| Konu: | Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 16 |
| Tarih: | 03.11.2022 |
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ-MHP cumhur zulüm ittifakının çürümesi, çöküşü devam ediyor. Nereden mi? İşte, size cümleler: Urfa Milletvekiliniz, uzun süre belediye başkanlığınızı yapmış Sayın Fakıbaba'nın sözlerini okuyorum, istifa sonrası sözleri: "Siyasi ve ahlaki anlayışıma uygun olmayan bazı kişilerle bundan böyle beraber olmayacağım için de mutluyum. AK PARTİ üyeliğinden ve AK PARTİ için bana oy veren hemşehrilerime saygısızlık olmasın diye milletvekilliğinden de istifa ediyorum." dedi. Ağır iddialarda bulundu ve devam etti, Gazeteci İsmail Saymaz'a söylüyor bunları: "Cumhurbaşkanına on bir ay önce yarım saat anlattım. Suruç olayının hiçbir dine sığmayacağını anlattım. Adaletin olmadığını anlattım. Tefeciliği anlattım. Sonuç sıfır." Evet, şimdi, bakın, iktidarınız Urfa'daki bu katliamdan sonra "İbrahim Halil Yıldız" isimli Vekilinizi korumak için yapmadığı çalışma kalmadı, olayı örtbas etti. Burada defalarca haykırdık, bizi dinlemediniz. Bir vekilinizi korumaya çalışırken diğer vekilinizi kaybettiniz. Hiç muhasebe yapmıyor musunuz arkadaşlar? Bakın, AK PARTİ Grubuna bunu soruyorum: Hiç vicdani bir muhasebe yapmıyor musunuz? Allah'ın ilahi takdiri diye düşünmüyor musunuz? "Kader" diyorsunuz, "kaderiilahi" diyorsunuz, bakın, geçen konuşmamda da burada anlatmıştım. Kader nedir biliyor musunuz? Kendi ellerinizle yaptıklarınız yüzünden başınıza gelendir. "Bir vekili koruyalım." dediniz, diğer vekilden oldunuz.
Peki, bunun karşısında aylardır, yıllardır susmayan bir anne ne yapıyor? Emine Şenyaşar, şu fotoğrafa iyi bakın arkadaşlar. Kaç gün oldu biliyor musunuz? Urfa'da sıcakta soğukta, yazda kışta, çamurda, her zaman diliminde büyük zorluklara rağmen direnen bir anne, Emine Şenyaşar "Zulüm var, hukuksuzluk var. İki oğlumu ve eşimi kaybettim, nerede hukuk, nerede adalet? Ey adalet, neredesin?" diyor. Vallahi yıllardır ben onu görüyorum, gözyaşları dinmiyor. Bakın bu resme, belki vicdanınız sızlar! Niye bakmıyorsunuz? Sizin anneniz yok mu arkadaşlar? Altı yüz beş gündür bu yaşlı anne orada direniyor, kulak asmıyorsunuz ve olayı örtbas etmeye çalışıyorsunuz.
HALİL ÖZŞAVLI (Şanlıurfa) - "Anne" deyince Diyarbakır Anneleri aklıma geliyor.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) - Emine Şenyaşar anneyi duyacaksınız. Bu size âdeta ilahi bir hatırlatmadır. Bir vekili korurken diğer vekili kaybettiniz. "Kader, kader" diye konuştunuz, ne oldu? Amasra katliamında en ez 7 tutuklama var değil mi? Biz burada defalarca dedik ki: "Hatalar var, bu kader değil, sizin elinizle yaptıklarınızdan, yönetiminizden kaynaklandı." Dinlemediniz.
Peki, Sayın Fakıbaba ne diyor? Daha bitmemiş ya, ne vahim olaylar oluyor. "İbrahim Halil Yıldız'ın adamları beni öldürecekti." diyor. İşler nereye varıyor? Mahkemelik işler, öldürme aşamalarına gelmiş, neler neler olmuş.
Şu bir gerçek: Kabul etmeseniz de sizde yaprak dökümü devam ediyor. İşte, Sayın Mahir Ünal, yine bir yaprak dökümü. O da kendi isteğinizle de olmadı, MHP'nin baskısıyla oldu. Aslında bu cümleleri siz daha birkaç yıl önce Sayın Erdoğan'ın ağzından söylüyordunuz ama şimdi Sayın Mahir Ünal'ı da böyle harcamış oldunuz.
Bakın, ben size burada ve Mecliste, bütçe konuşmalarında, geçtiğimiz günlerde vekillerimize yönelik saldırıları anlattım, Sayın Şentop'a anlattım. Bakın, kendisine şunu söyledim, "Birçok vekilimize saldırıldı. Sayın Şentop, konuşman için bir vekilin öldürülmesi mi gerekiyor?" diye sordum ve yine, işte, "Yasa dışı eylemler, buna karışamam ben, asla bu konuda bir şey demem." dedi. Sonraki gün ne oldu? İşte, bakın, Hasan Özgüneş Vekilimize bir mermi çekirdeği parçası fırlatıldı. Bu ne demek? Ölüm tehdidi demek, ölüm tehdidi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) - Şimdi, bakın, bu ölüm tehdidi apaçık ortada, kimse bunu örtbas edemez. Şimdi, biz Sayın Şentop'a daha ne diyelim, anlamak mümkün değil. Ben kendisine soruyorum: Ya, niye bu Süleyman Soylu'nun polislerini koruyorsun? Sen Meclis Başkanı mısın, Süleyman Soylu'nun memuru musun? Ya, hangi Meclisin Başkanısın? Ya, şurada gördüğünüz HDP vekilleri bu Meclisin vekilleri değil mi? Sayın Şebnem Korur Fincancı'yla ilgili bir sanatçı bir beyanatta bulunmuş, hemen koşmuş, telefona sarılmış, sanatçıyı tebrik ediyor. Burada milletin vekilleri var, milletin vekillerine yönelik saldırı millete saldırıdır. Şimdi, ben geçen gün bunları gündeme getirdiğimde bana dedi ki: "Bu arkadaşı dışarı çıkaralım." Ya, zaten bir kumpasla dışarı çıkardın, senin bizi buradan dışarı çıkarma yetkin, haddin de yok; bunu da bilmiş ol. (HDP sıralarından alkışlar)