GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Endüstri Bölgeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:10
Tarih:20.10.2022

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Endüstri Bölgeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 3'üncü maddesi yatırımcının irtifak hakkı veya kullanım iznini içeriyor, beş yıl sürede yatırım gerçekleşmezse bir yıllık bir uzatma sonunda bu hakkın iptal edileceği belirtiliyor. Yalnız, bu kanun teklifinin farklı bir maddesinde bedelsiz arazi devrinden söz ediliyor ve burada "Kamulaştırma bedeli yönetici şirket veya yatırımcı tarafından karşılanmış ise yönetici lehine bedelsiz olarak bağımsız ve sürekli irtifak hakkı tesis edilebilir." ifadesi yer alıyor. Bu 2 maddenin birbiriyle çeliştiğini düşünüyorum, bu anlamda bir değerlendirmenin gerekli olduğunu da belirtmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, ilan edilen endüstri bölgelerinin içinde Niğde ilimizde de bir endüstri bölgesi var. 2015 yılında Niğde ili Bor ilçesi Enerji İhtisas Endüstri Bölgesi kurulacağı duyuruldu; Resmî Gazete'de ihale dahi yayınlandı, 2.500 teknik eleman istihdam edileceği de açıklandı, seçim önceleri de sık sık gündeme getirildi. O dönem için 9 milyarlık yatırımla GES üssünün Niğde olacağı ifade edildi. Bor ilçesi Seslikaya, Emen ve Badak köyleri arasında 2.539 hektarlık alan bu nedenle ayrıldı. 2008'de devreye alınacaktı, o günden bu yana hiçbir şey yapılmadı; ot bitiyor hayvan otluyor, Niğde'ye verilen bu söz bugüne kadar gerçekleştirilmedi.

Bir başka ilginç örnek de temeli atılıp temel kalan yatırım. 2019 yılında seçimden önce Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Niğde'ye geldi, entegre güneş paneli üretim tesisi temeli attı. Yüzde 100 yerli güneş paneli altı ayda bitecek, 1.500 kişi çalışacak, beş yılda 5.000 kişiye iş olanağı sağlanacaktı. 600 milyon dolar değerinde teşvikle yapılacağı duyurulan bu yatırım da temel olarak kaldı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanına bir soru önergesi verdim, Sayın Bakan temel attın, ne olacak bu? dedim, bana verdiği yanıtta "Sanayi Bakanına sor." diye belirtti. Sanayi Bakanı da "Çalışma devam ediyor." dedi, aradan geçen dört yılda orada temel duruyor, yatırım yapılmadı. Seçim yaklaşıyor, belki gene bir bakan gelir, bir temel daha atar. Bu anlamda, Niğde'nin makûs talihini bir türlü yenemediği ve verilen sözlerin tutulmadığının iki somut örneği bu.

Değerli arkadaşlar, bir konuya daha değinmek istiyorum: Sanayinin önemi yadsınamaz ancak sanayi ne kadar gelişirse gelişsin, ne kadar artı değer yaratırsa yaratsın, tarım olmadan, gıda olmadan insan yaşamı da devam ettirilemez. Hava gibi, su gibi gıda da zorunlu bir ihtiyaç. Bu kanun teklifi görüşmelerinde Sanayi Bakan Yardımcısı yaptığı konuşmada "Türkiye'nin yüzde 30'u yani 230 bin kilometrekarelik tarım alanının -orman da değil sadece tarım alanı- bize getirdiği gayrisafi millî hasıla 50 milyar dolar. 'Tarım, tarım' diye bağırıyor çağırıyoruz da sonunda bize getirdiği para 50 milyar dolar." diye bunu küçümseyen ve bu bağlamda, sanayinin tercih edilmesi için gerekli olan bir argüman sunuyor. Oysa bu yanlış bir sunum çünkü tarım olmadan insan yaşamının olmayacağını görmek gerekir. Demek ki tarımda yapılmayan yatırımların bir nedeni de bu düşüncelerden kaynaklanıyor. Sanayiye yatırım yapsanız da sonunda tarımın olmadığı yerde yaşam olmayacağı için o sanayinin sürdürülebilirliği yok. Dünyada tarımda katma değerli ürün üretebilen, marka yaratan, bu bağlamda da yurt dışına ürün satarak gelir sağlayan konuma ermiş ülkemizde ne yazık ki tarım, tarihinin en sorunlu dönemlerine evrilmiş durumda. Bu bakıştan, bu anlayıştan sıyrılmadan bu tür değerlendirmeler olduğunda tarımın geleceğinin sorunlu olacağını düşünüyorum. Eğer siz tarımı yok sayarsanız, dışarıdan ürün almakta oluşacak sorunlarla, bir gün gelir, yaptığınız, ürettiğiniz sanayi yatırımlarıyla yurt dışına göndereceğiniz makinalarınızı gönderecek ülke de bulamazsınız çünkü temel olarak size dayatılan koşullara mecbur kalırsınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

ÖMER FETHİ GÜRER (Devamla) - O anlamda, bu konularda değerlendirmelerde tarımı ötelemeden, tarımı değersiz kılmadan... Çiftçinin, emekçinin, üreticinin, alın teri dökenin, besicinin, süt inekçiliği yapanın bu ülkeye katkılarını küçümseyerek değerlendirmede bulunmak bir haksızlıktır. Eli nasırlı, alnında teriyle ekmeğinin parasının peşinde olan ve üreten insanlara karşı duyarsız davranmanın ülkenin faydasına olmadığını düşünüyorum. O anlamda, ülkemizin ithalatçı bir kafayla yönetildiğini de bir kez daha vurgulamak isterim. 21 üründe arz açığı olan ülkemizde "Hububatta stoklarımız yeterli, 1999'dan beri en çok stok yaptığımız dönem." denilip arpa ve buğday ithal ediliyor; bunu da Genel Kurulun takdirine sunuyorum.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)