| Konu: | Abdurrahim Karakoç ile Cahit Zarifoğlu'nun vefat yıl dönümlerine, 7 Haziran Türk İşaret Dili Bayramı'na, Kazakistan'da dün düzenlenen Anayasa referandumuna, ülkemizde yapılacak ilk seçimde güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçileceğine, Cumhurbaşkanının pazar günü buğday fiyatlarına ilişkin yaptığı açıklamaya, Hazine ve Maliye Bakanının kur korumalı mevduat sisteminden dar gelirliler hariç üretici ve ihracatçıların kâr ettiğine yönelik açıklamasına ve Cumhurbaşkanının enflasyon ile faiz politikasına yönelik açıklamalarına ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 99 |
| Tarih: | 07.06.2022 |
ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, iyi bir hafta diliyorum.
Bugün, eserleri ve düşünce yazılarıyla tanıdığımız büyük dava adamı, yazar ve şair Abdurrahim Karakoç'un vefatının 10'uncu yıl dönümü. Merhum Karakoç'a Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum.
Yine, bugün, şair ve yazar Cahit Zarifoğlu'nun da vefatının 35'inci yıl dönümü. Merhum Zarifoğlu'na da vefatının seneidevriyesinde Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum.
7 Haziran Türk İşaret Dili Bayramı'nı kutluyorum. Bugün, işitme engelli vatandaşlarımızın iletişim kurma ve kendilerini dünyaya anlatma araçlarını -farkındalık yaratma amaçlı- idrak ettiğimiz bir gündür. Türk işaret dilinin gelişmesine, tanınmasına ve toplumsal farkındalığın artmasına vesile olmasını temenni ediyor, tüm işitme engelli vatandaşlarımızı da muhabbetle selamlıyorum.
Dost ve kardeş ülke Kazakistan'da dün düzenlenen ve yönetim sisteminin yeniden inşasının önünü açacak olan Anayasa referandumuna halkın yüzde 77'si "evet" demiştir. Böylece, Anayasa'da yapılan 33 maddelik değişimle yetkiyi tek elde toplayan başkanlık sisteminin yerine Meclisin gücü ve yetkileri artırılmıştır; "etkili parlamento ve hesap veren hükûmet" anlayışı esas kılınmıştır; Cumhurbaşkanının görevde bulunduğu sürece siyasi partiye üye olması ve akrabalarının hükûmette görev alması engellenmiştir. Düzenlemeyle "Yer altı kaynakları kamu mülkiyetindedir." ibaresi "halka aittir" olarak değiştirilmiştir; böylece, kamu arazileri artık rant aracı olmayacak, kupon arazisi olarak ihaleye çıkamayacaktır. Kazakistan halkını tebrik ediyor, gerçekleştirdiği bu demokratik reform sürecini destekliyoruz, darısı da başımıza diyoruz.
Ülkemizde yapılacak ilk seçimde "başkanlık sistemi" adı altında yürürlükte bulunan tek adam rejiminin yerine güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş sürecini başlatacağız. Meclisin temsil kabiliyeti artırılacak, kanun yapma ve yürütmeyi denetleme işlevleri etkili kılınacaktır. Devletin kontrolü tek bir kişiye değil, kanunlara ve kurallara bağlanacaktır. "Ben yaptım oldu" anlayışıyla hareket etmek yerine ortak akıl egemen olacak, "bir kesime değil, herkese hizmet" anlayışı hâkim kılınacaktır. Yapılan projelerin ve hizmetlerin sahibi saray ve çevresi değil, millet olacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, devam edin.
ERHAN USTA (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçtiğimiz pazar günü Sayın Cumhurbaşkanı buğday fiyatlarına ilişkin bir açıklama yapmıştı. Öncelikle şunu söyleyelim: Geçen yıllara bakarak bu fiyatların açıklanması geç olmuştur çünkü Çukurova'da hasat çoktan başlamıştır yani bir önceki yıla göre yaklaşık bir ay bir gecikme vardır, bu gecikme de üreticiyi bu anlamda mağdur etmiştir. Ayrıca, açıklanan fiyat 6.050 lira, artı 1.000 lira da prim, 7.050 lira. Tabii, bu primi katmamak gerekiyor kimi yerlerde çünkü ÇKS'ye bağlı olarak verildiği için ve birçok üretici aslında ÇKS'de kayıtlı olmadığı için dolayısıyla birçok üretici bundan faydalanamıyor. Bu fiyat da üreticilerin beklentisini maalesef karşılamamıştır. Tabii, geçen yıla göre bakınca yüksek bir fiyat artışı görülmüş olmakla birlikte girdi fiyatlarındaki çok daha yüksek artış, bu anlamda, üreticiyi mağdur edecektir. Hatta, tabii, artış da devam ediyor, mazota her gün zam geliyor; bu anlamda baktığımızda, bu fiyat üreticiyi tatmin eden bir fiyat olmayacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, devam edin.
ERHAN USTA (Samsun) - Hele hele İç Anadolu Bölgesi gibi ürünün biraz daha gecikmeli çıkacağı bir bölgede, enflasyonun bu kadar hızlı gittiği bir ortamda bugün "Bir miktar belki idare eder." dediğimiz bu fiyatın önümüzdeki bir iki ay içerisinde çok düşük kalacağını tahmin etmek zor değil. Dolayısıyla, çok daha iyi bir fiyat açıklanmalıydı. Bunu gören kademeli bir fiyata gidilebilirdi çünkü yüksek enflasyon var. Yani maalesef Hükûmetin yanlış politikaları nedeniyle artık Türkiye, paranın bir günde değerini yitirdiği böyle bir ortamı yaşıyor. Bu durumda TMO buğday alamaz. Bakın, buradan ikaz ediyoruz, gelecek yıl yani daha doğrusu bu yıl yine ithalat yapmak durumunda kalınacaktır. Türk çiftçisinden kıstığı parayı Rus çiftçisine, Ukrayna çiftçisine veya Hindistan çiftçisine vermek durumunda olan bir hükûmet anlayışı vardır. Tarım desteksiz olmaz, bu anlamda Hükûmeti bu fiyatları revize etmeye davet ediyorum ve dediğim gibi, enflasyonun yükseldiği bir ortamda bu fiyatların bir ay içerisinde, iki ay içerisinde hiçbir geçerliliği kalmayacaktır. İnşallah, Hükûmetin bu anlamda bir adım atmasını bekliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Devam edin, buyurun.
ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Başkanım.
Dün Sayın Nebati'nin bir açıklaması oldu. Tabii, bizi hiç şaşırtmadı Sayın Nebati. "Şu anda uyguladığımız sistemden dar gelirliler hariç, üretici ve ihracatçılar kâr ediyor." sözleriyle, uygulanan ekonomi politikalarının geniş halk kitlelerini yıktığını, yaktığını, ezdiğini fakat bir kesim insanı, zengini daha zengin yapan politikalar uygulandığını Hazine ve Maliye Bakanının bizzat ağzından işitmiş olduk, bu itirafı kendi ağzından işitmiş olduk. İtiraf ettiği için tebrik ediyorum fakat böyle bir kötü politikayı uyguladığı için hem Sayın Erdoğan'ı hem de Hükûmetini buradan tabii kınıyorum.
Şimdi, kur korumalı mevduat tamamen ciddi bir gelir transferidir, bunu defalarca söyledik. Bir servet transferi yapılıyor, 84 milyondan toplanan vergiler bir kesim üst gelir grubuna aktarılıyor. Yine, ucuz kredi politikası ve yurt içinden döviz ve altın cinsinden borçlanma da yine aynı şekilde servet ve gelir transferidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi, buyurun.
ERHAN USTA (Samsun) - Bitireceğim Sayın Başkan.
Biliyorsunuz, zaten son açıklanan millî gelir verileri de bunu itiraf mahiyetindedir. Millî gelir verilerine baktığımızda, ücretlilerin yani çalışanların millî gelirden aldığı payın radikal bir şekilde düştüğünü görüyoruz. Hükûmetin bu politikası, bundan sonra, önümüzdeki dönemde de vatandaşı çok daha fazla ezecektir. Hükûmete önerdiğimiz şeyi, en azından, çalışanlar, emekliler, memurlar ve işçiler için bu güncellemelerin, maaş güncellemelerinin altı ay veya bir yıl yerine her üç ayda bir yapılması konusundaki ısrarımızı buradan tekrarlamak istiyorum.
Bakın, yılın başında ve 4.253 liraya yakın bir açlık sınırı vardı. Şu anda, mayıs ayı itibarıyla asgari ücret, açlık sınırının 1.764 lira altına gerilemiştir. Yazıktır, günahtır, milletimizi bu şekilde mağdur etmeye kimsenin hakkı yok.
Son konu olarak da yine, Sayın Erdoğan'ın birtakım açıklamaları oldu. Tabii, bizi şaşırtmıyorlar çünkü tuhaf laf etmek de zaten bu Hükûmetin...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın, buyurun.
ERHAN USTA (Samsun) - Çok teşekkür ederim, bitireceğim Başkanım.
"Teknik anlamda enflasyon değil, fiilî bir hayat pahalılığı sorunu vardır." demiş Sayın Erdoğan. Sayın Erdoğan'a buradan söylüyorum: İkisi de vardır. "Teknik anlamda enflasyon yoktur."u nasıl söyleyebilirsiniz? Yani TÜİK "Tüketici enflasyonu yüzde 73,5." diyor, ENAG "Tüketici enflasyonu yüzde 156." diyor. Gıda enflasyonunun yüzde 90, üretici fiyat endeksinin yüzde 132 olduğu bir ortamda yani dünyanın ortalama enflasyonunun 15 katı enflasyon yaşayan bir ülkede nasıl "Enflasyon yok." diyebilir bu ülkenin Cumhurbaşkanı? Hayat pahalılığı var mı? Var, hem enflasyon hem hayat pahalılığı var. Hayat pahalılığını doğuran da iki şey var; enflasyon, fiyatların yükselmesi, artması fakat milletin alım gücünü artıracak gelirler politikasının buna paralel uygulanmaması. Az önce söylediğimiz asgari ücret güncellemesi yapılırsa, bu kira artışlarına birtakım tedbirler alınırsa, gıda fiyatlarının artışına tedbir alınırsa hayat pahalılığı dizginlenmiş olur. Türkiye, maalesef, hem hayat pahalılığını hem de enflasyonu aynı anda yaşıyor ve bunun nedeni olarak da kendi yanlış politikalarını görmek yerine dövize olan talep...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Son kez söz veriyorum Sayın Usta.
Buyurun.
ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim.
Dövize olan talep niye oluyor? Siz yerli parayı koruyacak bütün mekanizmaları bertaraf ederseniz elbette dövize talep olur. Bir, bireyler açısından dövize olan talep güvensizlikten oluyor. Firmalar açısından niye oluyor? İhracatçının gelirinin yüzde 40'ına el koyuyorsunuz. Ya, arkadaş, akıl işi değil bu yaptığınız. O da ne yapıyor? Yüzde 40'ına el koyuyorsunuz; gidiyor, iç piyasadan döviz alıyor, ondan sonra dövize olan talep artıyor. Bu kadar basit bir mantığı anlayamayacak bir iktidar maalesef bu ülkeyi yönetiyor.
Bir de efendim "Faiz politikamız devam edecek. Tuzu kuru kesim faiz artışından faydalanır." demiş. Biz, faiz artırılsın demiyoruz; biz, enflasyon düşürülsün diyoruz, enflasyona paralel bir faiz politikası uygulansın diyoruz. Şu anda siz politika faizini yüzde 14'te tutuyorsunuz. TÜİK enflasyonunun yaklaşık 59,5 puan altında negatif reel faiz veren bir ekonomide istikrar olmaz, bu enflasyonu düşürmek zorundasınız. Tuzu kuru kesimi destekleyen, Hükûmetin yanlış politikalarıdır. Az önce gelir ve servet politikasını anlattım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Usta, artık son cümlenizi alayım.
ERHAN USTA (Samsun) - Bitireceğim Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Buyurun.
ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim müsamahanız için.
Bir de efendim "Cari fazla vererek bunu kontrol edeceğiz." diyor. Ya, rakamlara bakmıyor musunuz arkadaşlar? Siz uyarmıyor musunuz? Bakın, geçen yılın ocak-mart döneminde Türkiye 7,5 milyar dolar cari açık vermiş, bu yılın ocak-mart döneminde 18,1 milyar dolar cari açık verildi. Ne zaman verildi? "Cari fazla vereceğiz." dediğiniz bir dönemde verildi ve yıl sonu cari açık 50-60 milyar doları aşacak. Şimdi, bu, gün kadar açık olan bir ortamda siz tutup "Biz cari fazla vererek kuru kontrol altına alacağız, enflasyonu kontrol altına alacağız." diye bir politikayı millete yutturmaya çalışıyorsunuz, bunu anlamak mümkün değil. Bunun sonucu milletin daha fazla fakirleşmesidir, bu fakirleşmeye de biz müsaade etmeyeceğiz.
Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.