| Konu: | SAĞLIK BAKANLIĞINCA KAMU ÖZEL İŞ BİRLİĞİ MODELİ İLE TESİS YAPTIRILMASI, YENİLENMESİ VE HİZMET ALINMASI İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TASARI VE TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 68 |
| Tarih: | 20.02.2013 |
SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; verdiğimiz önerge üzerine söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Gerçekten, sağlıkta dönüşüm adına yapılan bu yasa tasarısı, Türkiye'de sağlık alanını yeniden düzenleyen ama emekçiler lehine, halklar lehine değil, daha çok sermaye lehine düzenleyen bir düzenleme. Başından beri buna itiraz ediyoruz. Yani siz bir alanda düzenleme yapıyorsanız öncelikle bunu, hedef kitlesini, buradan insanlar nasıl etkilenecek, etkilenmeyecek bunun bir altyapısını yaparsınız ve özellikle bu alanda çalışan, bu alanda etkilenecek kesimlerle bu tartışmayı yürütürsünüz. Ama bunun yerine AKP Hükûmeti, başından beri kâr-zarar hesabı yaparak buna göre geliştiriyor. Sonuçta kapitalizm bunun üzerinden kendisini şekillendiriyor ve AKP'nin on yıllık iktidarına baktığınızda "Neoliberal politikaları Türkiye'ye nasıl uygularız?" üzerinden bu şeyi geliştiriyor. Dolayısıyla, şimdi hastaneleri özelleştirme, "kamu-özel iş birliği" adı altında buraları yeniden bir ticarethaneye dönüştürme yaklaşımı çok net.
Sadece hastaneler için değil, aslında üniversiteler için de benzer durum söz konusu. Bütün alanlarda, AKP Hükûmeti, kapitalizmin gereğini, neoliberal politikaların gereğini yapıyor ve bu alanları özelleştiriyor ve toplum yararından ziyade toplumun zararına bir şeye dönüştürüyor. Burada yararı olan kim? Özel sektör. Kim yararlanacak? Çünkü bu yeni hastaneler AVM'ler şeklinde şey yapılıyor. "Alan razı satan razı" diye bir şey olacak. Kim alacak bunu? İşte özel sektör. Kim satıyor? Devlet satıyor ve buradan, sağlık emekçilerinin bu konudan nasıl etkileneceği, halkın bundan nasıl etkileneceği meselesi ne yazık ki buranın gündemi değil. Çünkü halk buranın gündemi değil, yoksullar buranın gündemi değil, emekçiler buranın gündemi değil. Önemli olan, bu yoksul olan, emekçi olanları daha nasıl yoksul yapabiliriz, daha nasıl sömürebiliriz, bu sağlık politikasını bunun üzerinden nasıl geliştirebiliriz! Yani sağlığı düzenleme değil, verimli ve kaliteli bir sağlık değil, "sağlığı bozma kanunu" aslında bu. Tamamen toplum sağlığını bozuyorsunuz. Sadece fiziki olarak değil, insanlar, bir defa, hastanelere gelirken bile psikolojik olarak problemli bir noktada gelecekler bu işe bu sağlık politikalarıyla. Burada hizmet veren doktorlar yine toplumsal olarak çok sağlıklı olmayacaklar. Bu ciddi bir sorun. Yani siz, bir defa, işçi-patron hâline dönüştürüyorsunuz, insanların sağlıklı hizmet vermesini ve sağlıklı hizmet almasını engelliyorsunuz. Bu nasıl bir şey yani? Dolayısıyla, gerçekten, sağlıklı olarak bu işten çıkmaktan ziyade, insanlar "nasıl para kazanırız" meselesi üzerine bakacak.
Bunun üzerinden örgütlenme hakkı yok, gerçekten insanların hesap sorma hakkı da yok. Sonuç itibarıyla, zaten hastaneleri şehirlerin uzak köşelerine çıkartıyorsunuz. Oraları yeni bir ticarethaneye dönüştürüyorsunuz. Onun üzerinden de bunu da sağlık adına yaptığınızı ifade ediyorsunuz. Bu çok ciddi bir sorun. Bunu bir kez daha ifade etmek isteriz.
Oysa, sağlık politikalarını geliştirirken, yani toplumsal sağlığı da düşünen bir noktadan bakarsak nasıl bu daha verimli olurdu, yine diyelim ki sağlık emekçilerinin örgütlenmesi, daha sağlıklı hizmet vermesi konularını düşünüp bu konuda örgütlenme hakkından tutalım aslında bu alanda hizmet verme alanına kadar bunu düşünmek gerekirdi. Ama bütün bunlar yok. Sadece burada, biz daha çok nasıl kâr elde edebiliriz, nasıl bazı şirketleri zengin edebiliriz? Çünkü bu özel hastaneleri yapacak şirketler var. Muhtemelen şimdiden hazırdır bu şirketler. Bu şirketler nasıl daha çok kâr elde edecek üzerinden yapılan bir nokta.
Oysa, biz, sağlık politikalarında bir zihniyet sorunu olduğunu bir kez daha ifade etmek istiyoruz. Biz, sağlığın parasız olması gerektiği ve ana dilde sağlık hizmetlerinin sunulması gerektiğini düşünüyoruz. Herkes sağlık hakkına erişebilmelidir, en kolay erişmelidir ve ücretsiz erişmelidir.
Şimdi bütün bu koşulları yapmadan sadece sağlık alanında özel sektöre bu işi vermek, burayı bir kâr etme merkezine dönüştürmek Türkiye'de sağlık adına iyi şeyler yapıyoruz anlamına gelmez, ki, Hükûmet bunu böyle pazarlıyor. Biz bunu biliyoruz. Eğer bu doğru olsaydı, sağlık emekçileri buna itiraz etmezdi. Bu doğru olsaydı, halk buna itiraz etmezdi ama AKP Hükûmetinin derdi, tabii ki emekçilerin, yoksulların haklarını sağlamak değil, onun derdi başka bir noktada. Ama unutmayın ki sizin de iktidarınız geçicidir. Burada sürekli -iktidarınız döneminde- en çok yasa çıkaran herhâlde AKP Hükûmetidir? Bu, sizin çok çalıştığınız anlamına gelmiyor; bu, daha çok rant üzerinden iş yaptığınız ve bu sistemi kendinize göre dönüştürdüğünüz anlamına geliyor. Bu ciddi anlamda sorunlu bir şey.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) - Bırak Sebahat Hanım! Tamam ya, söyleyeceğini söyledin. Nedir bu rant, rant, rant ya?
SEBAHAT TUNCEL (Devamla) - Rant değilse söyleyin, kaç kişiye bu konuda şey yapacak?
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) - Oku anlarsın, neyi söyleyeyim sana ben?
SEBAHAT TUNCEL (Devamla) - Okuyoruz tabii ki, okuduğumuz için söylüyoruz. Niye muhalefetten rahatsız oluyorsunuz?
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) - Muhalefetten değil, söyleminden rahatsız oluyorum.
SEBAHAT TUNCEL (Devamla) - Tam da siz sağlık alanını özelleştiriyorsunuz, paralı hâle getiriyorsunuz, yoksul emekçi insanları daha da zor duruma sokuyorsunuz. Bizim buna karşı olduğumuzu ifade etmek istiyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) - Kullanma emekçi insanları.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.