| Konu: | Antalya Diplomasi Forumu Vakfı Kanunu Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 28 |
| Tarih: | 01.12.2022 |
MHP GRUBU ADINA ABDURRAHMAN BAŞKAN (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 369 sıra sayılı Antalya Diplomasi Forumu Vakfı Kanunu Teklifi'nin tümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi ve televizyonları başında bizleri izleyen aziz Türk milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin başında, yurt içinde ve yurt dışında tüm dünyanın imrenerek baktığı, bir kahramanlık örneği sergileyerek terör örgütleriyle kahramanca mücadele eden güvenlik güçlerimize selamlarımı gönderiyorum. Bu destansı mücadelenin başkahramanlarını, aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum.
Değerli milletvekilleri, dünyanın ilk Meclisi Patara'nın ev sahibi olan, insanın konuşarak sorunlarına çözüm arama geleneğinin başladığı kent olma özelliğini taşıyan Antalya'mızın ev sahipliğinde gerçekleşen Antalya Diplomasi Forumu'nun vakıflaşmasının çok önemli olduğunu burada ifade etmek istiyorum.
Türk hariciyesinin son yıllarda göstermiş olduğu performans ulusal ve uluslararası düzeyde takdiri hak eden sonuçları da beraberinde getirmiştir. Elbette bu başarılara kendiliğinden ulaşılmamış, Türk dışişlerinin binlerce yıllık devlet geleneğinden beslenerek edindiği eşsiz tecrübe ve organizasyon becerisinin birleşmesiyle olmuştur. Hadiselere Ankara'nın penceresinden bakan, olayları Türk milletinin ferasetiyle yorumlayan, izlediği her stratejide insanı merkeze alan bu aklın Türk asrının temel taşlardan biri olacağı bir hakikattir. Sadece Türk milletinin çıkarlarını değil, dost ve kardeş milletler başta olmak üzere, yönünü Türkiye'ye çevirmiş her biri kıymetli ülkelerin gasbedilmeye çalışılan haklarını da koruyan bu girişimci dış politika anlayışının gıpta edilen bir dış politika kavrayışı olduğu da muhakkaktır. Bugün görüştüğümüz kanun teklifiyle birlikte yapılan akademik çalışmalar, gerçekleştirilen siyasi ilişkiler, sürdürülen diplomatik girişimler ve gösterilen millî iradeyle Türk dış politikası bundan sonra da aynı aktif pozisyonunu koruyacağını, hatta artıracağını göstermekte ve bu konudaki kararlılığını beyan etmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk milletini parlak bir geleceğe taşımakla kalmayıp çevresindeki zifirî karanlığın yarılmasına da katkı sunacağına inandığımız bu müstesna duruşun, köhnemiş ve belli bir kalıba hapsedilmiş uluslararası ilişkileri farklı bir boyuta taşıyacağından hiç şüphemiz yoktur. Bu manada bugüne kadar doğa harikası yerleriyle, tarihî ve kültürel değerleriyle dünyanın tanıdığı Antalya'mız, dünya diplomasisine verdiği yön ile de tüm insanlığa hitap etmiştir. Antalya Diplomasi Forumu, sıkışan diplomasi çarkını döndürmüş, yozlaşmış dış politika anlayışına sahip statü sahiplerinin yanlış teşhis ve uygulamalarını ifşa etmiş, yanlı, yanlış ve samimiyetsiz temennilerle hiçbir yere varılamayacağını tüm dünyaya göstermiştir. Hiç şüphe yok ki ülkeler arasında süregelen kısır ve anlamsız çekişmeler diplomatik kanalların sık sık tıkanmasına sebep olmakta, bile isteye devre dışı bırakılan diplomasi yerine, savaş senaryolarının çözüm olarak sunulduğu ilkesiz süreçlerin doğumunu teşvik etmektedir. Bunun son örneği ise savaşla sonuçlanan Rusya ve Ukrayna arasındaki gerilim olmuştur. Üslupları ve siyasetleriyle çatışma ve savaşı kutsayan bir dış politika anlayışının hâkim olduğu Batı, Rusya-Ukrayna krizinde sınıfta kalmış, insanlığın umut çeşmelerinin akmadığı ortaya çıkmış, sözde medeni dünyanın ciddi bir öz eleştiriye ihtiyacının olduğunu gözler önüne sermiştir. Onlarca yıldır felaketlerin gölgesinde varoluş mücadelesi veren insanların yaşadığı bir coğrafyanın tam ortasında kendisini çevreleyen ateş çemberine meydan okuyan bir cesaretle olaylara müdahil olan Türk aklı ve Türk cumhuriyeti devleti yakın coğrafyasında bulunan ülkelerin umudu hâline gelmiştir. Bu gerçek, sahte umutlarla göz boyamaya çalışan Avrupa'nın erken öten horozu Fransa dâhil Avrupa Birliği ülkelerini şaşırtmış, küresel sistemin etkin aktörleri olma iddiasındaki ilkesizleri hayal kırıklığına uğratmıştır. Öyle ki Antalya Diploması Forumu'nun her bir aşaması tüm dünyayı kendisine hayran bırakmış ve Türk milletinin övünç kaynağı olan bu koordinasyon ve diplomasi kabiliyeti üzerinde onlarca akademik çalışmanın yapılmasına da sebep olmuştur. Erzurum Milletvekilimiz Sayın Kamil Aydın'la birlikte benim de ev sahibi olarak katıldığım bu forum, başından sonuna kadar tüm dünyada ilgiyle takip edilen bir konferans olmuştur. 10 Mart 2022 tarihinde Antalya'da gerçekleşen Ukrayna-Rusya savaşında ilk ateşkes görüşmesi Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba arasında Sayın Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu'nun moderatörlüğünde gerçekleşmiş, tüm dünyanın gözünün bu toplantıya çevrilmesine neden olmuştur. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'in de bu foruma katılması ve konuşması çok çok önemli olmuştur. Antalya Diplomasi Forumu'na ev sahipliği yapan Antalyalı hemşehrimiz, Dışişleri Bakanımız Sayın Mevlüt Çavuşoğlu insanüstü bir çaba göstermiş ve Türk milletinin gururu olmuştur. Bu vesileyle kendisine ne kadar teşekkür etsek azdır. Antalya Diplomasi Forumu'nun hazırlanmasında emeği geçen Türk hariciyesinin her bir ferdine bir Antalya Milletvekili olarak burada şükranlarımı ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, hâlen Ukrayna ve Rusya arasındaki savaşı körükleyen, kendi vatandaşlarının refahından çalmayı mübah gören, barıştan bahsederken, barışa hasım stratejileri yüzsüzce ve inatla kullanmaya yeltenen bu anlayışın ilkeli, iffetli ve uzlaşmacı bir politika karşısında afallaması bize göre gayet normaldir. Görünen odur ki; Türkiye'nin diplomatik başarılarının gölgelenmeye çalışıldığı bir dönemde muhterislerin de bu başarıları gölgelemek için figüranlığa soyunmaları da son bulmayacaktır. Böylesi bir ortamda Antalya Diplomasi Forumu'nun kurumsallaşarak tüm insanlığın Türk diplomasisinin kabiliyetiyle tanışmasına vesile olacak olması ziyadesiyle önemli bir gelişmedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir konuyu hatırlatmakta fayda görüyorum: Rusya ve Ukrayna arasında çıkan savaşın en ateşli döneminde dahi 2 ülkenin temsilcilerini gerçek bir barış için aynı masa etrafında toplayan irade, Antalya'mızın ev sahipliğinde gerçekleştirilen diplomasi forumunda kendini göstermiştir. Akdeniz'de, Adalar Denizi'nde, Karadeniz'de Türk'ün tarihî haklarını ve uluslararası hukuka göre de meşru olan taleplerini milletlerarası arenada anlatan akıldan, Afrika'nın unutulmuş coğrafyasında aç ve biillaç yardım bekleyen bir çocuğun çığlığına duyarsız kalmayarak tahıl koridorunun kurulmasına vesile olan Türkiye Cumhuriyeti'nin ev sahipliğinde Antalya Diplomasi Forumu'nda o da kendisini göstermiştir. İşte, bu tavrın tüm dünyada hâkim olması, tüm insanlığın bu iradeden haberdar olması, yapıcı ve girişimci bir diplomasi anlayışının neler başarabileceğini göstermesi paha biçilemeyecek bir kazanım olmuştur.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ifade etmek isterim ki uluslararasında kendisini en büyük ilan eden tüm devletlerin unuttuğu ama yeniden hatırladığı bir gerçek de şudur: Nasıl ki tarih Türk'süz yazılamaz ise bu coğrafyada Türkiye'yi merkeze almayan, başarıya ulaşmış bir diplomasiyi de tarih yazamayacaktır. Açık bir şekilde ifade etmek gerekir ki ortaya çıkan tablo bir başarı hikâyesini anlatmaktadır. Bu tabloya atılan her bir fırça darbesinde Türk'ün engin ferasetinin izleri gizlidir. Bu tabloda yer alan her bir başarılı olaya yabancı başkentlerin penceresinden bakanların değil, başkent Ankara'nın penceresinden bakan Türk dış politikasının emeği vardır. Antalya Diplomasi Forumu Vakfının kurulmasının en önemli kazanımlarından biri de hiç şüphe yok ki yabancı ülkelerde bulunan ve sosyal, kültürel, eğitim faaliyetleriyle Türk milleti adına yıllardır takdire şayan hizmetlerde bulunan Maarif Vakfı, Yunus Emre Vakfı ve TİKA gibi kuruluşların çalışmalarıyla bütünleştiği zaman elde edilecek başarı daha da büyük olacaktır. Bugüne kadar kültürel diplomasi alanında ehemmiyeti tartışmasız büyük olan bu kuruluşlarımız gibi, Antalya Diplomasi Forumu Vakfı da Türk asrı vizyonunun ürünü olacaktır.
Sayın Başkan, kıymetli milletvekili arkadaşlarım; iklim değişikliği başta olmak üzere ekonomik etkileri telafisi imkânsız zararlarla sonuçlanacak birçok olumsuz gelişmenin önünün alınması da ancak diplomasi ve iş birliğiyle mümkün olacaktır. Tüm dünyayı tehdit eden bu gelişmelere karşı iş birliğini teşvik eden, onurlu ama bir o kadar da kararlı bir hoşgörüyü mecbur kılan anlayışın hâkim olduğu bir dünya Türkiye'yle elbette çok uzakta değildir. Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli Beyefendi'nin Antalya Diplomasi Forumu'na dair yaptıkları şu değerlendirmeyi ziyadesiyle önemli görmekteyiz: "Antalya'da kurulan masa Türkiye'nin gurur masasıdır; barışın ve istikrarın ümit masasıdır." Bu noktada, Antalya, yeni yüzyılın taze ve umut veren anlayışının yeniden yeşerdiği hadiselere şahitlik etmektedir.
Değerli milletvekilleri, çembere alınmış, yedi düvelin gözünü dikerek tehdit ettiği, insanına istedikleri zaman kastedebilecekleri, her yönüyle kuşatılmış bir Türkiye arzu edenlerin daha çok hayal kırıklığına uğrayacaklarından hiç kimsenin şüphesi olmasın. Şimdi ifade edeceğim sayılara dikkat etmenizi rica ediyorum: Bugün Türkiye tüm dünyada 257 dış temsilcilik sayısıyla temsil edilmektedir. Bu sayı Türkiye'yi en fazla diplomatik ağa sahip ilk 5 ülkeden 1'i hâline getirmektedir. Bu temsil kabiliyetinin sonuçlarını ekonomik olarak da görmekteyiz, öyle ki büyükelçiliklerimizin açıldığı 39 ülkeyle ticaretimizin yüzde 26,9 düzeyinde arttığı rakamlara da yansımıştır.
Bir diğer resme baktığımızda ise, Türkiye'nin artık küresel diplomasinin önemli ülkelerinden biri hâline geldiğini görebilmekteyiz, öyle ki Türkiye'deki yabancı temsilciliklerin sayısı son yıllardaki artışla birlikte 301'e ulaşmıştır. Hatırlanırsa 11-13 Mart 2022 tarihlerinde Antalya Diplomasi Forumu'nun 2'ncisi düzenlenmiştir. Bu forma 75 ülkeden 17 devlet ve hükûmet başkanı, 80 bakan ve 40 uluslararası teşkilatın üst düzey temsilcisi iştirak etmiş, 212 resmî ikili görüşme gerçekleştirilmiştir. Antalya Diplomasi Forumu'nu da ekleyecek olursak son iki yılda 50'ye yakın devlet ve hükûmet başkanı, 120'den fazla bakan düzeyinde olmak üzere toplam 5 binden fazla kişi Antalya'mızda ağırlanmıştır. 100'e yakın panel düzenlenmiş, küresel diplomasinin gündeminde yer alan konular alanında uzman ve yetkin kişilerce tartışılmış, âdeta beyin fırtınalarına şahitlik edilmiş, diğer uluslararası etkinlikleri kıskandıracak bir düzen ve uyum içinde tüm faaliyetler başarıyla gerçekleştirilmiştir. Nihayetinde, yeryüzünde bulunan devletlerin üçte 1'inden fazlası yani yüzde 40'ı 2'nci Antalya Diplomasi Forumu'nda en üst düzeyde temsilcilerle yer almıştır.
Son olarak, hatırlanacak olursa eylül ayında New York'ta gerçekleştirilen BM Haftası'nda tüm dünya birçok devlet ve hükûmet başkanının geldiği Türkevi'ndeki diplomasi trafiğine de dikkatlerinizi çekmek isterim. Elbette tüm bu sayılar, gelenekten beslenen ve çağın ötesinde bir vizyonla hareket kabiliyetini geliştiren Türk Dışişlerinin muhterem temsilcilerinin başarılarını da göstermektedir. Bir diğer husus da sahadaki varlığımızın masada da hissedilmesini sağlamasıdır. Sahadaki takdire şayan duruşun masada da muhafaza edilmesi gerektiğine hiç kimse itiraz edemeyecektir. Dolayısıyla, masadaki sağlam duruşun temelini oluşturan anlayışın tüm dünyada hâkim kılınması ve fikrî bazda yaşam alanına sahip olması, yerine getirilmesi gereken tarihî bir sorumluluktur. Bu nedenle, Antalya Diplomasi Forumu'nun özgün dinamikleriyle varlığını devam ettirebilmesi, sağlam bir altyapıya kavuşması, kurumsal bir yapıya kavuşması ve tüzel kişiliğe sahip bir hâle getirilmesi gerçeği önümüzde bütün açıklığıyla durmaktadır.
Dünyayı kasıp kavuran Covid-19 küresel salgınıyla birlikte hepimiz gözlemledik ki alışılagelmiş ekonomik sistem SOS vermiştir. Hâlihazırdaki küresel tedarik zincirleri ve arz güvenliği yetersiz kalmıştır. Masabaşında birileri tarafından hazırlanarak dünya kamuoyuna dayatılan güvenlik politikaları başarısızlığa uğramıştır. Coğrafi gerçeklikten uzak, kültürel genetiğe aykırı, emredilenin dışındaki stratejilere yaşam alanı tanımayan kurgu diplomasisi artık iflas etmiştir. Böyle bir ortamda ekonomik, siyasi, kültürel, güvenlik alanları gibi önem arz eden alanlara dair geliştirilecek stratejilere ihtiyaç duyulduğu gün gibi aşikârdır.
Antalya Diplomasi Forumu'nun vakfıyla birlikte başarı ihtimali çok daha yüksek olan stratejilere yaşam alanı açılacağı, kurumsallaşan Antalya Diplomasi Forumu'nun kabiliyetinin pekiştirileceği, kanunla birlikte sahip olacağı teşviklerle birlikte çok daha etkin ve verimli bir hâle geleceği de muhakkaktır.
Sözlerime son verirken, dünyanın birçok köşesinde Türk milletinin çıkarlarını gözeten, Türk devletinin dış politikadaki kabiliyetini layıkıyla yerine getiren ve manevra kabiliyetini artırmak için çaba gösteren diplomatlarımıza burada şükranlarımızı sunuyorum.
Yine, sözlerimi Mustafa Kemal Atatürk'ün şu temennisiyle bitirmek istiyorum: "Ben her şeyden önce bir Türk milliyetçisiyim; böyle doğdum, böyle öleceğim. Türk birliğinin bir gün hakikat olacağına inancım vardır, ben görmesem bile gözlerimi dünyaya onun rüyaları içinde kapayacağım. Türk birliğine inanıyorum, onu görüyorum. Yarının tarihi yeni fasıllarını Türk birliğiyle açacaktır; dünya, sükûnunu bu fasıllar içinde bulacaktır. Türk'ün varlığı bu köhne âleme yeni ufuklar açacak; güneş ne demek, ufuk ne demek o zaman görülecek." diyerek ne kadar ileri bir görüşe sahip olduğunu, bugünleri de işaret etmiştir.
Antalya'mızın ismini, yapacağı faaliyetlerde tüm dünyaya gururla duyuracak Diplomasi Forumu Vakfının hayırlı uğurlu olmasını dileyerek Antalyalı hemşehrilerim adına teşekkür ediyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle, yüce heyetinizi ve televizyonları başında bizleri izleyen aziz Türk milletini saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)