GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:26
Tarih:29.11.2022

MUSA PİROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, Şanlıurfa'da, İstanbul'daki bir özel üniversitenin rektörünün resmî plakalı arabasının içinden 74 kilo uyuşturucu çıktı. Buna benzer olaylar daha önce de yaşandı. Çakarlı bir araba Ankara'da yakalandı, içinden uyuşturucu çıktı. Diplomatik pasaportla komşu bir devlete geçen bir vatandaşın çantası arandı, içinden uyuşturucu çıktı. İçişleri Bakanı geçen gün açıklama yaptı, "3,5 ton uyuşturucu yakaladık." dedi. Şu soruya cevap vermedi ama: 3,5 ton uyuşturucu bu ülkeye nasıl girdi, kim getirdi? Sınırlarında kuş uçurtmadığınız bu ülkenin içinde uyuşturucu tacirleri nasıl bu kadar rahat cirit atıyor? Sırp uyuşturucu baronları, İtalyan uyuşturucu baronları buralarda nasıl geziyor? Şu sorulara cevap vermiyorsunuz: Söylüyorlar, gemiciklerle Venezuela'dan, Kolombiya'dan gelen uyuşturucular İzmir'in, Mersin'in, İstanbul'un kenar limanlarına taşınıyor, ülke bir uyussşturucu şirketine, neredeyse bir uyuşturucu tarlasına döndü, sokağa yayıldı; cevap yok.

Bu sahneler yeni değil ama 1993'te de benzeri olmuştu. Kürt halkına karşı amansız bir mücadelenin, savaşın yürütüldüğü, azgın bir şovenizmin, azgın bir inkârcılığın yürütüldüğü, binlerce köyün yakıldığı, yıkıldığı, sokaklarda insanların öldürüldüğü o 93 sürecinde panzerlerin içinden uyuşturucu çıkıyordu, devlet görevlilerinin elinden uyuşturucu çıkıyordu ve biz o zaman dedik ki o uyuşturucu parası, o savaşı koordine etmek için kullanılıyor. Ben soruyorum: Bugün gelen uyuşturucunun parası nereye gidiyor, hangi savaşı koordine ediyor?

Savaş budur. Savaş, ülke topraklarının uyuşturucu baronlarına, suç çetelerine açılmasıdır. Savaş, insanların ölmesi, ülke ekonomisinin yağmalanması, yoksulluğun doruk yapmasıdır. Savaş, bu iktidarı, bu iktidar blokunu birleştiren temel unsurdur. Bu iktidar bloku Kürt halkına karşı düşmanlık siyaseti ve savaş politikaları üzerinden yan yana geldi ve şimdi Amerika'nın kapısında, şimdi Putin'in kapısında Rojava topraklarına yeni bir saldırı için kulis yapıyor, dolanıyor.

Herkes şunu bilmek zorunda: Bu savaş, bu iktidarın ayakta kalma savaşıdır. Eğer bu iktidardan rahatsızsak, bu sömürü düzeninden, yolsuzluktan, bu çamura batmışlıktan, bu suça bulaşmışlıktan rahatsızsak, devlet raporlarıyla, Sayıştay raporlarıyla ortaya çıkarılan suçun hesabını sormak istiyorsak yani bu saltanatı yıkmak istiyorsak bunu var eden savaşa karşı çıkmak zorundayız. Savaş, bütün toplumun Kürt halkına karşı düşman olması; savaş, aslında muhalefetin bilerek ya da bilmeyerek iktidarların arkasına dizilmesi demektir çünkü savaş şovenizmdir, savaş halka karşı düşmanlıktır. Bu iktidar bu savaştan besleniyor.

Şimdi, Taksim'de bomba patlıyor, kimse üstüne gitmiyor; roketler atılıyor, kimse üstüne gitmiyor. Mesela, kimse şunu hatırlamıyor: Bu ülkenin Millî İstihbarat Başkanı -"tape"lerde açığa çıkıyor ki- "Bir yerlerden atarız 3-4 roket, savaş çıkarırız." diyor; roketler atılıyor, kimse bu soruyu sormuyor, bunu hatırlamıyor, hatırlamak istemiyor; savaş budur. Savaş gözün kapanması, kulağın tıkanmasıdır ve ne yazık ki savaş bu iktidarın var olduğu tek şeydir. Bu iktidar batıyor, halka verecek hiçbir şeyi kalmadı; yolsuzluk, yoksulluk ve zulüm dışında hiçbir şey vermiyor. Daha da ötesine gidiyor; Kürt halkına karşı savaş İstanbul'da kadının bacağının kırılması olarak geri dönüyor, Kürt halkına karşı savaş işçinin hakkının alınması, işçinin kafasında copun kırılması, işçinin biber gazına boğulması olarak geri dönüyor, Kürt halkına karşı savaş batıda zulüm ve zorbalık olarak geri dönüyor ve elbette, hiç kimse bunu böyle tartışmak istemiyor çünkü ilkel bir şovenizmin arkasına takılıyor herkes ve bu düşmanlığın bilerek ya da bilmeyerek arkasında durmaya devam ediyor. Savaşa karşı çıkmadan bu iktidara kimse karşı çıkamaz; bu savaş politikalarının karşısında durmadan, adil bir barışı savunmadan bu iktidarın karşısında hiç kimse duramaz, durmayacak, sadece onu besleyecek.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.

MUSA PİROĞLU (Devamla) - Bu iktidar kaybediyor, bu iktidar bitiyor, yolsuzluğuyla bitiyor, çürümüşlüğüyle bitiyor, bu ülkeyi batırdığı çamuruyla bitiyor, o çamurda boğulmaya gidiyor. Ne savaş siyaseti ne zorbalık ne baskı ne de yukarıdan aşağı bu ülkeyi boğduğunuz nefes alamama durumu sizi kurtaramayacak. Yirmi yılın sonuna geldiniz, ampul ısındı; o ampul patlayacak, siz kaybedecek, siz biteceksiniz. (HDP sıralarından alkışlar)