GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Askeri Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:110
Tarih:30.06.2022

AYHAN BARUT (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, burada, bu yüce Mecliste ülkemizin kaderi ve halkımızın geleceğiyle ilgili çok sayıda önemli yasal düzenleme yapıldı ama ne hikmetse AKP olarak sizler ortak akla hiçbir zaman ihtiyaç duymadınız. Şimdi görüşülen Askeri Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi birbirinden farklı 7 kanunda değişiklik öngörüyor. Yaklaşık 550 bin civarında olan yoklama kaçağı ve bakaya gençlerimizi yakından ilgilendiren bedelli askerlik uygulamasından astsubaylarımızın kademe ilerlemesine kadar çeşitli konuları içeriyor. İçinde öyle bir madde var ki açıkça Anayasa'mıza aykırıdır. Genelkurmay Başkanının görev süresinin 72 yaşına kadar uzatılabilmesinin önünü açan adım asla kabul edilemez. Bu teklif Anayasa'ya aykırılıkların yanı sıra, kişiye özel yasa yapma niteliğini de taşıyor. "Ben yaptım, oldu." denilerek bunları geçiştirmenize izin veremeyiz. Bu teklifin derhâl Meclis gündeminden çekilmesini talep ediyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biliyorsunuz ki ekonomimiz çok kötü. Bunun da sebebi tek adam rejimidir. "CDS" denilen bir kavram var değerli arkadaşlar, herhangi bir ülke hazinesine borç verirken o borcun geri ödenmesine karşı alınan bir garantidir, her ülke için tespit edilen bir kredi risk primi vardır ve bunu belirtir. Ülkemizin risk primi ise CDS'e göre son on dört yılın en yüksek seviyesine ulaşarak 820 baz puana çıkmıştır. Bu, şu demek: Ülkemizin iflas noktasına geldiğinin bir göstergesi kabul ediliyor. Bu da sizin iktidarınız sayesinde olmuştur.

İktidarın pembe boyacısı olup ve âdeta makyaj ustasına dönen, adına "TÜİK" denilen bir kuruluş bile bu ülkede enflasyonu yüzde 70'lerde açıklıyor. Oysa bütün gerçek araştırma kuruluşları yüzde 160'ı aşan bir enflasyon gösteriyor. Biliyoruz ki enflasyon demek açlık demek, yoksulluk demek, işsizlik, zam ve sefalet demektir. Bu iktidar 4.253 TL maaş alan asgari ücretliyi de kuru ekmeğe muhtaç bıraktığı emekliyi de hiç düşünmüyor. Enflasyon ve zamlarla maaşı eriyip tükenen memurumuz da ve işçimiz de akıllarına bile gelmiyor. Siftahsız dükkân kapatan kirasını, vergisini ödeyemeyen, evine ekmek götüremeyen esnafı bile dikkate almıyorlar. İnsanlarımız kiralarını ödeyemediği için evlerini boşaltmak zorunda kalırken 5 liraya ulaşan ekmeği alamaz hâle bile geldiler.

Sayın Başkan, bilindiği gibi tarım, tüm dünyada stratejik bir öneme sahiptir ve gelişmiş ülkelerde de gerekli destekleri gören bir sektördür. Ancak ülkemizde AKP iktidarının kör ve şaşı bakışı nedeniyle tarım yeterli desteği görememektedir. Bunun sonucunda ise ne yazık ki AKP'nin yirmi yıllık iktidarında Türkiye'nin tarımsal yapısı zayıflamış, ülkemiz tarımda net bir şekilde ithalatçı konuma düşmüştür.

2003-2021 döneminde tarımsal dış ticaret açığımız 36 milyar dolardır yani bu, şu demek: 36 milyar dolar parayı yurt dışındaki üreticilerin, çiftçilerin cebine gönderdik. Üretene destek vermedikleri için çiftçilerimiz âdeta tarımdan da uzaklaşmaktadır. 2002'de 2,8 milyon olan çiftçi sayımız, bugün sayenizde 2 milyonlara kadar gerilemiştir. Yani maliyetlerin altında ezilen, ürettiğinden kazanamayan çiftçi, tarımdan kaçıyor. Çiftçimizin ve tarım sektörünün bankalara ve piyasalara olan borçları da 195 milyar lirayı aştı. Çiftçimiz borçlarını ödeyemediği için haciz, borç takibi, icra kıskacına alınırken sayenizde bir avuç tefecinin insafına ve eline terk edilmiştir.

Bizde durum böyleyken 2021 ila 2027 yıllarında tarımsal destek bütçesini planlayan gelişmiş ülkeler çok önemli adımlar atıyor. Bütçesi yaklaşık 170 milyar avro olan Avrupa Birliği ülkeleri tarımına yüzde 35 oranında pay ayırıp 59 milyar avro tutarında kaynak aktarıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.

AYHAN BARUT (Devamla) - Uzun soluklu tarım politikaları geliştiren Amerika ise 42 milyar dolar ayırdı. Üstelik, Amerika, Biden yönetimi, 2023 bütçesinde tarıma ayrılan payı yüzde 17,1 oranında da artırmayı kararlaştırdı.

Değerli arkadaşlar, tarımda sonuçları hep hüsrana yol açan yanlış politikalardan vazgeçilmelidir. İthalatı değil, ihracatı öncelememiz gerekmektedir. Üretimi ve üreteni merkeze koyan stratejiler belirlemeliyiz. Çiftçinin belini büken maliyetleri düşürmeli, girdi temininde ise çiftçiye destek sağlanmalı, gübreden mazota her alanda çiftçinin elini güçlendirecek adımlar atılmalıdır diyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)