GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 1'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:30
Tarih:06.12.2022

İYİ PARTİ GRUBU ADINA ENEZ KAPLAN (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'ndeki Kamu Denetçiliği Kurumu bütçesi üzerine İYİ Parti Grubumuz adına söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisine bağlı özel bütçeli, kamu tüzel kişiliğini haiz Kamu Denetçiliği Kurumu 2013 yılından itibaren şikâyet başvurularını almaya başlamıştır. Sadece 2021 yılında 18.843 adet şikâyet başvurusu yapılmıştır. Bu durum Kurumun, kamu kurumlarının, vatandaşın hakkını korumada yetersiz kaldığının bir göstergesidir. Hak arama, şikâyet ve taleplerin karşılanmasında önemli bir rolü olduğunu düşündüğüm bu Kurumun, daha etkin bir işleyişe sahip olması gerektiği kanaatindeyim. Görevi vatandaşın haklarını güçlü kamu kurumlarına karşı korumak olan bu Kurumun daha caydırıcı bir denetim yetkisi olması gerekmektedir.

Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi kurulduğundan bu yana, manevi kimliği ve büyük saygınlığı olan bir Kurumdur ancak Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle birlikte Meclisin yetkinliğinin elinden alındığı görülmektedir. Muhalefet partilerinin milletin yararına vermiş oldukları teklifler, önergeler değerlendirilmedi; yasalaşmadı. Niye? Muhalefet diye. İktidar milletvekilleri milletin yararına verilen bir önergeyi, bir kanun teklifini neden kabul etmiyor? Muhalefetten neden bu kadar korkuyorlar? Bizler İYİ Parti olarak milletimizin yararına birçok kanun teklifi ve önergeler verdik: 344 adet kanun teklifi verdik, iktidar tarafından kabul edilmedi; 867 adet araştırma önergesi verdik, yine kabul edilmedi; 5.935 adet yazılı soru önergesi verdik, 4.124 tanesine cevap verildi, 1.811 tane yazılı soru önergemize cevap verilmedi. Bu zamana kadar Türkiye Büyük Millet Meclisi için verdiğimiz yazılı soru önergelerinin hiçbiri cevaplanmamıştır.

Birçok yasa torba kanun şeklinde Meclisten geçiyor ya da Cumhurbaşkanlığı kararnamesi olarak yürürlüğe giriyor. Dışarıdan atanan Bakanların esamesi okunmuyor fakat seçilmiş milletvekillerine laf söylemeye gelince aslan kesiliyorlar, yaptıkları işleri anlatırken "Cumhurbaşkanımızın talimatıyla" diye cümleye başlıyorlar. Sayın Cumhurbaşkanının talimatı olmazsa bakanlıktaki işler yürümeyecek mi? Atanmışların değil, millet tarafından seçilmiş milletvekillerinin ve Meclisin saygınlığının yeniden hak ettiği yere getirilmesi gerektiği açıkça görülmektedir. Cumhurbaşkanlığı sistemiyle ülkenin uçacağı söylenmişti; evet, uçuyoruz ama millet olarak uçurumdan aşağı uçuyoruz. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar) Defalarca söyledik, yine söylüyoruz; iyileştirilmiş, güçlendirilmiş parlamenter sistemle Türkiye Büyük Millet Meclisi güçlenecek ve hak ettiği saygınlığa kavuşacaktır.

Değerli milletvekilleri, ülkenin tüm çalışan kesimlerinde olduğu gibi Meclis personelinin de alım güçleri yaşanan enflasyon ve kur farkı nedeniyle her geçen gün daha azalmıştır. Hepimiz çarşıya, pazara çıktığımızda görüyoruz ki yaşanan enflasyon, açıklanan oranın çok çok üzerindedir. Vatandaşın bu pahalılığı iliklerine kadar hissettiğinin farkındayız. Maaşlara yapılan zamların kısa sürede eridiği de bir gerçektir. Bu iktidarda, yoksulluk sınırının 25 bin liraya dayandığı şu günlerde tüm ücretli çalışan kesim yoksulluğa mahkûm edilmiştir. Ortalama 5 bin personelin çalıştığı Türkiye Büyük Millet Meclisinde yüzde 95 kesimlik bir oran bu sınırın altında kalmıştır. Özellikle, uzun yıllar kamu kurumunda çalışan unvansız personelin özlük haklarının kıdem esasına göre yeniden değerlendirilerek iyileştirilmesi gerekmektedir. Personel, emekli olduğunda maaşının yarısının düşeceğini bildiği için gelecek kaygısı yaşamaktadır, umutsuz ve mutsuz çalışmaktadır. Açıktan çalışan milletvekili danışmanları ve yardımcı personellerin özlük haklarının iyileştirilerek tazminat verilmesi, işsizlik maaşının verilmesi gerekmektedir. Vergi dilimine erken girmekte olan ücretlerden kayıpların giderilmesi için çalışmalar yapılmalıdır.

Sonuç olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreterliği Teşkilat Kanunu'nun yeniden düzenlenmesi, personelin yoksul sınıfından çıkarılması için gerekli düzenlemenin yapılaması büyük önem arz etmektedir.

Değerli milletvekilleri, iki hafta boyunca görüşeceğimiz bu bütçe vatandaşımızın bütçesi değil, müteahhidin, rantçının, Hükûmete yakınlığı sayesinde ülkenin kaymağını yiyen küçük bir azınlığın bütçesidir. AK PARTİ iktidarlarında geçen yirmi yıl sonunda artık vatandaş neyin ne olduğunu görmüştür ve gemiyi hızla terk etmeye başlamıştır. Yirmi yıllık iktidarının sonunda AK PARTİ, bütçeyi iyi yönetmemiştir. 2022 yılının bütçesine iktidar ancak altı ay dayanabilmiştir, yılın ortasında ek bütçe yapmak zorunda kalmıştır.

Uzun zamandır yaşanan enflasyon ve kur krizi evlere ateş düşürmüştür, milletimiz geçim derdinde, zar zor hayatını devam ettirme çabasına girmiştir; Türk lirasının değeri her geçen gün erimektedir, buna bağlı olarak alım gücü hızla düşmektedir. Maaşlara yapılan artışların zaman içerisinde eridiği gün gibi ortadadır, vatandaş yapılan zamlar ve enflasyon altında ezilmeye devam etmektedir; bu durum artık kronik hâle gelmiştir.

Asgari ücretle geçinen, 3 çocuğu olan 5 kişilik bir ailenin günde 3 öğün çay-simit hesabını yaparsak tutar aylık 4.500 liraya gelmektedir. Evine 5.500 lira asgari ücret giren bu kişiler ailesini 1.000 lirayla nasıl geçindirecektir; kira, elektrik, su, doğal gaz, eğitim masraflarını nasıl karşılayacaktır?

İYİ Parti iktidarında liyakatli kadrolarla hem enflasyon düşecek hem vatandaş hak ettiği refah seviyesine hem de huzurlu bir yaşama kavuşacaktır.

Asgari ücrete yapılan bu zamlar iki ay içinde ışık hızıyla eridi. Enflasyon düşmediği takdirde maaşlara yapılan zamların vatandaşın alım gücünü iyileştirdiği düşünülemez.

Sayın milletvekilleri, ülkemizin kanayan yaralarından bir tanesi de garanti verilerek yapılan projeler. Bunlar geleceğimizi ipotek altına alan projelerdir. Yap-işlet-devlet projeleriyle ve kamu-özel iş birliğiyle yapılan köprü, tünel, hastane, havalimanı ve yollara uygulanan yolcu, araç, hasta ve uçuş garantileri milletin cebini boşaltmaya devam ediyor. Örneğin Kütahya, Afyon ve Uşak illerimiz için yapılan Zafer Havalimanı'na 2021 yılında iç hatlarda 775.137 yolcu, dış hatlarda 542.596 yolcu garantisi verilmiş fakat verilen hedefler tutmadı. 2021 yılında iç hatlarda 9.228 kişi, dış hatlarda ise 1.904 yolcu havalimanını kullanmış. "Milletin cebinden bir kuruş çıkmayacak." denilerek yapılan havalimanı projesinde, eksik kalan 1 milyon 306 bin 537 yolcu için Türkiye Cumhuriyeti'nin bütçesinden 6 milyon 936 bin 738 euro ödenmiştir yani vatandaşın cebinden çıkmıştır. Bu kadar enflasyon ve döviz krizi varken müteahhitlere verilen garantiler niye döviz cinsinden ödeniyor? Ama vatandaşa gelince, dövizlerini Türk lirasına çevirsinler diye kur korumalı mevduata özendiriyorlar. Hasta garantili hastaneler, araç garantili yollar, kur garantili mevduat, yolcu garantili havalimanları ekonomi üzerinde ciddi bir yük oluşturmaktadır. Bu yükün tamamı milletimizin üzerinde. Bununla da kalmıyorlar; çocuklarımızın, torunlarımızın geleceğini ipotek altına alıyorlar. İktidarın yaptığı 2023 yılı bütçesi milletimizin derdine derman olmayacaktır ama bir şey, her şeye rağmen ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)