| Konu: | Endüstri Bölgeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 9 |
| Tarih: | 19.10.2022 |
CHP GRUBU ADINA TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; Endüstri Bölgeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Amasra'da hepimizi derinden üzen maden kazasında kaybettiğimiz madencilerimize Allah'tan rahmet, ailelerine ve sevenlerine başsağlığı, yaralı madencilerimize de acil şifalar diliyorum; ülkemizin başı sağ olsun.
Değerli arkadaşlar, "Endüstri bölgeleri kurup sanayiciyi destekleyeceğiz." iddiasıyla hazırladığınız bu teklifte ülke gerçeklerinden ne kadar kopuk olduğunuz ortada. Bu teklifte Cumhurbaşkanına, ek teşvikler hususunda sınırsız yetki tanımak var. Belediyelere ait olan yerel seçimlerdeki sonuçlar nedeniyle, belediyelerin yetkilerini tırpanlama furyasında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına devredilen yetkiler var. Endüstri bölgesi içindeki kamu arazilerinin yatırımcılara, yönetici şirkete satışına ve devrine imkân sağlamak yani rant var. 4 ayrı türden kurulan endüstri bölgelerini "özel endüstri bölgesi" ve "endüstri bölgesi" olmak üzere 2 türe indirmek var. Endüstri bölgelerinin kendi özel durumlarına göre öngörülen ÇED sürecine dair düzenlemeleri kaldırmak var. Sanayi ve ticaret odalarını yok sayıp Bakanlığa işletici şirketi belirleme yetkisi verme var. Bu teklifte sanayicinin girdi maliyetlerinin azaltılmasına yönelik bir adım atılmıyor. Örneğin, ham madde fiyatlarını düşürecek bir tedbir ya da personel maliyetlerinin yükünü alacak bir destek biz göremedik. Akaryakıtta ÖTV indirimi düzenlemesine veya navlun bedellerine dair bir desteğe de rastlamadık. Sizin gündeminiz başka, sanayicinin, üreticinin, esnaf ve sanatkârın, vatandaşın gündemi başka. Onlar "ekonomi" diyor "zamlar" diyor "Geçinemiyoruz." diyor, duymuyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, burada üreticilerin derdine çare olmayacak, kamu arazilerinin yandaşlara devrinin önünü açacak bir düzenlemeyi görüşüyoruz. 2017'de bu yüce Meclisin çatısı altında bir ek düzenlemeyle özel endüstri bölgelerinin kurulmasının önünü açtık. O dönem yetki Bakanlar Kurulundaydı, 2018 yılında Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçilmesiyle bu yetkiyi Cumhurbaşkanı kullanmaya başladı. Bakanlar Kurulu bu yetkiyle bir tek bölgeyi özel endüstri bölgesi ilan etmemişken 2018'de Cumhurbaşkanı yetkiyi aldıktan sonra bugüne kadar 16 özel endüstri bölgesi ilan etti. Bunlardan 8'inin sahibi AKP'ye yakınlığıyla tanınıyor. Bu teklifi biz burada görüşmeden Cumhurbaşkanı apar topar bir özel endüstri bölgesi daha ilan etti. Hatay Erzin'de bölge halkının karşı çıkmasına rağmen bu bölgeyi de özel endüstri bölgesi olarak ilan ettiniz. Firma "Nasıl olsa iktidar arkamda." dedi, karara karşı açılan davayı beklemeden arazide kazı çalışmalarına başladı.
Sayın milletvekilleri, iktidar, Meclisi, yasaları, mahkemeleri yok sayıyor; hukukta, yasada ayağını bağlayan düzenlemelere uymak yerine "Etrafını dolaşabilir miyim?" diye bakıyor. Dolaşacak yolların da kapalı olduğunu görünce yüce Meclis aklına geliyor, hemen bir kanun teklifiyle ayağına değen taşı yoldan kaldırmanın peşine düşüyor. Sizler de bu milletin vekili olduğunuzu unutup saraydan gelen tekliflere koşulsuz şartsız "evet" diyorsunuz.
Sayın milletvekilleri, saydığım bölgelerin bir ikisi dışında tamamı zaten zamanında özelleştirmeyle devralınan kamuya ait tesisler. 14 bölgeden 2'si yabancılara, diğerlerinin büyük bir bölümü Albayraklar, Bayraktar, Yıldırım, Cengiz ve Tekfen gibi Cumhurbaşkanının yakın çevresinden firmalara ait. Teklifle, bu firmalara, yatırımlarını tamamlayınca kamuya ait arsaların mülkiyetleri imkânı sağlanıyor. Kamu arazilerinin kullanım hakkı verilen bu şirketlere, şimdi, ihalesiz ve pazarlıksız bir şekilde mülkiyet devredilmesi Anayasa'ya aykırıdır. (CHP sıralarından alkışlar) Bu düzenlemeye şerh düşüyorum. Bu, yatırımcıya teşvik değil, kıyaktır. Biz yatırıma değil, "yatırım" adı altında sağlanan ranta, yandaşlara çekilen peşkeşlere karşıyız. Son dönemde bu bir alışkanlık hâline geldi, Genel Kurula getirilen her teklifte yeni bir rant, yeni bir peşkeş hikâyesi yazıyorsunuz. Neyse ki burada Cumhuriyet Halk Partisi var, sizin hiç sorgulamadan el kaldırdığınız teklifleri Anayasa Mahkemesine götürüp milletin hakkını hukukunu koruyoruz.
ŞAHİN TİN (Denizli) - Komisyonda böyle demiyordun.
TAHSİN TARHAN (Devamla) - Daha birkaç ay önce limanların kullanım sürelerini yasayla uzatmaya "evet" dediniz; "Anayasa'ya aykırı." dedik, dinlemediniz. Biz itiraz ettik, "Anayasa'ya aykırı." dedik; dinlemediniz, dava açtık. Bir kanun maddesiyle limanları peşkeş çekmenize Anayasa Mahkemesi "Dur!" dedi. Bu teklifle de yandaşların ekonomisini şahlandıracak adrese teslim bir düzenleme yapıyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, Sanayi Bakanı 2019'da "Kâğıt sektörünü stratejik sektör ilan ettik." dedi. Mahkeme kararına aykırı olarak Albayraklara bir yasayla verilen Balıkesir'deki SEKA Fabrikası tesislerinin açılışını yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz hafta üç buçuk yıldır faaliyetleri devam eden aynı tesisin bir kez daha açılışını yaptı. Bu özel endüstri bölgelerini ilan etmekle ve onlara ekonomik rant sağlamakla kalmıyor, aynı bölgede açılış yaparak kendinize siyasi rant sağlama çabasına giriyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, Endüstri Bölgeleri Kanunu hazırlanırken kanun koyucu mülkiyet devrini öngörmemiş çünkü bu bölgeler stratejik öneme sahip üretim yatırımları için tasarlanmış. Yani büyük ölçekli ve değerli araziler, toplam büyüklüğü yaklaşık 4.700 hektar olan arazilerden bahsediyoruz. Örneğin, sadece SOCAR'a 1.453 hektarlık bir arazi tahsis edilmiş. Yüksek yatırımlı büyük teknoloji gerektiren bu yatırımlarda devletin izlediği politika mülkiyet devri yerine kırk dokuz artı kırk dokuz olmak üzere doksan sekiz yıl süreyle, kullanım hakkıyla sınırlı. Kanun koyucu sanayiciye demiş ki: "Sen üreteceksin. Üretimin için ben kamuya ait taşınmazların kullanım hakkını sana vereceğim. Sen emlakçı değilsin ki arsaya ihtiyacın olsun. Arsalar devletin yani kamunun yani halkın kalacak. Sen de yatırımını yap; ben, senin yatırımın kurallara uygun olduğu sürece sana dokunmam. Yüzyıl üret, kamuya yararlı iş yap, kendin de kazanç elde et." Şimdi, siz bu köklü politikayı, sonuçlarının nereye varabileceğini düşünmeksizin değiştiriyorsunuz. Amacınız, teklifin gerekçesinde belirttiğiniz gibi, bu firmalardan size gelen talebi karşılamak yani firmaların mevzuata uygun olmayan taleplerini reddetmek yerine mevzuatı taleplere uygun hâle getirmeye çabalıyorsunuz. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak kamuya yani halka ait taşınmazların mülkiyetlerinin şirketlere rant sağlamak için devrine karşıyız. (CHP sıralarından alkışlar) Bu taşınmazlar kamunun kalsın, yatırımcı yatırımını yapsın ama kullanım hakkı devriyle ve üretmek için yatırım yapsın.
Değerli arkadaşlar, bu düzenlemede ayrıca bir husus dikkatimi çekti, vurgulamadan geçmeyeceğim. Teklifle endüstri bölgelerine ilave alan eklenmesine dair düzenlemelerde Bakanlığa yetki veriliyor; yanlış duymadınız, Bakanlığa yetki veriliyor. "Endüstri bölgeleri ilan yetkisi Cumhurbaşkanında ancak kendisi yoğun olduğu için bu yetki Bakanlığa bırakılıyor." diye bir gerekçe yazmışsınız.
ŞAHİN TİN (Denizli) - İşleri hızlandırmak için.
TAHSİN TARHAN (Devamla) - Komisyon görüşmelerinde bürokratlarınız bu düzenlemenin gerekçesini "Sistem tıkanmasın, gecikme yaşanmasın." olarak açıkladılar. Nihayet, nihayet her kararı tek adamın vermemesi gerektiğini anladınız. Çok doğru bir adım.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Olumlu buldun yani?
TAHSİN TARHAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bir Kızılderili sözü var: "Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık tutulduğunda beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak." Siz ne zaman paranın yenecek bir şey olmadığını anlayacaksınız? (CHP sıralarından alkışlar)
Komisyon toplantısında Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcınız, sanayi bölgesi eksikliğini "Tarım bölgesi fazlası var." diyerek eleştirdi. Bakanın sözlerine dikkat edin, Türkiye'nin 8.500 dolarla fakirlik sınırı içerisinde gidip gelen bir ülke olduğunu itiraf eden Bakan Yardımcısı "'Tarım, tarım' diye bağırıyoruz çağırıyoruz da sonunda bize getirdiği para 50 milyar dolar." Ben demiyorum ha, Bakan Yardımcısı diyor; "Sanayinin getirdiği para şu anda 300 milyar dolar." dedi, merayı, tarlayı sanayinin önünde engel olarak gördü.
ŞAHİN TİN (Denizli) - Hayır, ikisi de olacak, ikisi de; hem tarım olacak hem sanayi olacak.
TAHSİN TARHAN (Devamla) - Bakan Yardımcısına bıraksak buğdayı, arpayı ottan sayıp, hayvancılık yapılan meralara "gereksiz" deyip ülkedeki tüm tarım arazilerini sanayi alanı olarak ilan edecek.
ÖZKAN YALIM (Uşak) - Kepek ekiyorlar, kepek!
TAHSİN TARHAN (Devamla) - Dünya gıda kriziyle boğuşurken "Tahıl koridoru kurduk." diye övünen bir iktidarın bürokratları, tarımı yok edip gıda ithalat felsefesini esas almayı, yandaş şirketlere "özel endüstri bölgesi" adı altında rant sağlamayı savunuyor.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Bununla ne alakası var ya!
TAHSİN TARHAN (Devamla) - Bakan Yardımcısı "Sanayicinin durumu kötü, kredi çekerken teminat veremiyor, biz onlara arsaları devredelim, teminat göstersinler." dedi. Arkadaşlar, anlayanlar bana anlatsın, ne olur, araziyi alabilen sanayicinin krediye neden ihtiyacı olur? Parası var, araziye talip oluyor, demek ki krediye ihtiyacı yok.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Araziyi alıyor da yatırım yapamıyor. Yatırım kredi parası bu.
TAHSİN TARHAN (Devamla) - Bu arada, önemli bir şey itiraf etti, diyor ki: "Sanayiciye verdiğimiz kredi ve teşvik sanayicimizi büyütmeye yetmiyor." Bunu çok doğru söyledi. Üreticiyi, sanayiciyi, esnafı unuttunuz. Verdiğiniz teşviklerle, ödediğiniz garanti bedelleriyle, kendi uydurduğunuz kur korumalı mevduat sistemiyle, geri dönüşünü alamadan dağıttığınız kredilerle yandaşınızı, yoldaşınızı, tefecileri büyüttünüz, 5'li çeteyi kalkındırdınız; siz bu ülkenin varını yoğunu, üretime tek bir katkısı olmayan betona yatırdınız.
Değerli arkadaşlar, rantla, yolsuzlukla zengin ettiklerinizin karşısında vatandaşın yoksulluğu giderek derinleşiyor. Siz vatandaşa gözlerinizi kapattınız. Attığınız her adımın, getirdiğiniz her düzenlemenin, uyguladığınız her projenin kapısı yeni bir ranta açılıyor. "Varlık Fonu" diye bir fon kurdunuz, "Stratejik, büyük ölçekli yatırımlara iştirak etmek için kuruyoruz." dediniz. Arkadaşlar, PTT'nin kasasında Fona devredilmeden önce 650 milyon TL vardı, PTT Varlık Fonuna devroldu, iki yıl içinde 900 milyon TL zarara uğradı. Devletin kâr eden kuruluşlarına "Varlık Fonu" adı altında çöküp hepsini zarara sürüklediniz. Kâr eden ÇAYKUR, BOTAŞ, Türk Hava Yolları, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları şimdi borç batağında; adı Varlık Fonu, sonu yokluk ve borç. Devletin bankalarına Fon eliyle çöktünüz, yandaşlarınıza dağıttığınız kredilerin geri ödemelerini toplayamadınız, milletin sırtına yük üstüne yük bindirdiniz. Bununla da kalmadınız, dünyada eşi benzeri görülmemiş bir kamu-özel iş birliği modeli kurguladınız. Bu öyle bir model ki kamu yani halk hep zararda, 5'li çete hep kârda. Son on sekiz yılda bu 5'li şirkete toplam bedeli 200 milyar dolardan fazla ihale vermekle kalmadınız, garanti bedelleriyle devletin kasasından bu şirketlerin kasasına âdeta bir hortum bağladınız. (CHP sıralarından alkışlar)
Bu da yetmedi, hastaların hastaneye nasıl ulaşacağını hesaplamadan, şehir merkezlerinden uzak, hastanın içinde nasıl yürüyeceğini dahi düşünmeden, içinde arabayla gezdirdiğiniz hastaneler inşa ettiniz. Hasta garantileri verdiniz, şehir hastanelerinden yandaşlarınıza 40 milyar doları aşan ihaleler verdiniz. Tek bir uçağın inmediği havaalanlarını yapmakla övündünüz. Sadece Zafer Havalimanı için verdiğiniz yolcu garantisi nedeniyle vatandaşın cebinden 196 milyon avro civarında para çıkacak. "Yol yaptık, köprü yaptık." dediğiniz, fahiş geçiş ücretleri yetmezmiş gibi geçiş garantileri verdiğiniz yollarda vatandaşı Türk lirasıyla değil, dövizle borçlandırdınız. Ülkede...
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - 29 Ekimde Togg'la beraber gezeceğiz o yollarda, Togg'a bineceğiz beraber.
TAHSİN TARHAN (Devamla) - Gel, burada konuş; gel, burada konuş.
Ülkede istikrar kalmadı "Hep ben, tek ben." diyen bir kişi nedeniyle demokrasiden uzaklaşıldı, adalet sistemi büyük zarar gördü. Sonuçta, ülkeden yatırımcılar kaçmaya başladı. Kararı tek kişinin verdiği bu rejim, ülkenin üzerinde en büyük yüktür. Bu sistemde ekonomi yönetimi bilim ve akıldan uzaklaştı, liyakatsiz atamalar, yetersiz kadrolarla ülkeyi iflasın eşiğine getirdiniz. Döviz kuru ve dış ticaret açığı her gün yeni bir rekor kırıyor. Sanayicisi de vatandaşı da her gün enerjiye gelen zamları izliyor. Yandaşa rant, yoldaşa peşkeş alışkanlığından vazgeçin. "Çiftçiyi kalkındırdık, hayvancılığı geliştirdik, sanayiciyi şaha kaldırdık, ülke ekonomisini uçurduk, uluslararası platformlarda ara bulucuyuz, demokraside dünya lideriyiz, uzaya gideceğiz, uçan araba, kaçan uçak yapacağız..."
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Maşallah! Maşallah!
TAHSİN TARHAN (Devamla) - Hızını alamadılar, "Aya yol döşeyeceğiz..." Hep pembe tablolar çiziyorsunuz ya, yetmiyor, yetmiyor. Cumhurbaşkanınız "Yolsuzluğu, yoksulluğu biz bitiririz." diyor ya, siz ne yapıyorsunuz? Siz de yolsuzluk ve yoksulluk konuşulmasın diye Büyük Millet Meclisinde sansür yasasına "evet" diyorsunuz. Siz bu yoldan dönmediğiniz sürece kafanızı kuma da gömseniz, herkesi susturmaya da çalışsanız gerçekler ortada. Yirmi yıllık iktidarınız sonunda yediden yetmişe, çocuğundan yaşlısına, işçisinden memuruna, esnafından sanayicisine, öğrencisinden işsizine toplumunun her kesimi yoruldu, yoksul düştü. Yolsuzluklar aldı başını gitti, ülke tefecilerin eline düştü. Unutmayın ülkeyi karanlığa gömdüğünüz bu yalan, talan, rant düzeninizin sonu geliyor. Bu, tünelden önce son çıkış; gelin, bu kanuna siz de bizim gibi ret oyu verin; yalana, talana, ranta "Dur!" deyin.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)