GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Polis Yüksek Öğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:24
Tarih:23.11.2022

MHP GRUBU ADINA AHMET ÖZYÜREK (Sivas) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 366 sıra sayılı Polis Yüksek Öğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin ikinci bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubum adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Konuşmamın başında, hain terör saldırısında şehit olan vatandaşlarımıza Cenab-ı Allah'tan rahmetler niyaz ediyor, başımız sağ olsun diyorum, yaralı vatandaşlarımıza da acil şifalar diliyorum.

Başta Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere geleceğimizin teminatı tüm öğretmenlerimizin de 24 Kasım Öğretmenler Günü'nü kutluyorum.

Toplumsal ihtiyaçlarımızın ilk sırasında hiç kuşkusuz güvenlik ihtiyacımız yer almaktadır. Güvenliğin bulunmadığı yerde demokrasiden, özgürlükten ve insan haklarından söz edilmesi mümkün değildir. İnsanın varoluşuyla birlikte ortaya çıkan öz güvenlik ihtiyacı, toplumların devletleşmesi sürecinde millî güvenlik ihtiyacına dönüşmüştür. İçinde bulunduğumuz çağda suç ve şiddet unsurları çeşitlenerek artmakta, buna bağlı olarak güvenlik ve tehdit algısı değişmektedir. Temel hak ve hürriyetleri esas alarak vatanımızın iç güvenliği ve asayişini, devletimizin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü, kamu düzenini korumak gibi önemli misyonlara sahip İçişleri Bakanlığı, vazifelerini ifa ederken etkinliği sağlayabilmek için değişen koşullara hızla uyum sağlamalıdır. Değişen koşullara uyum sağlamak ise birtakım yasal düzenlemeleri ve mevzuat değişikliklerini zorunlu kılmaktadır. Bu çerçevede, görüşmekte olduğumuz kanun teklifiyle, kolluk birimlerinde görev yapmakta olan personelin eğitim kalitesini artırmak amacıyla polis amirliği eğitimi yeniden düzenlenmektedir. Öyle ki ülkemiz genelinde emniyet ve asayiş hizmetlerinin yerine getirilmesinde etkinliğin sağlanması, kolluk personelinin çağdaş dünyada polislik mesleğinin gerektirdiği bilgiye ve donanıma sahip olmasıyla doğrudan ilişkilidir. İç güvenlik hizmetlerinin sağlanmasında görevli kolluk personelinin hukuk devleti ve insan hakları gibi çağdaş değerleri özümsemiş olması da hizmet niteliğini doğrudan etkileyecek faktörlerden biridir. Bu gerekliliklerin sağlanması ise ancak kolluk birimlerinde görev yapan amir ve memur sınıfı personelin eğitim kalitesini artırmasıyla mümkün olabilecektir.

Teklifle 4652 sayılı Polis Yüksek Öğretim Kanunu bünyesinde yapılacak değişiklikler neticesinde, Polis Akademisi bünyesinde lisans eğitimi verecek İç Güvenlik Fakültesi kurulması planlanmaktadır. Böylece, İç Güvenlik Fakültesine lise ve dengi okullar bünyesinde öğrenci alınması ve polis memuru olmak için, polis meslek yüksekokullarında ön lisans eğitimi alan başarılı öğrencilere de ilk defa dikey geçiş yoluyla lisans eğitimi almanın ve bu suretle polis amiri olmanın önü açılmaktadır.

Ayrıca, teklifle, fakülte ve Polis Amirleri Eğitimi Merkezi öğrencilerine ödenecek harçlıklara ve zorunlu hizmet süresine ilişkin düzenleme yapılmaktadır.

Emniyet teşkilatında çağın gereklerine uyum sağlanması noktasında yabancı dil bilmenin önemi nedeniyle, teklifle öngörülen fakülte eğitiminde yabancı diller için bir yıllık hazırlık eğitimi getirilmesi düzenlenmektedir.

Ek olarak, Polis Amirleri Eğitimi Merkezinin yeniden yapılandırılmasıyla birlikte, meslek içerisinde polis memurlarının polis amiri olarak yetiştirilmelerine ve gereklilik duyulan uzmanlık alanlarında örgün eğitim veren üniversitelerin ilgili fakülte mezunlarının da polis amiri olabilmelerine olanak tanınmaktadır.

Diğer yandan, teklifle düzenleme getirilen İçişleri Bakanlığının bağlı kuruluşu olan Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı, afet ve acil durumlara ilişkin tek yetkili kurum olup gerek ilgili diğer bakanlıklar gerekse sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği içerisinde faaliyetlerini yürütmektedir. Bu çerçevede, afet ve acil durum ile sivil savunmaya ilişkin hizmetlerin ülke düzeyinde etkin bir şekilde gerçekleştirilmesi hususu Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının görev ve sorumluluk alanındadır.

Yine, İçişleri Bakanlığına bağlı Göç İdaresi Başkanlığı, göç alanına ilişkin politikaları uygulamak; kurum ve kuruluşlar arası koordinasyonu sağlamak; yabancıların Türkiye'ye gelişleri, Türkiye'de kalışları, Türkiye'den çıkışları ve sınır dışı edilmeleri ile uluslararası koruma, geçici korumayla ilgili iş ve işlemleri yürütmek üzere faaliyetlerde bulunmaktadır. Her iki kurumun da yeniden yapılanması çerçevesinde, kurumlar bünyesinde teftiş, denetim ve idari soruşturmalara ve bu hizmetleri yürütecek nitelikli personele olan ihtiyaç artmıştır. Kurumlar bünyesinde denetçi kadrolarındaki eksiklik için atamaların yapılması ve söz konusu personelin yetiştirilmesi için gereken sürenin uzun bir zaman alabileceği değerlendirilebilmektedir. Bahse konu problemin kısa bir süre içerisinde aşılabilmesi için 5902 sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığıyla İlgili Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun ve 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu'nda yapılacak düzenlemelerle bu kurumların denetçi kadrolarına naklen atama yoluyla personel istihdamının sağlanması yoluna gidilmiştir. Böylelikle, getirilen düzenlemeler her iki kurum için de yetişmiş insan kaynağından faydalanma ve kurumsal kapasitenin artırılması amacıyla gözetilmiştir. Kanun teklifiyle gerek birinci bölümde bahsedilen Anayasa Mahkemesinin iptale ilişkin gerekçeli kararına uyularak 442 sayılı Köy Kanunu'nda yapılan düzenlemelerle -köy korucularının disiplin suçlarına ve cezalarına ilişkin uygulamadaki boşluğun doldurulması hususunda- gerekse İçişleri Bakanlığına bağlı kuruluşların daha verimli ve etkin bir şekilde çalışmalarının sağlanması hususunda yapılan mevzuat düzenlemeleriyle amaçlanan faydalarının sağlanacağına inanıyorum.

Buradan da İçişleri Bakanıma seslenmek istiyorum: Aynı zamanda polis meslek eğitim merkezlerinde eğitim görmek isteyen ön lisans mezunları, POMEM öğrenci alımlarında ön lisans mezunu öğrenci kontenjanlarının artırılmasını talep ediyorlar. Biz de buradan, değerli Emniyet teşkilatımızın mensubu olmak isteyen mezunlarımızın talebini Sayın İçişleri Bakanlığımıza iletiyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sivas'ımızla ilgili de bazı konulara değinmek istiyorum. Sivas'ımızla ilgili olarak daha önce de gündeme getirdiğimiz, 6'ncı bölge teşviklerinden faydalanmasıyla ilgiliydi. 6'ncı bölgeden Sivas'ımız faydalanmaktadır, Demirağ Organize Sanayi Bölgemizi Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sanayi Bakanımız teşvik kapsamına aldı fakat burada Sivas'ımızdan Demirağ Organize Sanayi Bölgemizin haricinde 1'inci OSB Bölgemiz vardır. Burada yaklaşık 270 fabrikada yaklaşık 12 bin çalışanın ve yeni yatırımcıların olması sebebiyle Demirağ Organize Sanayi Bölgesi ile 1'inci OSB'nin arasında bir rekabet ortamı oluşmuştur. O yüzden de diyoruz ki: 6'ncı bölge özel teşvikini sadece Demirağ Organize Sanayi Bölgesi olarak değil 1'inci OSB'yi de kapsayacak şekilde yani Sivas'ımızı tam olarak kapsayacak şekilde istiyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımıza ve Sanayi Bakanımıza da buradan ricada bulunuyoruz; Sivas'ımızla ilgili bu taleplerimiz karşılanırsa hemşehrilerimizle birlikte memnuniyetle karşılayacağız inşallah.

Yine, Sivas'ımızda bizim demir çelik fabrikamız var arkadaşlar. Bu demir çelik fabrikamızda yaklaşık -yani ben tahmin ediyorum ki- beş yıldır çalışan işçilerimiz var, 650'ye yakın çalışan işçimiz var. Bu çalışan işçilerimizin dönem dönem SSK'lerinin yatmadığı... "Dönem dönem, hatta iki yıl, üç yıl maaş alamayan insanlar var burada. Daha önce burası, demir çelik fabrikamız bir kurumdu, resmî kurumdu, sonra burası özelleşti. Özelleştikten sonra 650 çalışanımızın... Yani bir insan bir ay mağdur edilir, iki ay edilir, üç ay edilir ama beş yıl üzeri... 650 çalışanı 4'le çarptığınızda 3 bin aileyi düşünün yani 3 bin aile geçimini buradan sağlamakta ama çalıştığında alın terini demir çelik fabrikasından alamamaktadırlar. Biz de diyoruz ki: Ya, burada bir mağduriyet var, bu mağduriyet kısa süreli de değil, uzun süreli bir mağduriyet yaşıyor arkadaşlarımız burada. Artık, arkadaşlarımız çocuklarını okula gönderemiyorlar çünkü ihtiyaçlarını karşılayamıyorlar. Aynı zamanda, yaşamlarını sürdürebilmek için, yaşam mücadelesini yapabilmek için diğer gıda veya benzeri ihtiyaçlarını da karşılayamıyorlar. Demek ki bu demir çeliğe yetkililerin bir an önce müdahale etmesi gerekiyor. En azından burada çalışan 650 işçimizin... Eğer burası durdurulacaksa tazminatlarının, geçmişe dayalı ödemelerinin alınmasıyla beraber, ya kapatılsın ya da bu demir çeliği yetkililerin mutlaka gelip incelemeleri ve buraya da destek olmalarını ve demir çeliğin de düzgün bir şekilde orada işler hâle getirilerek hem demir çelik fabrikasının orada kalıcı olmasını sağlamalarını istiyoruz hem de çalışanlarımızın artık mağduriyetinin kalkmasını istiyoruz çünkü orada çalışan 650 işçimiz ciddi anlamda mağduriyet yaşıyor.

Ben buradan, tekrar Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulundan sesleniyorum yetkililere: Artık bu demir çeliğe bir an önce sahip çıkın ve gereğini yapın çünkü insanlar artık mağdur olmaktan bıktı, biz de gerçekten bunu dile getirmekten yorulduk.

Teşekkür ediyorum bununla ilgili de.

Son olarak da Sivas'ımızın tarımsal üretimi konusuna değinmek istiyorum. Sivas'ımız toprağıyla ve çiftçileriyle ülkemizde tarımsal verimliliğin artırılmasına katkı sağlama noktasında büyük bir potansiyele sahiptir ancak Sivas'ımızda yaşanan kuraklık, ilçelerimizde çiftçilikle uğraşan vatandaşlarımızın mağduriyetine neden olmaktadır. Devletimiz tarafından hayvansal ve bitkisel üretim yapan çiftçilerimize verilecek doğrudan veya dolaylı desteklerin artırılması çiftçimizin refahının artırılmasına katkı sağlayacaktır. Böylelikle, Sivas'ımızda tarım arazilerinin etkin şekilde kullanılmasıyla bu alandaki potansiyelin ortaya çıkması sağlanabilecektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz kanun teklifimizin vatanımıza ve milletimize hayırlı olmasını diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)