| Konu: | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile Bağlı Cetvellerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 108 |
| Tarih: | 28.06.2022 |
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Kurtulmuş, tanıklıklarımdan söz etmeyeceğim, çıkmayın, dinleyin lütfen. (CHP sıralarından alkışlar)
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Yazık, yazık! Senin seviyen bu!
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Değerli arkadaşlar, Sayın Kurtulmuş konuşmadan önce bir konuşma metni hazırlamıştım, notlar almıştım, vazgeçiyorum o notlardan.
Şimdi, değerli arkadaşlar, hem Sayın Kurtulmuş hem Sayın Bakan hem de AKP'nin Komisyondaki sözcüleri iki tane konuya sığındılar: Bunlardan bir tanesi... Arkadaş diyelim ki doktor, hastasının kan şekeri 500 olmuş, orayı hiç okumuyor; monosit normal, eritrosit normal, lenfosit normal. Ya, arkadaş, hasta şeker komasına girecek, şu kan şekerine bir bak, bir tedbir al; böyle bir tavrı var. Yani, kendi işlerine gelmeyen hiçbir konuya girmiyorlar. "Büyüme, büyüme, büyüme..." Kardeşim, bir de enflasyonu anlatın, diğer rakamları bir anlatın, dolarda ne olduğunu bir anlatın; bunları anlatmıyorlar.
Değerli arkadaşlarım, bu ek bütçenin hazırlanmasının gerekçesi olarak bütün Hükûmet sözcüleri -MHP dâhil- dünya konjonktüründen, işte, jeopolitik durumlarda olan değişikliklerden, pandemilerden, savaşlardan... Değerli arkadaşlar, enflasyon ve döviz kurunda fırlama dediğiniz zaman savaş falan yoktu ortada; yapmayın, etmeyin, eylemeyin. Ya, biraz dürüst olmak lazım, yapmayın. Türkiye'de aralık ayında yaşanan döviz krizinin bütün müsebbibi sizsiniz, Sayın Cumhurbaşkanıdır. Sayın Cumhurbaşkanının neredeyse "Erdoğanizm" diye literatüre geçen meşhur tezi: "Faiz sebep, enflasyon sonuç." Öyle değildi değerli arkadaşlarım. Siz, dünya kapitalist sisteminin içindesiniz, serbest piyasanın içindesiniz ama o piyasanın kurallarına uymuyorsunuz. Arkadaşlar, bu, duvara kafa atmakla eştir; kafanız kırıldı ve kırılmasının sebebi de sizsiniz.
Bakın, ekonomist arkadaşlarınız çıkıp burada bir şey konuşmasınlar çünkü onların söyledikleri, ettikleri şeyler ekonomiyi çok fazla ilgilendirmiyor, daha çok benim mesleğimi ilgilendiriyor değerli arkadaşlarım.
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) - Doktorluk.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Bakın, şöyle bir hesap yapıyor arkadaşlar, diyorlar ki: "Bütün dünyada enflasyon var canım, bütün dünya ek bütçe yaptı." Böyle bir ek bütçe yok.
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Olur mu ya Mehmet Hocam?
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Evet, ek bütçe yapanlar var ama bütçenin yüzde 63'ü artış, böyle bir ek bütçe yok.
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Var, var.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Bakın, Türkiye defalarca ek bütçe yapmış, ilk defa 2001'de yüzde 28'lik bir artış var. Yüzde 63'lük bir artışlı ek bütçe olmaz; bu bütçedir, bu ikinci bütçedir ve bunun sebebi sizsiniz.
Değerli arkadaşlarım, kasım ayında, aralık ayında Türkiye Büyük Millet Meclisinde, Komisyonda ve Genel Kurulda bütçeyi konuşurken size defalarca söylendi. Bakın, eylül ayında orta vadeli programda, bütçeyi hazırlarken, rakamlar sunarken ortaya koymuş olduğunuz rakamlar ile şu anki -şu anki derken kasım ayı ve aralık ayındaki rakamları karşılaştırıyoruz- rakamların ilgisi kalmadı, rakamlar yüzde 50 oranında değişti. Koymuş olduğunuz enflasyon hedefiyle, kur hedefiyle şu anda yaşananlar bir değil. "Bu bütçe olamaz, bunu çekin, rakamları yenileyin, yeniden getirin." diye size defalarca söylendi ama bunlara hiçbir şekilde aldırmadınız. Niye? Çünkü siz biliyorsunuz her şeyi canım, her şeyi biliyorsunuz! İşte, siz her şeyi bildiğinizden dolayı bunları yaşıyoruz değerli arkadaşlar.
"Büyüme" diye tutturup gidiyorsunuz, "Büyüme var." Ne pahasına büyüme, nasıl bir büyüme değerli arkadaşlarım bu büyüme; bu büyüme nasıl bir büyüme? Ne oldu, bir bakalım ortaya? "Bütçe fazlası var." diyor Sayın Kurtulmuş, övündü gitti, kimseyi dinlemiyor, kibir de boyu kadar; kimseyi dinlemiyorlar. Niye dinlemiyorsunuz, gelin, oturun, niye dinlemiyorsunuz arkadaşlar? (CHP sıralarından alkışlar) "Bütçede fazla verdik." diyor, dili de sürçtü "Fazla verdik." de diyemedi. Nasıl fazla verdiniz bütçede? Enflasyon ne, enflasyon; gelin, bir anlatın bize. Diyor ki: "Amerika'da da enflasyon var." Peki, Amerika'daki enflasyon ile senin enflasyonun bir mi? "Efendim, Amerika'da yüzde 2'den yüzde 8'e çıktı." Doğru. Peki, 1 dolarlık ekmek kaç dolar oldu? 1 dolar 8 sent. Peki, senin yüzde 73,5'ta 1 liralık ekmek ne oldu, ne oldu? 2 lira. Aynı şey mi değerli arkadaşlarım? Bu enflasyonda sokaktaki insana, vatandaşa, dar gelirliye -Sayın Bakan ifade etti- uygulamış oldukları Türkiye Ekonomik Modeli'nin dar gelirlileri ezdiğini Sayın Bakan itiraf etti değerli arkadaşlarım. Bu enflasyon dar gelirlilere nasıl yansıyor? Bu konuyla ilgili gelin, bir şey söyleyin. Hayır, bu konularla ilgili bir şey söylemiyorlar değerli arkadaşlarım. Niye söylemiyorlar? Çünkü işlerine gelmiyor. Efendim "Enerji fiyatları arttığı için bütün bunlar oldu." Evet, enerji fiyatları da corona da dünya konjonktüründe meydana gelen birtakım değişiklikler de elbette bütün dünyada ekonomilerde sıkıntılar ortaya çıkardı ama onlara 1 yansırken bize 5 yansıdı; 5 yansımasının sebebi sizsiniz, orada burada sorumlu aramayın. Daha yeni de başlamadı. Bakın, siz o, yirmi senede uygulamış olduğunuz yanlış ekonomik politikalardan dolayı bunlar oldu. Dünya para içinde yüzerken, likidite bolluğu varken ucuz parayı buldunuz, getirdiniz ve bu paraları ranta, betona döktünüz değerli arkadaşlarım, inşaata döktünüz. Hâlâ inşaat üzerinden rantın peşindesiniz; "finans sistemi" diye bize inşaat sistemi getiriyorsunuz, "ulaşım projesi" diye Kanal İstanbul inşaat, beton projesi getiriyorsunuz; betondan para gelmez.
Değerli arkadaşlarım, hiçbirisi borçlardan söz etmedi. Efendim "Biz faizleri yüzde 8 ödeyeceğiz, 11'di de yüzde 8 ödeyeceğiz." Peki, borçlarınızla ilgili bir bakalım, bir konuşalım değerli arkadaşlarım. İç borçları hiç konuşmuyorum, istediğiniz zaman basarsınız parayı ödersiniz; tabii, bunun faturasını millet öder, bu ayrı bir şey. Dış borçlara bakalım değerli arkadaşlarım: Gayrisafi yurt içi hasılasının yüzde 60'ını geçti. Efendim "Bu borçlar kamu borçları değil." Peki, kamu borçlarına bir bakın, son bir sene içinde, bir buçuk sene içinde nasıl katlandı görün. 445 milyar dolar borcu var Türkiye'nin değerli arkadaşlarım. Bu borcun 181 milyar doları kısa vadeli, bir sene içerisinde ödenmesi gerekiyor. "Büyüme" diyorsunuz, "ihracat" diyorsunuz, asla ve asla ithalattan söz etmiyorsunuz. Sayın Cumhurbaşkanı konuşuyor, hiç ithalattan söz etmiyor, Sayın Maliye Bakanı bütçeyi sundu, kitapçığında bir tane ithalat şeyi yok. Cari açık... Daha dört ayda 22 milyar dolar oldu cari açık değerli arkadaşlarım. 181 milyara 50 milyardan aşağı olmayacak, belki de 60 milyar dolar olacak cari açığı ekleyin; peki, KÖİ'lerden dolayı, yap-işlet-devretlerden dolayı sorumluluklarınızı da ekleyin ne oluyor, ne kadar oluyor? Bir sene içerisinde 250 milyar dolar paraya ihtiyacınız var. Nerede bu para? Gelin, söyleyin bakalım; yok. Nerede peki? İşte, topladınız sattınız; topladınız, sattınız; topladınız...
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Kasa eksi, kasa eksi, rezervler eksi 55 milyar dolar.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Milletin kasasını boşaltınız, kasayı boşalttınız, 128 milyar doları boşalttınız. O gitti, daha sonra 40 milyar daha boşalttınız bugünlerde yine doları tutmak için. Yetmedi, şimdi şirketlerin parasına göz diktiniz; evet, çıkardığınız şeyle şirketlerin parasına göz diktiniz. Korkarım, kısa zamanda milletin parasına, hesaplarına, şahısların tek tek hesaplarına göz dikeceksiniz hatta ve hatta korkarım yastık altındaki paralara da göz dikeceksiniz, çünkü doymuyorsunuz, çünkü yapacak bir şeyiniz yok, çünkü kayıp gidiyor, bunu görüyorsunuz. İktidar gidiyor ha, kendinizle ülkeyi bütünleştirmeyin; Sayın Cumhurbaşkanı diyor ki: "Biz Türkiye'yiz, biz gidersek Türkiye gider." Yok, öyle bir şey, siz giderseniz Türkiye kurtulur değerli arkadaşlarım. (CHP sıralarından alkışlar) Onun için hiç canınızı sıkmayın, Türkiye konusunda hiçbir endişeniz olmasın, Türkiye yerinde duruyor ve bütün bu tahribata rağmen Türkiye düzeltilecektir, düze çıkarılacaktır.
Değerli arkadaşlarım, şu anda konuştuğumuz -hiç üzerinde durulmadı- bu ek bütçenin bir sebebi de, yaşadığımız bu krizin bir sebebi de kaçaklardır değerli arkadaşlar, yolsuzluklardır değerli arkadaşlar. Bakın, bu konuyla ilgili hiçbir şey yapmıyorsunuz. Diyeceksiniz ki: "Sizin şu belediye de şunu yaptı, bu belediye de bunu yaptı." Evet, belki de vardır orada ufak tefek şeyler ama siz koca Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlarını görevden aldınız ve niye görevden aldığınızı söylemediniz, yolsuzluklardan dolayı görevden aldınız. TMSF'de yapılan, TMSF'de bu milletten kaçırılanları rakamlarla kimse ifade edemiyor, bilmiyoruz kayıtlar yok. Ama ne yaptınız? TMSF kayyumlarının yaptıkları işlemlerden dolayı sorumlu olmaması için kanun çıkardınız Cemal Bey, kanun çıkardınız, TMSF'deki hırsızlara hesap sorulmasın diye kanun çıkardınız, Plan ve Bütçe Komisyonundan geçti, siz ve hiçbiri hiçbir şey söylemedi. Defalarca anlattık, böyle olmaz.
Başka bir şey de yaptınız siz. 15 Temmuzla ilgili de o günlerde ortaya çıkan birtakım sıkıntılar, problemler dolayısıyla sorumlu olunmasın diye kanun da çıkardınız...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - ...Anayasa Mahkemesi kısmen şey yaptı. Yolsuzlukları da hiçbir şekilde unutmayalım değerli arkadaşlarım.
BAŞKAN - Buyurun.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Şimdi... Bitti mi sürem?
BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Bir selam vereyim, bir son cümle söyleyeceğim. Dürüst olmak gerekir arkadaşlar, iktidarlar gelip geçicidir, nice iktidarlar gelip geçti buradan, siz de gelip geçeceksiniz, yirmi senedir iktidarsınız, şöyle yaptınız, böyle yaptınız, dürüst olmak gerekiyor değerli arkadaşlarım.
Bir de yani hangi, nasıl bir ekonomik model uyguluyorsunuz? Bunu bir kendi kendinize itiraf edin, buraya gelin, bir söyleyin. Şimdi, İran diye bir devlet var, "Ben bu ekonomik sistemin dışındayım, dünya sisteminin dışındayım." diyor. Tamam, şöyle yapıyor böyle yapıyor; bedel ödüyor, petrolü var, şu var... Siz neredesiniz, nasıl bir ekonomik sistem uyguluyorsunuz? Nedir bu Türkiye ekonomik modeli? Bu Türkiye ekonomik modelinde 2 tane şey var; bir, KKM yani kur korumalı mevduat, bir de GES. "GES" dediğimiz yani gelir endeksli senetler. Düyun-ı Umumiye, değerli arkadaşlar, Galata bankerlerine yapılan borçlardır. Durumunuz budur maalesef.
Teşekkür ederim Sayın Başkan. (CHP sıralarından alkışlar)