| Konu: | CHP GRUBUNUN, TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ GENEL KURULUNUN 6/2/2003 TARİHLİ 32?NCİ BİRLEŞİMİNDE VE 1/3/2003 TARİHLİ 39?UNCU BİRLEŞİMİNDE GERÇEKLEŞTİRİLEN KAPALI OTURUMLARA İLİŞKİN TUTANAKLAR İLE TUTANAK ÖZETLERİNİN İÇ TÜZÜK?ÜN 71?İNCİ MADDESİ UYARINCA YAYINLANMASINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 73 |
| Tarih: | 05.03.2013 |
MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun bugün gündeme alınmasını istediği konu gerçekten Meclisimiz açısından, ülkemiz açısından önemli bir konu, geçmişte yaşanan bir hadisenin milletin bilgisine sunulmasını talep eden bir konu.
Değerli arkadaşlar, bundan on yıl önce Türkiye Büyük Millet Meclisi -bu Genel Kurul- bugünleri belirleyen, milletimizin geleceği açısından çok önemli bir karara birlikte imza koydu ve 1 Mart tezkeresi diye adlandırdığımız, Irak'a Amerikan askeri gönderilmesi ve Türkiye'nin bu askerin geçişine ve konuşlanmasına, kullanılmasına yetki talebinin reddiyle ilgili yani talebiyle ilgili tezkere 1 Mart 2003 tarihinde yani on yıl önce reddedildi. Bu, Türk tarihi açısından, Parlamento tarihi açısından önemli bir konu.
Değerli arkadaşlar, demokratik sistemlerde, demokratik yönetimlerde olmazsa olmaz bir şart, adına yetki kullandığımız milletin bilgilendirilmesi meselesidir. Milletten gizli hiçbir şey yapmaya hakkımız yok. Eğer gerçekten demokratsak bu millet adına kullandığımız yetkiyle aldığımız kararların gerekçelerini millete anlatmak mecburiyetindeyiz. Adına şeffaflık veya ne derseniz deyin ama milletin geleceğiyle ilgili verdiğiniz bir kararın gerekçesini o gün açıklayamıyorsanız daha sonra açıklamak bir mecburiyettir. Bu sebeple, 1 Mart tezkeresinin reddiyle ilgili Genel Kurulda yapılan kapalı oturumun tutanaklarının açıklanmasını biz gerekli görüyoruz, faydalı buluyoruz. Bu konuyla ilgili, 4 Mart günü, Meclis Başkanlığına Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak biz de müracaat ettik ve İç Tüzük'ümüzün 71'inci maddesindeki "yayımlanabilir" ibaresinin takdire bırakılmadan Meclis Başkanının inisiyatifiyle bu tutanakların açıklanmasını talep ettik.
Değerli arkadaşlar, bu tutanakları açıklamamız sizin için bir zaaf olmasa gerek. Sakladığınız, gizlediğiniz, milletten sakladığınız bir husus mu var? Açıklamamakla bunu geliştiriyorsunuz. Sanki burada bir ayıbınızı saklıyormuşsunuz gibi bir görüntü oluşturuyorsunuz. Bunun ülkemize faydası yok, bunun Meclisimize faydası yok.
Tabii, bir hususu daha söylemek lazım: Yine, millet adına yetki kullanan siyasetçilerin milletin faydasını öncelikleyerek meseleye yaklaşmaları lazım. Yani o gün aldığınız ret kararının nelerini saklıyorsunuz ki, milletin faydasına olmayan hangi gerekçeleriniz vardı da bugün açıklanmasına itiraz ediyorsunuz; bunu gerçekten sorguluyoruz, bunu gerçekten bilmek istiyoruz.
Değerli arkadaşlar, 1 Mart 2003'ü bir hatırlamak gerekiyor.
Bir başka gerçekliği daha ifade etmem lazım: Siyaset adamı, ülkeyi yöneten siyasetçiler geleceği doğru öngörebilmek için geçmişi bilmek mecburiyetindeler. Geçmişte ne yaşandıysa sebepleri ve sonuçları itibarıyla tamamlanmıştır, bizim ders almamız için tarihin tozlu raflarında bizi beklemektedir. Eğer geçmişi bilmezsek veya -bir başka tanımla- bugünün geçmişteki iz düşümünü doğru belirleyip, o iz düşümü doğru tahlil ve analiz edip sebep ve sonuçlarını belirleyemezsek bugünü anlamakta ve geleceği doğru öngörmekte çok zorlanırız; el yordamıyla, o zaman, geleceği tanzim ederiz . Bizim, siyaset adamları olarak, ülkemizin ve milletimizin geleceğiyle ilgili öngörülerimizi doğru ortaya koymamız gerekir ki alınması gereken tedbirleri yeterince ve zamanında alabilelim.
Bakın, bundan on yıl önce, burada, gerçekten Parlamento tarihimizde bir demokrasi örneği olan, bir millî irade ifadesi olarak yani demokrasi tarihimizin böyle anlamlı günlerinden biri olan o tezkerenin reddi konusunda siyasetçilerin bugünleri öngörememiş olmasını bir ders olarak burada birlikte tartışmamız lazım. Ben, o tezkere kabul edilsin veya edilmesin tartışmasına girmiyorum, Milliyetçi Hareket Partisi olarak meselenin o noktasında değiliz. Ama o gün burada 533 milletvekili bulunmaktadır. Bu 533 milletvekilinin 264'ü tezkereye "evet" oyu vermiştir, 250 milletvekili de "hayır" oyu vermiştir; 99 milletvekili, AKP'nin 99 milletvekili de "hayır" oyu vermiştir.
Değerli milletvekilleri, değerli Hükûmet yöneticileri, AKP grup yöneticileri; 264 mü yanlıştır, 99 mu yanlıştır? Bu iradeye saygı gösteriyoruz ama bu iradenin gerekçelerini millete açıklamak mecburiyetindesiniz, çünkü o gün verdiğiniz kararın bugünlere yansıması çok ağır olmuştur, çok acı olmuştur. O gün, o verdiğiniz kararla oluşan sonuç, bugün maalesef, Türkiye Cumhuriyeti devletini bir suçlunun önüne, bir eli kanlı katilin önüne yardım dilenir hâline getirmiştir.
Bugün, adını ne koyarsanız koyunuz, ortaya koyduğunuz gerekçe, "Kan dursun, gözyaşı dinsin." gerekçesi aldatmadan başka bir şey değildir. Adına ne söylerseniz söyleyin, bir sorun olarak tanımladığınız konunun çözümü için o sorunu yaratan kişinin ayaklarına gitmiş olmanız, Türkiye Cumhuriyeti devletini düşürmüş olmanızdır. Bu, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ve Türk milletinin tarihinde, zannediyorum, gelecek zamanlarda ihanetle ifade edilecek bir zelil durumudur, bir düşüklük durumudur. Eğer 2003 1 Martında verdiğiniz kararın bugünkü sonuçlarını öngörebilip gereken tedbiri alabilseydiniz belki bugün bu duruma düşmeyecektiniz değerli arkadaşlar. Bugün, bizim kabullenemediğimiz, Milliyetçi Hareket Partisi olarak isyan ettiğimiz sonuçları siz nasıl hazmediyorsunuz, bunu gerçekten anlamakta zorlanıyoruz.
Değerli arkadaşlar, birkaç gün önce basına düşen, bu, İmralı tutanaklarında Hükûmetiniz, Başbakanınız, Türkiye'yle ilgili, Türkiye'nin bilinen insanlarıyla ilgili ortaya konulan beyanları siz nasıl içinize hazmediyorsunuz, nasıl buna itiraz etmiyorsunuz, bunu anlamakta zorlanıyoruz ve milletimiz adına sizden hesap soruyoruz.
Değerli arkadaşlar, yani bu tutanakların açıklanmasını tenkit etmek, "sabotaj" diyerek tenkit etmek çok önemli değil. İçeriğini tenkit etmeyişinizi gelip burada izah etmeniz lazım. İçeriğinde -bu tutanaklarda- bize göre hâlâ "İmralı canisi" olan, hâlâ "bebek katili" olarak sizin de andığınız, bizim de andığımız kişi bakın size neler söylüyor, diyor ki: "AKP'ye altın tepsi içinde iktidarı biz sunduk, biz getirdik. Bize bir teşekkür bile etmediler." Niye görevinizi yapmıyorsunuz? İmralı canisine teşekkür borçluymuşsunuz Sayın Bakan. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) - Mehmet Bey, deli saçması onlar, tam deli saçması.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Efendim, bir gazetede yazan ifadeler üzerinden, kaynağı meşru olmayan ifadeler üzerinden konuşmanın ne anlamı var?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Oslo için de aynı şeyleri söylemiştiniz, Oslo için de.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Bakın diyor ki: "MİT'e de darbe planlandı, Başbakan sıranın kendisine geleceğini gördü ve vatana ihanet suçundan tutuklanacaktı, ben devreye girdim ve süreci başlattım."
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Teröristlerle pazarlık yaparken de bunu savunmuştunuz. Oslo ortaya çıktığında da bunu söylemiştiniz.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Değerli arkadaşlar, yani bunları okumaya ben utanıyorum doğrusu.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) - Mehmet Bey, muhatap almış oluyorsunuz. Tam deli saçması?
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Bize hakaret edeni karşılıksız bırakmayız.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Size söyledikleri de sizin kesenize kaldı, bugünkü yazınızı okudum Sayın Metiner.
Dolayısıyla, ben şunu söylüyorum: Dün bugünü öngöremediyseniz bugün yaşadıklarımızın milletin geleceğinde neye mal olacağını öngöremeyeceksiniz demektir. (MHP sıralarından alkışlar) Siz, bu gidişle bu ülkeyi uçuruma atıyor? Bu ülkeyi ve bu milleti böldüğünüzün farkında değilsiniz değerli arkadaşlar. Bu vesileyle bunu hatırlatmak istiyorum, bir tenkit anlamında değil ama dünü öngöremediğiniz için bugünleri yaşıyoruz. Devleti ve milleti, bir eli kanlı katilin ayağına düşürdünüz. Bugünleri doğru tanzim etmediğiniz için yarın nereye ulaşacağımızı size hatırlatmak istiyoruz. Bu milletin kanını akıtan, anaları ağlatan kişiden medet ummak ne anlam taşıyor?
SONER AKSOY (Kütahya) - Yok öyle bir şey, yok!
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Nedir olmayan? Nedir olmayan? İmralı'yla müzakere etmiyor musunuz? (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Ne yapıyorsunuz? Bu millete hesabını veremeyeceksiniz bunun değerli arkadaşlar.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Biz veririz, hesabını veririz.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Veremeyeceksiniz bunun hesabını? (AK PARTİ ve MHP sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Şandır.
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Sandıkta görüşürüz.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Eğer 1 Mart tezkeresinde burada bir ayıp yapmadıysanız, milletten saklayacak bir kusurunuz yoksa biraz sonra tutanaklar açıklansın, biz de gerçekleri görelim. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
SONER AKSOY (Kütahya) - Sakladığımız bir şey yok.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Susmak erdemdir susmak. Susma cesaretini bari göster!
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Hepinize teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)