GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:20
Tarih:15.11.2022

CHP GRUBU ADINA MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Adalet ve Kalkınma Partisi başka kanunlarda daha evvel yaptığı gibi burada da bir hile yoluna gitti. Bizim reddedemeyeceğimiz maddelerle beraber getirdi. Bu, Alevi yurttaşların aslında kabul etmediği düzenlemeler.

Reddedemeyeceğimiz maddelerden ikisi maden kazalarıyla ilgili getirilen düzenlemeler. Prim günü hiç yetmese bile maden kazalarının kurbanlarına emeklilik hakkı getiriliyor ve birinci derece yakın bir kişiye iş veriliyor; buna kimse "Hayır." demez.

Değerli arkadaşlarım, biraz evvel yapılan konuşmadan sonra, Alevilerle ilgili ben farklı bir çerçevede konuşacağım. Zaten konuyu din açısından ele alıp tartışmak beni aşar.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, Alevilerle ilgili yapılan düzenlemelerde genel hatlarıyla Kültür Bakanlığına bağlı bir daire kuruluyor. "Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevleri Başkanlığı" diye Başkanlık kuruluyor, oraya kadrolar veriliyor. Bir defa burada problem başlıyor. Yani devlet, yani kanun koyucu, siz, Alevilere sormadan bir yere yerleştiriyorsunuz, diyorsunuz ki: "Sizin inancınız, yaptığınız işler, bu kültürle ilgili işlerdir." Ama bakın, Adalet ve Kalkınma Partisi yıllardan beri Alevi çalıştayları yaptı, ben bazılarına katıldım, gelen Alevilerin tamamı -"kültür" filan demediler- "Biz böyle inanıyoruz, böyle görüyoruz ve ibadethane olarak değerlendiriyoruz." dediler.

Şimdi, Diyanet İşleri Başkanı çıkıyor diyor ki: "İslam'da ibadethane bellidir, camidir, dolayısıyla Aleviler de Müslümandır, böyle bir şey olmaz." Değerli arkadaşlarım, bir defa "cami" kelimesi İslam'da, İslam tarihinde hicri 4'üncü yüzyılda kullanılmıştır, ondan evvel "mescit" vardır. Bir de "mescidül cami" vardır yani her beldede, büyük yerde, cumanın kılındığı, insanların cem olduğu yer. Daha sonra "cami" olarak kullanılmış, burada da "cemevi" deniliyor. Size ne? Size ne, niye siz bundan bu kadar rahatsız oluyorsunuz? Yani bu anlaşılır gibi değil.

Bir de hakaret eder gibi... Değerli arkadaşlarım, yıllardan beri bu insanlar ayrımcılıktan şikâyet ediyor ve ayrımcılık var. Yani kim ne derse desin, Osmanlı'dan bu tarafa, işte, bu millet falan o, yoğrulurken edilirken de sürekli olarak bu millete dinin bir yorumu kabul ettirilmiş ve resmî olarak öyle kabul etmiştir. Bugün, Diyanet İşleri Başkanlığı, Sünni ve Hanefi ağırlıklı bir şekilde organize olmuştur, Türkiye'de yaşayan bütün herkesin vergisiyle bu şekil. Bu yanlıştır, demokratik devlette böyle bir şey olmaz, devlet böyle bir şey yapmaz arkadaşlar. Devletin bir dini falan yoktur, din insanlarındır ve insanlar nasıl kabul ediyorlarsa öyledir yani demokrasi bunu gerektirir. Dolayısıyla bu yapılan yanlıştır değerli arkadaşlarım.

Şimdi çıkmışlar diyorlar ki: "Alevilerin cemevlerinin kurulması için büyükşehir belediyeleri, il özel idareleri görevlendirilecek, harcamalar yapacak, oranın birtakım ihtiyaçları karşılanacak, belediyeler indirimli su verecek." Böyle bir talep yok zaten değerli arkadaşlarım. Kaldı ki bunu vermek... "Biz veriyoruz, biz veriyoruz." Böyle bir şey olur mu, siz kimsiniz ya? Her konuda "biz" diye bir şey çıkarıyorsunuz, diyorsunuz ki: "Biz enerji faturasının dörtte 1'ini alıyoruz, dörtte 3'ünü almıyoruz." Babanın parası mı bu değerli arkadaşım? Kimin parası? "Alıyoruz, veriyoruz." böyle bir hava içindesiniz. Bu hava bir defa bir büyüklenmedir, kibirdir, bundan vazgeçin, bu yanlıştır değerli arkadaşlarım. Alevilerin böyle bir şeyi yok ki, böyle bir talebi yok.

Bu iş bir eşit yurttaşlık meselesidir. Anayasa'mız eşit yurttaşlıktan söz eder ama hiçbir şekilde uygulanmaz. Dolayısıyla belki de eşit yurttaşlığın yeniden tanımı gerekiyor, bunu oraya koymamız ve hepinizin bunu kabul etmesi gerekiyor. Eşit yurttaşlık... Eşit yurttaşlık olduğu zaman devlet yurttaşlarına her konuda eşit davranacaktır; kimliklerine eşit davranacaktır, inançlarına eşit davranacaktır.

Şimdi, siz geldiniz, "İl idaresi Kanunu'nun 6'ncı maddesini değiştiriyoruz ve oraya şöyle bir şey ekliyoruz." Değerli arkadaşlarım, şuna bakın yani bu kabul edilebilir bir şey midir? Ne ekliyoruz? "...mabetler, kültür ve tabiat varlıkları, tarihî doku ve kent tarihi bakımından önem taşıyan mekânlar ile cemevlerinin yapım, bakım ve onarımını..." Değerli arkadaşlarım, zaten burada "mabetler" diye geçiyor, ekliyoruz. Bir torba kanun teklifi getiriyorsunuz -hakaret bu bir kere- bu kadar uzun senelerden beri devam eden ve ayrımcılık şikâyeti olan, eşit yurttaşlık talebiyle gelen yurttaşların bütün sorunlarını bir torba kanun teklifine yerleştiriyorsunuz, değişik konuları işlediğiniz bir torba kanun teklifine yerleştiriyorsunuz ve ondan sonra da diyorsunuz ki: "Mabetler orada var ama siz mabet değilsiniz, sizin yeriniz mabet değil." Kardeşim, ben böyle kabul ediyorum ya da sana ne? Yani sana ne, niye böyle bir şey yapıyorsun? Böyle bir şeye ihtiyaç yok ki, böyle bir şeyi koymana gerek yok ki. Bunu koyarak sen sınırlıyorsun, tanımlıyorsun; kimlikleri, inançları sınırlayamazsınız değerli arkadaşlarım. Ya, kardeşim "Ayrıdır." "Farklıdır." ayrı bir konu... "Biz Ali'siz Aleviliği reddediyoruz, Alevileri de İslam şeyinde görüyoruz, size ne oluyor?" Kardeşim, İslam'ın içindedir, yanındadır; ayrı bir konudur. Bu tartışma, bir ilahiyat tartışmasıdır, teoloji tartışmasıdır; bu bizi ilgilendirmez, demokratik bir ülkenin Meclisinde böyle bir tartışma olmaz, demokratik bir ülkenin milletvekilleri böyle bir konuyla ilgilenmezler, onu teologlara bırakırlar, onlar tartışır ederler. Siz yurttaşların eşit olduğu; kendilerini eşit kabul görmeyen, bu konuda mağdur edildiğini, ayrımcılıkla karşı karşıya kaldığını düşünen yurttaşların bu duygusunu ortadan kaldıracak bir düzenleme yapacaksınız. Bunun sınırları da bellidir yani demokrasiyi, hak ve özgürlükleri, temel insan haklarını, inanç özgürlüğünü yeniden keşfedecek falan değiliz biz; bellidir, bunun şeyi eşit yurttaşlıktır. Devlet bu konuda bir tanım ve sınırlamalar getirmez, çok açık ortada. Bunu yapmamız gerekirken siz başka bir şey de yapıyorsunuz değerli arkadaşlarım kusura bakmayın. Bu ülkede bir kutuplaşma siyaseti yirmi seneden beri devam ediyor. Hâlbuki bir kutuplaşmadan, dışlanmadan, ötekileştirmeden şikâyet ederek gelen bir ekip, bir süre sonra, iktidara yerleştikten sonra dışlayıcı bir siyasetle her konuda kutuplaştırma yapıyor yani kimlikleri, inançları, her şeyi... Şimdi, inanç grupları arasında da bir ayrım, bölme yapıyor; onları da bizim dediğimiz gibi yapanlar, bizle beraber hareket edenler, bizle beraber hareket etmeyenler; bizim Kürtler, öteki Kürtler; bizim Aleviler, öteki Aleviler... Ya, ne yapıyorsunuz siz değerli arkadaşlarım? Biz bir milletiz, millet. Bir millet şu demek arkadaşlar yani genel anlamıyla tasada kıvançta aynı şeylere üzülen, aynı şeylere sevinen; farklı etnik köken, inanç, çok farklı şeyler olabilir ama ortak kültür, ortak gelecek, hak ve özgürlükleri eşit olarak birlikte paylaşan bir topluluk, toplumdur; millet budur. Siz dışlayarak ve sürekli şekilde tanımlayarak "Böyle olacaksınız, böyle olmazsanız değilsiniz." Ya, siz nereye gidiyorsunuz arkadaşlar? Ya, siz öyle tanımlar getirdiniz ki -yasalara da koydunuz bunları- neredeyse ülkenin yarısını "terörist" ilan ettiniz değerli arkadaşlar. Terörist nedir? Şiddet kullanıyor, silah kullanıyor, bomba kullanıyor... Ben de buradan İstanbul'daki İstiklal Caddesi'ndeki terör eylemini kınıyorum, ölenlere rahmet diliyorum, yaralılara acil şifalar diliyorum. Arkadaşlar, milyonlarca, her gruptan milyonlarca terörist olan bir millet olabilir mi; bu milletin, tasada kıvançta bir olan bir topluluk olduğu, millet olduğu, ortak bir geleceği olduğu söylenebilir mi? Ne yapıyorsunuz siz değerli arkadaşlarım? Yani iktidarda başka şekilde de kalabilirsiniz. Bakın, 2003'lerde, 2004'lerde, 2005'lerde iktidarda başka şekilde kaldınız. Bana göre bir sürü yanlışınız vardı ama bu tarzınız doğruydu, bunda devam etmeniz gerekiyor. Şimdi ise oyları konsolide etmek için insanları tekrar bölüp bölüp oradan parçalar kopararak iktidarda kalmaya çalışıyorsunuz; bu, çok tehlikeli bir şey değerli arkadaşlarım, burada bir sonuç yok. Burada, biz, millet olma vasfımızı bütün bütün yitiririz; bu, doğru değil. Yapılacak şey; bunu buradan çıkaralım, bu düzenlemeden bunları çıkaralım, oturalım değerli arkadaşlarım... Çalıştay malıştay, toplantılar filan yapıyoruz. Alevi toplumunun temsilcileri bellidir, -kendi Alevi'mizi filan değil- onları çağıralım, diğer herkesi çağıralım; oturalım, konuşalım, ne istiyorlarsa öyle bir şey yapalım. Teoloji tartışmaları orada yapılsın, Diyanet İşleri Başkanı da görevini yapsın.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Son cümleler...

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Eğer Türkiye Cumhuriyeti devletinin, demokratik bir devletin Diyanet İşleri Başkanı ise bunlarla uğraşmaz. Niye o zaman, Diyanet İşlerinin içine koymuyorsunuz? "Efendim, işte, bu, ibadethane değildir; tekkedir, zaviyedir maviyedir." Tekke ve zaviyeler devrim kanunları arkadaşlar. "Tekkedir, zaviyedir." filan yani Kültür Bakanlığının içinde tekke, zaviye mi açıyorsun?

Bunların hepsi hikâye arkadaşlar. Seçim yaklaşıyor, siz seçime yönelik artık -öyle şeylere kaldınız ki- üç beşe kaldınız. Güya öyle, onu da diyorsunuz, o da yok ama seçime yönelik bir düzenleme yapıyorsunuz. Daha evvel bunları zaten yapmadınız. Dolayısıyla bu yapılanlar doğru değildir, bu maddeleri çıkarın. Gelin, oturalım, konuşalım; uzlaşma kültürü ise bu şekilde olsun ve bunu sorun olmaktan çıkaralım.

Değerli arkadaşlarım, siz ne yapıyorsunuz ya! Başörtüsü tartışmasını uzlaşma kültürü yapıyorsunuz. "Aileyi tanımlayacağız." diyorsunuz. Aileyle ilgili bir problem mi var değerli arkadaşlarım ya?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Yani ailenin karı koca... Bu düzenlemede bir problem mi var? Medeni Kanun'la ilgili bir problem mi var değerli arkadaşlarım? Nedir "aile düzenlemesi" ya! Bir şüpheniz, bir sıkıntınız, bir probleminiz mi var arkadaşlar? Şimdi, bir de onu da mı kavga edeceğiz ya? Bu yaptığınız nedir değerli arkadaşlarım? Türk ailesinde bir problem yok ki var mı arkadaşlar? Kadın kadınla evleniyor mu, erkekle erkek evleniyor mu? Öyle bir şey var mı? Yok, yasak zaten bunlar. Peki, niye bu yasak olan şeyi bir daha Anayasa'da yasaklamaya çalışıyorsunuz? Ne yapıyorsunuz? Samimi değilsiniz, seçime yönelik yapıyorsunuz bunları ve millet İstanbul seçiminde size nasıl tokat attıysa misli tokadı atacak, hiç şüpheniz olmasın. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)

Saygılarımla.