GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Dursun Önkuzu'nun şehadetinin 52'nci yıl dönümüne, Diş Hekimleri Günü'ne, Düzce'nin Gölyaka ilçesinde meydana gelen depreme, kadroya geçirilen taşeron işçilere, 4/B'lilerin sorunlarına, kamuya iş yapan küçük çaplı müteahhitlerin artan enflasyon ve inşaat maliyetleri yüzünden sıkıntı içerisinde olduklarına, kamuda çalışan denetim elemanlarının sorunlarına, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık'ın yaptığı açıklamaya, İYİ Partinin Göç Doktrini ve Stratejik Eylem Planı'na ve Türkiye İstatistik Kurumunun açıkladığı Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi'ne ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:6
Birleşim:24
Tarih:23.11.2022

ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Genel Kurulu saygıyla selamlarım.

Bugün merhum Dursun Önkuzu'nun şehadetinin 52'nci yıl dönümü. İnsan onuruna ve vicdanına sığmayacak şekilde işkencelerle hayatını kaybeden Önkuzu ağabeyimizi rahmetle anıyorum; mekânı cennet olsun, ruhu şad olsun.

BAŞKAN - Âmin.

ERHAN USTA (Samsun) - Bütün diş hekimlerimizin Diş Hekimleri Günü'nü kutluyorum. Onların sorunları var, sorunlarını da Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından çözümüne yönelik adımların atılması gerekmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepimizin bildiği gibi merkez üssü Düzce Gölyaka'da 5,9 büyüklüğünde bir deprem meydana gelmiştir. Allah'a çok şükür herhangi bir can kaybı olmamıştır. İstanbul ve Ankara'da ciddi şekilde deprem hissedilmiştir. Vatandaşlarımız arasında korku ve panik yaşanmıştır ve bütün vatandaşlarımıza geçmiş olsun diliyorum. Kalp krizi geçiren bir vatandaşımız var, ona Allah'tan rahmet diliyorum, yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum. Tabii, tesellimiz can kaybının olmaması ancak her zaman bu kadar şanslı olmayabiliriz. Depremle ilgili tedbirlerin alınması lazım. Maalesef iktidarın deprem konusunda herhangi bir tedbir almadığını çok net bir şekilde görüyoruz.

Diğer bir husus, şimdi, Düzce'de adalet binası ciddi hasar gördü, ağır hasar gördü. Kamu binalarının da nasıl depreme dayanıklı olmadığı bir kez daha gözler önüne serilmiştir. Bunlardan, hepsinden ders çıkarmak lazım ve depreme karşı Türkiye'yi ve milletimizi hazırlamak gerekir.

Değerli arkadaşlar, bu EYT düzenlemesiyle ilgili birtakım beyanatlar oluyor. Fakat burada EYT konusunu, onu ayrıca konuşuruz ancak burada sıkıntılı olabilecek bir durum ortaya çıkmaya başladı. Biliyorsunuz, kamuda çalışan bu taşeron işçiler daha önceden kadroya geçirilmişti, 2018 yılında. Bu düzenleme yapılırken 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 23'üncü maddesi var, bu madde şunu söylüyor, diyor ki: "Bu kadroya geçirilen istihdam süreleri hiçbir şekilde sosyal güvenlik kurumlarından emeklilik hakları elde ettikleri süreyi geçemez." Yani bu düzenlemenin çıkması durumunda, zorunlu olarak kadroya geçirilen bu kişilerin emekliliği gibi bir şey gündeme geliyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

ERHAN USTA (Samsun) - Bir yandan, işte, Hükûmet, EYT düzenlemesini geciktirirken, insanlar işte bir anda emekli olursa "Biz ne yaparız?" "Bunun altından nasıl kalkarız?" gibi kaygıları dile getirirken diğer taraftan da kendi yaptığı düzenlemeyle bir kesim insanı zorunlu olarak emekliliğe sevk etmesi çok yanlış olacaktır. Bizim beklentimiz, bu 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 23'üncü maddesinin düzeltilerek bu zorunlu emeklilik şartının kaldırılması gerekmektedir; bunun kaldırılmasını bekliyoruz.

Yine, Sayın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının beyanatlarında 4/B'lilerle ilgili bir kısım muğlak ifadeler yer alıyor yani 4/B'lilerin sorunlarının çözüleceğine ilişkin bir şey söyleniyor ama onların en büyük beklentisi 4/B'lilerin süreli süresiz ayrımı olmaksızın kadroya geçirilmesidir. Bu kadro konusu son derece önemlidir. Kamu hizmetlerinin sadece memurlar aracılığıyla yapılması zaten bizim İYİ Parti olarak sürekli savunduğumuz bir şeydi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.

ERHAN USTA (Samsun) - Dolayısıyla 4/B'liler içerisinde yeni bir mağduriyet yaratılmaksızın hepsinin kadroya geçirilmesini Hükûmetten bekliyoruz, düzenlemenin bu şekilde olmasını talep ediyoruz.

Şimdi, diğer bir sorun alanı, Sayın Başkan, biliyorsunuz, tabii ki Türkiye çok hızlı bir enflasyon yaşıyor, bu enflasyonun her yerde birtakım sonuçları oluyor; milletimizi derin bir yoksulluğa itti ama onun dışında bir sorun da bu kamu müteahhitleriyle ilgili hususlar. Tabii, iktidara yakın olan müteahhitlerin herhangi bir sorunu yok, onlar zaten dolar üzerinden hak edişlerini alıyorlar, onların herhangi bir sorunu yok. Ancak kamuya iş yapan böyle daha küçük çaplı bir kısım müteahhitler hakikaten bu artan enflasyon ve artan inşaat maliyetleri yüzünden çok ciddi sıkıntı içerisindeler. Bununla ilgili 2 defa düzenleme yapıldı ama bu düzenleme bu sorunları çözmekten son derece uzak yani 4-5 katına çıkan maliyetler var, bu maliyetleri dikkate alarak bir çözüm sunulması gerekiyor. Yani bu insanların iflas etmesi hakikaten ülke olarak hiç hayrımıza olacak bir şey değildir çünkü firmalar zor kuruluyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.

ERHAN USTA (Samsun) - Buralarda dünya kadar emek var, bu emeklerinin zayi olmaması lazım. Bu insanlar, bu firmalar eğer iflas ederse yarın bir gün devletin işi her zaman devam edecek, hakikaten rekabetçi bir ortamda ihale yapma imkânı da devletin olmayacaktır. Burada yüzde 15 şartı var, biliyorsunuz yüzde 15'in altında olanlara bir fesih hakkı veriliyor ama yüzde 15 çok yetersiz. Ya bunun düzeltilmesi lazım ya da artık bu işin altından kalkamıyorlar. Tabii, talep edilen şey şu: Enflasyon ve maliyetler dikkate alınarak bir düzenleme yapılması lazım, bir fark verilmesi lazım. Ama iktidar bunu yapmakta eğer biraz isteksiz davranacaksa şartsız fesih hakkının getirilmesi lazım ki bu insanlar iflas etmeden ve daha sonra bu tür ihalelere girmekten menedilmemesi gerekir.

Diğer bir sorun ve sürekli gündeme getirilen, tabii bunlar devlet memuru olduğu için biraz da denetçilerle ilgili sorunu söylemeye çalışıyorum. Devlet memurluğunun getirdiği bir kısım nedenlerle çok da fazla belki böyle her tarafta dolaşamıyorlar ama özellikle WhatsApp gruplarında "sessiz çığlık" diye bir kısım tabii sıkıntılar dolaşıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERHAN USTA (Samsun) - Bitireceğim Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.

ERHAN USTA (Samsun) - Konu şu: Yaklaşık devlette çalışan 17 bin denetim elemanı var. Tabii, biz bu iktidarın denetimi sevmediğini, denetçileri de sevmediğini biliyoruz. Denetim elemanları arasında, Sayın Başkan, değerli arkadaşlar, çok ciddi bir maaş farkı oluşmaya başladı. Yani bir bakanlık müfettişi ile bir mülkiye müfettişi, bir adalet müfettişi, hele hele bir Sayıştay denetçisi arasında, hemen hemen benzer işi yapan kişiler arasında çok ciddi bir maaş farkı oluşmaya başladı; bu, ciddi bir huzursuzluk yaratıyor. Tabii yüksek alana kimsenin bir şey dediği yok, o yüksek alanların da zaten hani geçinmelerini zor sağlayacak maaşlar bunlar çünkü denetim elemanları dünyanın her yerinde biraz daha refah seviyesi yüksek olan insanlardır ki işini tarafsız, bağımsız bir şekilde yapabilsin, hiç kimsenin etkisi altında kalmasın. Bu anlamda denetçiler arasındaki bu farklılığın mutlak surette düzeltilmesi lazım. Özellikle vergi müfettişlerinde de çok ciddi sorun var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.

ERHAN USTA (Samsun) - Toparlayacağım Başkanım.

Efendim, bunlar milyarlarca liralık denetim yapıyorlar fakat çok cüzi maaşlarla ve ciddi adaletsizlikler içerisinde işlerini yapmaya çalışıyorlar. Bu dengesizliğin bir an evvel giderilmesini Hükûmetten talep ediyoruz.

Şimdi, bugün, Aile Bakanı Derya Yanık'ın bir açıklaması oldu; Türkiye'nin sığınmacılara kendi öz kaynaklarından 45 milyar dolar harcadığını ifade etti. 45 milyar dolar, TL olarak bakarsak bugünkü kurla yaklaşık 855 milyar lira yapıyor; bu da 2022 bütçesinin üçte 1'i kadar bir bütçedir, bu çok yüksek rakamdır. Tabii, bu ülkenin çocukları, insanları doğal gaz faturalarını ödeyemezken, elektrik, ulaşım sorunlarını düşünürken, emekli kiralarını ödeyemezken, evine çocuklar için süt alınamazken akıl dışı politikalar sonucunda bu kadar yüksek bir maliyetle karşı karşıya kalmış olmamız son derece düşündürücüdür. Dış politikada yapılan bu yanlışların, efendim, kişisel politika oluşturmanın getirdiği yanlışların bedelini maalesef Türk milletine ödetiyor iktidar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERHAN USTA (Samsun) - Bitireceğim Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun.

ERHAN USTA (Samsun) - Şunu sormak istiyoruz: Yani 45 milyar doları harcarken kime sordunuz? Bu milletin onayını aldınız mı? Bu, bir. İkincisi, harcadığınız bu para ne işe yaradı? Yani sığınmacılar sorunu devam ediyor ve sayısı azalmadığı gibi artarak devam ediyor. Dolayısıyla tabii, bu terör sorunları, işte, İstiklal Caddesinde yapılan son patlamadaki şeyin bura kaynaklı bir şey olduğunu herkes biliyor. Asayiş sorunlarına yol açıyor, demografi sorununa yol açıyor. Yani hasılı Türkiye açısından hakikaten beka sorunu diyebileceğimiz bir sorun ortada duruyor ancak bunun çözümüne yönelik hiçbir adımın atılmadığını maalesef üzülerek görüyoruz. Eğer iktidar hiçbir şey bilmiyorsa İYİ Parti olarak biz "Göç Doktrini ve Stratejik Eylem Planı" diye bu konunun çözümüne ilişkin bir strateji açıkladık. Lütfen, Hükûmetten istirhamımız oralara baksınlar, Türkiye'nin bu sorunu çözülsün.

Son konu olarak, Sayın Başkan, müsamahanıza sığınarak, Türkiye İstatistik Kurumu tarım girdi endeksini açıkladı yani tarım girdilerindeki maliyetin ne olduğunu açıkladı, son rakam olarak yüzde 138.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

ERHAN USTA (Samsun) - Bitireceğim Sayın Başkan.

Gübrede çok daha yüksek, mazotta çok daha yüksek ama ortalamanın yüzde 138 olduğunu söyledi. Bunun doğru olduğunu kabul ediyoruz. Şimdi, tarım destekleri ile tarımsal girdilerdeki artış arasında bir paralellik olması lazım. Şimdi, bakıyorsunuz, 2021 yılında -daha geriye gitmiyorum, geriler de çok kötü- tarımsal maliyetler yüzde 46 artmış, tarım desteklemesi yüzde 10 artmış. 2022 yılında maliyetler yüzde 138 artmış, tarım bütçesi yüzde 63 artmış. Bakın, sadece bu son iki yılda buradan kaynaklanan yani maliyetlerdeki artışın desteklemeye yansıtılmamasından kaynaklanan maliyet, çiftçilere olan maliyet 35 milyar TL'dir, bu çok yüksek bir rakamdır. Bu girdi maliyetleri dikkate alınarak tarım bütçesinin hazırlanması lazım. Maalesef, görüyoruz ki şu anda görüşmekte olduğumuz 2023 bütçesinde de tarımsal destekleme için ayrılan kaynak son derece yetersizdir.

Çok teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.