| Konu: | Basın örgütlerinin Ulus Heykeli önünde yaptıkları açıklamaya, sansür yasasına ve bir gecede alınan kararlarla Türkiye'de demokrasinin yok edilemeyeceğine ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 106 |
| Tarih: | 22.06.2022 |
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Az önce arkadaşlarımın da ifade ettiği gibi, basın örgütleri Ulus Heykeli önünde bir açıklama yaptılar. Yapılan açıklamada bu "dezenformasyon" adı altındaki sansür yasasının Türkiye Büyük Millet Meclisindeki teklifinin geri çekilmesini talep ediyorlar. Biz de bunun tam arkasındayız. Neden? Az önce -ben Sakarya Milletvekiliyim- Sakarya'da yerel gazetecilik yapan, üstelik de üç yıl değil, beş yıl değil, yirmi yıldan beri, otuz yıldan beri yerel gazetecilik yapan duayen gazetecilerle birlikte bir grup arkadaş bizleri ziyaret ettiler hatta büyüklerim bizleri ziyaret ettiler, dediler ki: "Bu yasa çıkarsa biz kapatılırız." Neden? "25, 26, 27'nci maddelerle, elde ettiğimiz gelirler bizim elimizden paylaştırılıyor. Bu paylaştırılma bizim gücümüzü tamamen ortadan kaldırır. Onun için, devletin yapması gereken, devleti yöneten iktidarın yapması gereken şey yerel basını yok etmek değildir, yerel basını yaşatmaktır. İster yazılı basın olsun ister internet haberciliği olsun, her ne olursa olsun, hepimize destek verip de bizi bir noktaya taşıması gerekir, yaşatması gerekir. Destek verdiğiniz 5'li çetelere, destek verdiğiniz milyar dolar kazananlara değil; gerçekleri söyleyen, gerçekleri yazan ve dimdik ayakta durmaya çalışan yazılı basına da haberciliğin internet basınına da sahip çıkın." diyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Başkan.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - O yüzden, 25'inci, 26'ncı, 27'nci maddelerde kendilerini koruyacak tedbirlerin alınmasını söylüyorlar. Sadece bunu mu söylüyorlar yani gazeteciler sadece bunun için mi sokaktalar? Hayır. Bu yasa, temel insan haklarının haberleşme özgürlüğüne, basın özgürlüğüne aykırıdır, bunun için sokaktalar yani Anayasa'ya aykırıdır, Anayasa'yla güvence altına alınan haklarına aykırıdır; bu yönüyle "Sadece gazetecilerin özgürlükleri değil, tüm toplumun özgürlüğü tehdit altındadır." diyorlar. Bunlar gerçekleri söylüyorlar. Ne istiyorsunuz bu toplumdan? Ne istiyorsunuz, 4'üncü güç basını tamamen yok etmek mi istiyorsunuz? Onlar diyorlar ki: "Yanlış bilgiyi alenen yayma suçu oluşturup üç yıl hapis cezası getiren bu yasa toplumu yazmaktan, eleştirmekten, sosyal medyada haber paylaşmaktan alıkoyacaktır."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - "Bu yasa toplumsal bir otosansürdür, otosansür dalgası da yaratacaktır. Bu nedenle, sadece gazetecilerin sorunu değil, aynı zamanda Türkiye'nin sorunudur." Yalan mı söylüyorlar? Bakın, şöyle diyor; "kamu barışını bozmaya elverişli" ifade tam anlamıyla bu. Eğer böyle bir haber yazılırsa bir yıldan üç yıla kadar ceza verilecek. Ben dedim ki: "Marmaris'te yangın var, yangın. Üstelik de yıllarca uyardığımız hâlde yeteri kadar hâlâ tedbir alınamayan bir yangınla boğuşuluyor orada. Üstelik de Türk Hava Kurumunun uçakları eğer yapılmış olsaydı, hayata geçirilmiş olsaydı, o gün binlerce hektar alan, canlı telef olmayacaktı."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Başkan.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - O günkü Tarım Bakanı "Hayır, doğru değildir." dedi, şimdiki Tarım Bakanı diyor ki: "O uçakları tamir ediyoruz ve yangınları söndürmekte kullanacağız."
Şimdi, ben gerçekten kamu barışını bozmaya elverişli bir şey mi söylüyorum yoksa haktan yana, hukuktan yana, milletten yana bir şeyi avaz avaz bağırıyor muyum? Avaz avaz bağırdığımız hâlde hâlâ ormanlar yanıyor mu? Hâlâ orada yeteri kadar tedbirler alınmıyor mu? Buradan Soylu'ya sesleniyorum: "Geçen yıl ormanlar orada yanarken Mehmetçik'i neden görevlendirmediniz, neden onların katkısını istemediniz?" dedim. Bana cevaben dedi ki: "Hayır, o geçmişte kaldı, gerek yok." Şimdi Mehmetçik'i göreve çağırıyorsun. Dün yaptığın mı yanlıştı, bugün yaptığın mı yanlış? Kamu huzurunu bozan ben miyim, sen misin?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Kamuyu zarara uğratan o günkü Tarım Bakanı mıdır, değil midir? Şimdi, haberciler bunları gerçekten yazmayacaklar mı, internette biz milletimizle bunları paylaşamayacak mıyız? Siz, millet sussun istiyorsunuz, kimse konuşmasın istiyorsunuz, sadece kendi söyledikleriniz yazılsın istiyorsunuz, sadece siz haber olun istiyorsunuz. İster benim aleyhime ister benim partimin aleyhine yazan yazılı basın olsun, yazan internet basını olsun, eğer onun hakkı için, hukuku için mücadele etmemiz gerekiyorsa Cumhuriyet Halk Partisi mücadele edecektir; hak için edecektir, hukuk için, adalet için edecektir. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özkoç, buyurun efendim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Bizim aleyhimize yazan gazetecinin de yayın organlarının gelirleri yok edilerek susturulmaması gerekir, onların da kapatılmaması gerekir.
Bir gecede aldığınız kararlarla Türkiye'de demokrasiyi yok edemezsiniz. Bununla mücadele ediyoruz; hep beraber, milletçe mücadele etmeye devam edeceğiz. Yanlış kararlar Genel Kurula gelebilir ama yanlıştan da dönülebilir. Yanlıştan dönmek için milletin sesine kulak vermek gerekir. Millet, 83 milyon, dışarıda feryat ediyor. Siz bu sese kulak verin, yandaşlarınızınkine değil.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)