GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:27
Tarih:30.11.2022

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nü geride bıraktık ama ne yazık ki kadınlara dönük uygulanan şiddeti toplum olarak bir türlü geride bırakamıyoruz. Başta İstanbul olmak üzere Türkiye'nin dört bir yanında kadınların 25 Kasım etkinlikleri polis şiddetine maruz kaldı, hele İstanbul'da polisler âdeta düzenli bir ordu gibi konuşlandı ve kadınların kolunu, bacağını kıracak kadar şiddet uyguladı.

Bu şiddet hangi kadınlara uygulandı? Bu şiddet "Biz İstanbul Sözleşmesi uygulansın istiyoruz." diyen kadınlara, bu şiddet "Kadınlar katlediliyor, kadın cinayetlerini durduralım." diyen kadınlara uygulandı. Kadınlar her Allah'ın günü evlerinde şiddet görüyor ve dayak yiyor, buna "Hayır." diyen kadınlara şiddet uygulandı. Kadınlar işsiz ve güvencesiz. Kadınlar, derinleşen yoksulluğun en ağır bedelini ödemektedir. İşte, bu kadınların yanında olmak isteyen kadınlar şiddete maruz kaldı. "Kadınların göç yolunda bedenleri, ruhları âdeta paralanıyor." diyen, "'Göçe Dur!' diyelim." diyen, göç yolunda ve savaşlarda tacize, tecavüze uğrayan kadınların sorunlarını gündemleştirmek isteyen kadınlar şiddet gördü. Evet, 25 Kasımlarda da 8 Martlarda da biz kadınlar, yaşamın her alanında erkek egemenliğine karşı ve erkek devlet anlayışına karşı mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz.

Bakın, İran'da Jîna Mahsa Amini'nin bedeninde yükselen bir mücadele oldu bütün dünyaya yayılan. İran ve Türkiye'nin ortak noktası neydi, bu kadınlara her gün şiddet uygulayan bu iktidarların? Otoriter rejim. Ekonomik kriz, açlık, yoksulluk ülkede had safhada. Kadınların direnişlerini bastırmak için kolluk kuvveti hem İran sokaklarında hem de Türkiye sokaklarında âdeta birbiriyle yarışırcasına hareket etti ama kadınların, ölüm tehdidine rağmen, eşitlik ve özgürlük konusundaki inatçı duruşlarını hiçbir şekilde engelleyemediler, engelleyemeyecekler.

"2023 vizyonu" hayal ediyor ya AKP, işte, Türkiye'yi kadınlara dar etmek isteyen bu iktidarı kadınlar kendi elleriyle gönderecek; bunu her yerdeki direnişlerinde görebiliyoruz.

Evet, değerli arkadaşlar, 25 Kasım etkinlikleri kapsamında Adana'da 25 Kasım Kadına Şiddetle Mücadele Ormanı oluşturuldu ve Adana'da katledilen her kadının anısına bir fide dikildi. Bizler de katıldık o gün oradaki bu etkinliğe ve orada analar vardı, çocukları paramparça edilmiş, bedenleri paramparça edilmiş kadınların anaları vardı; anaları bize neler yaşadığını anlattı, bizi gözyaşına boğdular o esnada ve şunu hissettirdiler bize, Grup Nidal'in bir dizesi vardır bunları güzel anlatan: "..."(*)

Evet, bu ses sadece Türkiye coğrafyasından değil, sadece İran coğrafyasından değil; bütün dünyada kadınlar el ele tutuştu ve bu ses her yerde yankılandı: "..."(*) "..."(*) "Kadın, yaşam, özgürlük!" ve burada sayamadığımız nice dillerde bu sloganlar dünyanın dört bir yanında yankılandı. Kime karşı yankılandı? Erkek egemenliğine karşı yankılandı. Kime karşı bu sesler yankılandı? Otoriter rejimlere karşı yankılandı. Türkiye'de bir sabah TJA'lı Kürt kadın siyasetçileri gözaltına alanlara karşı yankılandı, kadınlara şiddet uygulayanlara karşı yankılandı. Erkek egemenliğine, otoriterleşmeye, şiddete, işkenceye karşı duran kadınlar, sınır tanımadan el ele tutuştu. Bu, Türkiye'de, bölgede, Orta Doğu'da Afrika'da ve bütün dünyada, kadınların sınır tanımadan el ele tutuşmaları ve seslerinin yankılanması erkeklere korku olarak geri dönsün, otoriter rejimlerin de korkusu bu olsun.

Buradan sözümüz olsun ki yaşamını yitirmiş olan bütün kadınlara, onlar bizim onurumuz ve hiçbir kadın katledilmeyene dek bizim mücadelemiz sürecek, kadına yönelik şiddetle sonuna kadar mücadele edeceğiz, özellikle AKP iktidarı döneminde artan kadına yönelik şiddete karşı var gücümüzle mücadele edeceğiz. (HDP sıralarından alkışlar)