıkla karşı karşıyayız. Damatla başlayan tutarsız ekonomi politikaları, ekonomi bilimine aykırı "Faiz neden, enflasyon sonuç." modeli, Çin modeli, ihracata dayalı Kore modeli, Türk tipi ekonomi modeli, Kur Korumalı Mevduat faciası derken, bu ekonomi modellerinin hepsi çöpe gitmiş, ülke ekonomisi ise iflas etmiştir. Ve artık AKP, yirmi yıllık iktidar yolculuğunun sonuna gelmiştir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)