GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:19
Tarih:10.11.2022

İYİ PARTİ GRUBU ADINA ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizin ilk Başkanı ve cumhuriyetimizin kurucusu, liderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü rahmet, minnet ve saygıyla anıyorum.

Atatürk, milletimizin ruhunda Türk Bayrağı gibi dalgalanmaya sonsuza kadar devam edecek; onun fikirleri ve ülküleri bir güneş gibi bugün olduğu gibi yarın da yolumuzu aydınlatacak. Açtığı yolda, gösterdiği hedefe durmadan yürüyecek; ömrünü adadığı cumhuriyetimizi, ilelebet payidar kalacağından emin olarak bize emanet eden Ata'mızın emanetine sahip çıkacağız. Gençliğin Ata'ya cevabında da söylediğimiz gibi en kıymetli emanetimiz olan Türk istiklal ve cumhuriyeti, varlığımızın esası olarak eğilmez başların, yenilmez Türk evlatlarının elinde sonsuza dek yaşayacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 14 farklı kanunda değişiklik yapmayı öngören bir kanun teklifi üzerine görüşüyoruz. Döneminizin yıldızı torba kanun süreci her gün biraz daha dejenere oluyor.

Maddelere baktığımızda, 9'uncu maddede Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen Fiyat İstikrarı Komitesiyle ilgili Cumhurbaşkanlığı kararının bu kez kanun teklifi olarak geldiğini görüyoruz. Anayasa Mahkemesine "Kararname olmadı, kanun verelim." diyorsunuz. Maddenin özüne dönersek fiyat istikrarını sağlamak Merkez Bankasının temel amacı ve görevidir. Bu amaç, Merkez Bankası Kanunu'nun 4'üncü maddesiyle de hukuki zemine oturtulmuştur. Şimdi, siz, temel görevi fiyat istikrarını sağlamak olan kurumu bu kanunla Komitenin sıradan bir üyesi hâline getiriyorsunuz. Yani Anayasa'ya aykırılığı ve iptali yalnızca Cumhurbaşkanlığı kararıyla kurulmasında aramamak gerekiyor, zihniyetinizde aykırılık var. Komiteye yasal olarak dayanak sağlansa da bu durum, kuruluşu ve yetkileriyle Merkez Bankasının varlık nedenine âdeta bir alternatif yaratma çabası. Siz, bu kanun teklifiyle Merkez Bankasının fiyat istikrarını sağlama konusundaki yetkisini elinden almakla kalmıyor, kâğıt üstünde kalan bağımsızlığını da yok ediyorsunuz. Dilimizde tüy bitti, tamamen bağımsız olmayan bir Merkez Bankası olmadan ekonomide hiçbir sorunu çözemezsiniz. Bu kürsüden "Temel sorunlara odaklanmadığınız sürece fiyat istikrarını sağlayamaz, palyatif çözümlerle enflasyonu düşüremezsiniz." dedik. Siz ise bildiğinizi okumaya devam ediyor, şimdi de tüm sorunları bir komite kurarak çözmeye çalışıyorsunuz. Bu yaptığınız, bırakın iyileşme sağlamayı, kaotik ortamı daha da artırmaktan başka hiçbir işe yaramayacak. Çelişkileriniz, 180 derece dönüşleriniz hiç bitmiyor.

İş dünyasının ve akademisyenlerin "Fiyat istikrarı olmadan ekonomi işlemez." uyarısına kulak tıkayarak, âdeta alay eder gibi "Fiyat istikrarını bir kenara koyduk." dedikten yalnızca üç ay sonra Fiyat İstikrarı Komitesini kurmuşsunuz. Anlaşılan ne söylemde ne de fiyatta bir istikrarı yakalayabildiniz. Aslında "Son yılları saymazsak enflasyon 8-9 civarında." diyen bir Ticaret Bakanı varken çözümü Komite kurmakta aramanız da son derece normal. Zihniyetinizde de başarısızlığınızda da değişen hiçbir şey yok.

Şimdi de izlenmesi gereken, doğru yoldan bahsedelim. Merkez Bankasının, enflasyon hedeflemeden koparak, siyasi yönlendirmelerle yetki alanının dışına çıkması ciddi bir kredibilite ve güven kaybına sebep oldu. Merkez Bankasının bağımsızlığının ve özerkliğinin acilen yeniden sağlanarak kredibilitesinin onarılması bu işin olmazsa olmazıdır; sonraki adımsa tam kapsamlı enflasyon hedeflemesine geri dönmektir. Bunları başarabilmek için, Komite kurmak yerine kurumsal değişiklikler yapmak gerekiyor. Öngörülebilir, etkin ve şeffaf bir iletişim stratejisine dayanan; birinci önceliğin fiyat istikrarı olduğu bir para politikası uygulanması çok önemli. Fiyat istikrarının sağlandığı bir ortam yalnızca vatandaşın ve firmaların tercihini Türk lirasına yönlendirmekle kalmaz, aynı zamanda ülkemize daha kaliteli ve kalıcı yabancı sermaye girişini de kolaylaştırır.

Bu bahsettiklerim, İYİ Parti tarafından hazırlanmış, ekonomik istikrar ve kapsayıcı büyüme için eylem planından yalnızca birkaç tane öneri. Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener'in de her zaman sizlere belirttiği gibi, partimizin projeleri mirî maldır, milletimizin faydası için siz de kullanabilirsiniz ya da kendi bildiğinizi okur, siyasetteki polisiye tedbirleri ekonomiye taşımaya devam eder, depo basarak, raf gezerek fiyat istikrarı sağlayacağınızı umabilirsiniz; karar sizin.

Teklifte yer alan bir diğer maddede İstanbul Finans Merkezi'yle ilgili bir düzenlemeye gidiliyor. Merkezin kuruluşuna yönelik teklifi geçen haziranda hep beraber görüşmüştük. "Bal" demekle ağız tatlanmayacağı gibi, yalnızca yasa çıkarmakla da finans merkezi olunmuyor. "Ekonomi, yüksek binalar inşa edip şirketleri, kurumları buraya doldurarak ayağa kalkamaz." demiştik, her zamanki gibi bildiğinizi okudunuz ancak şimdi görüyoruz ki merkezde işler -uyardığımız gibi- yolunda gitmiyor. Cazibe merkeziniz kimseye cazip gelmiyor. Bunun için de İstanbul Finans Merkezi bölgesinde faaliyet yürüten şirketlerin transit ticaret kazancına kurumlar vergisi indirimi getirme yoluna gidiyorsunuz. Bunun tüm transit ticaret yapan şirketler için getirilmesi gerekirken neden böyle yapılıyor? Yine, bir azınlık yaratma peşindesiniz. İşler iyi gitmeyince hemen "ne vereyim ağabeyime" "mod"una alıyorsunuz. Vergilemede eşitlik ilkesine aykırı bu jestin nedeni İstanbul Finans Merkezi'ne olan ilgiyi artırmak, güzel; kendi şirketleri arasında bile öz-üvey şirket gibi bir ayrıştırmaya giden bir iktidara güvenip de yabancı veya yerli yatırımcının finans merkezine gelmesini gerçekten bekliyor musunuz? Bu arada ticaretlerine kendi kentlerinde, mesela şehrim Mersin'de devam etmek isteyen şirketlerin ne suçu var? Hep söylüyoruz; ekonominin patronu güvendir. Yatırımcı güven, istikrar ve öngörülebilirlik ister; bunların olmadığı yerde ne yaparsanız yapın yatırım çekemez, aksine şu anda olduğu gibi yatırım kaçırırsınız.

Kıymetli milletvekilleri, ihracatta ekim rakamlarının da tüm zamanların rekoru olarak sunulmasına şahit olduk. Dış ticaret konusuna pembe gözlüklerle tek bir açıdan bakarsanız bu şekilde görmeniz normal. Oysa, ülkemizin dış ticaret tablosu gün geçtikçe kötüleşiyor. İktidar her ne kadar konuya yalnızca işine gelen açıdan baksa da dış ticaret açığı bir kara delik gibi büyümeye devam ediyor. İhracatınız artıyor ama katbekat fazlasını da ithalatta görüyoruz. İlk on aylık dönemde ithalatımız 300 milyar doları geçti, yıl sonu tahmini 357 milyar dolar. Bu rakamlarla birlikte ilk on ayda dış ticaret açığı 91 milyar dolar yani ekim ayı itibarıyla dış ticaret açığı yıllık bazda yüzde 430, bakın, tam yüzde 430 artmış. İşte programınız, işte sonucunuz.

Ne diyordu geçen yazki ekonomi modeliniz? "Türk lirasının değerini düşük tutacağız, dış ticaret ve cari dengede fazla vereceğiz. Bu yolla döviz talebini aşağıya çekeceğiz, enflasyonu da kontrol altına alacağız." "Olmaz." dedik, "hayal" dedik; hayaldi, gerçek olmadı; bugün, ucuz iş gücü ve ucuz ihracat cenneti olduk. İhracatımızın içinde düşük teknolojili ürünlerin payı büyük, yüksek teknolojili ürünlerin payı küçük hatta küçücük, yüzde 3'ün altında. Bu durum ürünlerin kilogram fiyatlarını aşağıda tutarken ihracatta ürün çeşitlemesinin de önüne geçiyor. Sanayi 4.0'ın üretim yapılarını değiştirdiği bu dönemde, rekabetçiliği, değeri düşük TL üzerinden değil, değerli bir ürün gamı üzerinden kurgulamak gerektiğini artık anlayın. Ancak bu şekilde ihracatta gerçek anlamda başarı sağlar, gelişmiş ülkeler seviyesi olan 4 dolara çıkarabiliriz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) - Tamamlıyorum Başkanım.

Evet, yeni işler ve yeni beklentiler konusunda beceri uyumsuzluğunun giderilmemesi hem nitelikli istihdam hem de nitelikli ürün ihracatı konusunda büyük sorunları beraberinde getiriyor, bu da önemli bir konu. Bu sebeple, istihdam ve iş gücü planlarının, eğitim planlamaları, sanayi ve teknoloji yatırımlarıyla birlikte yapılması arz talep uyumsuzluğunu gidermekle kalmaz, aynı zamanda da bizi dış ticarette -biraz evvel söylediğim- gelişmiş ülkeler ligine taşır. Ona da İYİ Parti istihdam programından bakabilirsiniz, alın size başka bir mirî mal. Dediğimizi yaptınız yaptınız; yapamadınız, az kaldı, altı ay sonra zaten biz yapacağız.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)