GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin İlk Görüşmesi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:29
Tarih:05.12.2022

EBRÜ GÜNAY (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; "..."(*) (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Günay...

EBRÜ GÜNAY (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; başlarken dünyanın her yerinde "..."(*) "kadın, yaşam, özgürlük" diyerek mücadele eden, bütün direnen kadınları selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

Yirmi yıldır önümüze getirilen, savaşa, talana, ayrımcılığa, sömürüye, her türlü şiddete destek veren bütçelerden biriyle daha karşı karşıyayız. Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana hazırlanan bütçelerin 21'incisini de bu iktidar hazırlamıştır. Bugün de 660 milyarlık bir açıkla 2023 yılı bütçesini değerlendiriyoruz. 2023 bütçesi işçilere, emekçilere, kadınlara, gençlere, inanç ve değerlere, farklı ana dillere, özgürlüklere, doğaya, mimariye, bilime, çocuklara, engelli bireylere, geleceğe, ağaca, kuşa, dağa taşa düşman olan bu iktidarın yıllardır bizden çaldıklarıyla dolu bir bütçe. Sarayda hazırlanan ve iktidar tarafından da Komisyonda onaylanan bu bütçe bir seçim bütçesidir. 82 milyon kişiden alınan vergilerle tek adam ve etrafındaki çıkar gruplarının kazanması için harcanmak istenen bir bütçe teklifidir. Sarayın şatafatına, yandaşın taleplerine, çetelerin masraflarına yetmedi 21'inci kez hazırladığınız bu bütçe. İktidar ve küçük ortağı nimetlerinden yararlansın diye milyonlarca insanın rızkıyla oynanan bu teklife "hayır" diyeceğiz.

Yıllardır bizden çaldıklarıyla iktidar, ayakta tutmaktadır. Kendileri saraylarda şatafat ve gösteriş içerisinde yaşayanlar halkları da bir kuru ekmeğe, bir tas suya muhtaç etmeye çalışmakta ve hatta bunu bile çok görmekteler. Saray yönetimi, yine, halkın içinde bulunduğu derin ekonomik kriz koşullarını görmezden gelmiştir. İktidar, adaletsiz bütçe tercihlerinin ve yanlış yönetimin büyük ekonomik tahribatını, halkın içinde bulunduğu dayanılmaz ekonomik koşulları bağımsızlığı ve güvenilirliği kalmamış TÜİK verileriyle örtmeye çalışmaktadır. Kaldı ki gerçekleri yansıtmaktan oldukça uzak olan TÜİK raporlarında bile usulsüzlük, yolsuzluk diz boyu.

Biliyoruz ki 100'üncü yılına girmekte olan cumhuriyetin karakteri bir türlü demokratikleşmemiş ve AKP iktidarıyla milliyetçi, muhafazakâr, tekçi bir karaktere daha fazla kaymıştır. Yüz yıldır bu cumhuriyetin vesayetçi ve otoriter yapısı, başa gelen her iktidar tarafından ya şeriat ya da bölücülük tehdidi üzerinden meşrulaştırılmıştır.

AKP-MHP ittifakıyla, ülkenin yapısal krizi, iktidarı sürdürmek adına gün geçtikçe derinleştirilmiştir. Bugünün Türkiyesi, tamamen AKP ve küçük ortağının eseridir yani bilcümle vebal, kendi çıkarlarını her şeyin üstüne koyan bu iktidardadır. Bugün bile hâlâ cumhuriyetin demokratikleşememesi, faşizmin kurumsal bir hâle getirilmesi, son olarak iki yıldır da derin bir şekilde yaşadığımız ekonomik kriz devasa bir hâl almıştır ve bu ekonomik kriz sürecinde enflasyon rekor kırmıştır, bu ekonomik kriz sürecinde işsizlik artmış, dış borç, dış ticaret açığı ve döviz kuru tarihî seviyelere çıkmıştır. İktidar, ekonomiyi içinden çıkılmaz bir sarmala sürüklemiştir. Tüm bu süreçlerde iktidar, devleti, siyaseti ve hatta tüm toplumu kendine göre dizayn etmeye çalışmış, pamuk ipliğine bağlı iktidarların devamlılığını sağlama adına mafyavari çetelerle iş birliğine girmiş, seçimde kazanma uğruna kesenin ağzını açtıkça da açmıştır. Bu durum da rekor bütçe açıklarını da beraberinde getirmiş ve bu iktidarın yirmi yıldır ülkede yarattığı hesaplar hepimizin geleceğini etkileyen, tamiri uzun yıllar alacak hasarlara neden olmuştur. Yirmi yıldır barışa değil silahlanma ve şiddete kaynak ayıranlar, kadınlara değil kadına yönelik çok yönlü şiddete alan açanlar, kadın yoksulluğunu tırmandıranlar, gençlere değil, yandaşa, ranta, yolsuzluğa, tekellere, taşeronlara para akıtanlar, doğa talanından milyonlar kazananlar, çocuk işçiliğine, çocuklara yönelik her türlü istismara göz yumanlar, yanlış tarım politikalarıyla ülkedeki üretimi yok etme noktasına getirenler ve en önemlisi sınır içi ve sınır ötesinde Kürt düşmanlığında çığır açanlara karşı bizim çözüm bütçemiz var. İktidarın hesap vereceği gün geldiğinde -ki o gün çok yakındır- bu ülkenin halkları olarak hepimiz çözüm bütçesiyle rahat bir nefes alacağız. O gün geldiğinde, şiddet, seçim, faiz ve rant bütçesi olan elimizdeki bu 2023 yılı bütçesinin de yirmi yıldır ülkede yarattıkları tüm tahribatın da hesabını elbette ki halklar karşısında verecektir.

Değerli arkadaşlar, Türkiye'nin en başat sorunu antidemokratik bir rejimin tüm topluma dayatılmasıdır. Toplumsal dokuları yok etme amacıyla oluşmuş, ulus devlet rejiminin tek adam rejimiyle pekiştirilmesiyle dışlayıcı, ötekileştirici, kutupsallaştırıcı özellikler kurumsal olarak bugün hepimize her yerde bir tecrit siyaseti dayatmaktadır. Özellikle iktidarın Kürt sorunundaki antidemokratik tutumu ve gün geçtikçe de ülkenin yönetilme şeklinin demokrasiden uzaklaştırılmış olması, şiddeti ve savaşı tercih eden politik tercihleri bu bütçen en önemli sebebi durumundadır. Nitekim, ülke kaynaklarının üretimini ve istihdamı artırmak yerine savaşa ayrılması, halka yeni vergi külfetleri, maliyet artışları, döviz kurlarında rekorlar ve enflasyon artışı olarak geri dönmektedir.

Bakın, 2023 yılı bütçesinde silahlanma ve güvenlik harcamaları için devasa bir tutar ayrılmıştır. Örneğin, 2014 yılında güvenlik harcamalarına düşen pay 45 milyar TL iken 2023 yılında bu miktar 469 milyar TL gibi rekor bir rakama ulaşmıştır ki bu tutar cumhuriyet tarihinin en yüksek silahlanma ve güvenlik bütçesi olmuştur. Silah ve çatışma için ayrılan bu tutar 2023 yılı bütçe giderinin yaklaşık yüzde 10'una tekabül etmektedir yani 2023 yılı bütçesindeki her 8 liralık verginin 1 lirası silahlanma ve güvenlik harcamalarına gitmektedir. Türkiye, bu harcama rakamlarıyla dünyanın en çok askerî harcama yapan ülkeleri arasında 16'ncı sırada yer almaktadır. Avrupa Birliği ülkelerinde savunma bütçesi ülkelerin bütçelerinin ortalama olarak yalnızca yüzde 3'ü kadar iken Türkiye'de bu oran bütçenin yüzde 11'ine denk gelmektedir. Son kırk yılda yaşanan şiddet politikalarına yüz milyarlarca dolar harcama da yapılmıştır.

Değerli arkadaşlar ve ekranları başından bizleri izleyen değerli Türkiye halkları, oysa bu paralarla çocukların kendi özgün yeteneklerini açığa çıkarabilecekleri ortamlar oluşturulup bilimsel temelli eğitime destek verilebilirdi; çocuklara duyarlı bütçelerle 23 milyon çocukla nüfusun dörtte 1'ini oluşturan çocuklara ilişkin, onların lehine ve yararına politikalar düzenlenip güzel bir yaşam sunulabilirdi; en az 720 bin çocuk işçi gerçeği ortadan kaldırılabilirdi; ana dilde eğitim olanakları sağlanıp özgür ve eşit bir eğitim sistemi oluşturulabilirdi. Savaşa harcanan bu bütçeyle, okulda aç kalan milyonlarca öğrenciye okulda bir öğün yemek verilebilirdi.

Bu bütçe, çocuklara duyarlı olmadığı gibi cinsiyete de duyarlı bir bütçe değildir. Kadın düşmanlığı yapan bu iktidar, kadınların kaynaklardan faydalanmasını bir hak olarak görmemektedir; kadınlar, emeği sömürülen, ikinci planda tutulan emeğin başında da gelmektedir. AKP iktidarı döneminde kadına yönelik şiddetin önlenmemesi, her gün daha fazla artması, kadın emeği ve bedeni üzerinde tahakkümün kurumsallaştırılması, kadına yönelik ayrımcılık ve suçların yaptırımsız bırakılması gibi politik tercihler bütçe konusundaki yaklaşımı da açığa çıkarmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Günay.

EBRÜ GÜNAY (Devamla) - AKP'nin erkeğin ihtiyaç ve taleplerine odaklanan yaklaşımına bakıldığında, bütçenin de her aşamada erkekçi bir bütçe olduğu ortadadır. Bu iktidar, kadınların, dar gelirlilerin, işçilerin, esnafın, emekçilerin, emeklilerin, çocukların, KYK borçlarıyla hayata borçlu başlamak zorunda kalan gençlerin, memurların talep ve ihtiyaçlarına yüz çevirmiş ve bu bütçeyle de yaklaşımını bir kez daha ortaya koymuştur.

Önerisini yaptığımız çözüm bütçesi, ilk defa cumhuriyetin demokratikleşme ihtimalini doğuracak şekilde AKP'ye veda, demokratik bir Türkiye'ye merhaba sürecinin de başlangıcıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Bitirelim lütfen.

EBRÜ GÜNAY (Devamla) - Son kez Başkanım.

Çözüm bütçesi, bir avuç sömürücü yandaşın değil, milyonların bütçesidir; sermaye sınıfının değil, emekçinin bütçesidir; şiddetin değil, barışın bütçesidir; bütün kimliklerin, bütün inançların, bütün dillerin, bütün kültürlerin bütçesidir; gençlerin, çocukların, kadınların bütçesidir; adil ve eşit bir dünyada mültecilerin bütçesidir; hiçbir kimliğin bir diğerinden ne üstün ne de imtiyazlı olmadığı özgürlükçü bir bütçedir; bizim vadettiğimiz çözüm bütçesidir. O günün çok yakın olduğunun müjdesini vererek herkesi buradan saygıyla selamlıyorum.(HDP sıralarından alkışlar)