| Konu: | Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 20 |
| Tarih: | 15.11.2022 |
ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) - Teşekkürler Başkan.
Sayın milletvekilleri, ben bugün ansiklopedik genelgeçer bilgileri değil, bizzat yaşadığım deneyimleri paylaşacağım.
Otuz yıl, otuz yılı aşkın, Avrupa ülkelerinde ve İsveç'te yaşadım. Orada, devletin inançlara yaklaşımını size anlatacağım. Uzun yıllar Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonunun Yönetim Kurulu üyeliğini yaptım. 14 ülkede örgütlü olan Aleviler -1,5 milyona hitap ediyor orada o örgütlenme- ve 300'ün üzerinde cemevi var. Demokratik, laik ve çağdaş hiçbir ülkede, devlet, inanç toplumlarının dinsel faaliyetlerini finanse etmez. Bir kilisenin, sinagogun, caminin veya cemevinin dinî ihtiyaçları devlet tarafından karşılanmaz. Ne papazın ne imamın ne hahamın ne de dedenin maaşını devlet vermez. Din adamının parasını verirsen hizmet ettiği inanç toplumunun değil, parasını aldığı yerin vicdanı olur. Avrupa'da devlet dinden tamamen elini çekmiştir. Bu getirdiğiniz kanun teklifi gibi kendilerine göre bir dinî yapılanma oluşturmazlar.
Peki, Avrupa'da devletin inanç toplumlarına dair sorumlulukları nedir? Devlet, inanç topluluklarının sosyal alandaki hizmetlerini ve projelerini destekler. Örneğin, hastane, kreş, yaşlılar yurdu, öğrenci yurdu yaparlarsa destek verir ve bu yerlerden tüm yurttaşların yararlanmasını sağlar. Din dersi de aynı öyle. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi hem cemevleri hem de zorunlu din dersi hakkında karar verdi fakat ne yazık ki Türkiye bundan hiç bahsetmiyor, böyle bir yasa teklifi geliyor, bundan da bahsetmiyor. Avrupa'nın hiçbir demokratik ülkesinde din dersi yoktur arkadaşlar, dinler tarihi vardır. Bu dinler tarihinde de dinlerin kısaca tarihi öğretilir. Yoruma açık hiçbir şey orada öğretilemez. Diğer taraftan, ana dili de öyledir. Ana dili, dilini öğrenmek temel insan haklarından birisidir. Okullar açabilir bu kurumlar. Haftada kırk saat ders varsa otuz beş saatine devlet müfredatını alır, beş saatine de kendi inancını fakat kendi inancını öğretirken de bu programı devlet yetkililerine onaylatması gerekiyor. Bir imam, bir dede, bir papaz ders veremez ancak pedagojik formasyonu olan birisi bu dersleri verebilir. Ana dili de öyledir, İsveç'te git -bırak Kürtçeyi, Türkçeyi; bunlar yaygın diller- de ki: "Benim ana dilim kuş dili." Devletin görevi, sana bir öğretmen bulup o çocuğuna o dili öğretmektir arkadaşlar. Bu, ülkeyi ne böler ne de parçalar.
Fakat burada yapılan nedir? Burada yapılan, sorunu çözmek değil, sorunun arkasından dolanarak... Yani düşünün ki cemevleri, ibadethane sayılmıyor ve bir yasa teklifi geliyor, Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlanıyor. Arkadaşlar, siz, kendi kendinize Müslüman olmayın, sizin için istediğiniz şeyi başkaları için istemiyorsunuz. Nasıl? Yani devasa, 36 milyar bütçeli bir Diyanet yaratıyorsunuz. Alevilere geldi mi; Aleviler, çimento, boya, tuğla... Arkadaşlar, bu, Alevi sorununu çözmek değil; Alevi sorununu asimile etmek, manipüle etmek, Alevileri yok saymaktır. Derhâl bu yasa geri çekilmeli; tüm partilerden oluşacak bir komisyonla, Alevi kanaat önderleriyle, Alevi örgütleriyle tekrar bu teklif hazırlanmalı, Meclise öyle gelmelidir arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayınız efendim.
ZEYNEL ÖZEN (Devamla) - Eğer bu yapılmazsa Aleviler bu teklif karşısında... Hiç kimse bu teklifi kabul etmiyor; onur kırıcı, incitici buluyor. Sizlerin 15-20 milyon Alevi'ye böyle davranma ne hakkınız var ne de lüksünüz var. Diyorum ki: Bu teklifi geri çekin. Alevilik vardır, Alevilik haktır.
Teşekkür ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)