| Konu: | Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin önemine, pandeminin etkisini yitirmesiyle birlikte dünyada yeni sorunların ortaya çıktığına ve bu dönemde Türkiye'nin uygulamış olduğu ekonomi modeli ve faiz politikasına ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 3 |
| Tarih: | 05.10.2022 |
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, 16 Nisan 2017 referandumuyla kabul edilen ve 9 Temmuz 2018 tarihinden itibaren de uygulanmaya başlanan Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin kurallarının konulması ve bütün kurumlarıyla teşekkür etmeye başlamasının hemen ardından tüm dünyayı sarsan küresel bir pandemi ortaya çıkmıştır. 11 Mart 2020 tarihinde ülkemizde ilk vaka görülmüş, yaklaşık iki yıl, tüm dünyada olduğu gibi süreç ülkemizi de derinden etkilemiştir. Bu sürecin merkezinde sağlık sistemi ve sosyal güvenlik sistemleri olsa da birçok sektör ve alan pandemi sürecinden etkilenmiştir. Özellikle kapanmalarla beraber dünya piyasalarında talep düşmüş, bununla beraber üretim durma noktasına gelmiş, lojistik ve tedarik zincirlerinde de büyük sorunlar baş göstermiştir.
Türkiye, başta sağlık ve sosyal güvenlik sistemi olmak üzere ekonomik ve sosyal alanda süreci en iyi yöneten ülkelerden biri olmuştur. Yine Türkiye, pandemi sürecinde artı yönde büyümeyi gerçekleştiren OECD'ye bağlı bir iki ülkeden biri olmuştur. Burada, sürecin iyi yönetilmesinde kuşkusuz hızlı karar alma ve uygulama imkânı veren Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin önemi kendini göstermiştir.
Pandeminin etkisini yitirmesiyle birlikte yeni sorunlar da dünyada ortaya çıkmıştır. Genişleyen para ve maliye politikalarının yerini daraltıcı maliye ve para politikaları almış, özellikle bölgemizde baş gösteren Rusya-Ukrayna savaşı da dünya üzerinde gıda, enerji, ticari ve askerî anlamda yeni sıkıntıları beraberinde getirmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Bütün bunların yanında ülkemize karşı uygulanan, aleni ve örtülü bir şekilde yürütülen haksız ekonomik, siyasi ve askerî ambargolarla üzerimizde -bu vesileyle- büyük bir baskı oluşturulmaya çalışılmıştır.
İşte böyle bir dönemde ülkemizin uygulamış olduğu ekonomik model, almış olduğu ekonomik tedbirler üzerinde de birçok haksız ithamın, haksız saldırının, iftira derecesine varan değerlendirmelerin yapıldığına hep birlikte şahit olmaktayız. Özellikle Türkiye'nin faiz politikasıyla ilgili olarak son derece yersiz ve haksız eleştirilerin yapıldığına da şahit oluyoruz. Özellikle orta ve uzun vadede Türkiye'de uygulanan mevcut politikaların üretim, yatırım, istihdam ve ihracat ve nihayetinde büyüme ve refah seviyesinin yükselmesi açısından çok büyük kazanımlara imkân vereceğini düşünmekteyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi, buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Ülkemiz, faiz lobilerine karşı taviz vermeden bu alanlarda -bahsetmiş olduğumuz alanlarda- ihracatı artırmaya yönelik politikalar üreterek kısa vadede ekonomiyi canlandırmış, işsizliği belli seviyelere çekmiş, ihracatta da rekor kıran rakamlar, artışlar gerçekleştirmiştir. Özellikle Türkiye'nin faiz konusundaki yaklaşımını destekler mahiyette, dünya genelinde, özellikle Amerikan Merkez Bankasının (FED) ve Avrupa'daki merkez bankalarının almış olduğu kararların isabetli olmadığı yönünde son zamanlarda yapılan açıklamalar da dikkat çekmektedir. Özellikle Birleşmiş Milletler ve IMF gibi uluslararası kuruluşların ABD Merkez Bankasının almış olduğu agresif faiz artışları kararlarına karşı önemli uyarılarda bulunduğunu görmekteyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Bitiriyorum efendim.
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Bu faiz artışlarında ihtiyatlı olunması gerektiği, bunların dünya genelinde büyük bir resesyona yol açabileceği pek çok ünlü iktisatçı tarafından da dile getirilmektedir. Son olarak, Nobel Ödüllü iktisatçı Stiglitz faiz artışlarının özellikle arz yönlü sorunlar üretebileceği açıklamasında bulunmuş, faiz artırmanın gıda ve enerji üretimine ve arz sorunlarını çözmeye katkısı olmayacağını ifade etmiştir. Bu çerçevede bakıldığında, Türkiye'de faiz indirimleri söz konusu olduğunda veya faiz artırılmadığı anda tepki gösteren kişilerin veya ekonomistlerin bu husustaki yaklaşımlara ne diyeceği de açıkça merak konusudur. Türkiye'nin uygulamış olduğu bu politikanın doğruluğu ve isabeti yönünde ortaya çıkan durumun yeniden değerlendirilmesi ve milletimizin takdirine sunulması önemlidir.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.