GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Polis Yüksek Öğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:23
Tarih:22.11.2022

KEMAL PEKÖZ (Adana) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.

İlgili kanunun ilgili maddesi üzerine söz aldım ama son zamanlarda, özellikle 2016 itibarıyla çok şiddetlenen polis şiddeti üzerinde durmak istiyorum, günübirlik olarak bu olayları yaşıyoruz çünkü. Avrupa Birliği üyelik sürecinde yerine getirilmesi gereken siyasi çerçeve nedeniyle kolluk kuvvetleriyle ilgili bazı düzenlemeler kâğıt üzerinde yapıldı ama 2016 yılı itibarıyla bu, kağıt üzerinde olan düzenlemelerden vazgeçildi ve her gün artarak süren bir polis şiddetiyle karşı karşıya kalmış durumdayız. Öyle bir hâle geldi ki bir miting yapılmak istendiği zaman şiddet uygulanıyor, öğrenciler sorunlarını dile getirmek istedikleri zaman şiddet uygulanıyor, çocuklar sorunlarını dile getirdiği zaman şiddet uygulanıyor; onur yürüyüşüne katılanlara, adalet arayan ailelere -beş yıldır Şenyaşar ailesi adalet arıyor, onlara- avukatlara, çiftçilere, hatta duruşma salonlarının önünde bile, Sincan'da bile avukat arkadaşlarımıza saldırı gerçekleştirildi ve avukat arkadaşların üstleri başları ve cübbeleri yırtıldı maalesef. Her şey güvenlik tehdidi olarak algılanıp devam ediliyor. Dün, Adana'da, il örgütümüz, Çukurova ilçe binasının önünde bir basın açıklaması yapmak istedi, basın açıklamasının saati ikiydi; ikiye on kala kolluk kuvvetleri tarafından çevrelendiler arkadaşlarımız, ilçe binasının önünde 30 metrekare kadar bir bahçe var, orada oturuyorlardı. "İçeri girin." diye baskı yapıldı; arkadaşlarımız içeri girmeyeceklerini, kendilerine ait olan bahçede oturduklarını ifade ettiler. "Hayır, oturamazsınız. Burada siz açıklama yapacaksınız." dediler, arkadaşlarımız da "On dakika sonra açıklama yapacağız, o zaman konuşuruz." dediler ama polis şiddetine maruz kaldılar. 7 arkadaşımız darbedildiği için rapor almak durumunda kaldı, İl Eş Başkanımızın boğazı sıkıldı ve arkadaşlarımız ilçe binasının içine zorla sokulduktan sonra, daha sonra da çıkışlarına izin verilmedi ve tek tek ya da en fazla iki iki çıkabilecekleri ifade edildi.

Şimdi, bunlar yapıldığı zaman, sanki bugüne kadar yapıldığı zaman arkadaşlarımızın hangisi geri adım attı? Hiçbiri geri adım atmadı, tam tersi her gün suçlar, güvenlik kuvvetlerinin suçları biraz daha birikerek devam ediyor yani güvenlik kuvvetleri bir şeyin önlemini almaktan ziyade suç biriktirmeye devam ediyor. Gazeteciler, yine aynı şekilde polis şiddetine maruz kalıyor. Mezopotamya Ajansı'nın muhabirleri, çalışanları gözaltına alındığı zaman senaryolar düzenlendi. İçeride arkadaşlar çıkarıldıktan sonra tekrar alındı, kamera düzeni kurulduktan sonra özellikle boyunlarına bastırılarak, sanki kendi egolarını tatmin etmek için insanlara şiddet uygulayarak o şekilde gözaltına aldılar ve araçlara bindirilirken de tekrar tekrar aynı şiddet uygulandı. Öğretmenler, Anayasa Mahkemesinin önünde açıklama yapmak istedi. Yine, onlara da aynı şekilde şiddet uygulandı ve önemli bir kısmı da gözaltına alındı, daha sonra bırakılmış olmakla birlikte gözaltına alınmaktan kurtulamadılar. Yine, Aleviler 8 Kasım'da Meclisin önünde, Mecliste geçmeye hazırlanan tasarıyla ilgili görüşlerini dile getirmek, bunun doğru olmadığını ve Alevilerin isteklerinin bu olmadığını ifade etmek için Meclisin önünde bir açıklama yapmak istediler, orada da yine polis şiddetine maruz kaldılar. Bazılarının kaburgaları zedelendi, bazıları şiddete maruz kaldı ve hastaneye kaldırılmak durumunda kaldılar. Yine, Amasra'daki maden faciasını protesto etmek isteyen insanlar da şiddete maruz kaldı ve orada da aynı durum söz konusu oldu.

Bununla yetinilmedi tabii, seçilmişlere de aynı şekilde şiddet uygulanıyor. 2019'da Diyarbakır'da yaptığımız bir açıklama sırasında benim sağ küçük parmağım kırıldı ve kolumdaki saat yere atılıp, çiğnenip parçalandı. Daha sonra, Remziye Tosun arkadaşımızın omurga kemiklerinde kırık oluştu şiddet sonucu. Musa Farisoğulları'nın gözünde görme kaybı oluştu. Yine, Hüseyin Kaçmaz'ın polis tarafından parmağı kırıldı. Habip Eksik'in ise üç yılda 3 yerden bacağı maalesef kırıldı, vekillerimizin bacakları kırıldı. Yine, vekilimiz Musa Piroğlu da engelli arabasından yere düşürülerek zor durumda bırakıldı. Bunların hiçbir tanesi söylendiği zaman kabul görmedi, tam tersi, önce Emniyet müdürleri, olmadı valiler ve olmadı Genel Müdürlük, o da olmadı İçişleri Bakanı çıkıp bunların arkasında durdu ve zaman zaman da "Sizi konuşturmadık, sizi yürütmedik, size açıklama yaptırmadık, oh olsun." diye İçişleri Bakanı açıklama yaptı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

KEMAL PEKÖZ (Devamla) - Yani sonuçta bir cezasızlık politikasıyla karşı karşıyayız. Bu cezasızlık politikası olduğu sürece, polis şiddeti teşvik gördüğü sürece kamuoyuna yapılan bu baskıların önü alınamayacak ve her gün biraz daha polis suç işlemeye devam edecek. Bu da toplumun demokratik bir ortama kavuşmasından ziyade her gün beraber yaşama umudunu ve iradesini kırmaya yönelik bir sonuç doğuracaktır. O nedenle bir an önce bu polis şiddetini teşvik etmekten vazgeçin. Bunun sizden bağımsız olduğunu düşünmüyoruz, sizin desteğiniz olmasa bunların hiçbir tanesi olmaz diyorum.

Saygıyla selamlıyorum sizleri. (HDP sıralarından alkışlar)