GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Hâkimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:107
Tarih:23.06.2022

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben de teklifin 3'üncü maddesi üzerine söz aldım. Genel Kurulu, Genel Kurulun sevgili emekçilerini ve bizleri ekranları başında izleyen sevgili halkımızı saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, tabii, boş salonlara konuşuyoruz ama yine de halkımıza birkaç şey söylemekte fayda var. Türkiye'de yargı her zaman büyük bir sorundur fakat son iki yılda artık yargı sorunu yok. Neden? Çünkü ortada bir yargı kalmadı. Yargı, yargı olmaktan çıktığı için ortada yargı sorunundan bahsedilemez. Siyasi iktidarın her türlü aracı kendi istediği şekilde kullandığı keyfî bir düzen var. Başka deyişle, iktidar kendisini başta Anayasa olmak üzere hiçbir hukuk kuralına bağlı görmüyor ve denetimsiz, orantısız bir güçle ülkeyi yönetiyor. Mahkemeler kararlarını hukuk kurallarına göre değil, iktidardan aldıkları talimatlara göre veriyor. Bu kararlarda en temel insan hak ve özgürlükleri bile, maalesef, yok sayılıyor. Milletvekillerimiz, belediye eş başkanlarımız, parti yöneticilerimiz yıllardır uydurma delillerle, gizli tanık ifadelerine dayanılarak yargılanmakta ve rehin tutulmaktadır. Her ay düzenli olarak gerçekleştirilen operasyonlarla yöneticilerimizin, parti çalışanlarımızın siyaset yapması olanaksız hâle getirilmektedir. İktidarın örtbas etmeye çalıştıkları gerçekleri dile getirdikleri için gazeteciler onlarca yıl hapis cezasına çarptırılmaktadır. Bu durumun hukuk devleti anlayışı ve hukukun üstünlüğü ilkesiyle bağdaşması mümkün değildir. Zira, ülkemizin de bir parçası olduğu uluslararası mahkemeler son yıllarda verdikleri her kararda bu hukuksuzluğun altını çiziyorlar, insan haklarını ve evrensel hukuk ilkelerini yok sayan mahkeme kararlarının düzeltilmesi gerektiğini vurguluyorlar. İktidar ve onun payandası durumundaki yargı organları bu kararlar yokmuş gibi davranmayı tercih ediyor.

Yargının bağımlı ve taraflı hâle gelmesinin sonuçlarının topluma yansıması ağır olmuştur. 2016 yılından bu yana on binlerce muhalif gözaltına alınmış ve delilden yoksun dosyalarla tutuklanmıştır. Önceki dönem Eş Genel Başkanlarımız Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş başta olmak üzere, yüzlerce siyasetçimiz tamamen siyasi saiklerle tutuklu bulunmaktadır. Kobani kumpas davası ve partimize açılan kapatma davası için, yargının taraflı ve bağımlı hâle gelmesinin vücut bulmuş hâli demek abes olmayacaktır. Mahkemeler tutuklu muhalifleri serbest bırakmamak için AİHM kararlarına uymamaktadırlar. AİHM'in sevgili Eş Genel Başkanımız Sayın Selahattin Demirtaş'ın başvurusu hakkında verdiği ihlal kararının içeriği ve karara uyulmaması bunun en canlı örneğidir. Cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri, infaz yakmalar ve taraflı ATK kararlarına dayanılarak hasta tutsakların tahliyelerinin engellenmesi, işkence vakalarının cezasız kalması ve saydığımız tüm hukuk dışı uygulamalar, taraflı yargı sisteminin yarattığı sorunlardan sadece birkaçıdır.

HSK'yle bahsettiğimiz sorunlara en yakın örnek, Kobani kumpas davasına bakan heyetin başkanı Bahtiyar Çolak'tır. Bahtiyar Çolak'ın adı ilk olarak Elâzığ'da baktığı davalarla kamuoyunda duyulurken HSK tarafından jet hızıyla, bir kararnameyle Ankara'ya atanması dikkat çekmiştir. Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesinde görev yapan hâkim, bu sırada pek çok kritik davanın da hâkimi olmuştur. Önceki dönem Eş Genel Başkanlarımızın ve MYK üyelerimizin yargılandığı Kobani davasının yargılamaları esnasında hukuka aykırı tutum ve tavırları nedeniyle pek çok kere HSK'ye göre şikâyet edilmesine mukabil, aleyhine tek bir işlem dahi yapılmamıştır. Tutukluların reddihâkim talepleri ise reddedilmiştir. Kendilerini derin devletin ticari istihbarat ayağı olarak tanıtıp dolandırıcılık yaptıkları öne sürülen Atadedeler çetesine yönelik soruşturmada gözaltına alınıp hakkında ev hapsi tedbirine hükmedilmiştir. Yargı organlarının verdikleri bu hukuksuz kararlar, yurttaşların hukuka güvenini ve toplumsal adalet duygusunu zedeliyor. Yurttaşlar ile devlet arasında en önemli bağ olan hukuk daha fazla ayaklar altına alınmamalıdır.

Toplumun adalet duygusunu örseleyen, insan hak ve özgürlüklerini yok sayan, iktidarın ihtiyaçları doğrultusunda verilmiş yargı kararları bir an evvel düzeltilmelidir. Mahkemelerin Anayasa'ya veya hukuka değil siyasal iktidara sadakat göstermesi, ülkemizin geleceğini tehdit eden en büyük tehlikelerden biridir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.

Türkiye'de yaşayan herkesin yargı organlarından yegâne beklentisi, tarafsız olmaları ve hukuk kurallarına uygun kararlar vermeleridir.

Söz konusu maddede, hâkim ve savcı yardımcıları hakkında eğitim ve görev dönemlerinde düzenlenecek değerlendirme formları ve bu formları düzenleyecek kişiler ile bu formların Adalet Bakanlığına iletilmesine ilişkin hususlar düzenlenmektedir. Maddeyle öngörülen değerlendirme formu uygulamasının çerçevesi belirsizdir, objektif değildir, sakıncalı görülmektedir, uygulamada nasıl hayata geçirileceği açık değildir. Değerlendirme formu düzenlenecekse bile bunun tarafsız ve sağlıklı bir değerlendirme olabilmesi için yargı mensuplarının, baroların ve konunun uzmanlarının görüşlerinin alınması gerekiyor.

Sonuç olarak, bugün yargının en büyük sorunu yürütmenin güdümünde olması. Güdümlü bir yargıda adalet sağlanamaz. Yargı reformu gibi bir derdiniz varsa önce zihniyetinizi değiştirin diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)