| Konu: | Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 12 |
| Tarih: | 26.10.2022 |
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
AKP iktidarlarının Türkiye'yi getirdiği yer yoksulluk, yolsuzluk ve mutsuzluk olmuş durumda. Değerli milletvekilleri, iktidar vekillerine Ali Şeriati'nin güzel bir tavsiyesini hatırlatmak isterim: "Yola Ebu Zer çıkıp Muaviye olmayın." der Ali Şeriati. AKP iktidarı kendini mağdur olarak bu topluma tanıttı ama bakıyorum da Ebu Zer olarak çıktığını iddia ettiği yolda, maalesef ki Muaviye'ye tur üstüne tur bindiriyor. "Adaletin küçüldüğü ülkelerde büyük olan artık suçlulardır." der bir Fransız atasözü ve bugün baktığımızda, maalesef ki adaletin olmadığı ve suçluların büyük olduğu bir Türkiye gerçekliğiyle karşı karşıya kalmış bulunmaktayız. "Onlar gibi düşünmedin mi suçlu olacaksın. Hırsıza 'hırsız', katile 'katil' demeyeceksin. Ya ortak olacaksın ya göz yumacaksın her yaptıklarına. Ölmek kötü değil ki bundan. Bu ne rezil dünya?" der Vedat Türkali. Maalesef ki bugün iktidarın topluma dayattığı durum tam da bu.
Dediğimiz gibi, her gün AKP iktidarının bir faşizan uygulamasıyla, pratiğiyle karşı karşıya kalıyoruz. Dün özgür basın emekçileri Mezopotamya Ajansı ve JINNEWS muhabirlerine düşmanca bir operasyon çekildi. Mezopotamya Ajansı'nın Ankara ofisindeki aramaya bizzat ben de gittim, katıldım. 1991 yılında gazete binası bombalanan Özgür Gündem'e ait arşivler dâhil, orada el konulan ve basında "Örgütsel dokümanlar ele geçirildi." şeklinde haberlerde yer alan evraklar ve dokümanlar vardı. Yine, suçlu olarak ya da suç delili olarak gösterilen eşyalardan biri de mikrofondu. Yanlış duymadınız, mikrofonu suç aleti olarak aldılar. Tabii, 12 Eylül faşizmini katbekat aşan bu uygulamalar sonrasında, nasıl daha önce o bombalamalara, faili meçhul cinayetlere rağmen özgür basın emekçileri bu mücadeleyi küllerinden dirilttiyse bugün de bunu diriltecek ve mücadele etmeye, hakikatleri topluma ulaştırmaya devam edecektir. Hafız Akdemir'den Musa Anter'e, Metin Göktepe'den Hrant Dink'e özgür basın geleneği susmadı ve susmayacak.
Tabii, iktidarın bu hukuk dışı uygulamalarının altındaki temel neden, biliyoruz ki Kürt karşıtlığı, Kürt meselesindeki çözümsüzlük ve Kürt meselesinde demokratik yol ve yöntemlerle çözüm arama yerine şiddet politikasında, baskı politikasında ısrar etmedir. Ama bu operasyonun bir amacı da yine halkın haber alma hakkını, gazetecinin haber yapma hakkını gasbetmek, hak ihlallerinin, ceberut iktidar anlayışının, talanın, yağmanın, yolsuzluğun haber olmasını engellemektir. Tabii, dün resmen şunu gördük ki: Ankara Emniyeti talancıları, uyuşturucu baronlarını, hırsızları yakalayacağına artık işi gücü bırakmış, prodüksiyon işine girmiş, gazetecilerin gözaltına alınırkenki o işkence görüntülerini ve kötü muameleyi videoya çekmiş ve kamuoyuna gerilimli bir müzikle bunu sosyal medya hesaplarından servis etmiştir. Bu hıncın, bu öfkenin nedenini gayet iyi biliyoruz. Bu hıncın nedeni, dediğimiz gibi Kürt düşmanlığıdır. Tabii, dediğimiz gibi gazetecilere işkenceler devam ediyor ve bunu servis etmekte de bir beis görmüyorlar.
Ancak şunu bir daha dile getirmek istiyoruz: Bu ülkede huzur, barış, demokrasi daha fazla özgürlük ve demokrasiden geçer, şiddet ve baskı politikalarından değil. Bu sebeple, gerek Şebnem Hoca'ya yapılan bu haksızlığa gerekse de özgür basın emekçilerine yapılan bu haksızlığa derhâl son verilmeli. AKP iktidarını -ki başta söylediğim gibi- "Yola Ebu Zer çıkıp Muaviye olmayın." sözünü dikkate almaya çağırıyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)