| Konu: | Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 13 |
| Tarih: | 27.10.2022 |
RIDVAN TURAN (Mersin) - Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, bu madde yurt dışından araç getirip daha sonra yurt dışına çıkarken aracını bıraktığına ilişkin belge vermeyenlerle ilişkili bir ceza maddesi ve dünyanın en büyük meselesi; bundan daha kıymetli, daha ivedi çözülmesi gereken başka mesele yok memlekette(!) Yoksulluk, açlık bu kadar artmış durumda, gelir dağılımı adaletsizliği almış başını gidiyor. Bir taraftan Plan ve Bütçede Komisyonunda bir bütçe yapmaya çalışıyoruz. Bu bütçe şimdiden bir seçim bütçesi olarak, bir devasa açık bütçesi olarak, bir devasa faiz bütçesi olarak, bir militarizm ve savaş bütçesi olarak tarihe geçmiş durumda ama biz, yurt dışından geleceklerin araçlarını bıraktıklarında uymaları gereken mevzuatı konuşuyoruz. Hani var ya meleklerin cinsiyeti, klişe hâline gelmiştir, biraz öyle bir durumla karşı karşıyayız.
Arkadaşlar, memleketin çok ivedi problemleri var. Bu gelir dağılımı eşitsizliği, giderek artan yoksullaşma bir enflasyon meselesi olmayı çoktan geçti; bir yaşam maliyeti kriziyle karşı karşıyayız, hem reel ücretler düşüyor, bir taraftan enflasyon artıyor. Şimdi, öngörülere göre, güya önümüzdeki dönemde baz etkisi dışında da enflasyon düşecekmiş. Böyle bir şey olmayacak yani yoksulluk giderek daha fazla boyutlanıyor.
Mesele sadece bu mu? Aynı zamanda bir demokrasi sorunumuz var. Bak, Şebnem Hoca bizim hocamızdır, Şebnem Korur Fincancı tutuklandı. Hiç şaşırmadık, tutuklanacağını biliyorduk çünkü bir medya kampanyasıyla bu iş başladı. Bu memlekette adaletin artık olmadığının en somut göstergesi nedir biliyor musunuz arkadaşlar? En somut göstergesi, daha mahkeme kararı açıklanmadan Yeni Şafak gazetesinin "Şebnem Korur Fincancı tutuklandı ve cezaevine gönderildi." haberini utanmazca yapmasıdır. O paçavra bir gazetecilik misyonunu yerine falan getirmiyor, o bir özel savaş aygıtı olarak çalışıyor ve bu, Türkiye basın tarihine, bu kadar bedel ödemiş, bu kadar diyetler vermiş basın tarihine kara bir leke olarak bugün kaydedildi. Şebnem Hocanın görüşüne katılırsınız ya da katılmazsınız; bu, sizin kendi özgürlüğünüzdür ama bir bilim insanı kendi alanında... Şimdi, bana da sorsanız, ben de kendi uzmanlığım dâhilinde yorum yaparım. Bunu bir engizisyon mantığıyla cezaevine mahkûm etmeye çalışmak tam da aslında iktidarın ayakta kalma refleksidir, bundan başka bir şey değildir.
Ve sadece bu değil. Bakın, aylardır burada konuşuyoruz, herkes biliyor; Aysel Tuğluk cezaevinde yatamaz kardeşim. Biz de hekimiz, neyin ne olduğunu biliyoruz, demansın nasıl bir bela olduğunu biliyoruz. Aylardır söylüyoruz, ATK dedi ki: "Vallahi yatamaz." Peki, ATK'den cezaevine bir türlü... Bakın, bu iletişim çağında posta güvercini uçursanız, şimdiye kadar ATK'den cezaevine bu belge gitmişti ve Aysel Tuğluk serbest bırakılmıştı. Bırakılmamasının sebebi, tahliyeyi dahi bir işkence yöntemine çevirme ameliyesidir ve bu, iktidarın utancıdır aslında ve kadıncağız hâlâ cezaevinde, hâlâ bırakılmayı bekliyor.
Gerçekten, bu kadar adaletsizliğin bu kadar yoğunlaştığı yani yargıya olan inancın yerle yeksan olduğu, ekonominin bu kadar kötüleştiği bir yerde çıkıp da "Biz 20'nci bütçemizi yapıyoruz, vatandaş bize 20'nci bütçeyi yapma imkânı tanıdı." diyorsunuz ya, gerçekten hayranlık uyandırıcı, gıptayla baktığımız bir şey bu yaptığınız şey. Çünkü bir parti, halkın gerçeklerine ancak bu kadar yabancı olur; bir parti, halkı ancak bu kadar kendi destek kıtası olarak görür; bir parti, yoksullukla, açlıkla imtihan olan, çöplerden, pazar artıklarından sebze toplayan...
Ezbere de söylemiyorum; bakın, bütçe öncesinde yaptığımız çalışmalarda çok sayıda vatandaş, İstanbul'un hangi pazarının daha çok çöp ürettiğini söyledi bize ya. Bundan bir tek biz mi utanıyoruz? Bu ülkeyi yönetenler, bu Cumhur İttifakı bundan hiç mi utanmıyor? Ben utandım, yerin dibine girdim. Diyor ki vatandaş: "Güngören pazarının çöpü daha iyidir, biz akşamleyin oraya gidiyoruz." Bu da çalışan insan ha, çalışıyor; sekiz-beş çalışıyor, akşam da pazardan sebze artıkları toplamaya gidiyor. Ne diyeyim yani? Bu kadar şeyden utanmıyorsanız, hâlâ da iktidar hırsıyla bu kadar yanıp tutuşuyorsanız Allah sizi bildiği gibi yapsın. (HDP sıralarından alkışlar)