| Konu: | Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 26 |
| Tarih: | 29.11.2022 |
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tütün, ülkemizde tarıma vurulan darbenin adıdır.
Şeker pancarı, tütün, pamuk, çay stratejik ürünlerdir; ekim alanları, üretici, çiftçi sayıları, üretimleriyle ilgili ülkemizin, tarımın lokomotif ürünleriydi. Yirmi yıllık AKP iktidarları, tarımın stratejik ürünlerine de büyük engeller yarattı; yabancı tekellere boyun eğildi, tarım adım adım ithalatçı bir sürece savruldu, ülke kendi kendine yeter olmaktan çıkarıldı, 21 üründe arz açığı oluşturuldu.
Tütün, cumhuriyet süresince başlı başına tarımdaki dönüşümün simgesidir. Cumhuriyet öncesi "Tütün Rejisi" adıyla bir tür kapitülasyon olarak yabancı sermayenin denetiminde olan tütün sektörü, cumhuriyet sonrası ekonomi ve istihdamda önemli bir yer tutmuştur. Cumhuriyetin ilk yıllarında, Türkiye'nin toplam dış satım gelirinin yüzde 40'ını tütün oluşturuyordu.
Tütün otsu bir bitkidir. İnce, küçük yapraklı, iyi yanan, aromalı, şark tipi tütün ülkemizde yaygın yetiştiriliyordu. Sulama suyu sorun olan ülkemizde, şark tipi tütünler kurak tip olmaları nedeniyle sulanmadan üretiliyordu. Ürün bazında yapılan desteklemelerle üretici için ciddi bir gelir kapısıydı. 2002 yılında çıkarılan 4733 sayılı Tütün Kanunu'yla tütünde adım adım geriye gidiş başlatıldı. Tütünde destekleme alımlarına son verildi, tütün üretici sayısı düşerken tütün üretim miktarı da düştükçe düştü. Tütün fiyatlarında artan girdi maliyetleri karşısında üretici üretimden vazgeçme noktasına sürüklendi, sözleşmeli üretim tüketici için mağduriyet yarattı.
Tütün üretimi emek yoğun bir faaliyet gerektirdiği için tarımsal alanda geniş bir istihdam olanağı sağlıyordu, binlerce tarım işçisi ve fabrika işçisi işinden oldu. Çiftçinin kendi başına dilediği gibi üretim yapması yasayla engellendi, küçük aile tipi işletmeler bitirilip onların tütünden koparılmasıyla çok uluslu şirketlerin her istediğine kapı aralandı. Son süreçte, tütün üretimi yüzde 200, çiftçi sayısı yüzde 600 kayıplara ererken ithalatta rekorlar kırılır noktaya gelindi. Düşük kapasiteli ve yerli tütünden imal edilecek sigaraların imalatlarının da önü kesilip pazar çok uluslu şirketlere teslim edildi. Süreçte tütün ihracatı yapan ülkemiz artık dış alımcı konuma getirildi. "Tütünde serbest piyasa şartları oluşacak, geliriniz daha çok artacak." diyen propagandaların içi boş çıktı, olan çiftçiye oldu.
Dünya sektöründe önemli ve etkin olan çok uluslu şirketler ülkemizi yol geçen hanına çevirdi. Tütün bahane, çok uluslu şirketlerin kazancı ise şahane arttı. Yerli, millî sigaralar yok olurken yabancı markalar sigaralarda piyasayı ele geçirdi. Samsun, Birinci, Bafra, Yaka, Tokat, 2005 sigara markaları yok oldu; yabancı markalar Türkiye'nin her tarafında satılır noktaya geldi. Kafayı tek tütüne takan iktidar vergi, ceza, baskı yoluna da gitti. Amaç sağlık olsa yabancı tekeller neden farklı markalarla cirit atıyor? "Sigarayla mücadele" diyerek ülke tütünüyle mücadeleye geçildi. Sigara sağlığa zararlı ancak insan sağlığına zararlı olan her şeyle iktidar neden böyle mücadele etmiyor? "Minareyi çalan kılıfını hazırlar." atasözünü burada anmak istiyorum. AKP, alkol ve özellikle tütünle mücadele ettiğini söyleyip tütün ürünleri ve alkol vergilerini artırıyor. İnsan için yalnız alkol, sigara öldüren, sağlığı bozan olsa çok haklılar da her zararlı olana niye gerekli tepkiyi göstermiyorlar? Örneğin, bilim insanları nişasta bazlı şurubun, sentetik tatlandırıcının sağlığa zararlı olduğunu söylüyorlar ama bunlar ülkemize AKP döneminde giriş yaptı. GDO'lu yemlerle hayvanlar besleniyor, onların olumsuz etkisinin ne olduğu konusunda hâlâ bir bilimsel açıklama raporu sunulmuyor. Asbestli su boruları değiştirilmiyor, insanların oradan su içmesine göz yumuluyor. Önemli tarım bölgelerinde, derelerde canlı yetişmiyor, onlarla tarım alanları sulanıyor. Bu konularda ise gereği yapılmıyor.
2002 yılında 405.882 olan tütün üreticisi de 60 binlere geriledi. 2008 yılında TEKEL'in özelleştirilmesiyle tütün alımı sona erdirilmişti, o günden bu yana tütün üreticileriyle ilgili düzenlemeler de hep çiftçinin aleyhine gerçekleşiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
ÖMER FETHİ GÜRER (Devamla) - Teşekkürler Başkan.
Değerli arkadaşlar, bakınız, alkol de sigara da insan sağlığına zararlı ama bundan en çok faydayı kim sağlıyor? Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarları döneminde vergi artırılıyor. Bakana bir soru önergesi verdim; 2019 yılında 14 milyar 7 milyon, 2020 yılında 16 milyar 5 milyon özel tüketim vergisi alınıp kamudakilere maaş olarak dağıtılmış yani sigaradan, alkolden vergi alıyorsunuz ama ondan elde ettiğiniz gelirin de çalışanların maaşları olarak dağıtımını sürdürüyorsunuz, bu ne yaman çelişki dedim. Yani bir yerde bitirme noktasında olduğunuz üründen, mücadele ettiğinizi söylediğiniz konuda sağladığınız vergi de hazineye önemli bir gelir olarak giriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖMER FETHİ GÜRER (Devamla) - Bu bağlamda, çiftçi için, üretici için tütünle ilgili yapılması gereken destekler yerine, onlara köstek olunuyor ve üretim ne yazık ki ülkemizde geriye düşürülüyor diyor, herkesi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)