| Konu: | 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 4'üncü Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 33 |
| Tarih: | 09.12.2022 |
CHP GRUBU ADINA AYDIN ÖZER (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Maalesef önümüzdeki hafta Yerli Malı Haftası. Maalesef diyorum çünkü bugün çocuğuna "Yerli malı, yurdun malı, herkes onu kullanmalı." deseniz, çocuk "Ne diyor?" diye garip garip size bakar çünkü iğneden ipliğe ithal etmeyi sevdiğinizi artık ilkokuldaki çocuklar dahi biliyor. Ya da mesela ben bir umut "Arpa buğday isteyen, tarlaya buğday eker." desem, şiir okumaya başlasam, çocuk dertli dertli bakarak "Tarlalara artık beton ekiliyor, bunlar emeksiz kazanç peşinde." diye hayıflanabilir. (CHP sıralarından alkışlar)
Bakınız, burada, "Bu bütçenin çocuğun beslenme çantasına 2 dilim ekmek koymasına bile faydası yok." diyoruz, "Çocuklar aç, beslenemiyor." diyoruz; siz "yol" diyorsunuz, "köprü" diyorsunuz. "Millet kuru ekmek yiyorsa aç değildir." bile dediniz siz. O yüzden Yerli Malı Haftası'nda portakaldı, cevizdi, kekti, börekti, birini dahi okula götüremeyen, cebinde harçlık olmadığı için süt bile alamayan çocuklar sizin için ne deseler haklı değiller mi?
Değerli milletvekilleri, çok değil, bundan on bin yıl önce yani AK PARTİ otomobili, çamaşır makinesini, buzdolabını daha keşfetmeden önce, bildiğiniz gibi, insanlık mağaralarda yaşıyordu. Bildiğiniz üzere, uygarlık tarihinde avcı-toplayıcılıktan tarıma dayalı yerleşik hayata geçilmesi bir devrimdir. Çünkü insanlık sabahtan akşama peşinde koştuğu yiyeceği artık bizzat kendisi üretme eylemine geçmiştir yani insanlık doğayla etkin bir ortaklığa imza atmıştır. İşte, on bin yıl kadar sonra, toprağa ne eksen biçebileceğin güzel vatanımda mevcut iktidarın doğayla ortaklığımızı bitirmeye çalışması insanlık adına son derece üzücüdür. (CHP sıralarından alkışlar)
Bakınız, sadece yirmi yılda Tarım ve Orman Bakanlığına göre 3 milyon 113 bin hektar tarım alanımız üretimden, 750 bine yakın çiftçimiz kayıt sisteminden çıktı. SGK'ye göre 90 bin çiftçi BAĞ-KUR'unu ödeyecek geliri olmadığını belgeleyerek sigortasını bıraktı. BDDK'ye göre çiftçi başına düşen borç miktarı 134 kat artarak 950 liradan 127 bin lira seviyesine ulaştı. TÜİK'e göre tarımın ülke ekonomisine katkısının payı yüzde 10'lardan yüzde 5'lere düştü. Yani özetle, toprağımıza doğan güneş, yağan yağmur bedava; ata tohumlarımız yüzde 100 garantili ürün verirken ülkemize en çok gelir getirecek olan, dünyayı kapımıza bağlayacak olan tarım sektörümüz giderek büyüyeceğine bitecek kadar küçüldü. Sizce suçlu kim? (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, bugün 80 milyona yakın kentlimize, artı 30 milyonluk yabancı turiste, artı 8 milyon mülteci, göçmen ve benzerine yani bu ülkede bir yılda yiyecek tüketen en az 118 milyon insana topu topu 6 milyona yakın köylümüz gıda üretimi sağlamak zorunda. Peki, köylümüz bunu başarabiliyor mu? Tabii ki hayır. Her yıl kırsaldaki nüfus azalırken, üretici sayısı düşerken, üretim alanı azalırken, sadece son bir yılda gübreye yüzde 226 zam gelmişken köylüden bu başarı beklenir mi? Peki, ya suçlu kim? Bu yılki bütçenin Tarım ve Orman Bakanı Sayın Vahit Kirişci geçenlerde Yozgat'ta suçluyu açıklamış; ailelerin başka bir yaşam kursunlar diye çocuklarını kırsaldan gönderdiklerini söylemiş, bir de -çok affedersiniz- "Çocuklarına hayvanın dışkısını koklatmak istemiyorlar." diye biraz da kızmış sanırım. Yani Bakan tarımdaki küçülmenin hesabını kırsaldaki çiftçiye kesmiş. Ama Vahit Bey haklı, öğretmenin uzattığı çiçeği almamak için kulağını kaşıyan Millî Eğitim Bakanı ile hekimlerin ülkeden gitmesini sadece seyreden Sağlık Bakanından kırsala hizmet vermelerini beklemek hayal olurdu zaten.
Özetle: En başta eğitim ve sağlıkta kaliteyi ve kolay erişimi sağlayamayan bu iktidar, kırsalda kalkınamıyor olmanın tüm suçunu elbette çocukları köyden giden çiftçide arayacak. (CHP sıralarından alkışlar) Ama az kaldı, bu iktidar gidecek, biz geleceğiz. Biz iktidarımızda çiftçiye, kırsala, üretime sırtımızı dönmeyeceğiz; çiftçinin ürettiğinden zarar etmesine izin vermeyeceğiz. (CHP sıralarından alkışlar) Biz tarlasını nadasa bırakana değil, üretimde olan çiftçiye kanundaki oranlarda destek vereceğiz. Biz çiftçimize düşük bedelli kırmızı mazot vereceğiz. Biz her köye, hizmet vermek üzere ziraat mühendisi, veteriner ve ziraat teknisyeni atayacağız. Çiftçinin borcundan ötürü traktörünü, hayvanını haczetmeyeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
AYDIN ÖZER (Devamla) - Teşekkür ederim Başkan.
Ucuz kredi olanakları getireceğiz, çiftçilerin Tarım Krediden veya bankalardan çektikleri kredilerin faizlerini sıfırlayacağız. Kırsalda çalışan kadın ve gençlerin sosyal güvenlik primlerinin ödemesini biz gerçekleştireceğiz.
Buradan bütün tarım kesimine, bütün vatandaşlara sesleniyorum: Az kaldı dostlar, az kaldı, hep birlikte başaracağız. (CHP sıralarından alkışlar)