GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:6
Tarih:12.10.2022

FARUK SARIASLAN (Nevşehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

İktidar, getirdiği bu yasa teklifiyle kendi aleyhine olan her haberi ve bilgiyi "dezenformasyon" olarak mahkûm etmek, gerçekleri halktan saklamak ve kendi yarattığı alternatif gerçekliği ise "hakikat" diye kabul ettirmek istemektedir. Türkiye yeni bir seçim sürecine girerken, Hükûmet her türlü haber ve bilginin yayımını kendi kontrolü altına alabilmek için bu teklifi hazırlamıştır. Bu yasanın adı, gerçekleri saklamaya çalışsanız da susturma, korkutma ve sindirme yasasıdır. Korktuğunuz için korkutmak istiyorsunuz. Açlığın, yoksulluğun, yolsuzluğun, işsizliğin, enflasyonun, hukuksuzluğun nedenlerinin kötü, beceriksiz yönetiminizden kaynaklandığının belgelerle ortaya konulmasından korkuyorsunuz. Seçim kazanmak için el ele, kol kola gezdiğiniz mafya babalarının açıklamalarından korkuyorsunuz. Beraber boy boy fotoğraflar çektirerek âdeta "Bu benim yakınımdır, kimse dokunmasın." dediğiniz uyuşturucu baronlarının açıklamalarından korkuyorsunuz. Bilerek ve isteyerek ve de "Devlet kararıdır." deyip yurt dışına gönderdiğiniz suç örgütü liderlerinin yurt dışındaki mahkemelerdeki ifadelerinin Türkiye'de yayınlanmasından korkuyorsunuz. Üniversitelerden, bilim adamlarından korkuyorsunuz. Gençlerin topluca bir araya gelip eğlenmesinden korkuyor, konserleri iptal ediyorsunuz. En kötüsü de gençlerin kurdukları daha iyi, daha kaliteli yaşam hayalinden korkuyorsunuz. Onun içindir ki korkutarak, döverek sonuç alacağınızı zannediyorsunuz; yanılıyorsunuz.

"Biz nerede hata yaptık da bu gençlerin yüzde 70'i yurt dışına gidiyor?" diye hiç düşünmüyorsunuz; sadece gençleri suçluyorsunuz, hatta hakarete varan sözler söylüyorsunuz, bundan da utanmıyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar) Toplumu korkutarak, sindirmeye çalışarak bir yere varamayacağınızı bilmeniz gerekir.

Değerli gençler, sizin üzerinizde baskı kurmak isteyenlerden sürekli kaçın; şiire kaçın, resme kaçın, sanata kaçın, edebiyata kaçın, bilimle buluşmaya kaçın, sevgiye kaçın, hoşgörüye kaçın çünkü bunların gelemeyecekleri yer orasıdır, bunlar oralara gelemez, biraz sabredin.

Sayın milletvekilleri, bu yasanın hukuki değerlendirmesine gelince, bu yasa hem hukuk devleti ilke ve kurumlarının önemli belirleyicilerinden biri olan "hukuk güvenliği" ilkesine hem de ceza hukukunun temel ilkelerinden biri olan "kanunsuz suç olmaz" prensibine aykırıdır. Yapılacak düzenlemenin, ifade özgürlüğüne ilişkin uluslararası insan hakları hukukunun temel ilkelerine uyması zorunludur çünkü biz, Anayasa'nın 90'ıncı maddesi gereği Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının iç hukukun üstünde olduğunu bu Meclis tarafından kabul etmişiz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları ifade özgürlüğünün sadece hoşa giden, herkesçe kabul edilen görüşleri değil, toplumun bir kesimi ya da kamu otoriteleri için hoşa gitmeyecek ya da şok edici düşünce ve bilgilerin ifade edilmesini de güvence altına almıştır.

Basın özgürlüğü meselesi demokratik bir toplumun en önemli kurumudur. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi daha sonraki birçok kararında da emsal teşkil eden ve içtihat oluşturan Handyside İngiltere 1976 Kararı'nda basın özgürlüğünü demokratik toplumun güvencesi olarak görmüştür. Aynı kararda, haber ya da değerlendirmelerin, hoşa gitmese de şok edici, rahatsız edici olsa da ifade özgürlüğü kapsamında kalacağını söylemiştir.

Getirdiğiniz bu yasa teklifinin, örneğin 29'uncu maddesiyle Türk Ceza Kanunu'na eklenen 217/A maddesiyle ihdas edilen...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen

FARUK SARIASLAN (Devamla) - Teşekkür ediyorum.

"Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçunun içeriği belirsiz ve muğlaktır. İnsanlardan, öğrendiği bir bilgiyi başkalarıyla paylaşmadan önce ne ölçüde gerçeği yansıtıp yansıtmadığını bir savcı gibi araştırmasını bekleyemezsiniz. O zaman şöyle yapın, benim size önerim: Bir madde ekleyelim, herkese bir savcılık belgesi verelim, araştırsın, hangisi yalandır, hangisi doğrudur, hangisi gerçektir diye. Benden önceki konuşmacılardan biri dedi ki: "Yasaklamanın nedeni, yalan haber olacak." Peki, kim belirleyecek yalan haberi?

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Yargı.

HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) - Yargı.

FARUK SARIASLAN (Devamla) - Peki, yargıdan önce kim belirliyor, kime veriyorsunuz yetkiyi? Yani vatandaşların hepsini, 82 milyonun hepsini...

HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) - Yargı, yargı...

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Hayır, doğrudan yargıya veriyoruz ya.

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Peki, bu ne? Bu ne? Haftalık bülten, haftanın yalan haberleri. İletişim Başkanlığınız yapıyor. İletişim Başkanlığınız yapıyor.

HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) - Ya, Sayın Özkan, kanunu beraber çalıştık ya.

FARUK SARIASLAN (Devamla) - Ya, zamanımdan gidiyor...

Değerli arkadaşlar, objektif kurallar olmadığı müddetçe subjektif kararlarla bir yere varamayız. Burada hukukçu arkadaşlarım var. Hukukçu arkadaşlarımın hepsi...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FARUK SARIASLAN (Devamla) - Başkanım, kesildi sözüm.

BAŞKAN - Bitti.

BURHANETTİN BULUT (Adana) - Başkanım, beş dakika ilave edin, konuşmacıya sürekli müdahale ettiler.

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Konuşturmadılar Başkanım, Hüseyin Yayman konuşturmadı.

ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Sayın Yayman konuşturmadı ya. Hüseyin Yayman laf attı, konuşturmadı Sayın Başkan, verin süresini.

BAŞKAN - Evet, Sayın Sarıaslan, bir selamlama yapalım lütfen.

Müsaade edin arkadaşlar.

FARUK SARIASLAN (Devamla) - Sayın Bakanım, ben hukukçuyum, hukukçu olan bir yığın arkadaş var. Siz burada kendinize göre bir ölçü koyamazsınız, ölçünün objektif kriterlerinin olması lazım. Yalan haber... Ben size örnek vereyim: Geçenlerde İçişleri Bakanı bir haber söyledi. Ne dedi? "Gazetede çıkan, öldürülen bu şahsın ismi belli." Peki, ne olmuş o şahsa? "Bu şahsın, aynı zamanda Cumhuriyet Halk Partisinin gazetecilerle ilgili yaptığı bir raporun içinde ismi geçiyor." Yalan çıktı, yalan. (CHP sıralarından alkışlar) Ne yapacağız bu yalanı şimdi? Peki, sayayım mı size daha yalanları?

BAŞKAN - Saymayın Sarıaslan, süreniz yetmeyecek.

MAHMUT ATİLLA KAYA (İzmir) - Yalan çıkmadı; dağda çıktı, dağda.

FARUK SARIASLAN (Devamla) - Ne çıktı?

MAHMUT ATİLLA KAYA (İzmir) - Dağda çıktı.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Dağda çıktı, dağda. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

FARUK SARIASLAN (Devamla) - Onun öldürülmediği ortaya çıktı. Biz burada hukukçu olarak tartışıyoruz.

BAŞKAN - Sarıaslan, süreniz tamamlandı.

Teşekkür ediyorum.

FARUK SARIASLAN (Devamla) - Peki.

Çok teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)