| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 102 |
| Tarih: | 14.06.2022 |
HDP GRUBU ADINA MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, basın özgürlüğü üzerindeki baskılar ve halkın haber almasının engellenmesinin yarattığı sorunlar üzerine verdiğimiz araştırma önergesi üzerine söz aldım. Bu vesileyle Genel Kurulu, Genel Kurulun sevgili emekçilerini ve ekranları başında bizleri izleyen sevgili halkımızı saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, basın özgürlüğü, haber ve düşünceleri çoğaltıcı bir şekilde serbestçe açıklayabilme özgürlüğüdür. Basın özgürlüğü sadece basın mensuplarının kendini ifade edebilme özgürlüğü değil, aynı zamanda halkın, toplumun haber alma özgürlüğüdür. Bu evrensel ilkeye rağmen, Türkiye'de bugün gazetecilere yönelik keyfî tutuklamalar, ağır müdahaleler, eleştirel haberciliği hedef alan idari yaptırımlar ve gazeteciliğe karşı cezasız kalan şiddet nedeniyle gazetecilerin haber yapma, dolayısıyla toplumun haber alma özgürlüğü engellenmektedir. Gazeteciler haber yaptıkları için soruşturuluyor, yargılanıyor, sabaha karşı evleri basılarak gözaltına alınıyor, işkenceye tabi tutuluyor, hatta tutuklanıyorlar.
Bakın, taraf olduğu uluslararası hukuk ve ulusal hukuk aslında Türkiye'de basın özgürlüğünü güvenceye almış. Örneğin, Anayasa'nın 26'ncı maddesindeki "Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti" 28'inci maddede geçen "Basın hürdür, sansür edilemez." ifadesi. Ve basın özgürlüğünü koruduğunu beyan ediyor aslında AİHS kuralları, AİHM içtihatları, Uluslararası Af Örgütü uygulamaları vesaire. Ama maalesef, hepimiz görüyoruz, basın mensuplarına yönelik her gün ciddi baskılar ve işkenceye varan engellemeler yaşanıyor.
Aslında, Türkiye'nin basına yönelik saldırıları tarihsel olarak her dönem olmuştur. Geçmişte "Ape Musa" Musa Anter'den Hrant Dink'e gazeteciler katledilmiş veya işkencelerle cezaevinde uzun süre tutulmuşlardır ama özellikle OHAL'e yani 15 Temmuz darbe girişiminden sonra OHAL'e sığınılarak asıl KHK'lerle tüm basın kurumları üzerinde ciddi anlamda bir saldırı yaşanmıştır ve KHK'lerle toplam 179 medya kuruluşu kapatılmıştır, binlerce gazeteci işsiz bırakılmıştır; soruşturma, gözaltı ve tutuklamalara maruz kalmıştır. Aslında, biliyorsunuz, özellikle Kürt basınına yönelik de özel bir saldırı var ve yine OHAL'de bakın "Azadiya Welat" Türkiye'nin tek Kürtçe yayın yapan gazetesi; yine, Özgür Gündem, JINHA yani kadın haberleri yapan haber ajansları maalesef kapatılmıştır.
Şimdi, tüm bunlara rağmen, bakalım Türkiye'nin basın durumu nedir. Bakın, Dicle Fırat Gazeteciler Derneğinin 2021 yılı raporuna göre, 55 gazeteci ve 2 yayın organı saldırıya uğramış, 61 gazeteci gözaltına alınmış, 6 gazeteci tutuklanmış, 23 gazeteci işkence ve kötü muameleye maruz kalmış, 11 gazeteci tehdit ve ajanlık dayatılmasına maruz bırakılmış, 54 gazeteciye soruşturma açılmış, 336 gazetecinin yargılanması devam ediyor, 112 yayın yasağı getirilmiş, 64 internet sitesi kapatılmış, 1.460 habere iletişim engeli getirilmiş. Yine, RSF'ye göre yani Sınır Tanımayan Gazetecilerin hazırladığı rapora göre, dünya basın özgürlüğü sıralamasında Türkiye, 180 ülke arasında 149'uncu sırada ve yine Türkiye Gazeteciler Sendikasının açıkladığı rapora göre 23 gazeteci maalesef, hapiste tutulmaktadır. Şimdi, durum buyken, karne buyken, geçen hafta Türk basınına yönelik özel bir saldırı gerçekleşti. Diyarbakır'da Dicle Fırat Gazeteciler Derneği Eş Başkanı ve "JINNEWS" yani kadın haberi yapan tek haber ajansının genel müdürünün içinde olduğu 20 gazeteci ve 1 de çalışan olmak üzere 21 kişi yedi gündür tutuklu, daha doğrusu yedi gündür gözaltında. Neyle suçlandıklarını bilmiyoruz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.
İşkenceye uğradıkları iddiası var, hâlâ avukatlar görüşebilmiş değil ama yedi gündür gözaltında tutulan gazetecilere sorulan tek soru yok. "İçeride ne kadar işkenceye, baskıya maruz bırakırsak o kadar kârdır." deniliyor.
Ben buradan herkese sesleniyorum: Bakın, Türk gazeteciler Ape Musa'nın kaleminin takipçisidirler ve ne yaparsanız yapın, bilin ki o kalemi yere düşürmeyecekler, mücadeleye devam edecekler. Onun için ben bu Meclise çağrıda bulunuyorum: Gelin, halkın haber alma özgürlüğünün üzerindeki bu baskıları, basın yayın özgürlüğünün üzerindeki bu baskıları araştıralım. Bu, ülkemizin geleceği açısından elzemdir, önemlidir çünkü maalesef, iktidar diğer basın ile kendisine itiraz eden tüm basının üzerinde...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Hemen bitiriyorum Başkanım, son sözlerim.
...RTÜK'ü ve Basın İlan Kurumunu Demokles'in kılıcı gibi tutmaya ve onların haberlerinin kamuoyuna ulaşmasını engellemek için finansal yollarla onları engellemeye çalışıyor. Dolayısıyla değerli arkadaşlar, basın yayın özgürlüğü maalesef... Diyebilirsiniz ki: Ne kaldı? Türkiye'de basın yayın özgürlüğü en önemlisidir, Türkiye'de, maalesef, seyahat özgürlüğü, ifade özgürlüğü hatta seçme-seçilme hakkı bugün yok edilmiştir. Bu hepimizi ilgilendiriyor; gelin hep beraber buna karşı ortak bir sahiplenme gösterelim, ortak bir tutum gösterelim; tüm Meclisi önergemize destek vermeye çağırıyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)