| Konu: | 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin İlk Görüşmesi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 29 |
| Tarih: | 05.12.2022 |
MHP GRUBU ADINA MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin tümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Konuşmamın başında Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bütçe, gelir ve gider tahminlerini gösteren bir cetvel olmakla birlikte dayanağını Anayasa'mız ile 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'ndan alan hukuki bir belgedir. Yasama organı tarafından kabul edilen bütçe kanun teklifi, yürütme organına millet adına harcama ve gelirleri toplama noktasında yetki ve izin vermektedir. Bütçe kanun teklifinin yasama organı tarafından kabul edilmesiyle bütçe hakkı doğmaktadır. Bütçe hakkıyla birlikte yürütmenin gelir ve harcama faaliyetlerinin denetlenmesi sağlanmış olur. Bütçeyle kaynakların etkin bir şekilde tahsisi, gelir dağılımında adaletin ve ekonomik istikrarın sağlanması amaçlanmaktadır.
Genel Kurulda görüşülmeye başlanan 2023 yılı bütçesi, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin 5'inci bütçesi, cumhuriyetimizin ise 100'üncü yılının bütçe teklifidir. Bu vesileyle cumhuriyetimizin 100'üncü yılını idrak edeceğimiz 2023 yılının Türkiye'nin kutlu hedeflerine ulaşacağı yıl olmasını diliyor, şimdiden cumhuriyetimizin 100'üncü yıl dönümünü kutluyoruz. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar) Konuşmamın başında belirtmek isterim ki Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak bütçe kanunu teklifini olumlu buluyor ve destekliyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 24 Haziran 2018 seçimleriyle başlayan ve 9 Temmuz 2018 tarihinden itibaren uygulamaya geçen Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin ilk döneminde ülkemiz ulusal ve küresel bazda birçok sınamadan geçmiştir. 2018 yazında ülkemize yönelik olarak başlayan ekonomik saldırılar bertaraf edildi derken tüm dünyayı sarsan Covid-19 küresel salgını ortaya çıkmıştır. 11 Mart 2020 tarihinde ülkemizde ilk Covid vakası görülmüş ve pandemi yaklaşık iki yıl boyunca tüm dünyayı etkilediği gibi ülkemizi de derinden etkilemiştir. Ülkelerin sağlık sistemi başta olmak üzere dünyada birçok sektör salgın sürecinden büyük zararlar görmüş, sıkıntıya düşmüştür. Ülkemiz, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin getirmiş olduğu hızlı karar alma ve uygulama imkânlarıyla, başta sağlık sistemi olmak üzere ekonomik ve ticari alanda süreçten en az zararla çıkan ülkelerden biri olmuştur.
Salgın sürecinin gerçekleşen etkisini yitirmeye başlamasının ardından bu kez de salgının gecikmeli etkileri ortaya çıkmıştır. Küresel ölçekte yaşanan talep ve üretimdeki azalma, yerini talepte artışa bırakmış fakat üretim ve tedarik zincirleri yaşanan şok etkisiyle sarsılarak talebi karşılayamaz hâle gelmiştir.
Küresel ekonomide yaşanan bu sıkıntılar aşılmaya çalışılırken 2022 yılının ilk aylarında Rusya-Ukrayna savaşı patlak vermiştir. Bölgemizi ve dünyayı etkileyen bu savaş Rusya'ya karşı alınan yaptırım kararlarıyla çok daha sancılı bir hâl almıştır. Rusya ve Ukrayna'nın başlıca ihracatçısı olduğu gıda, emtia ve enerji arzı ciddi anlamda kesintiye uğramış, dünya çapında doğal gaz başta olmak üzere enerji ve gıda fiyatlarında rekor artışlar meydana gelmiştir. ABD ve Avrupa ülkelerinde enflasyon artışı beklentilerin üzerinde gerçekleşmiş, ülkeler kırk yılı aşkın zamandır yaşadıkları en yüksek enflasyon oranıyla karşılaşmışlardır. Ortaya çıkan ekonomik tablo bu ülkelerdeki yönetimleri sarsacak neticeler doğurmuştur.
Değerli milletvekilleri, küresel enflasyonun 2021'deki yüzde 4,7 seviyesinden 2022 sonunda yüzde 8,8'e yükseleceği, 2023'te ise yüzde 6,5'e gerileyeceği tahmin edilmektedir. Dünyada emtia fiyatlarında görülen artışların yanı sıra gıda ve dayanıklı mal fiyat artışları nedeniyle enflasyonda artışın meydana geldiği görülmektedir. Dünyada yaşanan bu gelişmeler ülkemizde de doğal olarak enflasyonuna olumsuz yönde etki etmiştir. Bu doğrultuda tüketici enflasyonu 2021 yılı içerisinde artış eğilimi sergilemiştir, 2022 yılında ise Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle artan enerji ve gıda fiyatları enflasyonun daha fazla oranda artmasına neden olmuştur. 2022 yılı sonunda, Merkez Bankası tahminleri doğrultusunda TÜFE yıllık artışının baz etkisinin yanı sıra döviz kuru gelişmelerinin birikimli etkisindeki gerileme ve gıda fiyatlarında beklenen düzeltme etkisiyle enflasyonda düşüşün gerçekleşmesi beklenmektedir. Enflasyonla mücadele kapsamında para ve maliye politikalarının eş güdümlü olarak sürdürülmesi, arz ve talepteki dengesizliklere yol açan olumsuzlukların önlenmesi, engellenmesi önem arz etmektedir.
Böyle bir dönemde, özellikle piyasada "stokçuluk" olarak bilinen faaliyetlerin önüne geçilmesi ve haksız fiyat artışlarının engellenmesi amacıyla ilgili bakanlıklarımız eliyle denetim faaliyetlerinin artırıldığını görmekteyiz. Bu süreçte piyasada hâkim durumda bulunan ve bu hâkim durumlarını kötüye kullanan yapıların üzerine kararlılıkla gidilmesi son derece önemlidir. Haksız fiyat artışlarıyla vatandaşımızı ve devletimizi zor duruma sokmaya çalışan ahlaksızlar tespit edilip ifşa edilmeli ve hukuken kendilerinden hesap sorulmalıdır. Ekonomik refah ve gelir dağılımındaki adaletsizliğin sebebi olan enflasyonun etkisinin azaltılması hususunda atılacak her türlü adımı destekleyeceğimizi buradan bir defa daha tekrar etmek istiyoruz.
Değerli milletvekilleri, bekamıza yönelik tehdit ve saldırılara karşı çetin bir mücadele içerisinde olduğumuz bu dönemde Cumhur İttifakı olarak vatandaşımızın ekonomik ve sosyal ihtiyaç ve taleplerine cevap vermek için de azami gayret sarf etmekteyiz. Bu cümleden olmak üzere, asgari ücretten ve çalışanların asgari ücret tutarındaki gelirlerinden vergi alınmaması, basit usulde vergilendirilen esnafımızdan vergi alınmaması, 3600 ek gösterge düzenlemesi, gazilerin haklarındaki iyileştirmeler, sağlık çalışanlarına yıpranma payı hakkı verilmesi ve yardımcı sağlık personelinin istihdamının yaygınlaştırılması, kadına şiddet ve çocuk istismarının önlenmesi, kadına ve çocuğa karşı suçlarda cezaların ağırlaştırılması, hayvanların korunması, tohum, fide ve ilaç gibi girdilerin vergi yükünün düşürülmesi gibi, partimizin de taahhütleri arasında yer alan birçok düzenleme 27'nci Yasama Dönemi içerisinde Cumhur İttifakı'nın oylarıyla Gazi Meclisimizde kabul edilmiştir.
Yine, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, yakın zamanda hayata geçirilmesini beklediğimiz, emeklilikte yaşa takılanların mağduriyetinin giderilmesi; kamuda kadro alamayan taşeron işçilerin, 4/B'li, vekil, sözleşmeli, fahri ve geçici statüde çalışanların kadroya geçirilmesi; emekli aylıklarındaki eşitsizliklerin giderilmesi, şehit ailelerinin ekonomik ve sosyal haklarının daha da iyileştirilmesi gibi düzenlemelerin de vatandaşımızı memnun edeceğine inanmakta ve bu doğrultuda yapılacak olan çalışmalara katkıda bulunmaya devam edeceğimizi ifade etmekteyiz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dünyada görülen enflasyonist dalga özellikle daraltıcı para ve maliye politikalarının hayata geçirilmesine neden olmuş, bu da ülkelerin ekonomilerini durgunluk riskiyle karşı karşıya getirmiştir. OECD'nin 2022 yılı Eylül ayı Ekonomik Görünüm Raporu'na göre küresel büyümenin 2022 yılında yüzde 3, 2023 yılında ise yüzde 2,2 oranında olması beklenmektedir.
Küresel düzeydeki resesyon beklentilerine rağmen ülkemiz 2021 yılında yüzde 11,4 oranında bir büyümeyle son elli yılın en yüksek büyümesini gerçekleştirmiştir. 2022 yılı üçüncü çeyreği itibarıyla yüzde 3,9 oranında büyüme kaydeden ülkemizin 2022 yılı sonu itibarıyla yüzde 5 civarında büyümesi beklenmektedir. Belirtmek gerekir ki 2022 üçüncü çeyrek büyüme oranlarına göre G20 ülkeleri arasında Türkiye, Çin'le birlikte en hızlı büyüyen ülke olarak ilk sırada yerini almıştır. Uluslararası birçok kuruluş tarafından ülkemiz hakkındaki büyüme tahminleri yukarı yönlü revize edilmiş; örneğin 2022 yılı için büyüme tahminleri, Dünya Bankası tarafından yüzde 2,5'tan yüzde 4,7'ye; IMF tarafından ise yüzde 4'ten yüzde 5'e yükseltilmiştir.
Büyüme rakamlarından başka, ekonominin bir diğer önemli göstergesi olan istihdam alanında ülkemiz, OECD ülkeleri arasında salgın öncesi döneme göre istihdamını en fazla artıran ülke olmayı başarmıştır. Bununla birlikte işsizlik rakamlarındaki düşüş de gözlerden kaçmamaktadır.
Ülkemizin ihracatının bu yıl 250 milyar dolar seviyesine ulaşacak olması da son derece önemlidir. İthalat rakamlarında artış olduğu gözlense de bunun küresel ölçekteki enerji ve emtia fiyatlarındaki artış eğiliminden kaynaklandığı görülmektedir. Dikkat edilirse hacimsel olarak Türkiye her yıl ihracat hacmini artırmaktayken ithalat hacmini istikrarlı bir şekilde azaltmaktadır.
Millî Teknoloji Hamlesi'yle yerli ve millî üretimin artırılması hususunda önemli çalışmalar yapılmış, her türlü ambargo ve engellemelere rağmen savunma sanayisinde büyük atılımlar gerçekleştirilmiş, bu alanda yerlilik ve millîlik oranı yüzde 80'ler seviyesine çıkarılmıştır. Türkiye'nin küresel güç vizyonu doğrultusunda inşa edilen Türk savunma ürünleri dünya çapında büyük ilgi görmekte, bu ürünlerin ihracatında her yıl rekor üzerine rekor kırılmaktadır. Dünyada savunma bütçelerinin arttığı, savaş tamtamlarının çalındığı bir dönemde savunma alanında ülkemizin kapasitesinin güçlenmesi de ayrıca büyük önem arz etmektedir. Bu kapsamda, savunma sanayimizin daha iyi yerlere gelmesi için yapılacak olan çalışmaları gönülden desteklemeye devam edeceğiz.
Değerli milletvekilleri, bu yıl kutladığımız Cumhuriyet Bayramı'nda milletimizin heyecanla beklediği bir gelişme yaşanmıştır. Çağın gerektirdiği teknolojik imkânlarla donatılmış, rekabet gücü oldukça yüksek olan yerli otomobilimiz Togg cumhuriyetimizin 99'uncu yıl dönümünü kutladığımız gün, Bursa Gemlik'te bulunan fabrikada banttan indirilmiştir. 2023 yılında Togg aracını milletimizin kullanabilecek olmasının yanı sıra, üretim tam kapasiteye ulaştığında her yıl 175 bin aracın üretileceği, 4.500 kişiye doğrudan 20 bin kişiye ise dolaylı iş imkânının doğacağı ifade edilmektedir. Bu durum, dış ticaret açığımızı azaltacağı gibi ülkemiz istihdamına da ayrıca büyük katkı sağlayacaktır.
Yine, imalat sanayisinde yerli ara malı kullanımının artırılması, yüksek teknolojili ve yüksek katma değerli ürünlerin üretim ve ihracatının teşvik edilmesi ekonomimize özellikle bu süreçte büyük güç katacaktır.
Yüksek faizin üretim, yatırım, istihdam ve büyümeye dayalı ekonominin dostu olmayacağını düşünmekteyiz. Yatırımların ve istihdamın artması için, özellikle arz cephesinde bir rahatlama meydana gelebilmesi için uygulanan politikada faizlerin düşük seviyede olması oldukça önemlidir. Faiz ve kur sarmalına hizmet eden lobilere fırsat vermeden ülkemizin üreterek büyümesi hususunda yatırımcılarımız devletimize güvenmeli ve yapılacak olan yatırım girişimleri de devletimizce desteklenmelidir.
Jeopolitik konumu ve diğer avantajlarıyla ulaşım, lojistik ve tedarik üssü olma yolunda hızla ilerleyen ülkemizin, ekonomik olarak dünyada hızla güçleneceğine inanmaktayız. Yatırımı, üretimi, ihracatı ve istihdamı artırmaya dayalı ekonomi modeli ile cari fazla verme hedefli büyüme esasına dayanılan programla ülkemizin yakın ve orta vadede dünya ekonomisinden pozitif yönde ayrışmaya devam edeceği kanaatindeyiz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 9 Temmuz 2018 tarihi itibarıyla uygulamaya konulan Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi, aziz milletimizin takdir ve teveccühüyle kabul edilmiştir. Güçlü devlet, güçlü yönetim, demokratik istikrar gayeleri, yeni sistemin ana omurgasını oluşturmaktadır. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle yasama, yürütme ve yargı arasında sağlam bir denge ve denetim mekanizmasının tesis edilmesi sonucu Türkiye Büyük Millet Meclisi daha etkin ve güçlü bir yapıya kavuşmuştur. Dünyada ve özellikle Avrupa'da birçok ülkede hükûmetlerin aylarca kurulamadığına şahit olduğumuz bir süreçte, ülkemizde uygulanan Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi sayesinde hızlı ve etkin karar alma imkânlarıyla yönetimde bir zafiyetin oluşmasına fırsat verilmemiştir. Ülkemizin, parlamenter sistemde yaşanan hükûmet kurma tartışmalarında olduğu gibi yeniden bir siyasi belirsizliğin içine girmesi ve istikrarsız bir sürece evrilmesi söz konusu olmamıştır, Allah'ın izniyle de olmayacaktır. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Türkiye'nin lider ülke olma hedefine yürüme azmine ket vuracak veya zaman kaybettirecek hiçbir köhne girişime milletimiz tarafından rağbet edilmeyecektir. Dünya siyasetinde öngörülemeyen ve çetrefil değişimlerin anbean yaşandığı bir dönemde ne idiği belirsiz, krizleri davet eden sistem vaatleriyle Türkiye'nin kaybedecek bir dakikası dahi bulunmamaktadır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Unutulmamalıdır ki siyasi belirsizlik ve tıkanıklık süreçlerinden ülkemiz, oldukça fazla çileler ve sıkıntılar çekmiştir ve bu çilelerin bedelini çok acı bir şekilde ödemiştir.
Değerli milletvekilleri, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin tüm kurum ve kurallarıyla yerleşik hâle gelmesi gerektiğini her fırsatta dile getirmekteyiz. Milliyetçi Hareket Partisi olarak cumhuriyetimizin 100'üncü yılında yeni bir toplum sözleşmesini çağın gereklerini de gözeterek milletimize kazandırmanın tarihî, ahlaki ve millî bir sorumluluk olduğuna inanmaktayız. Bu doğrultuda, cumhuriyetimizin 100'üncü yılında 100 maddelik anayasa önerisi taslağımız 4 Mayıs 2021 tarihinde kamuoyuyla paylaşılmıştır. Anayasa önerisi taslağımızda millet ve devlet hayatında önem atfedilecek birçok konuya dair yeni önerilerimiz bulunmaktadır. Önümüzdeki süreçte özellikle yeni anayasa çalışmaları kapsamında, Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı olarak ortak bir mutabakatın oluşmasına ve Türkiye'de bu uzlaşı ve istişare zemininin yerleşip gelişmesine katkıda bulunmaya devam edeceğimizi tekraren ifade ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 12 Kasım 2021'de İstanbul'da toplanan Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi, almış olduğu kararla bundan böyle "Türk Devletleri Teşkilatı" adıyla faaliyetlerine devam edeceğini tüm dünyaya ilan etmiştir. Türk Devletleri Teşkilatının teşekkül etmesi bütün dünyada yankı uyandıran bir gelişme olmuştur. İlk aşamada Türk Devletleri Teşkilatı tarafından bir vizyon belgesi oluşturulmuştur. Türk Dünyası 2040 Vizyonu Belgesi, Türk devletlerinin, ortak çıkarlarının bulunduğu alanlarda iş birliğine yönelik stratejik bir belge olarak kabul edilmiştir.
Türk Devletleri Teşkilatının 11 Kasım 2022 tarihinde, Özbekistan'ın tarihî şehri Semerkant'ta düzenlenen "Türk Medeniyeti İçin Yeni Dönem: Ortak Kalkınma ve Refaha Doğru" temalı 9'uncu Zirvesi'nde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Türk Devletleri Teşkilatına gözlemci üye olarak katılması kararı alınmıştır. Türk dünyasının ayrılmaz bir parçası olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Türk Devletleri Teşkilatına gözlemci üye olarak katılması, Kıbrıs Türklüğünün uluslararası alanda hak ve menfaatlerinin korunması adına son derece önemli bir gelişme olmuştur. Yine, Türk Devletleri Teşkilatının 9'uncu Zirvesi'nde, 2023 yılı "Türk Medeniyetinin Yükseliş Yılı" olarak kabul edilmiştir.
Türk devletleri arasında siyasi, ekonomik ve kültürel ilişkilerin gelişmesi ve kökleşmesi adına önemli faaliyetler gerçekleştirilmiştir. 20 Aralık 2021'de Türk Devletleri Teşkilatının ilk uzay iş birliği toplantısı Bakü'de gerçekleştirilmiş, 14 Mayıs 2022'de ise Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ev sahipliğinde, yayıncılık alanında iş birliği olanakları görüşülmüştür. "Dilde, işte ve fikirde birlik" anlayışıyla, 26-27 Eylül 2022 tarihinde, Bursa'da Türk Dünyası Ortak Alfabe Çalıştayı düzenlenmiş ve Ortak Alfabe Komisyonu kurulması kararlaştırılmıştır. Türk Dünyası 2040 Vizyonu Belgesi kapsamında, yakın gelecekte ortak para biriminin kullanılması, ticari ilişkilerin geliştirilmesi, iktisadi, kültürel ve siyasi birlikteliğin ilerlemesiyle kurumlar arası koordinasyonun artırılması gibi adımların atılması beklenmektedir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak, Türk Devletleri Teşkilatının yapmış olduğu bu çalışmaları heyecanla takip ediyor, en kalbî duygularla desteklerimizi bir kez daha dile getiriyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dünya devletlerinin iletişim kanallarının açık kalması ve diplomasinin önemini kavrama gayesiyle 11-13 Mart tarihlerinde bu yıl 2'ncisi düzenlenen Antalya Diplomasi Forumu'na katılımcı sayısında geçtiğimiz yıla göre artış yaşanmış ve bu durum ülkemizin diplomatik merkez olma yolundaki başarılı çalışmalarını teyit etmiştir. Bu yıl 2'ncisi düzenlenen Antalya Diplomasi Forumu'na 75 ayrı ülkeden 17 devlet ve hükûmet başkanı, 80 bakan, 39 uluslararası teşkilat temsilcisi katılmış ve 200 civarında görüşme gerçekleştirilmiştir. Ukrayna ve Rusya arasında başlayan çatışmaların hemen akabinde ülkemiz ev sahipliğinde düzenlenen Antalya Diplomasi Forumu'nda Rusya ve Ukrayna Dışişleri Bakanları ilk kez bir araya gelmiştir. Ülkemizin kolaylaştırıcı diplomatik çabaları neticesinde yapılan bu görüşme dünya kamuoyunda büyük yankı uyandırmıştır. Bölgemizi ve dünyayı etkileyen Rusya-Ukrayna savaşının sona ermesi noktasında samimi gayretleri olan ülkemiz, tarafların çağrısı üzerine kolaylaştırıcı adımlar atmaya devam etmiş ve 29 Mart 2022'de İstanbul'da Rus ve Ukrayna heyetlerine ev sahipliği yapılmıştır. Son derece müstesna çabalarla barış ve huzurun teminini arzulayan ülkemize gerçek manada dünyada destek olan hiçbir devlet olmamıştır. Ümit vadeden bu görüşme süreci ne yazık ki savaşın devamından yana olan üçüncü ülkeler tarafından, devletler tarafından sabote edilmiştir.
Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle enerji, gıda ve tedarik zincirinde meydana gelen aksaklıklar tüm dünyayı etkilemiş, özellikle tahıl ürünlerinde dünyanın en büyük üreticilerinden olan Rusya ve Ukrayna'nın savaş nedeniyle tahıl satışı yapamayacak hâle gelmesi dünyada paniğe neden olmuştur. Bu sıkıntıların giderilmesi amacıyla Türkiye'nin öncülüğünde 22 Temmuz 2022'de İstanbul'da Birleşmiş Milletler, Rusya ve Ukrayna arasında imzalanan Tahıl Koridoru Anlaşması'yla önemli bir gıda krizinin önüne geçilmiştir. 30 Ekim 2022 tarihinde Rusya'nın anlaşmayı askıya aldığını açıklamasının ardından endişe ortamı baş göstermiş, 2 Kasım 2022'de yine Türkiye'nin etkin ve sonuç alan liderler diplomasisi sayesinde bertaraf edilmiş ve tahıl sevkiyatı devam etmiştir. Tahıl yüklü ilk geminin 1 Ağustosta Odessa Limanı'ndan hareket etmesinin ardından şimdiye kadar içerisinde buğday, mısır, ayçiçeği yağı gibi ürünlerin olduğu 524 gemiyle 13 milyon tonu aşkın tahıl ürünü dünya piyasasına ulaşmıştır. Yine, devletimizin girişimleriyle Rusya ve Ukrayna arasında 200 savaş esirinin mübadelesi gerçekleştirilmiştir.
Türkiye'nin bu etkin ve başarılı diplomatik girişimleri dünya kamuoyunda büyük takdir toplamış, başta Birleşmiş Milletler olmak üzere, birçok büyük devlet tarafından minnet ve şükran ifadeleriyle karşılık bulmuştur. Çift başlı Selçuklu kartalı gibi doğudan batıya her coğrafyada diplomatik etkinliğini ve saygınlığını artıran devletimiz, Güney Kafkasya'da barış ve refah için etkili çalışmalar ortaya koymakta, Balkanlarda barışın ve huzurun bozulmaması adına çok boyutlu ve kapsayıcı bir diplomasi faaliyeti yürütmektedir.
Yine, Yunanistan'ın bölgede barışı tehdit eden mütecaviz ve maksimalist politikalarına karşı soğukkanlı ve kararlı bir şekilde de mukabele edilmektedir. Diplomaside oldukça etkin ve itibarlı olan devletimizin etik değerlere saygılı, insanı merkeze alan, dengeli ve millî çıkarlarımızı gözeten dış politika anlayışını memnuniyetle karşılıyor, açık bir şekilde destekliyoruz.
Değerli milletvekilleri, FETÖ, PKK, YPG, DEAŞ başta olmak üzere tüm terör örgütlerine karşı aynı anda mücadele eden devletimiz terörle mücadelede büyük başarılar elde etmiştir. Bu kapsamda, Millî Savunma Bakanlığı tarafından kasım ayında yapılan açıklamada 24 Temmuz 2015'ten bugüne kadar Irak ve Suriye'nin kuzeyi dâhil toplam 36.717 teröristin etkisiz hâle getirildiği, bu yılın başından itibaren ise 3.448 teröristin etkisiz hâle getirildiği ifade edilmiştir. Yine, İçişleri Bakanlığı tarafından yurt içindeki PKK'lı terörist sayısının 120'nin altına indiği açıklanmış, bu yıl içinde sadece 45 kişinin terör örgütü PKK'nın ağına düştüğü ifade edilmiştir. Katılımın sıfıra yakın olması terör örgütü PKK'nın yurt içinde bitme noktasına geldiğini göstermektedir. Yine, terörle mücadelede 2016'dan bu yana 50 binin üzerinde aileyle görüşülerek ikna yoluyla 2.207 teröristin teslim olduğu belirtilmiştir. Teslim olan terörist sayısına bakıldığında Türkiye'nin terörle mücadelede ne kadar büyük bir dikkat ve hassasiyet içerisinde hareket ettiği de ayrıca görülecektir.
Uyuşturucuyla mücadele kapsamında 2022 Kasım ayı itibarıyla 200 bini aşkın operasyon düzenlenmiş, 255 bin civarında gözaltı yapılmış ve 23 bini aşkın kişi adalete teslim edilerek tutuklanmıştır. 2022 yılı Dünya Uyuşturucu Raporu'nda yer alan verilere göre, dünya genelinde yakalanan eroinin yüzde 12'si ülkemiz kolluk birimlerince ele geçirilmiştir. Bunun yanı sıra, İçişleri Bakanlığımız tarafından Gençlik Eğitim Projesi, Narkotim, Narkolog, Narkotır, Erken Uyarı Sistemi gibi birçok proje hayata geçirilerek uyuşturucuya karşı savaş açılmıştır.
Özellikle 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra FETÖ'cü hainlerin devlet kurumlarından temizlenmesiyle güvenlik bürokrasisi güçlenmiş, kurumlarımızın uyumlu ve koordineli çalışmalarıyla terörle mücadelede önemli başarılar elde edilmiştir.
Terör örgütleriyle yapılan mücadelede özellikle MİT'in koordinasyonuyla 2015'ten itibaren yurt içi ve sınır ötesinde yapılan nokta operasyonlarla sayısı 500'ü bulan sözde örgüt yöneticisi terörist etkisiz hâle getirilmiştir.
Yurt içi ve yurt dışında terör gibi birçok alanda yürütülen başarılı operasyonlara imza atan devletimize karşı köşeye sıkışan terör örgütleri ve arkalarındaki odakların kara propaganda faaliyetlerine de hız verdiği görülmektedir. Ne yazık ki muhalif olmak adına içeride bu kara propaganda faaliyetlerine alet olanlar, yalan haberleri yayanlar milletimize kötülük etmekte, terör örgütlerinin de ekmeğine yağ sürmektedirler. Son günlerde şanlı ordumuza atılan kimyasal silah iftirasıyla beraber Türkiye'nin "narko devlet" olarak yaftalanmaya çalışılması, bu aşağılık ve alçak faaliyetlere örnek olarak gösterilebilecektir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak devletimize karşı yürütülen bu kirli ve kara propaganda faaliyetlerini şiddetle lanetlediğimizi bir kere daha ifade ediyoruz.
Değerli milletvekilleri, Birleşmiş Milletler Sözleşmesi'nin 51'inci maddesinde yer alan meşru müdafaa hakkı ile Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilen Irak ve Suriye tezkereleri gereğince; terörü kaynağında yok etme, millî güvenliğimize yönelen tehdit ve tehlikeleri ortadan kaldırma, düzensiz göçü engelleme ve sınırlarımızda bir terör koridorunun önüne geçilmesi maksadıyla Irak ve Suriye'nin kuzeyine yapılan harekâtlarla 4.500'ü aşkın DEAŞ'lı olmak üzere yaklaşık olarak 37 bin terörist etkisiz hâle getirilmiştir. Terör koridorunun oluşumuna engel olunmuş, ülkemize yönelik yeni göç dalgalarının oluşumu engellenmiştir. Yine, devletimiz tarafından bölgede yaşayan insanlara gıda, eğitim ve sağlık alanında hizmetler verilmiş, Türk ordusunun varlığı bölgeye huzur ve sükûn getirmiştir. Bu gelişmelerin ardından, ülkemizden yaklaşık 1 milyondan fazla Suriyeli gönüllü ve güvenli bir şekilde topraklarına dönmüştür. Her defasında dile getirdiğimiz gibi, Türkiye olarak nüfus istiklalimizi korumak mecburiyetindeyiz. Ülkemizin göçmen kampı hâline gelmesini, demografimizin bozulmasını kabul etmemiz asla söz konusu olamaz. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu doğrultuda, ülkemizde geçici barınma statüsünde bulunan Suriyelilerin ülkelerine sağ salim, güvenli ve gönüllü bir şekilde dönmeleri gerektiğini tekraren belirtiyoruz. Demografik geleceğimizin teminat altına alınması yönünde atılan her türlü adımın destekçisi olduğumuzu da ifade ediyoruz.
Değerli milletvekilleri, enerji alanında dışa bağımlılığın azaltılması yönünde atılan adımları desteklemekteyiz. Özellikle, Akdeniz ve Karadeniz'de bulunan, sayıları 6'ya çıkan, 4 sondaj ve 2 sismik araştırma gemisiyle yürütülen enerji arama faaliyetlerini son derece önemli bulmaktayız. Cari açığın meydana gelmesinde en önemli sebeplerden olan enerji ithalinin, bulunan rezervlerin üretime geçmesiyle düşürülmesi öngörülmekte olup enerji alanındaki keşifler ekonomimize mutlaka büyük katkılar sağlayacaktır. 2023 yılının Mart ayından itibaren vatandaşlarımızın kullanımına sunulması beklenen Karadeniz gazının ülkemizin dışa bağımlılığını azaltmasını sağlayacağı kanaatindeyiz. Akdeniz'de yapılan keşif faaliyetleri sonucunda da Karadeniz'deki gibi yine yeni müjdelerin verileceğini inanıyoruz. Bu kapsamda, 2019 yılında Libya'yla imzalanan deniz yetki alanlarının sınırlandırılması anlaşmasının üzerine geçtiğimiz ay oldukça stratejik ve önemli olduğunu düşündüğümüz hidrokarbon anlaşmaları yapılmıştır. Diplomatik açıdan son derece başarılı olduğuna inandığımız bu anlaşmalar Akdeniz'de Türkiye'yi saf dışı bırakmak isteyen bütün odaklara, bütün devletlere karşı çok iyi bir cevap olmuştur. Bu anlaşmayla Türkiye, Libya'nın münhasır ekonomik bölgesinde ve ana karasında hidrokarbon arama yetkisine kavuşmuştur.
Öte yandan, Türkiye'nin ilk nükleer enerji santrali yatırım projesi olan, elektrik ihtiyacımızın yüzde 10'unu karşılayacağı ifade edilen Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nde çalışmalar devam etmekte, 2023 yılında faaliyete geçmesi beklenmektedir.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak millî enerji stratejisi doğrultusunda 85 milyon vatandaşımızın ve gelecek nesillerimizin hak ve menfaatleri için atılan adımların hayati önemde olduğunu biliyor ve bu adımları destekliyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı olarak Türkiye'nin lider ülke olma idealine kararlı bir şekilde yürümesi, devletimizin güçlü, milletimizin de mutlu olması için var gücümüzle çalışmaya devam etmekteyiz. Bu süreçte ihtiyaç duyduğumuz en kritik güç ihtiyacının millî politikalar ekseninde kenetlenmiş bir millet ve millet iradesini temsil eden Millet Meclisi olduğuna inanmaktayız. Gazi Mustafa Kemal Atatürk Büyük Nutuk'unda bu hususa şöyle işaret etmektedir: "Asıl olan iç cephedir. Bu cephe bütün memleketin, bütün milletin meydana getirdiği bir cephedir. Görünürdeki cephe doğrudan doğruya ordunun düşman karşısındaki silahlı cephesidir. Bu cephe sarsılabilir, değişebilir, yenilebilir fakat bu durum hiçbir zaman bir memleketi, bir milleti yok edemez. Önemli olan, memleketi temelden yıkan, milleti esir ettiren iç cephenin çöküşüdür. Bu gerçeği bizden çok daha iyi bilen düşmanlar bu cephemizi yıkmak için yüzyıllarca çalışmışlar ve çalışmaktadırlar, bugüne kadar da başarı sağlamışlardır. Meclisin zihniyeti, çalışmaları ve durumu düşmana ümit verici olmadıkça iç ve dış cephelerimizin yerinden oynamasına imkân ve ihtimali yoktur. Mecliste bir veya birkaç üyenin karamsarlık telkin eden sözlerinden bile aleyhimizde yararlanma çareleri aranmakta olduğuna şüphe edilmemelidir. Dışişleri Bakanlığının dosyaları bununla ilgili belgelerle doludur. Kesinlikle arz ederim ki istemeyerek de olsa düşmanlara ümit verecek en ufak belirtilerden kaçınılmadıkça millî davanın sonuçlanması gecikir." Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün veciz bir şekilde ifade etmiş olduğu ahval bugün de caridir ve aynı şekilde tezahür etmektedir. Bizlere düşen vazife, yeise kapılmadan iç cepheyi güçlendirmek ve genişletmek olacaktır.
Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı olarak millî politikaların icrası hususunda merhum şairimiz Arif Nihat Asya'nın dizelerinde geçen "Tevekkül Allah'adır zillete katlanılmaz!" düsturuyla hareket ederek ülkemizi her alanda şaha kaldıracak, Cenab-ı Allah'ın izniyle 21'inci yüzyıla Türkiye mührünü vuracağız. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bu duygu ve düşüncelerle cumhuriyetimizin 100'üncü yılı bütçe kanun teklifini Milliyetçi Hareket Partisi olarak desteklediğimizi ifade ediyor, Gazi Meclisimizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)