| Konu: | Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 104 |
| Tarih: | 16.06.2022 |
SAİT DEDE (Hakkâri) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan teklifin 10'uncu maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım.
Bugün, Türkiye'de ekonomiden tarıma, eğitime kadar bütün alanlarda çoklu krizler yaşanmaktadır. Yurttaşları yaşamlarıyla tehdit eden en önemli sorunlardan biri de sağlık alanında yaşanan daha fazla hasta, daha fazla hastalıkla kâr etmeyi hedefleyen sağlık sisteminin yarattığı krizdir. Aylar sonrasına alınabilen randevular, gittikçe artan kalemlerle cepten ödemeler, kamusal sağlık hizmetlerini tüketen düzenlemelerle özel hastanelere teşvik, sağlıkta eşitsizlik tüm toplumun sağlığını tehdit etmeye devam etmektedir. Meslek örgütleri ve sağlık emekçileri birçok defa iktidarı uyardı, derhâl önlem alınması gerektiğini söyledi. Uzunca bir süredir devam eden sağlık emekçilerinin mücadelesi nihayet iktidarı sağlık alanında bir düzenlemeye zorladı. Ancak şimdi de teklife baktığımızda birçok defa en üst düzeyde dile getirilen vaatlerin hiçbirinin yerine getirilmediğini görüyoruz. "Sağlık ekip işidir." anlayışıyla bağdaşmayan, sağlık meslek mensuplarının hiçbirisini memnun etmeyen bir düzenlemeyle bir nevi sus payı verilmek istenmektedir. Koruyan değil, hastalık üreten bir sağlık sistemi içinde sağlık emekçileri yoğun çalışma saatleri, uzun mesailer, ardı ardına gelen nöbetlerle yoğun bir yük altındadır. Tüm bu yoğun emeğe rağmen tek talepleri insani yaşam koşullarının oluşturulması olan sağlık emekçilerinin hakları her geçen gün daha fazla gasbedilmeye devam edilmektedir.
Bakın, sağlık emekçileri, meslek örgütleri, sendikalar defalarca sorunları ifade etmelerine rağmen bu iktidar sorunları görmemekte, çözüm üretmekten çok sorun üretmekte ısrar etmektedir. Sağlık emekçileri "Hastaneler işletme hâline getirildi." diyorlar, siz "Sağlıkta Dönüşüm Programı'yla harika şehir hastaneleri yaptık." diyorsunuz; onlar "Haklarımız gasbediliyor." dediler, siz "Çıktı çıkacak, müjdemiz var, yeni düzenleme kapıda." diyerek oyalama taktikleriyle mücadelelerini zayıflatmak istediniz; onlar aralıkta getirdiğiniz düzenlemeye karşı çıkarak "Sağlık ekip işidir." dediler, siz o düzenlemenin bile gerisine düştünüz; onlar "Tükeniyoruz." dedikçe siz performans dayatmasıyla daha yoğun çalışma saatleri, daha uzun mesailerle sağlık emekçilerini iyice tükettiniz. Aşırı iş yükü, uzun nöbetler, düşük ücretler ve daha birçok nedenden istifa eden doktor sayısı artarken siz kalkıp "Giderlerse gitsinler." demeye kadar vardırdınız işi.
"Çözüm" diye sunduğunuz teklifin 10'uncu maddesiyle getirilmek istenen düzenlemeyle sözleşmeli personel istihdamında pozisyon sayısı artırılmak istenmektedir. Oysa maddenin geçmesi hâlinde mevcut eşitsizlikler ve adaletsizlikler ortadan kalkmayacaktır. Gerçekten mağduriyeti bir nebze giderecek bir düzenleme yapılmak istenseydi tüm sözleşmeli sağlık emekçilerinin kadroya geçirilmesi istenirdi.
Yine, bir lütuf gibi pazarlanan teklife baktığımızda performansa dayalı angarya çalışmayı dayatan ek ödeme uygulamalarıyla karşı karşıyayız. Ek ödeme tavan oranları zaten maaşlara oranlanmıştı ve sağlık emekçilerinin maaşları arasında belli farklar hâlihazırda zaten bulunmaktadır. Buna rağmen, ek ödeme oranları, hâlihazırda daha yüksek maaşlı olanlara yüksek oranda, daha düşük maaşlı olanlara ise düşük oranda öngörülmüştür. Bu ayrımcı yaklaşım, bütün sağlık emekçilerinin çalışma motivasyonunu kırdığı gibi iş barışını da bozacak ve sağlık hizmetinin bütüncül yaklaşımına da ciddi bir zarar verecektir. Sabit ek ödemelerde herhangi bir artış yaşanmadığı gibi, ödemelerin emekliliğe yansıtılmasına yönelik bir düzenleme de ne yazık ki bulunmamaktadır.
2021 Aralık ayındaki düzenlemede ödemeler sabit ek ödeme üzerinden artarken mevcut yasa teklifinde ödemeler daha güvencesiz olan performans ve sözleşmeli çalışma üzerinden artırılmakta, mesai dışı çalışma teşvik edilmektedir. Performansa dayalı angarya çalışmayı dayatan ek ödeme uygulamasında ısrar edilmeye devam edilmektedir. Aralık 2021'deki düzenlemede, pratisyen hekim sabit ek ödeme oranları yüzde 180'den yüzde 450'ye yükseliyordu; mevcut yasa teklifinde ise pratisyen hekimlerin sabit ek ödeme oranı yüzde 180'den yüzde 265'e yükseltildi; örneğin, 3.773 lira alan pratisyenin sabit ek ödemesi Aralık 2021'deki düzenlemeyle 9 bin lira civarında olacak iken yeni yasa teklifiyle 5 bin lira gibi bir miktarda olacaktır.
Çalışanların ücretleri her geçen ay erirken çalışma şartları daha da zorlaşmaktadır. Hekimlerin büyük çoğunluğu yoksulluk sınırının altında ücret alırken her gün sağlık kurumlarında yaşanan kaos ortamını idare etmek zorunda kalmaktadırlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
SAİT DEDE (Devamla) - Tamamlıyorum Başkanım.
Dayanılmaz hâle gelen koşullar sonucu, son iki yılda binlerce hekim kamudan istifa etmiş ve yine, binlercesi yurt dışına gitmek zorunda kalmıştır. Uzun süredir nitelikli sağlık hizmeti alamayan toplum artık hekim bulamamaktadır.
Zam şampiyonu tek adam rejimi, yandaşa kamu kaynaklarını kepçeyle dağıtırken emekçiler söz konusu olduğunda onlara bir çay kaşığı kadar dahi artışı çok görmektedir. Tüm yurttaşlar gibi sağlık emekçileri de geçinemiyor, yoksullukla mücadele ediyor. Giderek derinleşen bu krizin mimarı tek adam ve onun rejimidir.
Hastaneler otellere dönüştürüldü, sağlık ürünlerine yapılan zamlar en üst sıralarda yer almaktadır. Doktor yok, teknik ekipman yok, malzeme alınamıyor, insanlar sağlık hakkına erişemediğinden sağlığından oluyor; vatandaş hastaya, tüketiciye ve en açık tabiriyle müşteriye dönüştürülmüştür. Bu hastalıklı sistemin reçetesini halk sandıkta yazacaktır, bundan en ufak bir şüpheniz olmasın.
AKP'siz bir gelecek, sağlıklı bir gelecektir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)