| Konu: | Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 26 |
| Tarih: | 29.11.2022 |
HDP GRUBU ADINA MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, partim ve grubum adına görüşülmekte olan 365 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin birinci bölümü üzerine söz almış bulunmaktayım. Sizleri ve kamuoyunu saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, bugün Tütün Yasa Teklifi'ni görüşüyoruz. Tütünüyle tanınan bir il olan Bitlis'in milletvekili olarak yerli tütün üretiminin ve tütün üreticisinin içinde bulunduğu durumu görmek gerçekten beni en fazla üzen konulardan biridir. Türkiye'de ilk ve tek özel sigara fabrikası Bitlis'te kuruldu; hatta Turgut Özal "Bitlis tütünüyle yapacağımız bu sigaraya hiçbir yabancı sigara rakip olamaz." demişti fakat yönetim kurulu zaafından faydalanan Rothmans, British American Tobacco Company ortağı olan firma allem etti, kallem etti fabrikayı kapattırdı. Kâr marjı bu kadar yüksek bir malın fabrikasının zarar gerekçesiyle kapatılması akıl almıyor. Bu uzun bir mesele, burada bunu anlatmaya da vaktim yok.
Hepinizin hatırlayacağı üzere, TEKEL fabrikaları özelleştirilerek insanların bir gecede işsiz ve aşsız kalmasına sebep olundu. Maalesef AKP iktidarının çok uluslu şirketlerin çıkarlarını koruyan politikaları, tütünü hem ilimin hem de bu memleketin bağrından sökmüş, tütün üretimiyle uğraşan emekçinin de yaşadığı yerlerden göç etmesine sebep olmuştur. TEKEL fabrikası özelleştirilirken tütün üreticisine de alternatif ürün önerileceği ve alım garantisinin devlet tarafından verileceği sözü verilmişti. Gerçek anlamda bir tarım politikası olmadığından bu sözler de unutuldu. Bakıldığı zaman, AKP'nin iktidara geldiği yıllarda yıllık 350-400 bin ton tütün üretimi gerçekleşirken 2019'a doğru bu üretim 50 bin tona kadar düşmüştür. 2006 yılında 252 bin üreticisi olan tütünün 2019'da üretici sayısı 50 bine kadar gerilemiştir. Sadece Bitlis'te 26 bin aile tütün üretimi gerçekleştiriyordu, Bitlis TEKEL Fabrikasında 600 kişi istihdam ediliyordu. 1925'te başlayan Bitlis'in tütün üretimi, AKP'nin ilk on yılında yerle bir edildi. Tabii, Bitlis özelinde anlattığım husus, Türkiye genelinin makûs talihi hâline geldi.
Değerli milletvekilleri, 28/10/2020 tarihinde yayımlanan 7255 sayılı Kanun ile 4733 sayılı Kanun'un 6'ncı maddesine "Tütün mamulü üreticilerinin, bir takvim yılı içinde yurt içi piyasaya arz amacıyla ürettikleri ve ithal ettikleri; sigara, nargilelik tütün mamulü sarmalık kıyılmış tütün mamulü ve pipoluk tütün mamulü kategorilerinde kullandıkları toplam tütünün, kategori bazında en az yüzde otuzunun Türkiye'de üretilen tütün olması zorunludur. Cumhurbaşkanı, bu oranı yüzde kırkbeşe kadar artırmaya yetkilidir." hükmü eklenmişti. Ne oldu bu maddeye? Yerli tütün yüzde 40'lardan yüzde 10'lara gerilemiş, kanunla bile şirketlere söz geçiremiyorsunuz. 2022 yılı için yüzde 17, 2023 yılında yüzde 21, 2024 yılı için yüzde 25 yerli tütün kullanması gereken şirketler ne kadarını kullanıyor ve ne kadar kullanacak? "Millî ve yerli" narası atan Hükûmet, Türkiye tütünü, geçmişte bütün dünyada ün yapmış bir üründü; British American Tobacco karteline teslim olundu. Togg araba yapıyorsunuz da yerli sigara mı yapamıyor, üretemiyorsunuz? Sigara üretmek araba üretmekten çok daha kolay bir iştir. Araba üretimi için, dizaynı için İtalyanların, motoru için Almanların, pili için Çinlilerin kapısını çalmaya gerek yok. Bunu yaparak hem döviz transferini önleyebilir, aynı zamanda ihracat yaparak da döviz girdilerini artırabilirdiniz. Öyle yüzde 50'sini dışardan getirmeye de gerek yok; tamamı yerli üretim olur ama işinize gelmiyor. Her vesileyle yakındığınız dış güçlerle ülke zararına ekonomik iş birliği yapıyorsunuz. Şimdi de vergi kaybını bahane ederek bu teklifi hazırlıyorsunuz. Bir yandan vergi kaybından bahsediyorsunuz, diğer yandan sürekli artan bir ÖTV söz konusu. Daha önce devlet tekelindeyken konulan yasaklar vergi kaybı olarak görülüyordu, şimdi ise sigara kartellerinin gelir kaybını önlemek için konulan yasaklar bunlar. İnsanlar ekonomik olarak geçinemiyor, hayat pahalılığı altında ezilmiş durumda; siz, hâlâ vergi kaybından bahsediyorsunuz. Sizin büyük büyük rakamlarla anlattığınız vergi kayıplarının binlerce katı Merkez Bankasında bir gecede yok edildi. Yandaş firmaların yüzlerce milyon hatta milyarlık vergi borçları siliniyor, affediliyor. Uyguladığınız vergi politikalarıyla insanları sigara almaktan değil, bandrollü sigara almaktan vazgeçiriyorsunuz. Sigaraya pahalıya ulaşan insan, gidiyor, tütün almayı tercih ediyor; bu durumun sebebi sizsiniz. Tütünü salt bir şekilde sağlık ya da vergi olarak ele almak kadar yanlış bir yaklaşım da olamaz.
Ekonomik açıdan da önemli bir tarım ürününden bahsediyoruz. 2020 yılında 51.845 ton tütün ihracatı yapılıyor fakat karşılığında 115 bin ton tütün ithalatı gerçekleştiriliyor; sattığınızın 2 katı tütün alıyorsunuz. 279 milyon dolar kazanıyorsunuz, 562 milyon dolar ödüyorsunuz. Bu nasıl bir ticaret anlayışıdır anlamak mümkün değil. Kendimizin üretebileceği tütünü niçin ithal ediyoruz? Tütün ihracatı yapabilecek bir ülkenin yerli tütün üretimi üzerinde uyguladığı despot politikalar maalesef tütün ihracatını da olumsuz etkilemiştir. 2018 yılında 1 milyar doların üzerinde ihracat yapıldı, 2019-2020 yıllarında 900 milyon dolar, 2021 yılında 783 milyon ve son olarak da 2022 yılının ilk dokuz ayında 588 milyon dolarlık ihracat yapıldı. Üretimde yaşanan düşüşün ihracattaki yansımaları görülüyor. Tabii, bu üretimdeki düşüş politik tercihinizin yansımasıdır.
Değerli milletvekilleri, bu işi bir mantığa oturtmak lazım. "Vergiler artsın; gençler, çocuklar ulaşmasın." mantığı eksik bir mantıktır. Zaten tütün mamullerinin 18 yaş altı insanlara satışı yasak. Emin olun, bugün, gençler sigaraya ulaştığından daha kolay uyuşturucu maddelere ulaşıyor.
Yerli tütün üretimini desteklemek lazım. Bunun ticari bir faaliyet olduğu gerçeği düşünülerek ve bölgesel olarak dünyanın en kaliteli tütününü yetiştirebilecek bir konumdayken bunu yok saymak akıllıca değil, yerli üreticiyi toprağından, tarlasından, işinden koparmak mantıklı değil.
Özellikle, 3'üncü ve 5'inci maddelere de değinmek istiyorum. Bu maddeler aslında tütün sektörüne iktidarın vurduğu ve vurmak istediği darbenin bir yansımasıdır.
3'üncü maddeye göre, tütün mamulleri üretmek isteyenlerden sigara, makaron, yaprak sigara kâğıdı ve sigara filtresi için yıllık 2 milyar adet, diğer tütün mamulleri içinse en az 15 ton üretim yapabilecek tütün hazırlama bölümleri dâhil tam ve yeni teknoloji tesis kurmaları istenmektedir.
Yine, 5'inci maddeyle de tütün mamulleri ve alkollü içecek üreticilerinden 50 milyon TL'ye kadar teminat alınması öngörülmektedir. Bu da bize şunu gösteriyor ki ya AKP tütün üreticisini düşürdüğü durumun farkında değil ya da üretimi baltalamak amacıyla kanunları bir sopa olarak kullanıyor.
Artık Türkiye'de borçlanmadan hiçbir üretim faaliyetinde bulunamazsınız. Hele ki tütün gibi baskılanan bir ürünün üreticisinden böylesine bir teminat beklemek -deyim yerindeyse- bir aymazlıktır. Özellikle, tütün mamulleri üretmek isteyenlerden beklenen, yeni teknoloji tesisi duyarlılığı, açıkça "Üretme." demenin bir şeklidir. İşsizlikle, yoksullukla, yolsuzlukla savaşacağınıza emekçiyle, üreticiyle savaşıyorsunuz. Küçük aile işletmesi olan tütün üreticileri kendilerine pazar da buluyorsa bunu niye kısıtlıyorsunuz? İşsizlik oranı bu kadar yüksek bir ülkede üreten, emek veren, para kazanan insanları durdurmak değil, teşvik etmeniz gerekir. Bu kanun teklifinin, tütün kartellerine teslimiyetten, onların taleplerini yerine getirmekten başka bir anlam taşımadığı açık ve ortadadır.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)