| Konu: | (10/6598, 6599, 6600, 6601, 6602, 6603, 6604, 6605) No.lu Bartın'ın Amasra İlçesinde Meydana Gelen Maden Kazasının Tüm Yönleriyle Araştırılarak Benzer Kazaların Önlenmesine Yönelik Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Bir Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin Önergelerin Ön Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 9 |
| Tarih: | 19.10.2022 |
HDP GRUBU ADINA MURAT ÇEPNİ (İzmir) - Teşekkürler Başkan.
Genel Kurul ve değerli halkımız, evet, acımız çok büyük. Yaşamını yitirenler, yaşamını yitiren bütün işçi kardeşlerimiz için rahmet, ailelerine başsağlığı, sabır ve yaralılarımıza da acil şifalar diliyoruz.
Evet, herkes acılarını ifade ediyor, üzüntülerini ifade ediyor fakat "O işçiler neden öldüler?" sorusunu soruyoruz. Cevabımız çok açık ve nettir. O işçiler patronlar, AKP'nin şirketleri daha çok kazansınlar diye öldüler, öylesine bir kazayla ölmediler. Bir sürprizle karşı karşıya değiliz, bilinçli bir politikanın sonucunda hayatlarını kaybettiler. İşçi sınıfının kölece çalıştırılma koşullarından, işçi sınıfının güvencesiz çalıştırılma koşullarından kendisine beka kuranlarla, biz işçi sınıfı devrimcileri, sosyalistleri aynı acıyı paylaşmıyoruz. Biz, işçi sınıfı daha az ölsün diye mücadele etmiyoruz. Biz, işçi sınıfı biraz daha fazla maaş alsın diye mücadele etmiyoruz. Biz, üreten ve yaratan ellerin yönetebileceği bir dünya kurmak için mücadele ediyoruz. AKP-MHP iktidarı ise kendisine işçi ölümleri üzerinden bir beka kuruyor; ağlamaları, üzüntü beyanları başından sonuna ikiyüzlülüktür; reddediyoruz, milyonlarca işçi bunu reddetmelidir.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Çok kötüsünüz ya! Gözünüzü seveyim, böyle bir üslup olur mu ya!
MURAT ÇEPNİ (Devamla) - Evet, AKP'nin ekonomik modeli işçi sınıfının kölece çalıştırılması üzerine kuruludur. Kader planından bahsediliyor, burada kader planından bahsedilirken Tayyip Erdoğan dinî bir vurgudan bahsetmiyor, yanlış anlaşılmasın, burada kastettiği şudur. Yani dün burada dinî hamasetler dinledik. Neymiş efendim "Halkımızın dinî hassasiyetleriyle..." vesaire vesaire. Alakası yoktur. Bu söylemin düpedüz AKP'nin soygun ekonomik modeliyle ilişkisi vardır. Bu katliamın sorumlusu kimdir, biliyor musunuz? Bu katliamın sorumlusu "OHAL ilan ettik; ne güzel, grev olmuyor." diyendir, "Ananı da al, git." diyendir, "İşsizlik var." diyene "Nankörlük etme." diyendir yani sarayın ta kendisidir. Ortada bir şirketin ihmali yoktur; ortada bir devlet politikası vardır, ortada sermaye devletinin işçi düşmanı politikası vardır.
Bakın, size Soma örneğini anlatacağım tekrardan. Soma'da Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi 14 sanığa taksirli ölüme ve yaralamaya neden olmaktan ceza verdi, kişilere ortalama yirmişer yıl ceza verdi. Yargıtay 12. Ceza Dairesi, şirket başkanı Can Gürkan dâhil 4 sanığa olası kasıtla 301 kez insan öldürmekten ceza verilmesini istedi. 2 savcı buna itiraz etti. Evet, buraya kadar her şey bir anlamda normal gibi görünüyor değil mi? Evet. Fakat dosya tekrar 12. Daireye geldiğinde bir bakıyoruz ki 5 kişilik heyetten 3 kişi hop değiştirilmiş ve karar yine ilk karara dönüyor ve şu anda tutuklu tek bir sanık kalmıyor. İşte, AKP rejimi, AKP adaleti, AKP düşmanlığı budur. Yetmiyor, bakın, yetmiyor, işçi yakınını tekmeleyen danışman var, canice, vahşice tekmeliyor. Peki, buna ne yapılıyor? Bu şahıs ataşe olarak atanıyor. İşte, AKP'nin "Yaraları saracağız." yalanı budur. Yetmiyor, şimdi TTK Başkanı tartışılıyor Bartın'da. Kim bu TTK Başkanı? Kozlu'da 8 işçinin hayatını kaybetmesinden kaynaklı ceza almış bir katil. Peki, ne oluyor? Para cezasına dönüştürülüyor, o da yetmiyor, yirmi dört aya taksitlendiriliyor, yetmiyor, yetmiyor; ne oluyor? TTK'nin Başkanı oluyor.
Şimdi, TTK Başkanı açıklama yapıyor, tıpkı dün burada Bakanın yaptığı açıklama gibi, tıpkı AKP Genel Başkanının yaptığı açıklamalar gibi, hiçbir şey söylemiyor. Bakanın söylediğine baksanız, Türkçesi şu: Bütün kontroller muntazam yapılmış, olsa olsa işçiler saray rejimini zor duruma düşürmek için kendilerini öldürttüler, başka bir anlama gelmiyor Bakanın açıklamaları. Başından sonuna düşmanlık ve ikiyüzlülük kokuyor.
Değerli arkadaşlar, bakın, AKP'li yıllarda sadece maden kazaları gerçekleşmiyor, ortalama her ay bir Soma gerçekleşiyor bu ülkede, her ay bir Soma. Yani her ay onlarca işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybediyor. 2021 yılında, İSİG'e göre 2.170 işçi hayatını kaybediyor. 2021 yılında, yine sadece madencilik sektöründe 17 bin iş kazası gerçekleşiyor. Yani iş kazalarının sonuçlarını bilmiyoruz, bunlar basına yansımıyor, sadece böyle 10-20-30 işçi hayatını kaybettiğinde gündeme geliyor maalesef. Ama AKP Genel Başkanı da ölüleri nasıl kaldırdığıyla övünüyor çünkü o şunu söylüyor: "Hayatta kalmanız zaten şanstır sizin, siz ölebilirsiniz çünkü bizim para kazanmamız lazım."
Biz buradan milyonlarca işçiye, emekçiye sesleniyoruz: Maden sektörü aynı zamanda direnişin de merkezidir, hem Türkiye'de hem de dünyada maden işçileri direnişin sembolleridirler. Dolayısıyla, biz, işçinin ölümlerinden kendisine beka kuran, kasalarını dolduranlara seslenmiyoruz, onlardan vicdan ve merhamet beklemiyoruz; onların bu düzenini yıkma çağrısı yapıyoruz, yerle bir etme çağrısı yapıyoruz.
Evet, "fıtrat" diyor Tayyip Erdoğan. Peki, şimdi, bu fıtrat, bu kader hep emekçilere midir, hep yoksullara mıdır? Size gemicikler, milyonlarca işçiye, emekçiye işsizlik. Size uçan kaçan saraylar, milyonlarca işçiye, yoksula yoksulluk. Size aksırana tıksırana kadar yemek, milyonlarca işçiye, emekçiye açlık sefalet. Size 5'li, 10'lu, maaşlar, işçilere ölüm. Size havada, karada cennet ama milyonlarca işçiye, emekçiye her yerde cehennem. Evet, zor olan bu düzende yaşamaktır. Milyonlarca işçi, emekçi kardeşimize sesleniyorum: Zor olan bu düzende ayakta kalmaktır, açlık ve yoksulluk koşullarında çalışmaktır ama kolay olan yan yana gelerek, örgütlenerek bu düzeni, bu sömürme, soygun düzenini yerle bir etmektir. Güç biziz, çok olan biziz, üreten biziz, yaratan biziz. Bir avuç zengin, bizim emeklerimizden, bizim ürettiklerimizden kendilerine saltanatlar kuruyorlar. Bu kader değil, bunu değiştirebiliriz. Sermayenin bu zulüm düzenini yerle bir edebiliriz. AKP'nin en büyük başarısı işçi sınıfını örgütsüzleştirmektir, sendikaları devlet sendikası hâline getirmektir. Şimdi, kendi sendikalarımızda, sınıf sendikalarında örgütlenerek, yan yana gelerek, birleşik mücadeleyi büyüterek, demokrasi ve özgürlüklerin mücadelesini yükselterek bu kan emicilerden hem hesap soracağız hem de demokratik, özgür, sosyalist bir dünyayı hep birlikte kuracağız diyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)