| Konu: | 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin İlk Görüşmesi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 29 |
| Tarih: | 05.12.2022 |
AK PARTİ GRUBU ADINA NURETTİN CANİKLİ (İstanbul) - Değerli milletvekilleri, öncelikle, hepinizi, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. 2023 bütçemizin hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.
2023 bütçesini yüksek enflasyon, gerçekten hayat pahalılığı ve yeni uygulanan bir para politikasının, klasik iktisat teorisinin dışında yeni söylemleri gündeme getiren bir para politikasının uygulandığı dönemde tartışıyoruz, değerlendiriyoruz.
Yüksek enflasyon kötüdür, bunu bütün iktisat bilimcileri kabul eder ve yüksek enflasyonun olduğu ülkelerde -Türkiye için de geçerli- yüksek enflasyon hem büyüme açısından ciddi tahribat ortaya çıkarır hem de gelir dağılımını bozar. Geçmişte yüksek enflasyonla karşı karşıya kalan ülke ve ekonomilerin uygulamalarında bu iki olumsuz sonuç mutlaka ortaya çıkmıştır yani millî gelir azalmıştır, üretim azalmıştır, üretilen mal ve hizmetler azalmıştır ve gelir dağılımı bozulmuştur, özellikle dar gelirlilerin millî gelirden aldığı pay azalmıştır.
Şimdi, bu açıdan bakıldığında, son bir yıldan beri -bir de biraz önce de ifade etmeye çalıştığım gibi- düşük enflasyon politikası olarak özetleyebileceğimiz ve klasik iktisat teorisinin dışında bir modelin kararlı bir şekilde uygulandığı bir dönemdeyiz aynı zamanda, bir yıldan beri uygulanıyor. Biliyorsunuz, eylül ayından itibaren agresif bir şekilde faiz oranlarının ısrarla peş peşe düşürüldüğü ve reel faizin çok ciddi anlamda negatif olarak uygulandığı bir model şu anda uygulanıyor, hayata geçiriliyor. Bir yıldan beri uygulanıyor, dolayısıyla bir yıllık uygulama süresi, esasında, bu modelin uygulanmasının sonuçlarını değerlendirmek için yeterli bir süre. Yani bir yıldan beri uygulanan modele bakmamız gerekiyor. Hangi açılardan bakmamız gerekiyor? Özellikle büyüme ve gelir dağılımı açısından bakmamız gerekiyor.
Ekonomide iki tane temel hedef vardır. Ekonomistlerin temel amacı, ülkede üretilen mal ve hizmetlerin artırılması, büyütülmesi ve üretilen mal ve hizmetlerin olabildiği ölçüde dengeli bir şekilde toplum kesimlerine dağıtılmasıdır, 2 tane temel hedef. Dolayısıyla bu açıdan bakmamız gerekiyor.
Şimdi, uygulanan para politikasının yani "düşük faiz" olarak adlandırdığımız para politikasının alternatifi nedir? Alternatifi, özellikle gelişmekte olan piyasalar için pozitif reel faiz politikasıdır yani "faizin, enflasyon oranının biraz üzerinde belirlenmesi" şeklinde özetleyebileceğimiz bir politikadır. Neden? Çünkü özellikle, ellerinde Türk lirası varlıkları bulunduranların Türk lirası varlıklarından çıkmamaları ve dövize yönelmemeleri için bu politika tatbik edilir, uygulanır. Bir başka ifadeyle, şu anda politika faiz oranı yüzde 10-11 civarındadır.
KEMAL PEKÖZ (Adana) - 9.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bunun alternatifi olan faiz oranı uygulanmış olsaydı yüzde 85'lik enflasyon oranının biraz üzerinde bir faiz politikası uygulanması gerekirdi, bu da en az yüzde 86 nominal faiz uygulaması anlamına gelir, yani şu anda yüzde 11 olan bu nominal faizin, politika faizinin yüzde 86 olarak uygulanması anlamına gelir. Yüksek faiz uygulandığı dönemlerde yatırımlar azalır. Neden? Çünkü yatırımcılar, ellerinde bulundurdukları fonları riskli yatırım yerine garantili yüksek faize plase ederler, kanalize ederler ve oradan gelir elde ederler. Ayrıca, hane halkı da ellerindeki tüketim için planladıkları fonları tüketime değil yüksek faiz getirisi nedeniyle faize kanalize ederler. Bu açıdan da bakılması gerekiyor.
Sonuç itibarıyla, tabii, yatırımlar azalınca çalışanlar işlerini kaybederler, millî gelir azalır; özellikle, ücretlilerin millî gelirden aldığı pay düşer. Dolayısıyla yüksek faiz uygulanan dönemlerde zengin daha zengin olur çünkü parası olan, sermaye sahibi kaynağını, imkânını, fonunu faize yatırır ama diğer taraflarda dar gelirli olan, faiz geliri elde etme imkânı olmayan da millî gelirden daha az pay elde eder yani fakirleşir. Şimdi, bu açılardan baktığımızda, Merkez Bankasının ısrarlı, agresif faiz düşürme politikasının sonuçlarına baktığımızda 2 sonucu görüyoruz: Üretim açısından bakalım; üretim açısından bakıldığında, eylül ayından itibaren uygulanan düşük faiz politikasının sonucunda, bakın, üretim hangi aşamaya gelmiş onları bir ortaya koyalım.
Şimdi, biliyorsunuz, eylül ayında politika faizi yüzde 19 ve enflasyon da yüzde 21-22 civarında ama enflasyonun yönü yukarı. Eğer klasik iktisat politikası uygulanmış olsaydı, eylül ayının sonuna kadar nominal faizin en az yüzde 28'e, 30'a çıkartılması gerekirdi, özellikle hane halkının, vatandaşın dolara gidişini engellemek amacıyla bu şekilde bu politikanın hayata geçirilmesi gerekirdi fakat böyle olmadı. Aslında, Hükûmet, bu açık yani... Daha doğrusu, Merkez Bankasının kararıyla -ama bunu da herkes biliyor, elbette bunda Sayın Cumhurbaşkanımızın ısrarlı taleplerinin payının olduğunun kabul edilmesi gerekiyor- eylül ayı sonuna kadar yüzde 30 olması gereken normal klasik para politikası hayata geçirilmiş olsaydı... Faiz oranı yüzde 19'dan hızla düşürülmeye başlandı ve şu an itibarıyla yüzde 9,5 olarak uygulanıyor.
Burada hatırlatmamda bir fayda var: Bütün dünyada en borçlu organ devlettir, devletler en çok borcu olan yapılardır; Türkiye için de geçerli, dünyanın bütün ülkeleri için de geçerli; Türkiye'de nispi olarak diğer ülkelere kıyasla daha düşük.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Türkiye'de özel sektör de çok borçlu.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Dolayısıyla bugün en borçlu yapı olarak hazine, politika faizine yakın oranlardan borçlanıyor yani yüzde 10-11 civarında borçlanıyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sen bu söylediğine inanıyor musun ya? Ben bu eğitimimle biliyorum yalan olduğunu.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Eğer klasik para politikası uygulanmış olsaydı bugün nominal faiz oranı enflasyonun biraz üzerinde yani yüzde 86 civarında olması hazinenin de en az yüzde 86'yla borçlanması gerekirdi, bugün yüzde 10'la borçlanıyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ERHAN USTA (Samsun) - Nurettin Bey, enflasyon niye yüzde 86'ya çıktı, onu söyleyin. Faiz oranı yüzde 19'ken enflasyon kaçtı? Enflasyonu siz getirdiniz yüzde 86'ya. Böyle bir mantık olur mu ya? Bu ne biçim mantıksızlık ya!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bugün, 2022 bütçesinde öngörülen faiz ödemesi gayrisafi millî hasılanın yaklaşık yüzde 3'ünün altında kalacaktır yani en azından resmî olarak söylüyorum, yaklaşık olarak 300 milyar lira faiz ödemesi yapılacaktır.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Dolar kaç para?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Eğer o para politikası uygulanmış olsaydı yani hazine yüzde 10 yerine, 11 yerine yüzde 86'dan borçlanmış olsaydı 2022 bütçesinde en az 1,2 trilyon lira faiz ödemesi gerçekleştirilecekti.
ERHAN USTA (Samsun) - Yüzde 86 nereden çıktı, onu söyleyin bize.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Şimdi yapılan ödeme ne kadar?
ERHAN USTA (Samsun) - Yüzde 86 nereden çıktı?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - 300 milyar civarında bir faiz ödemesi yani toplam bütçenin yüzde 10,5'u oranında bir faiz ödemesi öngörülüyor; aradaki farkı görüyorsunuz değerli arkadaşlar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ERHAN USTA (Samsun) - TÜFE'ye endeksli borçlar ne oldu? TÜFE'ye endeksli borçlar ne oldu, onu bir söyleyin bakalım.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Şimdi, sonuçlara bakalım...
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Şu anda dolar 18,5 lira oldu.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, şunu da söyleyelim bakın...
ERHAN USTA (Samsun) - Altın ve döviz cinsinden borçlanmalar ne oldu? Onları faize yazmıyorsunuz tabii.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - ...eğer bu politika hayata geçirilmemiş olsaydı yine bugün itibarıyla enflasyon oranı en az yüzde 70'in üzerine çıkacaktı. Neden?
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Yüzde 170...
VELİ AĞBABA (Malatya) - Tamam, sen Nebati'den iyi yalan söylüyorsun, seni bakan yapalım.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bakın, yani düşük faiz politikası uygulanmamış olsaydı bile bugün enflasyon oranı yüzde 70'in üzerinde gerçekleşecekti. Neden?
VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Canikli, sen Nebati'den de iyi sallıyorsun, seni bakan yapalım.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bakın, diğer başka kalemlere bakmaya gerek yok, sadece enerji ürünlerinin uluslararası piyasa fiyatındaki artıştan kaynaklanan enflasyonun Türkiye'ye yansıması, manşet enflasyona yüzde 30'un üzerinde, aynen öyle, evet. Almanya'da enerji enflasyonu yüzde 44 değerli arkadaşlar, manşet enflasyon yüzde 11 ama enerji enflasyonu yüzde 44.
ERHAN USTA (Samsun) - Türkiye'de ne kadar?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Yani başka hiçbir faktör etkili olmamış olsaydı sadece enerji fiyatındaki artışlar Türkiye enflasyonunu en az 30 puan birden artıracaktı.
ERHAN USTA (Samsun) - Arttı zaten, 66 puan arttı, enflasyon 66 puan arttı bir yılda.
NURETTİN CANİKLİ (İstanbul) - Ayrıca burada, Türkiye'nin bugün dünyanın bütün ülkelerinden daha düşük fiyatla enerjiye ulaştığını söylemeye gerek yok. Bu da Cumhurbaşkanımızın uluslararası alanda inanılmaz bir diplomatik maharetinin ekonomiye yansımasıdır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bunu hepimiz biliyoruz, herkes biliyor, dünya biliyor, Türkiye de biliyor.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Sisi'de biliyor, Esad'da biliyor, Netanyahu'da biliyor.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Ayrıca, yüksek fiyatla bunu bulamayan ülkeler bile var. Bugün, Almanya Parlamentosunda insanlar donuyor, milletvekilleri donuyor, çalışma yapamıyorlar. Neden? Çünkü enerjiye ulaşamıyorlar, o yüksek fiyatla onlar enerjiye bile ulaşamıyorlar değerli arkadaşlar. Sadece 30 puan buradan gelecekti.
Bakın, demirin fiyatı... Demir, birçok ürünün, birçok girdinin de maliyet unsurudur, ana girdisidir. Demirin geçen yıl, 2021 Eylüldeki fiyatı tonu 92 dolardan, 2022 Nisanında 154 dolara kadar çıktı. Aradaki fark ne kadar? Yüzde 47'lik bir artış var. Yani bunun Türkiye'deki fiyatlara yansımaması mümkün mü? Bu fiyat artışıyla Türkiye'yi yönetenlerin uzaktan, yakından bir alakası var mı değerli arkadaşlar? Yok. Dolayısıyla bunları gıda enflasyonu, bakın, gıda fiyatları, bütün bunları topladığınızda eğer yüksek faiz politikası uygulanmış olsaydı dahi Türkiye'deki enflasyon bugün, en az yüzde 70'in üzerinde olacaktı ve faizler de ona paralel olarak yüksek oranlarda gerçekleşecekti. Türkiye'de, özellikle enerji ürünlerine uygulanan sübvansiyon -ki doğal gazda yüzde 75, elektrikte yüzde 50 civarında- enerji enflasyonunun, enerji ürünlerinin fiyatlarının yükselmesinin Türkiye'de enflasyona yansımasını en az 10-12 puan düşürmüştür. Bir başka ifadeyle, eğer aynen yansıtılmış olsaydı, uluslararası alanda enerji ürünlerine gelen fiyat artışları aynen yansıtılmış olsaydı, bugün enflasyon oranı 12 puan daha yüksek olacaktı.
Şimdi, bakalım değerli arkadaşlar, dedik ki: Ekonomide temel hedef ekonominin büyütülmesi, faizlerin düşürülmesi. Düşük faiz politikası birinci planda büyümede nasıl bir etki yapmış? Büyümeye bakalım: Bu düşük faiz politikası ne zaman başladı? 2021 yılının dördüncü çeyreğinde başladı. 2021 dördüncü çeyrekte, Türkiye yüzde 4 büyüdü...
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Dolar kaç para Sayın Canikli?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Pardon... Hayır, yüzde 9,6 büyüdü. Yüzde 4 kim büyüdü biliyor musunuz? Çin büyüdü değerli arkadaşlar, Çin. Karşılaştırarak söyleyeyim rakamları madem. Türkiye, 2021'in dördüncü çeyreğinde yüzde 9,6 büyüdü.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Dolar kaç para Sayın Canikli?
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Büyüdüysek millete versenize parayı. Büyümeden pay versenize çalışanlara. Niye vermiyorsunuz?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Büyüme ne demek biliyor musunuz? Biliyorsunuz da hatırlatıyorum sadece. Üretilen mal ve hizmetlerin çoğalması demek, toplumun daha çok mal ve hizmet üretmesi anlamına geliyor arkadaşlar.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Madem büyüdük ücretlilere verin.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Gelir dağılım nasıl, gelir dağılımı?
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Borcumuz büyüdü.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Dolayısıyla 2021'in dördüncü çeyreğinde Türkiye yüzde 9,6 büyürken Çin ne kadar büyümüş arkadaşlar? Yüzde 4 büyümüş.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Çekmeköy'de ormanlık alanlar vardı, ne oldu Sayın Canikli?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Çin dünyanın en büyük büyüme potansiyeli olan ve büyüyen ülkesidir, onun için onunla karşılaştırıyorum, diğer ülkelerle karşılaştırmıyorum. 2022 birinci çeyrekte Türkiye yüzde 7,5 büyümüş, Çin yüzde 4,8 büyümüş. 2022 ikinci çeyrekte Türkiye yüzde 7,6 büyümüş, Çin yüzde 0,4 büyümüş.
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) - Para nerede, para?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - 2022 üçüncü çeyrekte Türkiye 3,9; Çin 3,9 büyümüş değerli arkadaşlar.
ERHAN USTA (Samsun) - Çin'e üzülmeyi bırak sen.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Peki, büyümüş de para nerede?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Demek ki faizlerin düşürülmesinin hedefi olan büyüme sağlanmış, büyümede başarılı, hedef o zaten. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Türkiye büyümüşse para nerede Sayın Canikli?
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Asgari ücret 270 dolar.
BAŞKAN - Arkadaşlar, dinleyelim lütfen. Matematik zor biraz ama dinlemeden hiç olmaz. Lütfen...
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Türkiye büyümüşse para nerede Sayın Başkanım? Nerede bu para, yerini söylesin.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bakın, şimdi, bunu test edelim: Bu gerçekten reel bir büyüme mi, gerçekten üretilen mal ve hizmet var mı; ona bir bakalım... Ha, bu arada şunu söyleyeyim
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Çalışanların yüzde 8'ini götürüp teslim ettiniz öbür tarafa. "Büyüdük." diye bize hikâye anlatma.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Son bir yılda yani faizlerin düşürülmeye başladığı dönemden bugüne, yüksek enflasyon döneminde yaklaşık 23 tane organize sanayi bölgesi açılmış ve toplam diğer organize sanayi bölgeleriyle birlikte bu süre içerisinde yani yaklaşık bir yıl içerisinde 2 bin tane fabrika faaliyete geçmiş. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Bir tane söyle, bir tane...
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, organize sanayi bölgeleri açılıyor, kavak dikmek için değil, fabrikalar yükseliyor oralarda.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Türkiye iflas rekorunu kırıyor, haberin var mı? Dünyada iflas rekoru Türkiye'de.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Şimdi, bakın, eğer büyüme gerçekse test edelim, ekonomik olarak test edelim, hiç kimsenin karşı çıkamayacağı tarzda test edelim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Tamam test edelim de yani Türkiye büyümüşse para nerede?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bunun istihdam rakamlarına da yansıması gerekir değil mi arkadaşlar?
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Ya, Türkiye büyümüşse para nerede?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Büyüme varsa fabrikalar açılıyor, üretim büyüyor, dolayısıyla iş imkânları da artıyor anlamına geliyor; doğru mu? Doğru.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Nerede para? Para nerede, para?
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Kayyumlara çalışıyor fabrikalar.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Madem büyümüşsek millet niye işsiz?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bakalım, 2021 yılının sonu itibarıyla Türkiye'de çalışan insan sayısı, çalışan kişi sayısı 28 milyon 797 bin.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Kaç kişi işsiz? Kaç kişi işsiz?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Lütfen not alın -2021'in sonu- 28 milyon 797 bin kişi çalışıyor.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Kayyumlara gel, kayyumlara.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Peki, o öğrenciler okula giderken niye aç gidiyorlar, yemek götüremiyorlar bu kadar para varsa?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Evet, şimdi, değerli arkadaşlar, 2022'nin Ağustos ayı, dokuz aylık dönem içerisinde, çalışan sayısı ne kadar; istihdam edilen, fiilen çalışan, ete kemiğe bürünmüş çalışıyor? 31 milyon 344 bin kişi. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Ya, Sayın Başkan, Allah'tan kork ya.
ERHAN USTA (Samsun) - Çalışılan saat niye düşüyor Sayın Canikli? Çalışılan saat niye düşüyor? TÜİK rakamları ortada.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Var mı itirazınız bu rakamlara, var mı itirazınız? Ne kadar artmış arkadaşlar? Dokuz ayda çalışan sayısı, istihdam edilen sayısı 2 milyon 547 bin kişi artmış; bu, bir dünya rekorudur. Bu bir dünya rekorudur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Vatandaş izliyor seni; aç, yoksul, işsiz; biraz ele avuca gelir şeyler söyle.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Sanayi devriminin insanlık dışı çalışma şartlarının yaşandığı dönem hariç -bildiğim kadarıyla- o dönem hariç...
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Ekranlarda bunları söyleme, rezil oluyorsun, mahcup oluyorsun; vatandaş izliyor, yoksullar izliyor, işsizler izliyor.
BAŞKAN - Sayın Aydoğan, hatip kadar konuştun.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Onun dışında, tarihin hiçbir döneminde dünyada ve Türkiye'de bu kadar kısa dönem içerisinde, dokuz aylık dönem içerisinde toplam istihdamın yüzde 9'u oranında, 2 milyon 547 bin kişilik bir istihdam artışı olmamıştır; bu bir rekordur, bu bir dünya rekorudur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Yoksullar izliyor seni, yoksullar; işsizler izliyor.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Ve bu aynı zamanda, düşük faiz politikasının bir madalyasıdır.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Doğru konuşmadığını hepsi biliyor. Ayıp ya!
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Bravo Başkanım, ağzına sağlık.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, devam edelim, devam edelim.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Devam edin, biraz öğrensinler, Rifkin onları köreltmiş.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Yani bütün her şeyi konuşalım; dar gelirlileri de konuşalım, asgari ücreti de konuşalım; hepsini konuşalım.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Her 3 çocuktan 1'i aç bu ülkede, ne anlatıyorsun sen ya? Dünya rekoru kırdınız.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Hepsini konuşalım, konuşulmadık hiçbir şey kalmasın.
Şimdi, bakın, istihdam konusu, bakın arkadaşlar...
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Orada oturuyor Bakan.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Kayyumları da konuşalım, kayyumları.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Geçin onları, dava açıldı...
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - 3 çocuktan 1'i aç.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - İstihdam konusu... Bakın, 1980 ile 2001 arası yirmi yıllık dönem arkadaşlar, bizden önceki yirmi yıllık dönem, 1980 ile 2001 arasındaki çalışan sayısının istihdam artışına bakalım: 1980 yılında çalışan sayısı 15 milyon 702 bin kişi, devletin resmî rakamları, bizden önceki rakamlar bunlar.
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - Ülke olmuş babanızın çiftliği, hâlâ daha konuşuyorsunuz.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - 1980 yılında toplam çalışan sayısı 15 milyon 702 bin.
ERHAN USTA (Samsun) - Nüfus ne kadar?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - 2001 yılında ne kadar yani yirmi yıl sonra? 19 milyon 557 bin, arkadaşlar.
ERHAN USTA (Samsun) - Nüfus ne kadar, nüfus?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Yani yirmi yılda üretilen iş, istihdam kapasitesi sadece 3 milyon 855 bin, yirmi yılda.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Ya, bu millet niye aç? Millet niye yoksul?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Yirmi yılda üretilen iş imkânı 3 milyon 855 bin.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - O zaman, deveyi havuduyla götüren biri var.
BAŞKAN - Sayın Aydoğan...
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Şimdi, son yirmi yıla bakalım, karşılaştıralım, bir önceki yirmi yılla bir sonraki yirmi yılı karşılaştırıyoruz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bütçede faiz ne kadar, faiz? Bütçede faiz ne kadar?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - 2002'de, değerli arkadaşlar, istihdam edilen kişi sayısı 19 milyon 402 bin.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Faiz ne kadar bütçede?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Çalışan sayısı 19 milyon 402 bin, itirazı olan var mı? Yok.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bütçede faiz ne kadar?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Peki, 2022 yılının -son rakamlar itibarıyla söylüyorum- çalışan sayısı ne kadar? 31 milyon 422 yani 2002'de 19 milyon 402 bin, şu anda 31 milyon 422 bin.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Ne kadar faiz ödüyor bu ülke? Faiz ne kadar, faiz?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Yirmi yılda üretilen istihdam kapasitesi, iş imkânı ne kadar? 12 milyon, değerli arkadaşlar, 12 milyon. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bir tarafta yirmi yılda 3 milyon 844 bin...
AYLİN CESUR (Isparta) - Nüfus kaç? 2002'de nüfus kaç?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - ...bir tarafta da aynı süre içerisinde tam 12 milyon, tam 3 kat, 3 kat. (AK PARTİ sıralarından "Helal olsun" sesleri, alkışlar)
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Nüfus ne kadar, nüfus?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, işte bu iş, işte bu istihdam, bu zenginlik çünkü bundan kim faydalanıyor? Dar gelirli vatandaşımız faydalanıyor, işi olmayan faydalanıyor.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Yarım simit yemeye başladı millet sayenizde, neresi zenginlik bunun?
ERHAN USTA (Samsun) - Sayın Canikli, 2002'ye göre işsizlik oranı 1 puan arttı, siz neden bahsediyorsunuz?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Gelelim, dar gelirlilerin durumuna gelelim değerli arkadaşlar, garibana gelelim, asgari ücretliye gelelim. Onların gelirlerinde, satın alma güçlerinde bu dönemde, son bir yılda nasıl bir değişiklik olmuş hep beraber bakalım.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Millî gelirden aldığı pay ne kadar?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Daha henüz gelir dağılımı rakamları yayınlanmadı -2022 için, doğal olarak- onun için başka birtakım kriterlere bakacağız. Şimdi, bir yıl önce -bugün 5 Aralık- 5 Aralık 2021'de asgari ücret kaç dolar satın alabiliyordu? Somut, bakalım. Geçen yıl 5 Aralıkta asgari ücret 2.825 lira. Dolar kuru ne kadar 5 Aralık 2021'de? 13 lira 72 kuruş dolayısıyla 5 Aralık 2021'de, bir yıl önce asgari ücretli 205,9 dolar satın alabiliyor; doların fiyatı da yükseldi, önemli bir ölçüt, 205,9 dokuz dolar. Not alıyorsunuz değil mi arkadaşlar? Bugün dolar 18,65, bugün itibarıyla dolar kuru 18,65.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - O zaman niye asgari ücreti yükseltmeye çalışıyorsunuz, geri alın.
ERHAN USTA (Samsun) - Temmuz-temmuz mukayese eder misin?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Asgari ücret ne kadar? 5.500.
ERHAN USTA (Samsun) - Ya, doları fırlattın şimdi dolara azalıyor diyorsun. Temmuz-temmuz mukayese et.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bugün ne kadar alıyor? 295 dolar arkadaşlar, 295 dolar.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Ev kiraları ne kadar, ev kiraları?
ERHAN USTA (Samsun) - Temmuz-temmuz mukayese et.
BAŞKAN - Sayın Usta... Sayın Usta, lütfen...
ERHAN USTA (Samsun) - Temmuz-temmuz mukayese etsin.
BAŞKAN - Tamam da bu hesap bitsin sonra onu yaparız. Allah Allah!
ERHAN USTA (Samsun) - Olmaz ki böyle şey Sayın Başkan! Böyle bir şey var mı ya! Doları fırlattın...
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Başkan, sizin tartışmalara katılmamanız lazım.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bir yıl önce asgari ücretli 2.825 lirayla 205,9 dolar alırken bugün asgari ücretli 5.500 lirayla tam 295 dolar alıyor. Dolar bazında artış yüzde 43. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Böyle bir şey yok gerçekten ya!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bunu da "check" edelim "check" edelim bunu da.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Neyi "check" ediyorsun ya!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bir malla "check" edelim, başka, en çok tüketilen bir malla test edelim doğru mu değil mi diye. Kırmızı et; kırmızı ete bakalım. Bir yıl önce asgari ücretle kaç kilogram kırmızı et alınabiliyordu, bugün kaç kilogram kırmızı et alınabiliyor? Fiyatları, rakamları paylaşıyoruz -açık, şeffaf- bir Et ve Süt Kurumu fiyatlarıyla yapıyoruz bir de piyasa fiyatlarıyla. Piyasa fiyatları: Bir yıl önce dana kuşbaşı etinin fiyatı 68 lira, bugün ne kadar? 130 lira arkadaşlar, dana kuşbaşı etinin marketlerdeki fiyatı 130 lira.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Kimse size inanmıyor, aldıklarına inanıyor. Yok öyle bir rakam.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Nerede, nerede 130 lira?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bir yıl önce 2.825 liralık asgari ücretle 68 liralık dana kuşbaşı etinden 41 kilo alabiliyor, bugün 5.500 liralık asgari ücretle 130 liralık dana kuşbaşı etinden 42 kilogram alabiliyor. (CHP sıralarından gürültüler) Çok artış yok ama düşmemiş, düşmemiş.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Helal size, helal!
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - Etin kilosu 170 lira oldu, sen neden bahsediyorsun ya?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bakın, bir de Et ve Süt Kurumunun fiyatlarıyla yapalım arkadaşlar; Et ve Süt Kurumu önemli çünkü özellikle dar gelirli vatandaşlarımızın büyük bölümü ihtiyaçlarını Et ve Süt Kurumundan karşılıyor.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Ama rakamları doğru söyleyin.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - 2021 Aralıkta Et ve Süt Kurumunun 1 kilogram dana kuşbaşı etinin fiyatı 65 lira, bugün 99 lira; bugün 99 lira, gidin bakın, 99 lira.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Nereden alıyorsunuz, söyleyin biz de alalım; nereden alıyorsunuz, nereden?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bir yıl önce Et ve Süt Kurumundan asgari ücretle 43 kilogram dana kuşbaşı alınabiliyor iken bugün 55 kilo satın alınabiliyor arkadaşlar.
AYLİN CESUR (Isparta) - Yıllardır et alamıyor zaten vatandaş.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bakın, yüksek enflasyon döneminde ve düşük faizin uygulandığı bir dönemde ve özellikle yoğun bir şekilde bu dönemin dar gelirlileri, asgari ücretliyi perişan ettiği söylemlerinin inanılmaz şekilde gündeme getirildiği bir dönemde ortaya çıkan tablo bu.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Asgari ücretliye sor derim, asgari ücretliye sor!
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Asgari ücretli sandıkta hesabını soracak.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Söylemlerin önemi yok arkadaşlar; bu şekilde ölçmemiz gerekiyor, somut olarak -rakamlarla- ölçmemiz gerekiyor.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Sen git de yaşayanları gör, yaşayanları!
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Saray hesabı bu işte!
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Saraydan öyle gözüküyor.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Şimdi, deniliyor ki: "Tamam, hane halkı tüketiyor falan ama bunu borca batarak tüketiyor, borçlanarak tüketiyor, borç batağında şu anda." Bu da doğru değil arkadaşlar. Bakalım, bakalım.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Yok, yok, borç alan yok.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Hane halkının borçluluk oranına bakalım.
AYLİN CESUR (Isparta) - Hangi ülkenin...
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Nerede bu hane halkı?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Ondan sonra, gerçekten, hane halkının...
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Hane halkının evine gittiniz mi?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Hangi kasaptan alışveriş yapıyorsunuz ya?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Hane halkı vatandaş, vatandaşın tamamı. Yani "hane halkı" dediğimiz vatandaş. Bir yıllık döneme bakın, 2021 Ağustosunda hane halkının borcu 908 milyar arkadaşlar. (CHP ve İYİ Parti sıralarından gürültüler)
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - Hane halkı bu kur korumalıya ne kadar yatırmış, onu da söyleyin.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Lütfen, rakamları konuşuyorum, başka bir şey söylemiyorum, 908 milyar. Ne zaman? 2021 Ağustos ayı. 2022 Eylül sonu itibarıyla hane halkının borcu 1 trilyon 311 milyar liraya çıkmış, gerçekten büyük bir artış var. (CHP ve İYİ Parti sıralarından gürültüler) Ne kadar artmış? 403 milyar lira yani yüzde 44 oranında hane halkının borcu aşağı yukarı bir yılda -yani bu yüksek enflasyon döneminde, düşük faiz politikasının uygulandığı dönemde- artmış; 403 milyar lira artmış, borcu artmış. (CHP ve İYİ Parti sıralarından gürültüler) Bu rakam tek başına bir anlam ifade etmez, bir şeylerle karşılaştırmamız gerekiyor.
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - Tabii, icradaki dosyalarla karşılaştıralım mesela.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Hane halkı bu parayla bir şeyler aldı.
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - Kaç kişi icraya verilmiş?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bu dönemde hane halkının servetindeki, mal varlığındaki artışla karşılaştırmamız lazım. Borcu artmış tamam ama bu dönemde hane halkının serveti ne kadar artmış? (CHP ve İYİ Parti sıralarından gürültüler)
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Anlat anlat, millet dinliyor, anlat.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Yani konut alıyor bununla, kredili konut alıyor, otomobil alıyor, beyaz eşya alıyor vesaire.
MÜRSEL ALBAN (Muğla) - Nerede yaşıyor ya?
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - İcradaki dosya sayısını da söyle, icradaki dosya sayısını.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Dolayısıyla borcu 403 milyar almış ama mal varlığı ne kadar artmış; bir de ona bakalım.
AYLİN CESUR (Isparta) - Sizinkine bakalım. Senin mal varlığın ne kadar artmış, ona bakalım, ona.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bu dönemde yani borcun arttığı dönemde vatandaş 400 bin adet -400 binden fazla ama- kredili konut satın almış. Kredili konut satın almış 400 bin adet; not edin.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Geç onları, geç. Onlar yabancıların.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Suriyeli onlar, Suriyeli!
AYLİN CESUR (Isparta) - Senin mal varlığın ne kadar, bir de ona bakalım.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Geç onu. Ayda 5 bin lirayla kim konut alabilir, 5 bin lirayla!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Sonra 600 bin adet otomobil satın almış. (CHP ve İYİ Parti sıralarından gürültüler) Fiyatlayalım, 400 bin konutu 2 milyondan hesaplayalım, 800 milyar.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Ayda 5 bin lirayla kim konut alabilir ya, 5 bin lira?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Otomobili de 300 binden hesaplayalım, 180 milyar. Ne etti? 980 milyar etti.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Asgari ücretliler mi almış?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bitmedi. Bir de hane halkının, vatandaşın bankadaki parasına bakalım; ne olmuş, artmış mı, azalmış mı?
VELİ AĞBABA (Malatya) - Zenginleşti, zenginleşti memleket sayenizde(!)
ERHAN USTA (Samsun) - Yandaşlar, yandaşlar...
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Vatandaş zenginmiş, haberi yokmuş(!) Bankayı bir kontrol etsin, para var demek ki bankada yani.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Azalmışsa vatandaşın ne kadar etkilendiğini ölçmeye çalışıyoruz.
ÇETİN ARIK (Kayseri) - Emin Sarıoğlu kim, Emin Sarıoğlu?
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Asgari ücretli yüz yıl çalışsa alamıyor!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Hane halkının son bir yıldaki TL mevduatı 1 trilyon 546 milyardan 2 trilyon 325 milyar liraya çıkmış; net, resmî rakam. 85 milyon vatandaşın parası bu. Ne kadar artmış? 779 milyar lira artmış TL mevduatı.
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - "Canikli Harikalar Diyarında!" Ev alabilen kaldı mı?
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) - Dövizcilere kazandırdınız!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bir de hane halkının son bir yıldaki döviz mevduatı var, ona bakalım; bu, hoşunuza gidecek.
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - Bu masallara kendin inanıyor musun?
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Hane halkının döviz mevduatı var(!) Vay anasını!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - 142,7 milyar dolardan 125 milyar dolara gerilemiş yani döviz tevdiatında 17,7 milyar azalma var; dövizini bozdurmuş vatandaş, hane halkı. Bunun değeri ne kadar? 330 milyar. Yani döviz tevdiatındaki hesabında 330 milyar azalma meydana gelmiş, TL mevduatında 779 milyar artmış. İkisini karşılaştıralım, aradaki farkı alalım net artışı bulmak için.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Borsadaki kumpasları anlat biraz da!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Vatandaşın son bir yılda bankadaki parası net olarak 449 milyar lira artmış, hane halkının parası artmış; bu işte. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bunu da ilave edelim.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Vatandaş zengin, zengin(!) Yoksul yok(!)
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Asgari ücretli yüz yıllık maaşını verse bir ev alamıyor! Üç yüz yıl yemese, içmese, maaşını verse bir ev alamıyor; hesap et 5 bin liradan!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - İnanın, bu rakamların hiçbir karşılığı yok ya!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Şimdi, 800 milyar konuttan geliyor, 180 milyar otomobilden geliyor, 449 milyar bankadaki paradan geliyor, mevduattan geliyor, 1 trilyon 429 milyara ulaştı.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Bankadaki parayı kime aktarıyorsun, o kadar para kimde var? Vatandaşın parası yok ki.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bitmedi, bitmedi; hane halkı bu dönemde...
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Nerede bu hane halkı, nerede? Nerede yaşıyor?
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - Ne hane halkı ya!
ÜMİT BEYAZ (İstanbul) - Nerede bu hane halkı, nerede?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - ...vatandaş 241 ton altın satın aldı. Evet, aynen öyle, 241 ton altın satın aldı arkadaşlar.
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - Çiftçiler almadı.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Hesabı yapalım, bakın: Son bir yılda Türkiye'nin ithal ettiği altın miktarı 311 ton, 311 ton.
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - Vatandaş markette, pazarda gördüğüne mi inansın, senin dediklerine mi inansın Sayın Canikli?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Yurt içinde üretilen altın miktarı ne kadar? 45 ton. Bunun 20 tonu ihraç ediliyor, 95 tonunu da Merkez Bankası rezervlerine katıyor, satın alıyor yani 311 ton ithalat var, yurt dışından altın getiriliyor, 45 ton içeride üretiliyor, 20 tonu ihraç ediliyor, dışarıya gidiyor, 95 tonunu da Merkez Bankası satın alıyor. Geriye ne kalıyor? Geriye 241 ton altın kalıyor. Bu nereye gidiyor? Bu da kuyumcular üzerinden, kuyumculuk sistemi üzerinden vatandaş tarafından satın alınıyor.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Vatandaş zengin yani(!)
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - 241 ton, bunun değeri ne kadar? Bunun değeri de 260 milyar yaklaşık, 260 milyar.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Yani vatandaş zengin, değil mi Sayın Canikli?
ÜMİT BEYAZ (İstanbul) - Hangi vatandaş, bunu alan vatandaş kim?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bunu da ilave edin, 800 milyar konut, 180 milyar araba, 449 milyar mevduat, 260 milyar da altını ilave ettiğiniz zaman...
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) - Ee?
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - Vatandaş markette, pazarda gördüklerine mi inansın, senin dediklerine mi inansın Sayın Canikli?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - ...bu dönemde 403 milyar borcu artan...
ÜMİT BEYAZ (İstanbul) - Saraydan öyle mi görünüyor?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - ...vatandaşın, hane halkının serveti, toplam varlığı 1 trilyon 689 milyar artıyor.
ÜMİT BEYAZ (İstanbul) - Uçtuk, uçtuk, uçtuk, uçtuk(!)
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Fakirleşme yok, zenginleşme var; fakirleşme yok zenginleşme var; rakamlar bunu gösteriyor arkadaşlar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) - 5'li çete... 5'li çete...
ÇETİN ARIK (Kayseri) - Zenginleşen sizsiniz, siz!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Söylem olarak her yerde bu söyleniyor, konuşuluyor, insanlar inandırılıyor, ikna ediliyor...
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Ön taraftaki arkadaşlara sor bakayım zenginleşmiş mi; orada oturuyorlar, sor. Stenograf zenginleşmiş mi sor.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - ...ama rakamlara baktığımız zaman rakamların ulaştırdığı sonuç bu.
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - Vatandaş enflasyona ezilmemek için ne yapacağını şaşırdı!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bakın, bu rakamlara mobilya satışlarını, beyaz eşya satışlarını dâhil etmiyorum, onları da yine kredi kullanırken hane halkı borçlanıyor bunları.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Ön taraftaki arkadaşlara sor bakayım, zenginleşmiş mi? Orada oturuyorlar, sor, önündekilere sor; zenginleşmiş mi?
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - Öngörülemez bir ekonomi yarattınız, vatandaş enflasyona ezilmemek için ne yapacağını şaşırdı, sizin yüzünüzden.
TURAN AYDDOĞAN (İstanbul) - Stenograf zenginleşmiş mi, sor kardeşim? Şu stenograflar zenginleşmiş mi? Sor bakalım.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Eylül sonu itibarıyla ne kadar bir satış yapılmış? Beyaz eşya satışı tam 7 milyon.
BEDRİ SERTER (İzmir) - Hikâye anlatıyor.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bakın, onları hesaba katmıyoruz, onları dâhil etmiyoruz; mobilya satışları, onları dâhil etmiyoruz değerli arkadaşlarım.
KEMAL PEKÖZ (Adana) - İcra dairelerindeki dosyalardan da söz eder misin, İcra dairelerindeki dosyalardan?
BEDRİ SERTER (İzmir) - Hikâye anlatıyor.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bakın, milletlerin zenginliği önemli.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Çoraba gel, çoraba.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Esas olan şu anda...
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - Kayyumlara gel, kayyumlara.
ÇETİN ARIK (Kayseri) - Batırdığın şirketlere gelsene.
KEMAL PEKÖZ (Adana) - İcra dairelerindeki dosyalardan da söz et.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bakın, üretim tamam, üretimde büyüme var.
ÇETİN ARIK (Kayseri) - Simir Tekstilin adresine gel.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bir de gerçekten tüketim de refahın bir unsuru, hayat standardını tüketim de belirliyor.
ÇETİN ARIK (Kayseri) - Knot Enerjiye gel.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bu dönemde gerçekten temel ürünlerde tüketim seviyesine bakalım, bunlara karşı onu da "check" edelim, onunla tespit edelim.
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - Kayyumlara gel. Kayyum atamadığınız bir fare deliği kaldı, kayyumlara geçelim.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Yine kırmızı ete bakalım. Kırmızı et çok... (CHP ve İYİ Parti sıralarından gürültüler)
Hesaplama biçimlerine geçeceğim ayrıntılı, zaman kazanmak için... Bir yıl önce kişi başı kırmızı et tüketimi 23,05 kilo iken son bir yılda 22,9 kiloya düşmüş yani aradaki fark son derece küçük yani aynı kalmış.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Çok küçük, çok küçük(!)
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Yani kırmızı et tüketiminde bütün bu fakirlik edebiyatına rağmen bir azalma söz konusu değil. Tavuk eti bir yıl önce kişi başına 20,7 kilogram başına tüketilirken...
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - Hayal ürününü bırak, gerçeklere gel.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - ...son bir yılda tüketilen tavuk eti miktarı kişi başına 28 kilo; bu, tüketilmiş, satılmış.
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Araplara mı satılmış?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Kim aldı bunu? 85 milyon vatandaş aldı değerli arkadaşlarım.
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Araplara mı satılmış, kime satılmış?
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - Gerçeklerle yüzleş, bunları bırak.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Otomobil satışları...
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Uçak satışlarından bahsedelim.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Otomobil satışları... Geçen bir yıllık dönem içerisinde 737.350 otomobil satılırken son on iki ayda satılan otomobil miktarı 702 bin; azalma sadece 35 bin. Bir düşüş var yani ihmal edilecek kadar küçük bir düşüş.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Uçak satışlarından bahsedelim, uçak...
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Konut satışları...
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Yabancılara...
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Geçen yıl 1 milyon 491 bin konut satılırken...
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Vatandaşlığı da sattınız.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Kayıtlara geçmiş; satılmış, parası ödenmiş, insanlar satın almış. Şu son bir yılda yani yüksek enflasyon döneminde yani düşük faizin uygulandığı dönemde 1 milyon 450 bin konut satılmış, 1 milyon 450 bin. Aynı; konut satışlarında da herhangi bir azalma yok.
Bitkisel yağ 1 milyon 300 bin ton satılmış, son bir yılda 1 milyon 700 bin satılmış. O, muhtemelen biraz stoklamadan kaynaklı tabii, biliyorsunuz, bir ara raflarda bulunmadığı için; insanlarımız onu biraz stoklamış.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Yemesinler, aç dursunlar, aç(!)
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Süt ve süt ürünlerinde kişi başına sadece yüzde 0,5'lik bir düşüş var, yüzde 0,5; bu kadar.
Domates tüketimi yüzde 2 oranında artmış, elma tüketimi yüzde 4 artmış, kiraz tüketimi yüzde 8 artmış, muz tüketimi yüzde 7 artmış.
ÇETİN ARIK (Kayseri) - Palmiye Apartmanı, No: 1'de kaç şirket var?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bakın arkadaşlar, rakamlara bakın, siz de rahatlıkla bu rakamlara ulaşabilirsiniz.
Portakal yüzde 15 artmış, yumurta tüketimi yüzde 2,5 artmış, pirinç tüketimi yüzde 2 artmış.
Gelir artıyor, üretim artıyor, istihdam artıyor, tüketim artıyor; daha ne olsun? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÇETİN ARIK (Kayseri) - Palmiye Apartmanı, No: 1'de kaç şirket var?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Daha ne olsun arkadaşlar?
Şimdi, diyelim ki...
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - Daha da artıracağız!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Elbette artacak.
Çiftçi için de çiftçinin de en ufak bir problemi yok gelir anlamında. Zamanım çok fazla kalmadı; onun için, onun rakamlarını da geçiyorum.
Şimdi, bakın, eğer yüksek faiz politikası olmuş olsaydı bugünkü bütçe açığı şu anda gerçekleşecek bütçe açığından 1 trilyon lira daha fazla olacaktı ödenecek yüksek faiz nedeniyle.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Boş ver Sayın Bakan, hangi eliniz yağda, hangisi balda, göster de bilelim!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Biz bunları yaşadık. Bugün bütçenin faiz içindeki yükü yüzde 10-11 civarındadır ama 2002 öncesi 1990'lı yıllarda yüzde kaçtı? 43'tü arkadaşlar, 43.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Hamdolsun herkes borç içinde.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bunlar hayal değil, bunlar olan şeyler, bunlar yaşanan şeyler ve öyle bir tabloda o bütçeyle hiçbir şey yapamazsınız; bırakın sosyal harcamaları memurun maaşını bile ödeyemezsiniz ama şimdi, Türkiye bütün bu harcamaları yapıyor, yatırımlarını yapıyor, inanılmaz yatırımları içeride ve dışarıda her şeyiyle -sosyal destek harcamalarında en ufak bir kesinti söz konusu değil- bütün bunları yapıyor
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Bir de vatandaşa sor, vatandaşa!
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - Asgari ücretli ev alabilir mi bugün?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Güvenlik harcamalarını da yapıyor arkadaşlar. Çok konuşulmuyor, çok gündeme gelmiyor ama bu toprakları savunmak için çok büyük paralar harcıyoruz.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Okula aç giden çocuklardan bahset.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Türkiye 3 ülkede toprak bütünlüğünü sağlamak için bugün asker bulundurmak zorunda ve güvenlik için çok büyük paralar harcanıyor. Bakın, birkaç örnek vereyim.
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Herkesi düşman ettiniz, herkesle kavga.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - F-16'lardan atılan akıllı mühimmatın tanesi 400 bin dolardan 1,2 milyon dolara kadar çıkıyor. En son yerli olarak geliştirdiğimiz nüfuz edici bombanın bir tanesinin maliyeti 1,2 milyon dolar. FIRTINA obüslerinden sık sık atılan, çok namlulu roketatarlardan atılan bir mühimmatın maliyeti 5 bin dolar.
KEMAL PEKÖZ (Adana) - Boşuna demiyoruz savaş toplumu fakirleştiriyor.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - En ufak bir operasyonda binlercesi atılıyor.
KEMAL PEKÖZ (Adana) - Biz burada "Savaş yoksulluğun sebebidir." diye boşuna mı söylüyoruz?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bunu şunun için söylüyorum: Yani bütün bu gelişmeler sağlanıyor, bütün bu harcamalar yapılıyor, 200 milyarlık enerji sübvansiyonu yapılıyor.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Ya, o demek? Yani "Onlar atılmasın." mı diyor? Ne diyor ya?
KEMAL PEKÖZ (Adana) - Savaş yoksulluk demektir Beyefendi.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bakın, bu zor şartlara rağmen ve güvenlikten de en ufak taviz verilmiyor ve bütçe açığı da hedeflenen rakamlarda kalıyor.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Sayın Bakan "Onlar pahalı." mı diyor?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bunun daha ötesi var mı arkadaşlar? Bunun ötesi var mı? Yok.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Biz anladık, tamam artık.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - 100 milyar dolar cari açığı ben mi yaptım? 100 milyar dolar, nereden alırsan al. 100 milyar dolar, arkadaş anlatıyor.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Peki, şimdi alternatif olarak bu politikaya önerilen politika nedir? Yüksek faiz politikası. Bunu muhalefete mensup arkadaşlar zaten açıkça söylüyor. Bunun yöntemi de çok net bir şekilde belli. Bu politikayı hayata geçirdiğinizde nasıl bir bütçeyle karşı karşıya kalacağımızı çok net bir şekilde söyleyebiliriz yani öyle bir bütçe tam bir iflas bütçesi olur, böyle bir bütçe tam bir yıkım bütçesi olur.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - 100 milyar dolar cari açığı ne yapacağız Sayın Canikli? Bir yolunu göster bunun hadi!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Faiz oranlarını o rakamlara çıkardığınızda yatırım durur, yüzde 85 faiz oranıyla hiç kimse yatırım yapmaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - 100 milyar dolar, sana rakamı söylüyorum. Hadi "Yalan." de!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Paralar nereye gider? Firmalar dahi paralarını, fonlarını bu gibi durumlarda yatırıma değil, faize aktarıyor, faaliyet dışı şirketlerin faaliyet dışı gelirleri artıyor. Ne demek faaliyet dışı gelirler? Faiz demek. Biz bunları geçmişte çok yaşadık, vergi incelerimiz sırasında görürdük hepsini. Firmaların faaliyet dışı gelirleri faaliyet gelirlerini aşıyordu. Neden? Çünkü faizden dolayı faize yatırıyor, faiz garantili, öbür tarafta yatırım riskli. Riskli yatırıma niye götürüyor? Yüzde 85 faiz verdiğiniz zaman yatırım sıfırlanıyor, yatırım inanılmaz bir şekilde tarumar oluyor. Sadece o değil, normal vatandaş bile tüketime talebi bırakıyor, kısıyor; parasını, imkânını, kaynağını götürüyor faize yatırıyor. Dolayısıyla talep de düşüyor. Yatırım düşünce istihdam düşer, insanlar işlerini kaybediyor, bırakın yeni iş oluşturulmasını, yeni iş imkânı bulunmasını, işlerini de kaybediyor. Biz bunları, bu filmi çok gördük.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Bu duruma kim getirdi?
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - Sayenizde kazanan 5'li çete oluyor.
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, biz bunları çok yaşadık, çok gördük geçmişte. Yani öyle bir politikanın kaçınılmaz sonucu bu ama öyle görüyoruz ki ekip oluşturuluyor, organizasyon oluşturuluyor. Hatta biliyorsunuz, Sayın Kılıçdaroğlu "Londra'dan temiz para getireceğim." dedi. Bunun tercümesi şudur: Tabii, oradaki temiz paracılar hiç kimseyi kara kaşı, kara gözü için "Ya, gelsinler de şunları temiz paraya boğalım." diye beklemiyorlar. (CHP sıralarından gürültüler) Tabii, nedir o, temiz para nedir, biliyor musunuz? Temiz para şu: Temiz paracılar size diyecek ki... Size bir adres gösterecek, adres; o adrese gitmeden, o adrese uğramadan size para mara -sıcak para o da- göndermezler. IMF, adres IMF arkadaşlar, adres IMF. IMF'ye gideceksiniz, imzalayacaksınız; neler imzalayacaksınız, neler... Yani daha önce, rahmetli Ecevit, bakın, sosyal demokrat, gerçekten çiftçi dostu, memur dostu...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Canikli, bitirelim lütfen, bitirelim, üçüncü defa bir dakika, lütfen, son.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - ...çalışan dostu, hayatının her aşamasını bu insanlara adamış olan rahmetli Ecevit, 1978 yılında ve 1979 yılında 140 milyon dolar kredi kullanmak için IMF'ye gitmek zorunda kalıyor. Ne imzalatıyorlar biliyor musunuz? 11'inci Stand-by'ı. Rahmetli Ecevit "Ücretlilerin, çalışanların reel ücretlerini düşüreceğim." diye stand-by imzalaması yapıyor, stand-by imzalatıyorlar ve "Buğday tarımına verilen desteklemeyi azaltacağım." diye... Resmî kayıtlarda var, 11'inci ve 12'nci stand-by düzenlemelerinde imzası var yani tabii, ilgili Hazine Bakanı imzalıyor, rahmetli Ecevit'e bunu imzalatıyorlar. (CHP sıralarından gürültüler) Yani çiftçinin, memurun, emeklinin maaşının düşürülmesinin sözünü veriyor rahmetli Ecevit, vermek zorunda kalıyor IMF'ye gittiği zaman. Bizden size tavsiye: Bu adreslere gitmek zorunda kaldığınızda bu ülke yaşanmaz hâle gelir.
2023 bütçesinin hayırlara vesile olmasını diliyorum. [AK PARTİ sıralarından alkışlar; İYİ Parti sıralarından gülüşmeler, alkışlar(!)]