| Konu: | Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 110 |
| Tarih: | 30.06.2022 |
HDP GRUBU ADINA ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teklifin kendisi e-ticaret üzerine bir düzenleme. Esasında "pazar yeri" diye ifade edilen, şirketler ile pazar yerine tedarikçi olarak kabul edilen satıcı firmalar arasındaki ilişkiyi düzenliyor. Diğer bir tabirle, elektronik ortamdaki AVM'ler ile o AVM'lerdeki satıcı firmalar, ürün tedarik edici firmalar arasındaki ilişkileri düzenliyor.
Tabii, yasanın yapımı açısından, Komisyon aşaması açısından itirazlarımız var, bunu Komisyonda da dile getirdik. Bir defa, bu tür yasalar yapılırken sektör temsilcilerinin mutlaka görüşlerinin alınması gerekiyor. Yani şu anda, e-ticaret kapsamında pazar yeri olarak faaliyet yürüten firmaların en azından Komisyona gelip görüş bildirmeleri gerekir mevcut kanunla ilgili düşünceleri nedir diye. Çünkü, kanun teklifi bir taraftan bu piyasadaki, e-ticaret sektöründeki tekelleşmeyi de önleyen bir kanun teklifi. Firmalar bu konuda ne diyor, hangi konularda sıkıntıları var, şikâyetleri var bunları bilmek gerekirdi. Diğer taraftan, tüketici derneklerinin görüşlerinin alınması gerekir çünkü e-ticaret özellikle pandemiyle birlikte çok yaygın bir ticaret alanı hâline dönüştü ve şu an bu şirketler Türkiye'nin en büyük şirketleri hâline dönüştü. Dolayısıyla bunu kullanan tüketicilerin de bu konuyla ilgili ciddi şikâyetleri var yani elektronik ticaretten, internet üzerinden yapılan alışverişlerden kaynaklı olarak tüketicilerin şikâyetleri var. Tüketici derneklerinin bu konudaki şikâyetleri alınarak bu kanun düzenlemesinde yer verilmesi gerekirdi ve diğer taraftan da "tedarikçi" dediğimiz üretici firmaların yani satıcı firmaların bu AVM'lerden yani pazar yerlerinden şikâyetleri var. Bütün bunların da dinlenmesi ve değerlendirilmesi gerekirdi. Maalesef ki bu aşamaların hiçbiri yapılmadı ve zaten alelacele bir kanun şeklinde önümüze geldi, burada da bu şekilde görüşülüyor.
Tabii, diğer taraftan, sektörün sorunları var. yani sektörün sorunları bir bütün olarak sadece firmalardan ibaret değil, aynı zamanda çalışanların, buralarda emek sarf eden insanların da sorunları var. Biliyorsunuz, motokuryelerin yaşadığı sorun ve sıkıntılara hep birlikte tanık olduk ve bu birçok greve neden oldu. Bir defa, düşük ücretle çalıştırılma, kayıt dışı çalıştırılma, esnaf kurye modeli, sigorta primlerinin gerçek maaş üzerinden yatırılmaması gibi birçok sorun ve sıkıntıyla karşılaşan motokuryeler var. Çünkü bu e-ticaret, bir taraftan da motokuryeler üzerinden yürütülüyor ve erken teslim rekabeti yaşatılıyor bunlara ve buradan kaynaklı da bir sürü kazalara ve sıkıntılara yol açıyor. Dolayısıyla bütün bu kanunları yaparken, bu kanunları ele alırken bu emekçilerin, burada çalışan, bu sektörde emek veren insanların da sorunlarının gündeme alınması gerekirdi.
Diğer taraftan, bu kanun teklifi tekelleşmeyi önlemek, rekabeti sağlayabilmek açısından getiriliyor. Tabii, burada akla gelen bir soru var: Türkiye'nin bir Rekabet Kurumu var, o zaman Rekabet Kurumu ne işe yarıyor? Yani, Rekabet Kurumu eğer işe yaramıyor ise, her sektör kendi içerisindeki rekabeti düzenleyebilmek için bu tür kanunlar çıkarmak zorunda kalıyor ise o zaman, Rekabet Kurumu diye adlandırılan kurumlar ne yapıyor, buradaki insanlar ne işle meşgul oluyorlar? Bütün bunlara da dikkat etmek gerekiyor çünkü Rekabet Kurumu, şu anda, tümüyle -özellikle KHK'yle çıkartılan bir kararla, tabiri yerindeyse- Bakanlığa bağlanır hâle getirildi ve bütün o özgün yapısı da -zaten özerk değildi ama- bağımsız karar alabilme mekanizmaları da ortadan kalktı ve Rekabet Kurumu bu anlamıyla görev yapmaz hâle geldi. Bunun en belirgin, en bariz örneğini bir defa basından biliyoruz yani medya tekelleşmiş, burada rekabet tümüyle ortadan kalkmış, hem ticari anlamda ortaklıklar üzerinde hem de haber anlamında bir tekelleşme medyada sağlanmış durumda ama bunun karşısında Rekabet Kurumu hiçbir şekilde adım atmıyor, herhangi bir faaliyette bulunmuyor ve âdeta bunların seyircisi hâline gelmiş durumda. O anlamıyla Rekabet Kurumu anlaşılıyor ki e-ticaret sektöründe de görevini yerine getirmiyor.
Diğer taraftan, tüketicinin korunması önemli dedik çünkü en nihayetinde bizim yasa yaparken geniş halk kitlelerini de koruyan bir yerden bu yasaları ele almamız gerekiyor ve bu e-ticaret kapsamı düzenlemesi yapılırken de mutlaka tüketicilerin bu konulardaki şikâyetlerinin ele alınması gerekiyor. Şimdi, bu şikâyetlere baktığınız zaman özellikle indirim dönemlerinde yaşanan şikâyetler var, reklamlarla yapılan manipülasyonlar var. Bir bakıyorsunuz "web" sitelerinde arızalar meydana geldiğini ifade ediyorlar. Bunların da özellikle indirim zamanlarında yaptıkları birtakım olaylar var. Esasında, bunlar tümüyle tüketicinin haklarını korumayan durumlar.
İadede zorluklar yaşadığı söyleyen bir yüzde 20'lik kesim var yani buralardan ürün alan insanlar, e-ticaret üzerinden ürün alan insanlar İadelerde zorluklar yaşadıklarını ifade ediyorlar.
Garanti koşulları kapsamında ciddi sıkıntılar yaşandığı ifade ediliyor ve diğer taraftan, kimileri de bunların üzerinden bir dolandırıcılıkla karşı karşıya kaldıklarını ifade ediyor.
Bir de ürünlerin beklenmedik şekilde yani satışa koydukları, aslında siz bir elektronik firmasından yani e-ticaret firmasından ürünü aldığınız zaman aldığınız ürünün bambaşka bir hâliyle sizin elinize geçtiği gözüküyor. Bununla ilgili de çok ciddi şikâyetler var. Bütün bunların esasında bu e-ticaret düzenlemesiyle ilgili kanun teklifinde ele alınması gerekiyordu ve tüketicinin mağduriyetlerini giderecek şekilde de ele alınması gerekiyordu.
Diğer taraftan tabii, şu var: Bu e-ticaretteki e-ticaret hanesine bu "pazar yeri" diye nitelendirilen yere biz esasında büyük AVM'ler yani "elektronik AVM'ler" diyoruz ama bir taraftan da gerçek AVM'ler var yani Türkiye'nin her bir tarafında doldurulmuş AVM'ler var ve diğer taraftan da zincir marketler var. Bunlar neyi ifade ediyor? Esasında, e-ticaret sektörüyle birlikte, AVM'lerle birlikte ve zincir marketlerle birlikte yok olmayla karşı karşıya kalan esnaflar var yani bizim esnaflarımız bütün bu yapılar nedeniyle yok olmakla yüz yüze. Türkiye'nin her tarafında, özellikle büyük şehirlerde şehir merkezlerinde sayısız AVM'ler oluştu, bu AVM'ler her gün açıklar, yirmi dört saat neredeyse açıklar. Dolayısıyla aslında, Avrupa'da hem bunlar şehir merkezlerinde olmuyor yani bu konuyla ilgili kısıtlamalar var hem de günün her saati ya da haftanın her günü açık olmuyorlar yani bununla ilgili düzenlemeler var. Bu düzenlemeler de esnafları korumak açısından yapılıyor ama bizim ülkemizde maalesef bunlarla ilgili hiçbir önlem alınmıyor. Tabii, AVM'lerin başka bir sıkıntısı da şöyle: Buralar büyük enerji harcayan yerler, ısınmadaki elektrik sarfiyatlarına baktığınız zaman hane halkının kullandıklarının katbekat üstünde harcamalara sahipler. Bütün bunlara baktığınız zaman, AVM'lerin ve zincir marketlerin... Şu anda, neredeyse bin hanelik yerlerde bile, yerleşim yerlerinde bile zincir marketler oluşmuş durumda. Bütün bunlar da insanların, esnaflarımızın, o bölgede yaşayan yerli halkın ticaret hayatındaki varlığını ortadan kaldıran sonuçlara yol açıyor. Bütün bunları ortadan kaldıracak şekilde bir düzenleme yapılması gerekiyor.
Tabii, bu düzenlemeyi, esasında, mevcut hâliyle eksiklerine rağmen olumlu buluyoruz, şunun için olumlu buluyoruz: Bu yükselen ve büyüyen elektronik ticarette bir tekelleşmeyi ortadan kaldırdığı ve rekabetin önünü açtığı için olumlu bulduğumuzu ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)