GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:6
Tarih:12.10.2022

KEMAL PEKÖZ (Adana) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan teklifin 18'inci maddesi üzerinde grubum adına söz almış bulunuyorum. Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, dezenformasyon kanununu görüşüyoruz. Dezenformasyon, gerçeğe aykırı olan, gerçeğin üstünü örten ve çarpıtan bilgileri yaymayı ve bu bilgilerle de algı oluşturmayı içeriyor. Geçmiş döneme bakmadan önce, bugünümüze baktığımız zaman dezenformasyonun hemen hemen her gün tekrarlanarak yapıldığını, bunun da en çok Sayın Cumhurbaşkanı tarafından yapıldığını hep beraber görüyoruz. Çok yakın bir zamanda Cumhurbaşkanı "Biz iktidara gelmeden önce 30 yaşından küçükler oy kullanamıyordu." dedi; hiçbiriniz Cumhurbaşkanına bir başka sefer tekrarlamaması için "Sayın Cumhurbaşkanım, 1982'de seçme yaşı 21'e, 1987'de 20'ye, 1995'te de 18'e indirildi." deme cesaretini maalesef gösteremediniz.

Yine, Cumhurbaşkanı her gün yeni bir şey icat ediyor -biraz önce bazılarını izah etti arkadaşımız- "Biz iktidara gelmeden önce Türkiye'de buzdolabı yoktu." diyebildi mesela, 1984'te kurulmuş olan üniversite için "Biz kurduk." diyebildi; yine, kendisinin iktidarından sekiz sene önce açılmış havaalanı için "Biz açtık." diyebildi ve ele geçirdiğiniz yüzde 95'lik basın yoluyla da bunu çok rahat yayabildi. Neden bu kadar çok rahat yayabildi? Çünkü basın el değiştirirken 2018'de Ziraat Bankası üzerinden 750 milyon dolar kredi olarak verdiniz ve bu kredinin tahsili için de bugüne kadar herhangi bir işlem yapılmadı çünkü gösterdiği arsaların daha önce 60 milyon lira değerinde olduğu ifade edildi, daha sonra plan değişikliğiyle 360 milyon liraya çıkartıldı ama buna rağmen herhangi bir ödeme yapılmadı. Ziraat Bankasının hesaplarını görüşürken de KİT Komisyonunda sorduğumuzda bununla ilgili de net bir cevap alamadık çünkü "Bu, bankanın kendi gizli işidir, şirketle arasındaki bir ilişkidir; dolayısıyla bunu size izah edemeyiz, açıklayamayız." denilebildi.

Bütün bunlara rağmen Türkiye'de "özgür basın geleneği" denilen de bir basın var, yüzde 3'ü de içerse, yüzde 5'i de içerse Özgür Ülke, Özgür Gündem, Yeni Özgür Politika, Yeni Yaşam ve benzerleriyle süren bir basın var. Peki, bu basın ne pahasına yaşamını sürdürebildi bugüne kadar? Kapatılma pahasına, sansür edilme pahasına, ceza alma pahasına. Mesela bir gazete, 580 sayı yayınlamış, bunun 486 tanesi için dava açılmış, bu davaların sonucunda da yüz kırk yedi yıl ceza verilmiş.

Yine, bu özgür basın geleneği ölüm pahasına, can pahasına, kendilerini feda etme pahasına bu geleneği sürdürdü. İçinde Musa Anter, Hüseyin Deniz, Cengiz Altun, Ferhat Tepe, Ersin Yıldız ve Kadri Bağdu'nun da bulunduğu 27 kişi maalesef katledilerek özgür basın susturulmaya çalışıldı daha önceki dönemlerde. Kadri Bağdu, sizin iktidarınız döneminde katledildi ve şu ana kadar katili bulunmadı, yargılanmadı. Diğerleri için de aynı şey geçerli, hiçbirisinin katili bulunmadı ve yargılanmadı çünkü genel olarak, bunlar, iktidar doğrudan talimat vermese bile ortamdan yararlanıp durumdan vazife çıkartan insanlar tarafından yapıldı.

Diyeceksiniz ki: "Bu yasayı biz çıkaracağız, mahkemeler karar verecek sonuçta." Evet, doğru, mahkemeler karar verecek ama hukuk bağımsız olsaydı, mahkemeler hukuka dayanarak siyasetin baskısından uzak bir şekilde karar veriyor olsaydı bu böyleydi. Sizin her hâkime, her savcıya telefon edip "Şunun hakkında dava aç." ya da "Şunu cezalandır." dediğinizi düşünmüyorum ama öyle bir ortam yarattınız ki hâkimler, savcılar sizin istemediğiniz bir karar verdikleri zaman 2'nci gün neyle suçlanacaklarını, nereye sürüleceklerini ve nasıl görevden alınacaklarını bilemedikleri için, bu korkuyu düzenli olarak yaşadıkları için, bu korkuyu üzerlerine saldığınız için, sizin korkunuzdan, sizin şerrinizden korunmak için sizin istediğiniz doğrultuda kararlar vermeye devam ediyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

KEMAL PEKÖZ (Devamla) - Bu baskı yasası da bundan öncekiler gibi çok uzun sürmeyecek, akamete uğrayacak ve bundan sizler yararlanamayacağınız gibi yarın öbür gün bu yasalarınızla, çıkarttığınız bu yasalarla kendiniz yargılanmak durumunda kalacaksınız ama biz adil olacağız, siz çıkarttığınız yasalarla yargılanırken bile sizin adaletli yargılanmanız için elimizden gelen çabayı göstereceğiz. Biz sizin gibi baskıcı olmayacağız, şiddet içeren unsurları bertaraf etmek için elimizden gelen çabayı sarf edeceğiz ve Türkiye'nin aydınlık bir ortama çıkması için de elimizden gelen çabayı göstereceğiz.

Meclisi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)