GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Şehit olan Topçu Uzman Çavuş Fatih Özkaya'ya, Amasya Genelgesi'nin 103'üncü yıl dönümüne, İYİ Parti iktidarına çok az kaldığına, tarımsal sulama suyu fiyatlarındaki artışa, iktidarın uyguladığı kötü para politikası sonucunda sanayici ve tüccarların yaşadığı kredi sorununa ve Uşak Milletvekili İsmail Güneş'in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:5
Birleşim:106
Tarih:22.06.2022

ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde görevli Topçu Uzman Çavuşumuz Fatih Özkaya dün görevi sırasında yaşanan bir kaza sonucunda şehit olmuştur. Şehidimize Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun, ailesinin başı sağ olsun.

Bugün, Atatürk ve arkadaşlarının gece geç saatlere kadar çalışarak 22 Haziran 1919'da yayımladığı Amasya Genelgesi'nin 103'üncü yıl dönümündeyiz. Millî Mücadele'yi başlatan öncü genelgelerden biri olan Amasya Genelgesi'nde, memleketin içinde bulunduğu durum tespit edilmiş ve kurtuluş yolu gösterilmiştir. "Vatanın bütünlüğü, milletin istiklali tehlikededir. Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır." Dün olduğu gibi bugün de milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır. Aziz milletimiz müsterih olsun, İYİ Parti iktidarına çok az kaldı.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; artan girdi maliyetleri nedeniyle beli bükülen ve ürününü artık ekemez hâle gelen çiftçiye bir darbe daha geldi, son olarak tarımsal sulama suyu fiyatlarında yüzde 110 artış yapıldı. Bundan önce -biliyorsunuz- tarımda, tarımsal sulamada kullanılan elektrikte de yüzde 100 civarında bir artış yapılmıştı. Girdi fiyatları sürekli artıyor ve bu girdi fiyatlarının artışına engel olamayan, tam tersine idari kararlarla bu artışı yapan bir idare var fakat çiftçinin ürünü yeteri kadar para etmiyor, çiftçi hakikaten açlığa mahkûm edilmiş durumdadır. Bu gidişata, bu kötü gidişata bir "Dur." demek gerekir, hükûmeti bu anlamda tedbir almaya davet ediyoruz. Yine, bu tarımsal sulamayla ilgili olarak bizim Samsun'da yoğun olarak karşımıza çıkan -bilmiyorum, diğer illerde de var mı?- bir husus var, o da şu: Şimdi, biliyorsunuz işte, tarlasını sulayan insanlar var, tarla başında su sayaçları var. Şimdi önceki uygulamada tarlanızda bir su sayacınız var, aboneliğiniz var; işte, o gün o tarlayı suluyorsunuz, ertesi gün bir başka tarlayı suladığınızda o sayacı hareket ettiriyorsunuz ve dolayısıyla bir tane su sayacıyla birden fazla tarlayı sulama imkânları vardı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Başkan.

ERHAN USTA (Samsun) - Şimdi, bizim orada YEDAŞ'ın yaptığı uygulamayla bu uygulama sona erdiriliyor. Deniliyor ki: "İrili ufaklı yani isterseniz 500 metrekare olsun, tarlanız varsa her birinin başına su sayacı koyacaksınız." Şimdi, bu kabul edilebilir bir şey değil yani ben bunu YEDAŞ yetkilileriyle de görüştüm, düzenlemenin de bu şekilde olduğu söyleniyor ancak önceki uygulamada bir miktar zannediyorum müsamaha gösteriliyormuş. Şimdi bu yanlış bir şey Sayın Başkan yani 1 dönümlük bir tarlanın her birine bir su sayacı aboneliği 6-7 bin lira bugün; zaten çiftçi burnundan soluyor, traktörü hacizli, arazisi hacizli bir çiftçinin tarlasını sulayabilmesi için her bir tarlanın başına bir su aboneliği koyması kadar saçma bir şey olamaz. Belli bir büyüklüğün üzerindeki tarlalarda bu olabilir, haklı da olabilir elektrik idaresi. Burada, işte, EPDK'nin ve düzenleyicilerin devreye girmesi lazım yani burada 100 dönüm tarla ile 1 dönüm tarlaya aynı muamelenin yapılması kesinlikle kabul edilemez.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

ERHAN USTA (Samsun) - Ben bu anlamda yetkili kurumları düzenleme yapmaya davet ediyorum. Benim aklıma gelen çözüm şu: Belli büyüklüğün üzerindekilerde her bir tarla için ayrı ayrı abonelik istenebilir ama onun dışındakilerde, o aboneliğin önceki uygulamada olduğu gibi taşınabilmesine imkân tanıyacak bir uygulama yapmak lazım. Çiftçimizi daha fazla mağdur etmeyelim. Bu sorun Samsun'da her gittiğimiz yerde karşımıza çıkıyor. Lütfen bu konuda kurumlarımız ve hükûmet tedbir alsın. Bu anlamda AK PARTİ'li arkadaşların da destek vermesini talep ediyoruz.

Şimdi, tabii, kötü bir para politikası uygulanıyor, bunu biliyoruz -daha doğrusu, bütün ekonomi politikaları kötü- bunun sonucunda bir şeyle karşılaşılıyor. Şimdi, sanayici ve tüccarların son günlerde epeyce şikâyet ettikleri husus bu kredilere ilişkin. Bir, kredi alamıyorlar; tabii, kredi alamayınca büyüme imkânları yok. İki, kredi faiz oranları çok farklılaşıyor ve çok fahiş.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

ERHAN USTA (Samsun) - Şimdi, kamu bankalarından, belli sektörlerdenseniz veya belli kriterleriniz tutuyorsa -biraz da yandaş olursanız- yüzde 15'le, yüzde 16'yla kredi alabiliyorsunuz. Onlar da çok sınırlı veriyor, herkese vermiyor. Kime, hangi kritere göre verdikleri hususunda hiç kimsenin bir bilgisi yok. Bakın, Türkiye'nin her tarafını geziyoruz, her tarafta karşılaştığımız husus bu. Şimdi, yüzde 15-16'yla belli alanlarda, belli kişiler alıyor bunu ama özel bankalara gittiğinizde -KOBİ ve KOBİ üstü için- KOBİ'yseniz kimi bankalardan yüzde 22'yle filan kredi alabiliyorsunuz ama KOBİ üstüyseniz -yani yine bunlar çok büyük firmalar da değil- şu anda kredi faiz oranları yüzde 50 Sayın Başkan. Yani politika faiz oranına "yüzde 14" diyorsunuz, "Ben politika faiz oranlarını düşük tutacağım." diyorsunuz ama şu anda ticaret erbabı ve sanayici yüzde 50'yle kredi kullanmak durumunda kalıyor. Krediyi de tam bulabiliyor mu? Bulamıyor. Bana söylenen şeyler yani benim şu anda konuştuğum şey bu. Daha yeni konuştum, ilk 500'deki bir firmanın finans müdürüyle görüştüm, talepleri ve şikâyetleri şu: "10 milyon liranın üzerinde kredi alamıyoruz." diyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Usta, buyurunuz efendim.

ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Başkanım.

Yani Türkiye'nin geldiği duruma bir bakalım lütfen. "Faizleri düşürdüm." diyen bir Cumhurbaşkanı var, hangi faizi düşürdü bilemiyoruz. Ondan sonra "yüzde 14 faiz" diyorsunuz, orada yüzde 50'yle kredi faizleri var, yüzde 70-80 enflasyon var; böyle bir Türkiye olamaz. İşte -birazdan grup önerisinde konuşacağım- bu yanlışlar Türkiye'yi çok ciddi bir gelir ve servet transferine maruz bırakıyor yani 84 milyondan toplanan vergiler bir kesime aktarılıyor.

Şimdi, buradaki diğer bir yanlış; yüzde 50'yle özel bir banka kredi veriyor fakat devlet ona -kur korumalı mevduatta olunca özellikle- "Mevduata en fazla yüzde 17 faiz verirsin." diyor. Ya, böyle bir saçmalık var mı arkadaş? "Yüzde 17'den fazla faiz veremezsin, kur fazla giderse ben üzerini karşılarım." diyor ama yüzde 17'yle topladığı mevduatı yüzde 50'yle plase etmesine müsaade ediyor; işte bu da bir servet transferi. Hani siz faize karşıydınız? Hani "bankacılık sistemi" bilmem ne filan diyordunuz? Şu anda özellikle özel bankalar sizin döneminizde altın çağını yaşıyor, kamu bankaları da zarar ediyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERHAN USTA (Samsun) - Bitireceğim Başkanım.

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

ERHAN USTA (Samsun) - Kamu bankaları da sürekli bir sermaye enjeksiyonu yapmak durumunda. Ya, böyle bir ekonomi politikası olmaz arkadaşlar, Allah aşkına kendinize gelin. Bu nasıl bir iştir? Bunu anlamak mümkün değil. Dolayısıyla, bu konuları...

Ya, sizin bunları çözeceğiniz yok artık; o irade de yok, o ekip de yok, o temizlik de kalmadı ama yine de tabii ki bunu vatandaş adına, onların duygularına tercüman olmak adına söylüyoruz.

Şimdi, bir de son konu olarak, az önce İsmail Güneş Bey... Sayın Milletvekilimiz burada yok... Bugün grup toplantısında Sayın Genel Başkanımız Pınar Gültekin cinayetiyle ilgili olarak verilen bu on dört yıllık cezanın -yatarı on dört yılmış- kamu vicdanını rahatsız ettiğini ve bunun yargıya bir kara leke olacağı yönünde eleştirilerini yaptı. Şimdi, arkadaşımız da "Ya, bizim yapacağımız bir şey yok, bağımsız yargı bu kararı verdi." gibisinden bir şey söyledi, bunu kabul etmek mümkün değil. Yirmi yıllık bir AK PARTİ iktidarını konuşuyoruz, Türkiye'nin en güvenilir kurumu olan adalet sistemi şu anda en güvenilmez kurum hâline gelmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

ERHAN USTA (Samsun) - En güvenilmez kurum hâline gelmiştir AK PARTİ iktidarı döneminde. Yani buradan öyle elini yıkayıp çıkmak falan yok. Kaşıkçı cinayetinde muhalefet eden, muhalefet şerhi yazan hâkimi alıp bir başka yere sürerseniz, kararını beğenmediğiniz her hâkimi görevinden alırsanız veya bir başka yere sürerseniz, mağdur ederseniz elbette burada yargının bağımsızlığından bahsetmek mümkün değil. Elbette ki vicdanına göre, hukuka göre karar veren hâkimlerimiz, savcılarımız var, onlara bir şey demiyoruz ama öyle bir noktaya geldi ki artık, bütün hâkim ve savcıları canından bezdiren bir durum almıştır bu. Ve yürütmenin yargı üzerinde ciddi bir baskısı vardır, bu baskının çekilmesi lazım, bu baskı çekilmediği sürece... Ve işte İstanbul Sözleşmesi'ni kaldırırsa, birtakım şeylerle kadın cinayetlerine göz yuman hatta neredeyse onları teşvik eden bir tutum sergilerse idare, yargının vereceği kararlar da budur. Ondan sonra bu karara da "bağımsız yargı kararı" deme imkânı yoktur, buradan bu yapılan yanlışlarda AK PARTİ Hükûmetinin sorumluluğu vardır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERHAN USTA (Samsun) - Hemen bitiriyorum Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun efendim.

ERHAN USTA (Samsun) - Yani canice bir öldürme olayı var, lütfen empati yapalım; hepimizin çocuğu var, eşi var, kızlarımız var. Ya, öyle canice öldürüyor ki ve on dört yıl sonra da bu insan elini kolunu sallayarak bu toplumun içerisinde gezecek, belki de bir af çıkacak, on dört yıl bile yatmayacak. Bunu kabul etmek mümkün değildir ve bu olup bitenin sorumlusu da bugünkü idaredir, yirmi yıllık AK PARTİ iktidarıdır, bunu da vurgulamak istiyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.