GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İstiklal Caddesi'nde gerçekleştirilen alçak terör eylemine, İYİ Parti iktidarında "Hudut namustur." ilkesinin benimseneceğine, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Cumhuriyet Bayramı'na ve Türk Devletleri Teşkilatına gözlemci üye olarak kabul edilmesine, Ahıska Türklerinin sürgün edilişinin 78'inci yıl dönümüne, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının Varlık Fonu bünyesinde bulunan şirketler üzerinden uluslararası piyasalara borçlanmaya devam ettiğine ve dış politikadaki tutarsızlıklara ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:6
Birleşim:20
Tarih:15.11.2022

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyor, başarılı bir çalışma haftası diliyorum.

Pazar günü İstiklal Caddesi'nde gerçekleştirilen alçak terör eylemini şiddet ve nefretle kınıyorum. Hayatını kaybeden 6 vatandaşımıza Allah'tan rahmet diliyor, kederli ailelerine sabır niyaz ediyorum; aziz milletimizin başı sağ olsun. Bu arada, yaralı vatandaşlarımıza da acil şifalar temenni ediyorum.

Terörle mücadelenin kuralları vardır. Terör eylemini gerçekleştiren örgütlerin reklamını yapmaya varacak söylemlerden azami ölçüde uzak durulmalıdır. Millî birliğimize ve vatan bütünlüğümüze, büyük milletimizin hürriyet ve istiklaline kasteden eylemlerin sorumluları kimler olursa olsun, ister PKK-PYD ister IŞİD ve DEAŞ ya da başka melun örgütler ve onların türevleri, topyekûn hepsini şiddet ve nefretle kınıyorum. Ayrıca, bu hain örgütlerin arkasındaki müttefik görüntülü düşman devletleri ve unsurları da telin ediyorum. Hiçbir örgüt Türk milletinden büyük, Türkiye Cumhuriyeti devletinden güçlü değildir. Dost düşman hemen herkes bu gerçeği görmeli, haddini de bilmelidir.

Failin yakalanması konusunda Emniyet mensuplarımızı yürekten tebrik ediyor, aziz Türk milleti adına kendilerine teşekkür ediyorum. İstanbul Emniyet Müdürlüğü, yapmış olduğu açıklamada, Suriye uyruklu teröristin Afrin, İdlib üzerinden Türkiye'ye kaçak yollarla girdiğini ifade etmektedir. İstiklal Caddesi'nde yaşanan son terör eylemiyle birlikte, kaçak sınır geçişleri ve iç güvenlik zafiyeti arasındaki ilişki bir kez daha ifşa olmuştur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Başkan.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - İktidar partisi internet ve haberleşme ağlarını kapatmak yerine sınırlarımızı kapalı tutsaydı bu menfur terör saldırısının gerçek failleri istedikleri imkân ve zemini hiçbir zaman bulamayacaklardı. Türkiye'de bugün en az 9 milyon sığınmacı ve kaçak göçmen bulunmaktadır. Bu sayı, Birleşmiş Milletlerin tanıdığı 193 ülkenin 91'inin nüfusundan fazladır. "Hudut namustur." ilkesi AK PARTİ iktidarıyla terk edilmiş, Türkiye, bilinçli politik tercihlerin doğal bir sonucu olarak dünyada en fazla sığınmacı ve kaçak barındıran ülke konumuna getirilmiştir. İçişleri Bakanlığı, sığınmacı ve kaçakların şehirler arası mobilizasyonunu dahi kontrol edemez hâle gelmiştir. Suriye başta olmak üzere Orta Doğu ve Güney Asya'dan milyonlarca kaçak göçmenin sınırlarımızdan girmesine sebep olan açık kapı politikası maalesef hâlâ devam etmektedir. Bir stratejik göç mühendisliği ve siyasi İhvancılık ortaklığının sonucu olan açık kapı politikası, Türk milletini Anadolu coğrafyasında tarihte gördüğü en ağır beka problemlerinden biriyle karşı karşıya bırakmaktadır. Türkiye'nin maruz kaldığı bu kitlesel kaçak göç, bizzat Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan tarafından "Ülkemize hicret eden ama Suriye, ama Afganistan, ama Irak, İran fark etmiyor..." ifadeleriyle meşrulaştırılmakta ve teşvik edilmektedir. İYİ Parti iktidarında, Türkiye'yi kuşatan bu önemli sorun kararlı ve planlı politikalar sayesinde ivedilikle ve mutlak suretle çözüme kavuşturulacaktır.

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - İktidarımızın ilk gününden itibaren, Türkiye'ye yönelik kitlesel göçün sınıra ulaşmadan sınır ötesinde tutulacağı dünya kamuoyuna açıklanacak, "Hudut namustur." esası benimsenecek ve açık kapı politikası terk edilecektir. İYİ Partinin "Millî Göç Doktrini" çerçevesinde Türkiye'de bulunan sığınmacılar ve kaçakların tamamı her hâl ve şartta ülkelerine geri gönderilecektir.

Saygıdeğer milletvekilleri, bugün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin otuz dokuz yıl önce hürriyet ve bağımsızlığını ilan ettiği kutlu bir gün, bugünü müştereken idrak ediyoruz. Gurur ve coşkuyla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Cumhuriyet Bayramı'nı tebrik ediyorum. Kıbrıslı soydaşlarımızı kutluyor, her birini muhabbetle selamlıyorum. Başta kurucu Cumhurbaşkanı merhum Rauf Denktaş olmak üzere, millî mücadele kahramanımız Doktor Fazıl Küçük ve onun mücadele arkadaşlarını rahmet ve minnetle yâd ediyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Kan pahasına şehit ve gazi olarak Kıbrıs topraklarını vatan yapan kahraman Türk askerini de buradan yürekten tebrik ediyorum.

Bu vesileyle, Türk Devletler Teşkilatının Semerkant zirvesinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin gözlemci üye olarak kabul edilmesini, geç kalınmış bir adım olmakla birlikte memnuniyetle karşılıyor, hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Dün, Sovyetler Birliği tarafından 14 Kasım 1944'te Gürcistan'ın Ahıska bölgesinde yaşayan on binlerce Ahıska Türkünün sürgün edilmesinin 78'inci yıl dönümüydü. Ne insanlığa ne de vicdanlara sığmayacak çile dolu sürgünün yıl dönümünde, hayatlarını kaybeden Ahıskalı soydaşlarımızı rahmetle anıyorum; mekânları cennet, ruhları şad, kabirleri nur olsun.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Değerli vekiller, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı Varlık Fonu bünyesinde bulunan Ziraat Bankası, Halkbank, Vakıfbank, Borsa İstanbul, Türk Hava Yolları, ÇAYKUR gibi kamuya ait şirketler üzerinden uluslararası piyasalara borçlanmaya devam etmektedir. Varlık Fonunun 2020'de 1 trilyon 586 milyar lira olan borcu yüzde 45 artışla 2 trilyon 302 milyar liraya yükselmiştir.

Varlık fonları tüm dünyada ülkelerin birikimlerini gelecek nesillere miras olarak aktarmak amacıyla kurulur. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarında ise Varlık Fonu gelecek nesillerin birikimini ipotek altına almak amacıyla kurulmuştur. Bir siyasi iktidar düşününüz, partili Cumhurbaşkanı kendisini bir kararnameyle Varlık Fonunun Yönetim Kurulu Başkanlığına atasın.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Dervişoğlu, buyurunuz efendim.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Başkanı olduğu fon, devletin nesiller boyu elde ettiği tüm kazanımları bünyesinde toplasın; içinde kamu bankaları var, petrol şirketleri var, maden şirketleri var, telekomünikasyon şirketleri var; içinde cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar aziz milletimizin ortak katkısı ve alın teriyle var ettiği kamu kaynakları var; işte, bütün bir milletin sahip olduğu varlığın ve alın terinin tek adamın keyfî idaresine terk edildiği bu düzenin adı Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemidir. Kendi kendine atayan ve kendi kendini denetleyen partili Cumhurbaşkanı yönetimindeki Varlık Fonu yıllardır üst üste zarar etmektedir. Varlık Fonuna devredilmeden önce, 2016'da, 82 milyon lira kâr eden ÇAYKUR'un, Varlık Fonu bünyesindeki beş yıllık toplam zararı 2 milyar 610 milyon lirayı aşmıştır, sadece bu veri bile "Varlık Fonu" adı altında Türkiye'nin nasıl yoksullaştırıldığını ve geleceğinin nasıl ipotek altına alındığının en büyük kanıtıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Bitiriyorum efendim.

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Adalet ve Kalkınma Partisinin dış politikadaki tutarsızlıkları Türkiye Cumhuriyeti'nin itibarına zarar vermeye devam etmekte. İktidarın politikaları ve söylemleri kendi içinde çelişkilidir; ABD'yle ilişkiler ve müttefiklik konusunda İçişleri Bakanı Soylu'nun ifadelerini mi esas alacağız yoksa Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eylem ve söylemlerini mi? İçişleri Bakanı "ABD'nin taziyesini kabul etmiyoruz." açıklamasında bulunduktan bir gün sonra Cumhurbaşkanı ABD'ye taziye için teşekkür ediyorsa İçişleri Bakanı terör saldırısının faili olarak ABD'yi işaret ettikten bir gün sonra Cumhurbaşkanı G20 zirvesinde ABD Başkanıyla el ele poz vermekten çekinmiyorsa devlet idaresinde bir ciddiyet ve rabıta sorunu vardır demektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Son cümlem efendim.

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Her zaman ifade ettiğimiz gibi, devlet yönetimi ciddiyet ister. Bilhassa hariciye ilişkileri iktidarın kendi içindeki çelişki ve çekişmelerine kurban edilemeyecek kadar değerlidir.

Bu hususları belirtiyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyor, müsamahanız için teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.