| Konu: | Hâkimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 107 |
| Tarih: | 23.06.2022 |
AYDIN ADNAN SEZGİN (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; teklifin 2'nci maddesi hâkim ve savcı yardımcılarının görev ve yetkilerini düzenlemektedir. Metin, hâkim ve savcılar ile bunların yardımcıları arasında bir usta-çırak ilişkisi öngörmektedir.
İcrası birçok açıdan birikim gerektiren mesleklerde bu usta-çırak ilişkisi muhakkak ki yararlıdır ancak usta da çırak da mesleklerini icra ettikleri zemin de temel norm ve değerlere uygun olmalıdır. Ne var ki ülkemizde yargı iğdiş edilmiştir. Görevli hâkim ve savcıların pek çoğunun siyasi kadrolardan seçildiği ve yeterli tecrübeye sahip olmadıkları dikkate alındığında, öngörülen düzenleme ciddi soru işaretlerine neden olmaktadır. Yargının esas vasfı olan tarafsızlık ve bağımsızlık ülkemizde çürümektedir. Böyle bir ortamda usta-çırak ilişkisinin erdeminden söz etmek mümkün olamaz. Bugünkü koşullarda hâkim ve savcıların yetersiz birikimleri nedeniyle, hâkim ve savcı yardımcılarına olması gerekenden fazla yük yüklenmektedir. Bunun yanı sıra hâkim ve savcı yardımcıları ile yargı mercilerinde çalışan diğer personel arasında sorumluluk yönünden gerginlikler yaşanma ihtimali de mevcuttur. Düzenleme, sorumluluk paylaşımı açısından geçiş döneminde yaşanacak sıkıntılara yönelik tedbirleri ihmal etmektedir. Oysa Anayasa, kamu görevlilerinin görevlerinin kanun düzeyinde net, açık ve anlaşılabilir şekilde belirlenmesi gerektiğini söylemektedir. Eklenen maddedeki "Mevzuatta belirtilen diğer görevler ile hâkimin verdiği benzer görevler..." ifadeleri görev tanımlarında muğlaklığa neden olmaktadır. Bu muğlaklık suistimale yol açabilir. Ayrıca, hâkim ve savcı adaylarının mesleki yükselmelerinde sözlü sınava ek olarak mülakat sisteminin getirilmesi liyakat ilkesi açısından sorgulanmalıdır ama zaten bu, ülkede, ülkemizde çiğnenmiş bulunmaktadır. Bu iktidar döneminde mülakat sistemi âdeta bir suç işleme mekanizmasına dönüşmüştür.
Değerli arkadaşlar, teklif, yargı sistemimizde uzun süredir devam eden yapısal sorunlara çözüm getirmekten çok uzaktadır. Hukukun siyasallaşması, hâkim ve savcılık mesleğinin iktidar partisi tarafından partizan kadrolarla doldurulması, baroların kutuplaştırılması gibi müdahaleler sonucunda hukuk sistemimiz çökmüş, vatandaşın adalete olan inancı tamamen kaybolmuştur. Bunun en önemli göstergesi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde bekleyen dosya sayısının 15 bini çoktan aşmış olmasıdır. Hukuka olan güvenin kaybolması, ifade özgürlüğünün imha edilmesi, demokratik norm ve değerlerin yok sayılması elbette böyle bir sonuç getirecekti. Yargı sistemimizdeki yapısal sorunlar uluslararası endekslerin verilerine de yansımaktadır. Bu durum Türkiye'ye hiç mi hiç yakışmamaktadır.
Değerli arkadaşlar, dün hepimizi utandıran ama anlıyoruz ki Sayın Cumhurbaşkanını fevkalade bahtiyar kılan tabasbus hâlindeki vuslat ve veda sahneleri, adalet mekanizmamızın nasıl çöktüğünü dünya âleme ilan etmiştir. Evet, Suudi Veliaht Prensinin ziyareti buna vesile olmuştur, daha bariz hâle getirmiştir. Sayın Cumhurbaşkanı tahassür avuttu, millet mahcup oldu. Bu diz çöküşün, iktidarın suvap hasretini ve iştiyakını karşılayıp karşılamadığı da henüz bilinmemektedir. Devlet geleneği demek olan, olgunluk demek olan, devletin protokol kurallarını her kim için olursa olsun, ona iltifat uğruna çiğnememiz ayıptır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
AYDIN ADNAN SEZGİN (Devamla) - Teşekkür ederim.
Protokol duygusuzluk kurallarıdır, ilkesi haysiyet ve mütekabiliyettir, denkliktir. Sayın Cumhurbaşkanı, devlet başkanı olmayan Prensi uçağın merdivenlerine kadar uğurlayarak Prensi bahşiş membası gibi görme izlenimi yaratmıştır. Yeter artık bizi mahcup ettiğiniz!
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)