GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:7
Tarih:13.10.2022

SERKAN TOPAL (Hatay) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, hepinize saygılarımı sunuyorum.

Yine istisnai yetkilerle donatılmış, istisnai bir kanun yapıyoruz. TDK'de "istisnai" ne demek arkadaşlar? "Bir kimse veya bir şeyi benzerlerinden ayrı tutma, kural dışılık, aykırılık." Şimdi, tabii, bu açıklamaları biz göz önünde bulundurduğumuzda, o da eşittir AK PARTİ. Çünkü kural dışı olan ne varsa onu rutin hâline getiren parti AK PARTİ. Bakın, mesela torba kanun aslında istisnai bir kanundur ama bunu kural hâline getiren iktidar, AK PARTİ. Mesela istisnai kadrolara atama özel bir durumdur ama bunu kural hâline getiren yine AK PARTİ. KHK istisnai bir durumdur ama bunu kural hâline getiren AK PARTİ. Yine çifte maaş; yine şu anda, 32'nci maddede BTK'ye istisnai yetkiler veriliyor. Değerli arkadaşlar, aslında AK PARTİ de istisnai bir parti ve kural dışı, kuralları da maalesef çiğneyen bir parti.

Şimdi, arkadaşlar, yine, son zamanlarda sürekli Maliye Bakanı değişiyor. En son, Sayın Maliye Bakanı milletle dalga geçer gibi -kendisine yazılan ve verilen o kâğıdı okumaya bile bir şekilde zorlanan bir Maliye Bakanı- çıkıyor, milletimize diyor ki: "Nörologlara gidin." Arkadaşlar, Allah'tan, heterodoks bir yaklaşımla epistemolojik bir kopuş sergileyerek milletimize "Ürologlara gidin." demedi. Verilmiş bir sadakamız var. Bakanın keyfi yerinde, kafası da yerinde, ne içtiyse milletimize de versin de, milletimiz de içsin de bu ekonomik şey de rahatlasınlar arkadaşlar ya. Milletle bu kadar da dalga geçilmez ya; yazıklar olsun be, yazıklar olsun Bakana! (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, şimdi "hâkim" diyorsunuz, "Hâkime ne gerek var." diyorsunuz çünkü bununla hâkim BTK Başkanı olacak, savcı İçişleri Bakanı olacak, Yargıtay Diyanet İşleri Başkanı olacak, zaten de başekonomist Sayın Recep Tayyip Erdoğan.

MUSTAFA DEMİR (İstanbul) - Ekonomistler destek veriyor.

SERKAN TOPAL (Devamla) - Sahi ya, bu kadar mahir insanımız varken, soruyorum arkadaşlar, enflasyon neden yüzde 186, neden yüzde 186? Arkadaşlar, bu kadar mahir insan varken neden paramız pul oldu? "Dünyada ekonomik kriz var." Tabii, açıklaması bu arkadaşlar.

Şimdi, eleştirinin bir hak olduğunu, demokrasinin bir özgürlük olduğunu bir türlü AK PARTİ iktidarına anlatamadık. Eleştiriyi hakaret sayan bir iktidar; seçim yaklaştıkça şu anda kendilerinin yaşadıkları olayı unutarak, şiir olayını unutarak bugün, o gün yaşadıklarını bizzat bu sefer basına yaşatmaya çalışıyorlar.

Değerli arkadaşlar, bu devlet bizim, bu devlet hepimizin, bu cumhuriyet hepimizin, devletin kurumlarının tamamı da hepimizin, Cumhurbaşkanlığı makamı da hepimizin; günü geldiğinde, o sarayın mazbatasını da aldığımızda gençlerimizi ve basınımızı da oraya çağıracağız zaten, onlara da açacağız kapıları. Tabii ki her zaman olduğu gibi, Çankaya Köşkü'nde oturacağız Allah'ın izniyle.

Şimdi, gece saat ikide de üçte de bununla ilgili biz eylem de yaptık ama nafile; siz diyorsunuz ki: "Basın gerçekleri yazarsa biz onlara kelepçe takarız. Basın bir soru sorarsa biz onlara kelepçe takarız. Herhangi bir kişi iktidarı, Cumhurbaşkanını eleştirirse biz onlara kelepçe takarız." Değerli arkadaşlar, nafile, Türk milleti yıllardır özgürlüğüne düşkün bir millettir. Siz ne yaparsanız yapın, sizin sonunuz geldi arkadaşlar; bunu hep birlikte göreceğiz.

Son olarak şunu ifade etmek istiyorum; bakın, adaletle ilgili bir anekdot vardır hepinizin bildiği ama bir kez daha burada anlatmak istiyorum: II. Friedrich Postdam'dan geçerken bir yeri beğeniyor ve adamlarına diyor ki: "Gidin, burayı alın."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

SERKAN TOPAL (Devamla) - Hikâyeyi bitirsem iyi olur.

Neyse, ertesi gün adamları gidiyor, almak istiyorlar "Ne kadar istiyorsan, alalım." diyorlar. Orada bir değirmenci var "Ben burayı satmıyorum." diyor. "Ya, olur mu, kral istiyor." diyorlar. "Ya, olsun, babamdan gelmiş, ben çocuklarıma bırakacağım." diyor. Neyse, krala gidiyorlar "Efendim, bu adam deli, satmak istemiyor." diyorlar. Hiddetleniyor "Çağırın bakalım." diyor. Çağırıyorlar değirmenciyi, değirmenci geliyor. Diyor ki: "Bak, yanlış anladın, ben orayı satın almak istiyorum. Ne kadar istiyorsan, o kadar vereceğim." "Ben yanlış anlamadım, benim satacak toprağım yok çünkü ben burayı dedemden aldım, babamdan aldım, ben de torunuma bırakacağım." "Ama ben kralım." diyor. "Sen kralsan Berlin'de hâkimler var." diyor. Friedrich, Sanssouci Sarayı'nda arka bahçeye her çıktığında değirmenci diyor ki: "Hey Friedrich, sana sıcak ekmek göndereyim mi?"

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SERKAN TOPAL (Devamla) - Bunu bitireyim, çok özür dilerim.

BAŞKAN - Ben de merak ettim hikâyenin sonunu, hadi bitirin.

SERKAN TOPAL (Devamla) - Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum.

Osmanlı heyetine 31 Aralık 1917'de bu anlatılıyor. Anlatıldığında oradan biri soruyor: "Adalet nasıl bir şey?" Friedrich "Adalet, her sabah sıcak bir ekmek kokusuyla gelirdi." diyordu. Şimdi, adalet bir gün size de lazım olacak, sizin yandaşlarınıza da lazım olacak, o "Ver mehteri." diyenlere de lazım olacak. Buradan bunu ifade etmek istiyorum arkadaşlar.

BAŞKAN - Evet, teşekkür ediyorum.

SERKAN TOPAL (Devamla) - Son olarak, Türkiye'ye, milletimize o adalet 2010 yılında üzerine yürüdüğünüz Kamer Genç'le gelecek, Ali İsmail Korkmazlarla gelecek, millet masasıyla gelecek ve Kemal Kılıçdaroğlu'yla gelecek.

Hepinize teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)