| Konu: | Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez'in, Amasra'da yaşanan maden kazasına ilişkin Yürütme adına gündem dışı açıklaması nedeniyle İYİ PARTİ Grubu adına konuşması |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 8 |
| Tarih: | 18.10.2022 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Sayın Bakanı Türkiye Büyük Millet Meclisini bilgilendirdiği için tebrik ediyorum ama beni bağışlasınlar; sanki yaramazlık yapan bir öğrenci öğretmeni ytarafından tahtaya çıkarılır, o da gelir, mazeretlerini beyan eder; yapmış olduğu açıklamalar benim nezdimde ondan ileriye geçmedi. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Meselelere daha gerçekçi yaklaşmak lazım, dünden bugüne olanlara da toptancı bir bakışla yaklaşarak değerlendirmelerimizi onun üzerine şekillendirmemiz lazım. Sanki sıradan bir olay olmuş gibi sadece mazeret beyanından ibaret açıklamaların hem Türkiye Büyük Millet Meclisinde hem de aziz milletimizin nezdinde karşılık bulacağı kanaatini taşımıyorum.
14 Ekim 2022 tarihinde Bartın'ın Amasra ilçesinde Türkiye Taşkömürü Kurumu Amasra Müessesesi Müdürlüğüne bağlı maden ocağında meydana gelen patlamada hayatını kaybeden 41 vatandaşımıza da Cenab-ı Hak'tan rahmet diliyorum, ailelerine sabırlar, yaralılara acil şifalar temenni ediyorum, büyük milletimizin başı sağ olsun.
Bilindiği gibi olayın hemen akabinde Maden Mühendisleri Odası raporuna göre, son on iki senede maden kazalarında binden fazla maden işçimiz hayatını kaybetmiş. Resmî kaynaklarda maden kazalarına ve ölüm sayılarına dair bir istatistiki verinin bulunmaması da ayrıca bir garabet örneğidir. Bir yere bakıyorsunuz binin üzerinde, bir yere bakıyorsunuz 650'nin üzerinde; sanki kaybettiklerimiz bir can değil de kemiyet bir iş gibi tarif ediliyor. Lütfen bu ayıbı düzeltiniz Sayın Bakan. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İktidarınız döneminde ihmal ve denetimsizlik sonucunda maden kazalarında diğer ülkelerle mukayese edilemeyecek kadar çok insanımızı kaybettik. Tablo bu kadar ağır olmasına rağmen iktidar sahiplerinde bir hayıflanma yok, pişmanlık yok, olanlardan ders çıkarmak yok, sorumluluk duygusu da maalesef ve maatteessüf hiç gelişmemiş. Tüm bu ölümlere rağmen Sayın Cumhurbaşkanının övünç duyduğu nokta hayatlarını kaybeden 41 madencimizin cenazelerinin göçük altından yirmi dört saatte çıkarılması olmuştur. Daha ne kadar süre beceriksizliğinizi bahanelerle, hatalarınızı da yalanlarla kapatacaksınız, doğrusunu isterseniz kestiremiyorum.
Biz bugün burada Türk milletinin iradesinin tecelligâhı olan Gazi Mecliste iktidarın bahane ve yalanlarını dinlemek için değil gerçekleri ve milletin muayyen bir haddi çoktan aşan haklı öfkesini dile getirmek için bulunuyoruz. Sorumluların tespit edilmesini ve hesap vermesini talep ediyoruz.
Zaman, zemin ve mekân değişse de yaşadığımız hep aynı ihmalkârlık, aynı iş bilmezlik ve hep aynı açıklamalar. 2010 yılında Zonguldak'ta grizu patlamasıyla yüreğimiz yandığında, 30 madenci kardeşimiz hayatını kaybettiğinde dönemin Başbakanı Sayın Erdoğan şöyle demiştir: "Bu mesleğin kaderinde bu var." 2014 yılında Türkiye, tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir iş kazasıyla 301 evladını Manisa Soma'da toprağa verdiğinde iktidarın izahatı şu olmuştur: "Bu bir fıtrat meselesidir." 2022 yılında Bartın Amasra'da meydana gelen kazada 41 evladımızı Cenab'ı Hakk'ın rahmetine uğurladık. Sayın Erdoğan'ın bu elim hadise karşısındaki tavrı bu defa da "kader planı" diyerek milletimizi tevekküle davet etmek olmuştur.
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Sayın Bakan, dinleseniz iyi olur.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) - Aslında tevekkül, gerekli olan her türlü önlemi alarak elinden gelen tüm gayreti gösterdikten sonra kalben Allah'a bağlanıp ona sığınmak ve ona güvenmek anlamına gelir. Acizliğin, hataların ve yanlışların sebebini Allah'a atfetmek değildir tevekkül. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Keyfîliği, kuralsızlığı, denetimsizliği fıtrat ve kader üzerinden meşrulaştırma girişimi aslına bakarsanız devlet ciddiyetinden nasipsizliktir, insan hayatına kıymet vermeyen bir siyasi aklın günümüzde yaşanan hezeyanıdır. Devleti yönetenler kendi hatalarından, noksanlıkları kadere atfederek sorumluluktan kaçamaz ve kurtulamazlar. Madenlerde yitirdiğimiz tüm bu canlarımızın, evlatlarımızın vebali yetkileri nispetinde sorumluluk almayanların üzerinde olacaktır. Buna bu Meclis de şahit, bu millet de şahit, Cenab-ı Hak da şahittir. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Yirmi yıllık Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının Türkiye'yi getirdiği noktada maalesef, pek çok alanda Avrupa ülkelerini geriden takip ediyoruz ancak iktidarınız döneminde 2 alanda açık ara 1'inciyiz; bunlardan biri enflasyon, diğeri ise iş kazalarıdır. Bugün geldiğimiz noktada Türkiye, iş kazaları sayısı bakımından tüm Avrupa ülkeleri arasında 1'inci, dünyada ise 1,4 milyar nüfusu olan Çin'den sonra 2'nci sıradadır. Elinizi vicdanınıza koyunuz, Allah aşkına kendinize sorunuz: Dünyanın en büyük kömür rezervine sahip Almanya'nın madenlerinde can kayıpları bu kadar azken Türkiye'nin madenlerini madencilerine mezar yapan asıl gerekçe nedir? Son on iki yılda madenlerde ölen işçi sayısı Almanya'da 10 iken Türkiye'de binden fazla ise bunun sebebi kaderin planı değil, iktidarın plansızlığıdır. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Soruyoruz: Neden Hans ölmüyor da Hasan ölüyor? Zonguldak'taki mukadderat, Soma'daki fıtrat, Amasra'daki kader planı neden Hamburg'da, Münih'te, Köln'de vaki olmuyor? Nisa suresinde duyurulan "Sana ne iyilik geliyorsa Allah'tandır, ne kötülük dokunuyorsa kendinizdendir." ilahi mesajından ne zaman kendinize bir ders ve ibret çıkaracaksınız?" İyi olan ne varsa AKP'den ve Erdoğan'dan, kötü olan ne varsa da "Allah'tan geliyor." demeyi nereye kadar sürdüreceksiniz, doğrusunu isterseniz merak ediyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, zamanım daralıyor, konuyla ilgili yarın da bir araştırma komisyonu oluşturulacak, partimizin görüşlerini orada da anlatmaya devam edeceğim ama Başkanın müsamahasıyla birkaç cümle daha sarf etmek istiyorum.
BAŞKAN - Önemli bir gün, buyurunuz efendim.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) - Teşekkür ederim efendim.
Amasra'da maden ocağında meydana gelen patlama üzerine Maden Mühendisleri Odası bölgeye heyet gönderip incelemelerde bulunmuş. Heyet oraya varmadan, incelemeler tamamlanmadan önce de yetkililer tarafından bir açıklama yapılarak patlamanın, olup bitenin trafo patlamasından kaynaklı olduğu ifade edilmiş. Ancak bölgeye uzman heyetler gidince de bu açıklamanın sehven yapıldığı söylenmiş ve revize edilmiş, konu da kamuoyuyla paylaşılmış. Bunun üzerine resmî makamlar trafo patlaması gerçekleşmediğini, açıklamaların sehven yapıldığını ifade etmişler ve son yapılan açıklamada da gerçekleri kabul etmişler. 2010'da Zonguldak'tan, 2014'te Manisa Soma'dan hatırlıyoruz; buradaki asıl amaç kazanın nedenini saptırmak, sorumluluğu da ortadan kaldırmaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) - Hiç kimse yanlış bilgi ve açıklamalarla kamuoyunu yanıltmaya tevessül etmesin. Amasra'da gerçekleştirilen maden kazasının öngörülebilir ve önlenebilir nitelikte olduğu Sayıştay raporuyla da sabittir. Sayıştay, raporunda olayın bir tek tarihini ve gününü belirtmemiştir. Yine, buralarda Sayın Bakanımız az önce söyledi, KİT Komisyonunda denetim raporunun sanki oy birliğiyle onaylandığını söyledi; öyle bir şey yok, biz İYİ Parti olarak orada olumlu oy kullanmadık ve muhalefet şerhimizi ifade ettik. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, biliyorsunuz, "ATEX" diye bir teçhizat yönetmeliği var Avrupa Birliğinin de kabul ettiği yani en yüksek kalitede alev sızdırmaz elektrik aleti ve aksamlarının kullanılmasına dair kurallar bütününü içeriyor. 2017 yılında bizatihi Türkiye Taşkömürü Kurumu Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan raporla da bu kurum eleştiriliyor, "ülke kaynaklarının gereksiz israfı" diye, ATEX Yönetmeliği kapsamında maden işçilerinin kullanacağı teçhizatın yenilenmesinin israf olacağı ifade ediliyor. Bu raporu hazırlayanlara da milletin kürsüsünden yazıklar olsun diyorum. Mevzuata rağmen sermaye sahiplerine daha fazla para kazandırmak için maden işçilerinin hayatını riske atanlara da yazıklar olsun diyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Biliyorsunuz, ticarette "kâr" kavramı katlanılan riskin bedelidir; risk alırsınız, para kazanırsınız, beklentinize karşılık bulamadığınız zaman da para kaybedersiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım efendim.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) - Kaybettiğiniz parayı başka yerde kazanabilme ihtimaliniz her zaman mevcuttur ama kaybettiğiniz canı yerine koyabilme imkânınız asla ve kata mevcut değildir. İhmaliniz karşısında bunca can kaybıyla baş başa kaldıysak 2 ihtimalli bir sonuçla karşı karşıyayız. Birinci ihtimal, size söylüyorum, yönetemiyorsunuz. Sayıştay raporlarından da anlaşılacağı gibi denetim mekanizmaları, teftiş ve kontrol süreçleri işlemez hâle gelmiş durumdadır. Eğer mesele bu değilse ikinci ihtimal devreye giriyor, o da Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı sermaye sahiplerine avantaj sağlamak için vatandaşlarımızın can güvenliğini bile isteye hiçe saymakta ve gerekli tedbirleri de bilerek almamaktadır sonucu ortaya çıkıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) - Son cümle efendim.
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) - Yaşanan elim olayların kaynağı hangi mazereti üretirseniz üretin sizin vurdumduymazlığınızdır. Bu denetimsizliğin, bu sorumsuzluğun, bu iş bilmezliğin yanınıza kalmayacağını ve hesabının bir gün mutlaka sorulacağını bilmenizi istiyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)