GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: SAĞLIK BAKANLIĞINCA KAMU ÖZEL İŞ BİRLİĞİ MODELİ İLE TESİS YAPTIRILMASI, YENİLENMESİ VE HİZMET ALINMASI İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TASARI VE TEKLİFİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:68
Tarih:20.02.2013

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi sözlerime başlarken saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakanım, Kayseri'de devlet hastanesi ihalesi yapılmış durumda ve ilginç olan şey, tabii yüksek kirayla devlete verilecek bu hastanenin bütün otel ve diğer eczaneleri yüklenici firma tarafından işletilecek ve ayrıca şehre bir saat uzak mesafede, ulaşma imkânı yok, acil konumunda olduğunda nasıl bir hizmet verileceği şimdiden belli değil ama en önemlisi de merkezdeki diğer hastaneler de bu yüklenici firmaya verilmek suretiyle bir görev yerine getirilecek.

Değerli milletvekilleri, aslında dün Sayın Bakana bir soru sormuştum, ihale bedelini sormuştum bunun, bir de hastanenin şehre uzaklığını sormuştum. Buna cevap vermediler ama şu an söyleyeyim: Şehirden tam bir saat uzaklıkta bir hastane yapılıyor ve hastaneye kişilerin nasıl ulaşacakları da belli değil. Dolayısıyla, bunları göz önüne almamız lazım.

Diğer taraftan, Kayseri'nin ilçelerinde ciddi şekilde bir sağlık sorunu var. Mesela Felahiye gibi, Sarız gibi ilçelerimizde kesinlikle hastane yok ve bunların hizmet verecekleri insanlar da Kayseri'ye taşınmak zorunda kalıyor.

Şimdi, bu söz konusu edilirken şunları da özellikle belirtmek istiyorum. Şimdi, doktorlarımız hepimiz için önemli. Allah kimseye hastalık vermesin ama hem hastaneler önemli hem de doktorlarımız önemli. Belki bir başka kuruma işimiz düşmeden hayatımızı sürdürebiliriz ama kesinlikle sağlık açısından böyle bir şeyi söylememiz mümkün değil.

Diğer taraftan, bu doktor dediğimiz insanlar otuz yaşında ancak ihtisaslarını tamamlayıp görevlerine başlıyorlar ve tabii ki gökten zembille inmemişler. Fakat bunların birtakım sorunları var, bu sorunları da dile getirmek gerekiyor. Bunların birkaçını sizlerle paylaşmak istiyorum: Doktorlarımıza zaman zaman ölümle sonuçlanan şiddet uygulanmaktadır, geçen gün yine televizyonda bunları gördük. Şiddete maruz kalan bir doktorun avukat olan annesinin dediği şu cümle çok manidardır: "Ben oğlumu birileri gelip dövsün diye mi okuttum?" Şiddetin önlenmesine yönelik Türk Tabipleri Birliğinin hazırlamış olduğu 2 maddelik kanun taslağı, Nisan 2012'den beridir eski Sağlık Bakanımız Sayın Recep Akdağ'ın masasında beklemektedir ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine alınmamıştır. Kanun taslağına 3'üncü madde olarak, eğitim özgürlüğünü engellemek nasıl ciddi bir suç olarak işlem görüyorsa sağlık çalışanlarına şiddet uygulayanları da sağlık hizmeti alma özgürlüğünü engellemek şeklinde değerlendirilecek bir kanun çıkarılabilir.

Yine, Tam Gün Yasası konusunda çok önemli birtakım sıkıntılar yaşanmaktadır. Zorunlu hizmet belki kaldırılıp daha cazip hâle getirilebilir. Örneğin, ihtisas ve ihtisas sonrası akademik kadrolara geçiş yapılırken, zorunlu hizmet ayrı bir parametre olarak değerlendirilebilir. Tıp fakültelerindeki öğretim üyeleri yönüyle sorunlar yaşanmaktadır. Öğretim üyeleri, yaptığı işin karşılığını maddi yönden ve takdir anlamında alamadığından özel hastanelere gitmekte ve dolayısıyla, eğitime yeterince katkı verememektedirler. Bunun anlamı, tıp fakültelerinde eğitimin kalitesi düşmekte ve ileride, bundan on-on beş yıl sonra, Türkiye bunun zararlarını kesinlikle görecektir. Henüz vakit varken, öncelikle bu soruna -neye mal olursa olsun- çözüm bulunması önemlidir.

Kamu Hastaneleri Birliği; buraya atanan üst düzey yöneticilerin, aktif doktorluk yapıp daha önce yöneticilik yapmış akademisyenlerden oluşturulması bazı sorunların çözümünü de kolaylaştıracaktır kanaatindeyim.

Yine, illerde sağlık müdürlüğü, halk sağlığı müdürlüğü ve kamu hastaneleri genel sekreterliği olmak üzere üç başlı yönetime geçişin sağlık politikalarında gerekçe ve faydalarını da merak ediyorum.

Performans ödemeleriyle ilgili de yine problemler var. Gerekirse, Sayın Bakana bunları daha geniş şekilde izah edebilirim.

Sözlerime Kanuni Sultan Süleyman'ın bir dörtlüğüyle son vermek istiyorum:

"Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi,

Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.

Saltanat dedikleri bir cihan kavgasıdır,

Olmaya bahtu saadet dünyada vahdet gibi."

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.