GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 1'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:30
Tarih:06.12.2022

MHP GRUBU ADINA SAFFET SANCAKLI (Kocaeli) - Sağ olun.

Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri ve bizleri televizyonları başında izleyen büyük Türk milleti; hepinize saygılar sunuyorum.

Spor Bakanlığının bütçesiyle ilgili söz aldım, konuşacağım. 2 Değerli Bakanımız burada, Bakan Yardımcılarımız ve değerli bürokratlarımız var; sizler de hoş geldiniz.

Evet, bildiğiniz gibi birkaç ay önce kamuoyunda "Spor Yasası" olarak bilinen Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Yasası'nı çıkardık bu Meclisten. Hem de öyle bir çıktı ki Mecliste bulunan bütün siyasi partilerin oy birliğiyle çıktı ve yürürlüğe gireli aşağı yukarı altı ay oldu. Tabii bu yasa çıkarken kulüp başkanları ve yöneticilerle hafiften gerilmeler oldu, özellikle benimle ilgili bazı sohbetler oldu. Sonra kendileriyle görüştük, dün de birkaç kulüp başkanıyla görüştüm. Bu Spor Yasası'nı çıkarmamızın ana sebebi zaten futbol kulüplerini düştüğü durumdan kurtarmak içindir. Çünkü toplum en büyük zevki, eğlenceyi, üzüntüyü, sevinci, kaderi bu futbolla beraber yaşıyor.

E, tabii, kulüplerin geldiği nokta maalesef hiç de iç açıcı değil. Geçen gün Kulüpler Birliği Başkanı Sayın Ali Koç şöyle söyledi: "Finansal olarak sezon sonunu getirmemiz mümkün değil." Hatta, bazı kulüplerin ocak ayında, bazı kulüplerin de şubat ayında pes edeceğini ve sezon sonunu getiremeyeceğini söyledi. Tabii, şu anda gelinen nokta da hiç iç açıcı değil ama tabii şöyle de bir haksızlık yapmayalım: Bu Spor Yasası'nı konuşurken ben kulüp başkanlarını ve yöneticilerini biraz sert eleştirdim, özellikle de yaptım onu çünkü gelinen bu noktada sadece şu andaki mevcut kulüpleri yöneten kulüp başkanları ve yöneticiler değil... Bu, elli yıldır Türk futbolunda kanayan yaranın finali oldu. Toplumda böylesine önem taşıyan bir konuyu da çözmek için tabii ki büyük Türk devleti ve Türkiye Büyük Millet Meclisi harekete geçti ve böyle bir yasa çıkardı. Bu kulüpler bizim göz bebeğimiz, bunları yaşatmak zorundayız biz. Bu toplumun en çok sevinç yaşadığı, en çok üzüntü yaşadığı, en çok heyecanlandığı sosyal, kültürel ve sportif açıdan baktığımız zaman futboldur ve bizim bu futbol kulüplerini yaşatmamız lazım. Bunları öyle bir yerde tutmamız lazım ki bu Türk toplumuna da hizmet etmiş olalım. Tabii ki devlet üzerine düşeni yaparken kulüplerimizin de üzerine düşeni yapması lazım. Bunlar nedir? Mesela biz bu yasayı hazırlarken kulüp yöneticilerine biraz kişisel sorumluluk yükledik, buna benzer bazı şeyler yaptık; hoşlarına gitmedi, dediler ki: "Ya, siz bizi hapse mi atmak istiyorsunuz? Siz kulüp başkanlarının veya yöneticilerinin düşmanı mısınız?" Tabii ki değiliz. Ama bir yasa olmak zorundaydı ve bu yasa yapılırken de yazılmış olan kurallara da kulüplerin uyması gerekiyor. Bu yasa... Hiçbir yasa mükemmel değildir, öyle düşünüyorum ben de, tahmin ediyorum sizler de öyle düşünüyorsunuz ama bu yasa yapılırken de bazı eksikler, fazlalıklar olabilir. İşleyiş başladı, eksikler varsa önümüzdeki günlerde, haftalarda, aylarda hep beraber bunu göreceğiz, tekrar burada gündeme getirir, eksikleri yerine koyarız, fazlalık da varsa çekeriz. Çünkü bu yasanın yapılmasının ana nedeni, spor kulüplerini ve federasyonlarını belli bir düzeye getirip Türk sporunun geleceği içindir, yoksa hiçbirimizin bir kendi kompleksi veya kulüp başkanlarına ve yöneticilerine karşı bir özel tavrı yoktur çünkü bilinmesi gereken şey biz hepimiz aynı gemideyiz.

Şimdi, tabii, futbol konuşuyoruz ağırlıklı çünkü çok vakit de yok, birkaç tane örnek vermek istiyorum. Kulüp başkanlarıyla görüşüyorum birkaç gündür, şeyi anlatıyorlar, bu yabancı konusunu ve bu altyapı sarmalı var. Şöyle ki kulüplere, başkanlarına ben soruyorum, hepimiz soruyoruz: "Ya, 14 yabancıyı niye alıyorsunuz arkadaşlar yani bu 14 yabancıyı ne yapacaksınız, yazık değil mi?" diyoruz, diyorlar ki: "İki nedenden dolayı alıyoruz: Bir, Avrupa kupalarında başarılı olmak istiyoruz biz, o yüzden bu yabancıları, 14 yabancıyı alıyoruz. İkinci konu da, Türk oyuncular pahalı, yeterince Türk oyuncu bulamıyoruz ve Türk oyuncular çok pahalı olduğu için yabancıya yöneliyoruz." Peki -ben de onlara sorunca bozuluyorlar- diyorum ki madem Avrupa kupaları için alıyorsunuz bu yabancıları, 14 yabancıyı, Avrupa kupalarında başarılı mıyız? Valla, en son bildiğimiz bundan yirmi iki-yirmi üç sene önce Galatasaray UEFA Kupası'nı ve Süper Kupa'yı aldı, ondan beri Avrupa kupalarında bir final oynadığımızı veya kupa aldığımızı hatırlamıyoruz. Demek ki bu tezleriniz çürüyor ama şöyle bir konu var, bunu da sadece kulüplere ve federasyona bırakırsak da çözemiyorlar. Geçenlerde Ampute Futbol Millî Takımı Avrupa Şampiyonu olmuştu, Sayın Cumhurbaşkanının kabulünde ben de oradaydım. Büyük ihtimalle bilmediğiniz bir şey söyleyeyim: Bu yabancı işi öyle bir hâle geldi ki ampute ligi yedişer kişilik oynanıyor. Biliyor musunuz, kulüplerde 5 yabancı var ampute liginde. Şoka girdim yani bunu duyunca, ben de bilmiyordum, büyük ihtimalle siz de bilmiyorsunuz. Kadınlar liginde 6 yabancı oynuyor ilk 11'de, amputede 7'de 5 kişi, futbol liglerinde, Süper Lig'de 11'de 8 kişi.

Şimdi, ben bunları böyle anlatınca diyorlar ki: "Ya, Saffet Sancaklı, sen yabancı düşmanı mısınız? Sen yabancılarla top oynadın." Hayır arkadaşlar, ben yabancı düşmanı değilim, sadece bunun nasıl çözüleceği hakkında birkaç şey söylemek istiyorum. Bizim altyapıya önem vermemiz lazım -herkes aynı şeyi söylüyor- altyapıya çok önem verirsek altyapıdan çok oyuncu çıkarsa o zaman bu kadar yabancıya gerek kalmayacak; doğru. Ama altyapı işini sadece Futbol Federasyonuna bırakırsak bunda da haksızlık yapmış oluruz. Bizim bir altyapı operasyonu başlatmamız lazım, seferberliği başlatmamız lazım.

2 tane kısa araştırma söyleyeyim size: Yapılan araştırmada 53 Avrupa ülkesi var, bunlarla, bu futbolla ilgili, altyapıyla ilgili araştırma yapılmış; 53 ülkenin 50'si on yıllık plan yapmış, sadece 3'ünün futbol strateji geliştirme planı yok. Bu 3 ülkeden, maalesef bu 3 ülkeden 1'i Türkiye.

Başka bir araştırmada, Uluslararası Spor Çalışmaları Merkezi (CIES) diye bir kuruluş var, Avrupa'nın en iyi altyapısıyla ilgili kulüpleri geziyor; en iyi Ajax çıkmış. Bildiğiniz gibi, zaten Hollanda'da, uzun yıllardır Ajax Avrupa'da en iyi durumda.

31 ligde inceleme yapılmış, Avrupa'da 31 ligde inceleme yapılmış ve bu kategoriler içerisinde hiçbir Türk takımı yok, maalesef bu durumdayız. O zaman bizim bir altyapı seferberliği başlatmamız lazım Sayın Bakanım. Bunu sadece Spor Bakanlığına, sadece Millî Eğitim Bakanlığına, sadece Futbol Federasyonuna, sadece belediyelere veya sadece belli bir kurumun üzerine yüklemeye kalkarsak bu, biraz kolaycılık olacak. Bu işin içine Spor Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı, Futbol Federasyonu ve yerel yönetimleri, belediyeleri de alarak bir strateji planı hazırlamamız lazım, altyapı strateji planı ve bu planı hazırladıktan sonra da bunun uygulanması için bunu bizim denetlememiz lazım. Tabii, devlet olarak, Hükûmet olarak çok şey elimizde olduğu için, özellikle Sayın Bakanımızın elinde olduğu için -çok ciddi çalışmalar da yapıyor biliyorum, takip ediyorum kendisini ve ekibini de kutluyorum- futbolun dışında daha fazla bir altyapıya eğilim var ama futboldaki altyapı biraz daha geniş kapsamlı olduğu için, bunu sadece Spor Bakanlığının elinde değil de genel olarak bir ülke politikası hâline getirmemiz lazım. Çünkü Türk nüfusu... Aşağı yukarı şu anda 30 milyona yakın gencimiz var, sadece 19 milyonu ilköğretim öğrencisi ve Türk genci hiçbir ülkenin gencinden daha az yetenekli değil, bilakis daha yetenekli. Demek ki Türk gençliğine ne kadar imkân sağlanırsa ve ne kadar doğru uygulamanın içine sokulursa uluslararası başarılar kaçınılmazdır. Sürem bitiyor, bir dahaki sefer bunun devamını da anlatacağım.

Sayın Bakanım, siz, Millî Eğitim Bakanlığımız, belediyelerimiz, yerel yönetimler, Türk Futbol Federasyonu hep beraber bu işe bir el atmamız lazım.

Yabancı konusuyla ilgili de bir iki cümle söyleyeyim. Ben yabancıya karşı değilim. Bizim top oynadığımız dönemde de yabancılar vardı ama kaliteli oyuncular geliyordu, 3 kişi alınıyordu, çok kaliteli geliyordu. Şimdi, Türkiye, maalesef son beş yıla bir bakın, yaş ortalaması 30'un üzerinde bir yabancı çöplüğü hâline geldi. Bizim ne yapmamız lazım? İşte bu altyapıdaki organizasyonu kurarsak... Yabancı ile yerli oyuncuyu rekabet ettirmemiz lazım. Eğer işi o hâle getirebilirsek biz, alttan futbolcu fışkırırsa, bizim futbolcu fabrikalarımız olursa ve oradan futbolcu fışkırırsa yabancı oyuncularla ilgili şahsen hiçbir sıkıntı görmüyorum, hatta serbest bile bırakılabilir yani eğer bizim alttan yeterince oyuncumuz geliyorsa yabancı oyuncu serbest bile kalabilir çoğu ülkede olduğu gibi.

Bir de yabancı oyuncularla ilgili son bir şey daha söyleyeceğim. Biz standart koymuyoruz yabancı oyuncuya. Tamam, 14 yabancı geliyor da bunların bir standardı var mı? Yok. Kimin canı nereden istiyorsa, kimi istiyorsa getiriyor; ne yaş sınırlaması var ne başka bir sınırlama var. Buna acil bir şekilde bir standart getirmemiz lazım, en azından bir pansuman gibi. Bunu da nasıl yapabiliriz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

SAFFET SANCAKLI (Devamla) - Mesela, İngiltere Ligi'ni örnek veriyorum -en önemli liglerin başında olduğu için oradan veriyorum, Alpay da oynadı orada- belli bir yaş sınırı var; yabancı oyuncu gelecek, belli bir yaş sınırı var. Tabii, Premier Lig çok üst düzey bir lig olduğu için öyle bir madde koymuş, diyor ki: "Son iki senede kendi millî takımında, yüzde 80'ininde ilk 11'de oynamış olacak." Çok üst düzey kriterler koymuş ve İngiltere'ye kötü bir oyuncunun transfer olma ihtimali yok. Tabii, biz, Türkiye gerçeklerine de bakarak böyle bir kriter koyarsak -kendi millî takımında yüzde 80 oynamış olacak- biz o zaman ne Brezilya Millî Takımı'ndan ne Almanya ne İngiltere ne İspanya ne İtalya Millî Takımı'ndan oyuncu alamayız ama Türkiye ve Avrupa gerçeklerine göre kriterler koyabiliriz; şu yaş sınırı, işte "Şu 5 ligde şu kadar maç oynamış olacak." veyahut da diğer ülkelerden alırken belli standartlar koyup bu yabancı şeyine de kısmen de olsa, kısa da olsa bir çare bulabiliriz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SAFFET SANCAKLI (Devamla) - Sadece selamlama yapmak için son otuz saniye...

BAŞKAN - Kocaeli Milletvekilisin, torpil yapmıyorum; kimseye söz vermedim, sana da vermiyorum.

SAFFET SANCAKLI (Devamla) - Peki, teşekkür ederim.

Beni dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Sayın Bakanım, hayırlı uğurlu olsun; ülkemize, milletimize, spor camiamıza hayırlı olsun.

Teşekkür ediyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)