| Konu: | 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 3'üncü Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 32 |
| Tarih: | 08.12.2022 |
HDP GRUBU ADINA GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ekranları başında bizleri izleyen değerli halklarımızı ve cezaevinde rehin olarak tutulan değerli yoldaşlarımızı saygıyla sevgiyle selamlayarak başlamak istiyorum.
Şimdi, Kültür ve Turizm Bakanlığının bütçesi üzerine konuşuyorum ama olmayan şeye nasıl bütçe vereceğiz, açıkçası benim açımdan bir muamma çünkü ortada bir kültür kalmadı; sağ olsun, Kültür Bakanlığı bu ülkede kültüre dair ne varsa her şeyi yok etti ve yok etmeye de devam ediyor.
Şimdi, AKP ilk yıllarda siyasi iktidara yerleşmeye başladı ve iktidarını tahkim ettikten sonra da bir kültürel hegemonya kurmak istedi, bu kültürel hegemonya için de kolları sıvadı. Ama şimdi "yatırım" deyince inşaatı anlayan, "iş insanı" deyince de müteahhidi anlayan aklın aslında kültürdeki sınırı da ortaya çıkmış oluyor. O anlamıyla, bir kültürel hegemonya da kuramadılar; bunun için de mevcut kültürü hızlı bir şekilde yok etmek, kısıtlamak, tek tipleştirmek ve içeriksizleştirmek gibi bir politikayı kendileri için düstur edindiler. Örneğin, bizim bütçelerimizle, bizim vergilerimizle ayakta duran TRT sabah akşam AKP'nin politikalarına, AKP'nin zihinsel kodlarına, AKP'nin dünya görüşüne göre diziler yapıyor ve bu dizileri ihraç ediyor. Şimdi soruyoruz: Bu dizilerin içeriğini neye göre belirliyorsunuz, kime göre belirliyorsunuz? Her biri muamma. Tabii ki "millî ve yerli olmak" gibi bir kavram üzerinden aslında bütün alan bir şekilde düzenlenmeye, bütün bir yaşam değiştirilip dönüştürülmeye çalışılıyor. Sadece bu da değil, örneğin "kültürel dönüşüm" adı altında yani daha doğrusu kültürel hegemonyayı kurmak için bütün kentlere müdahale ettiniz, kentlerin en önemli kültür merkezlerini yok ettiniz; İstanbul'da Sulukule'yi, İzmir'de Kadifekale'yi yok ettiniz ve o güzelim, canım yerlere el koydunuz, ranta açtınız. Sadece bu da değil, bütün kentleri kubbelerle donattınız, bütün kentlere kendi mimarinizi giydirmeye çalıştınız; bununla da bir şekilde kültürel bir hegemonya kurmaya çalışıyordunuz ama geldiğimiz yer... Ne yazık ki bunu başaramadığınız gerçeği karşımızda. Şimdi, siz, Ayasofya'yı ibadete açtınız, Ayasofya'nın başına gelmeyen kalmadı. Hadi, ibadethaneyi ibadete açtınız, bari korusaydınız. Şifa olsun diye kapısını yiyen mi ararsınız, binlerce yıllık tarihî eser olan çinilerini söküp evine götüren mi ararsanız; neler neler... Peki, siz ne yapıyorsunuz? Hiçbir şey, sadece seyrediyorsunuz ve "İbadete açtık." diye de buradan övünüp duruyorsunuz.
Diğer bir şey, Sayın Kültür Bakanına soruyorum: Siz Aleviler için en önemli dergâh olan Hacı Bektaş Veli dergâhını gasbetmekten ne zaman vazgeçeceksiniz? Orası bir dergâh; orası bir kültürevi değil, orası bir müze değil, orası Alevilerin dergâhı ve bütün Alevi kanaat önderleri, bütün Aleviler o kurumun kendilerine iade edilmesini istiyor ama Kültür Bakanlığı hâlihazırda orayı gasbetmeye devam ediyor.
Diğer bir mesele, bu ülkede yaşayan bütün halkları, bütün inançları yok etmek üzerine bir siyasetiniz var. Bakın, benim ilim Muş'ta onlarca kilise var ama hepsi ölüme terk edilmiş durumda. Mesela, Aziz Havarileri Manastırı, Surp Garabet Manastırı ve yine Surp Hovhannes Yetimhanesi yok olma tehlikesiyle yüz yüze. Yine, aynı şekilde, Uludere ilçesi Andaç köyünde olan Asurilere ait Geramon Kilisesi de yok olma riskiyle yüz yüze. Kültür Bakanlığı ne yapıyor, buraları tescilliyor mu, buraları koruma altına alıyor mu? Hayır. Neden? Çünkü onlar kendilerince -tırnak içinde- Türk kültürüne ait değil. Başka ne yapıyorsunuz? Hâkim bir kültür ideolojiniz var, kültürel bakışınız var, Kürtlerin kültürünü de yok etmek istiyorsunuz. Bakın, Kürt bölgelerinde yaşanan bir kültürel kırımdır, çok açık ve net bir kültür kırım politikası uyguluyorsunuz. Siz binlerce yıllık yaşam alanı olan Hasankeyf'i sulara gömdünüz, siz Sur'u aldınız "Toledo yapacağız." dediniz, o ucube villalarınızı götürdünüz. Şimdi, Hevsel Bahçeleri'ni yok etmek istiyorsunuz. Neden? Çünkü hepsi kürdistanda, çünkü hepsi Kürtlerin yaşadığı yerde ve siz oradaki kadim kültüre tahammül edemiyorsunuz.
Sadece kültürel alanları değil, sanatçıları da susturuyorsunuz. Aynur Doğan'ın konserlerini yasakladınız, Metin-Kemal'in konserlerini yasakladınız, bugün dünya çapında akademisyenlerin, müzik sanatçılarının kampanya yaptığı Nudem Durak'ı hâlâ siz cezaevinde tutuyorsunuz. Neden? Çünkü o bir Kürt, çünkü o Kürtlerin sanatını icra ediyor ve kendi ana diliyle icra ediyor ve bu da sizin işinize gelmiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Peki, sadece bunlarla mı sınırlı? Şimdi, siz, Gülşen'in kendi özel bir sohbetinde sarf ettiği cümleler üzerinden kıyameti kopardınız; Diyanetinizden Bakan Yardımcılarınıza, parti sözcünüze kadar açıklama yapan açıklama yapana. Ne oldu? Tutuklattınız. Ya, kaç gündür bu, ne bu vakfın adı, İsmailağa cemaatine bağlı Hiranur Vakfında olay olmuş, hangi yetkiliniz açıklama yaptı? Hanginiz üzüntünüzü belirtti? Bugün Meclise gelmese, Meclis bu kadar diretmese, muhalefet direnmese dün, öbür gün açıklama yaptınız mı?
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Var tabii, var, var.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Yapmadınız, yapmıyorsunuz. Bakın, Nureddin Yıldız diye biri var, diyor ki "6 yaşındaki kız çocuğu ya da 6 yaşındaki erkek çocuğu 25 yaşında biriyle evlendirilebilir." Sizin talimatlı yargınız ne yapıyor? "Düşünce ve ifade özgürlüğüdür." diyor. Siz, böyle bir ülke yarattınız, böyle bir kültür yaratıyorsunuz.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)