| Konu: | Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 15 |
| Tarih: | 02.11.2022 |
CHP GRUBU ADINA KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; (2/4618) esas numaralı, 361 sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin ikinci bölümü üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi ve yüce milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ne yazık ki bu kanun teklifi, İç tüzük'ün 91'inci maddesinde tanımlanmış bulunan temel kanun niteliğinde bir başka torba kanun. Tabii, bunu çok eleştirdik ama şunu belirtmek istiyorum: Bu sıra sayısında geçen başlığın, şu anki teklifteki başlığın tıpkısının aynısı başlıkla geçmişten bugüne 9 kanun çıkarmışız. Yani bugüne kadar bu kanun teklifinin dışında "Gelir Vergisi Kanunu" ibaresini içeren 19 kanun çıkarmışız. Bu kanun teklifinde de 49 madde ve 4 geçici madde yer alıyor ve kanuna adını veren Gelir Vergisi Kanunu'yla ilgili 52 maddede sadece 3 madde var. Böylesi torba kanunlarda madde sıralaması ya da kanun sayısı itibarıyla en küçükten büyüğe doğru olduğu içindir ki 193 sayılı Kanun olan Gelir Vergisi Kanunu da kanun teklifine hep adını veren bir durumda.
Yine, üzülerek söylüyorum ki maalesef bugüne kadar gelen kanun tekliflerinin tamamı, iktidarın getirdiği teklifler; dolayısıyla yasama organı, tamamen iktidarın ihtiyaçlarını karşılar bir kuruma dönüşmüş durumda. Tabii, devlet yönetimi ciddi bir iş ancak toplumun huzuru, refahı, ekonomik ve sosyal kalkınma ve büyüme hedefleri ancak planlama ve doğru programlamayla ve buna sadık kalınmasıyla olur ki bu kanun teklifindeki çalakalem torba düzenlemelerle ne plandan ne de programdan bahsetmek pek mümkün değil.
İç Tüzük'ümüzün 91'inci maddesi "temel kanun" ifadesinde, düzenlediği alan yönünden bütünlüğünün ve maddeler arasındaki bağlantıların korunması zorunluluğunu getiriyor. Bu kanun teklifinde böyle bir bütünlükten ve bağlantıdan bahsetmek asla mümkün değil. Dolayısıyla birbirinden tamamen alakasız 21 ayrı kanun ve 3 kanun hükmünde kararname üzerinde düzenleme getiriyor. Benim bir önerim var. Bunlara ne diyeceğiz? Artık "temel kanun" demek İç Tüzük gereği de mümkün değil, hep "torba kanun" ifadesini kullanıyoruz. "Temel olmayan kanun" mu deriz "birleşik kanun" mu deriz; bunun İç Tüzük değişikliğiyle düzenlenmesinde yarar var.
Bir şeyi de söyleyeyim, hakkını da vermek istiyorum: Bu kanun teklifiyle Komisyonumuza her maddeyle ilgili bir etki analizi de geldi, onun üzerinden de değerlendirmelerimizi yaptık. Ancak kanun teklifinin bütünü üzerinde ve çeşitli maddeleri üzerinde Anayasa'ya aykırılık denetiminden bahsetmek yine mümkün değil, yine yok, yine Anayasa'ya aykırılık durumu söz konusu.
Kur korumalı mevduatla ilgili sürenin uzatılmasına yönelik bir madde var kanun teklifinde. Tabii, hazineden aktarılan yaklaşık 85 milyar liraya yakın bir meblağdan bahsediyoruz. Komisyonumuzda, Merkez Bankasından ne kadar aktarıldığı sorgulamasında, Merkez Bankası yetkililerinden bir yanıt alamadı bu yüce Meclis, bu millî irade ve maalesef Komisyonu terk ettik Cumhuriyet Halk Partisi ve diğer muhalif gruplar olarak. Daha sonra, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, bütçe görüşmeleri esnasında, ısrarla sorduğumuz bu soruya yanıtında tahminini ifade ediyor, yürütmenin başındaki Cumhurbaşkanının yardımcısı olan Fuat Oktay Bey ve Merkez Bankasından yapılan aktarımın, hazineden yapılanın yaklaşık yüzde 75'i kadar olduğunu tahmin ettiğini söylüyor. Oysa bizim tahminlerimiz bunun 200-250 milyar TL'ye, hatta, yıl sonuna doğru çok daha yüksek meblağlara ulaşacağı yönünde. Dolayısıyla, biz Komisyon olarak ve burada Genel Kurulda Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak bir karar alıyoruz, süreyi uzatıyoruz ama bunun etkisinin ne olacağının bir değerlendirmesini yapamıyoruz maalesef.
Tabii, bu torba kanun teklifinin, Komisyonumuz dışında, görüşülmesi gereken çeşitli komisyonlar da var, hiçbirine gitmedi, hiçbirinden Komisyona görüş gelmedi; bunu da belirtmek istiyorum.
Şunu da son zamanlarda sıklıkla... "Faiz" kelimesinden imtina ediyor iktidar, onun yerine "gecikme zammı" "TEFE'ye endekslenmiş miktar" hatta "promosyon" gibi ifadelerle de karşılaşıyoruz; bu kanun teklifinde de bu tür ifadeleri gördüğümüzü söyleyebilirim.
Değerli arkadaşlar, ülkemizde bugüne kadar, AKP'nin iktidar olduğu bu yirmi yıllık dönemde en kapsamlı servet ve vergisiz kazanç afları, varlık barışı kanun teklifleri geldi. "Vergi affı" ve "varlık barışı" adları altında, bakın, son on dokuz yılda 10 kez yasal düzenleme getirilmiş; 2003, 2008, 2011, 2013, 2016, 2018, 2019, 2020, 2021, 2022 gibi yıllar itibarıyla ve 200-300 milyar dolara yakın bir meblağın yurt dışından ülkeye gelip ekonomiye kazandırılacağı vadedilmiş. Asgari ücretliden, bordro mahkûmlarından daha eline geçmeden vergileri tevkifatla alınırken, maalesef bu yasalarla kaçakçıların, vergi kaçıranların, uyuşturucu baronlarının, illegal örgütlerin, paralarını vergi cennetlerinde tutanların, kul hakkı yiyenlerin; ez cümle, suç geliri olan paraların nereden geldiği dahi sorulmadan, hatta kimi zaman vergisiz, ekonomik sisteme girmesi sağlandı. Kısaca, üzülerek söylemeliyim ki ülkemiz bir kara para cenneti, uyuşturucu baronlarının kol gezdiği bir ülke hâline geldi ve ne yazık ki bunu ben demiyorum; Financial Action Task Force (FATF) adıyla, kara paranın aklanmasının önlenmesine yönelik Mali Eylem Görev Gücü diyor.
Bakın, değerli arkadaşlar, geçmişten, varlık barışıyla ilgili bir kanunun ilgili cümlesini, maddesini okuyacağım. Mesela, geçici madde eklenmiş 193 sayılı Kanun'a, diyor ki: "Yurt dışında bulunan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarını, bu maddedeki hükümler çerçevesinde, şu tarihe kadar Türkiye'deki banka veya aracı kuruma bildiren gerçek ve tüzel kişiler, söz konusu varlıkları serbestçe tasarruf edebilirler." Devam ediyor, maddenin sonunda şunu da ifade ediyor: "Bu madde kapsamında bildirilen veya beyan edilen varlıklar nedeniyle hiçbir suretle vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılmaz. Bu hükümden faydalanılabilmesi için birinci fıkra uyarınca bildirilen varlıkların, bildirimin yapıldığı tarihten itibaren üç ay içinde Türkiye'ye getirilmesi veya Türkiye'deki banka ya da aracı kurumlarda açılacak bir hesaba transfer edilmesi şarttır." diyor. Bu kara paranın nereden geldiği, hangi kazançla, hangi suçtan elde edilen gelir olduğu bilinmeden ekonomik sisteme girmesi kara para aklamak değildir de nedir? Eh, böyle olunca, maalesef, ülkede hem kaçakçılar hem uyuşturucu baronları hepsi kol gezer durur.
Bakın, bu kara paranın aklanmasının önlenmesine yönelik Mali Eylem Görev Gücünün Türkiye hakkında aldığı bir karar var. Bu bahsedilen yapı, terörizmin finansmanının, kitle imha silahlarının yayılmasının önlenmesine yönelik standartları, eylemleri öngören bir uluslararası oluşum, OECD bünyesinde G7 tarafından kurulmuş bir mali çalışma grubu; Türkiye de 1991 yılından beridir bu 37 üye ülke ve 2 uluslararası organizasyon içerisinde yer alıyor. Terörü finanse eden ve kara para aklayan güvenli liman kabul edilen ülkeler gri listeye alınıyor ki Türkiye ne yazık ki şu anda gri listede ve düzenli artırılmış takibe alınmış bir ülke konumunda.
Değerli arkadaşlar, bakın, bu konuda, biliyorsunuz, Sayın Genel Başkanımız da kamuoyunun dikkatini çekti, hayati bir konu. Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığının Ağustos 2022 tarihli raporuna göre, metamfetamin kullanımının -buna "buz", "kristal", "met", "ateş", "ice", "metin amca" vesaire gibi isimler takıyorlar- 2019'a göre 2021 yılında 5 kat arttığı, 2022'nin ilk yedi ayında 9 kat arttığı; uyuşturucu kullanım yaşının 10 yaşına kadar düştüğü görülüyor. Aynı rapor, bu "met" kullanıcılarının yüzde 39,6'sının ortaokul ve dengi okul mezunları olduğunu söylüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMİL OKYAY SINDIR (Devamla) - Son cümlem.
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
KAMİL OKYAY SINDIR (Devamla) - 2020 ve 2021 yıllarında bu madde 81 ilimizde görülmüş, rapora göre, 2021 yılında yakalanan metamfetamin miktarı 5.228 kilogram; bütün Avrupa'da yakalanan bu değer 2.200 kilogram. 2022 yılı ilk 7 ayında bu değerin 8.600 kilograma çıktığı tespit edilmiş raporda, bütün Avrupa'da 2.200 kilogram iken. Yani ne kadar ciddi bir belayla karşı karşıya olduğumuzu bir kez daha belirtmek istiyorum.
Son cümlem: Türkiye Yüzyılı vizyonu "Türkiye Yüzyılı başlıyor." şiarıyla ortaya konuldu. Geriye bırakmış olduğumuz bu yüzyıl neyin yüzyılı idi? "Cumhuriyet" ibaresinden neden imtina ediyorsunuz? "İkinci yüzyıl" veya "cumhuriyetimizin ikinci yüzyılı" ifadesinden neden sakınıyorsunuz? Lütfen, yapmayınız, etmeyiniz; Türkiye cumhuriyetimizin şanlı şerefli geçmişi hepimizin geçmişidir.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)