GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 5'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:34
Tarih:10.12.2022

İYİ PARTİ GRUBU ADINA DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nde yer alan İçişleri Bakanlığının bütçesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygılarımla selamlarım.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin 6 Aralık 2022 tarihli oturumunda AK PARTİ'li bir milletvekili tarafından milletvekilimize karşı gerçekleştirilen şiddet eylemi yüce Meclisimizin mehabetine yakışmayan kara bir leke olarak Parlamento tarihimize geçmiştir. Sorumlularını kınıyor, hiçbir ahlaksız yumruğun bizi hakkın ve hakikatin yolundan ayırmayacağını burada kamuoyuna ilan ediyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)

Gerek Komisyon görüşmelerinde ve gerekse bütçenin geneli üzerinde yaptığım konuşmada Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle yasamanın yetkilerinin nasıl gasbedildiğini, yürütmenin nasıl kabile reisi yetkileriyle bir kişinin heveslerine terk edildiğini ve yargının hangi yol ve yöntemlerle siyasetin tasallutu altında görevini ifa edemez hâle getirildiğini; ezcümle, Türkiye Büyük Millet Meclisi uhdesinde bulunan egemenliğin nasıl şahsileştirildiğini teferruatıyla izah etmiştim. İşte, memleketimizin içinde bulunduğu güvensizlik, huzursuzluk, gerilim, keyfî idare anlayışı ve parti devletine savrulmanın sorumlusu bugünkü ucube siyasi sistemdir. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Yolsuzluğun normalleşmesi, talanın alenileşmesi ve sistematik hâle getirilmesi, yoksulluğun yönetilmesi ve cehaletin örgütlenmesinden sorumlu olan da yine bu ucube siyasi sistemin ta kendisidir. Devlette liyakat, hukuk, vicdan ve adalet ebet müddet daim olması gereken kavramlar ve ilkeler iken Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle bunların tamamı yerle yeksan edilmiştir. Kurumsal yapıda çürüme, yönetim usullerinden uzaklaşma, teşkilatlarda partizan ve dar kadrolaşma doğrudan doğruya sistemden kaynaklı zafiyetlerin sonucudur.

Değerli milletvekilleri, İçişleri Bakanı ve Bakanlık bürokrasisinin görev ve yetkililerinden kaynaklı noksanlıklar Türkiye'nin bugünü ve istikbali için önemli güvenlik zafiyetlerini de beraberinde getirmektedir. Bilindiği üzere, Türkiye bir tesadüf eseri değil Adalet ve Kalkınma Partisinin bilinçli politika tercihlerinin sonucu olarak dünyada en fazla sığınmacı ve kaçak barındıran ülke konumuna taşınmıştır. "Hudut namustur." ilkesinin terk edilmesi ve "ensar" ve "muhacir" gibi kavramlar üzerinden ülkemize yönelik kaçak göçün iktidar eliyle teşvik edilmesi neticesinde dünyadaki 91 ülkenin nüfusundan daha büyük bir nüfusu bugün topraklarımızda barındırmak ve beslemek mecburiyetinde bırakıldık. Türkiye'nin başta Suriyeli sığınmacılar olmak üzere kaçak göçün merkezi hâline getirilmesi, ancak buna rağmen şehirlerde hiçbir kota sisteminin uygulanmaması yabancıların gettolaşmasına, şehirlerimizin içinde ve çeperinde farklı şehirlerin oluşmasına sebep olmaktadır.

Demografimizin, Türk millî kimliğinin ve millî bütünlüğümüzün izansız politikalarla tehdit edilmesi, Türk vatandaşlığının para karşılığında haraç mezat satılması, hem de selefi terör örgütlerinin militanlarına dahi güvenlik soruşturması yapılmadan, fütursuzca dağıtılması, Türkiye'nin kaçak göçle birlikte uyuşturucunun da merkez üssü hâline getirilmesi gibi siyasi ve içtimai sorunlar, haklı eleştirilerimizin temelini oluşturmaktadır.

Türkiye'yi çevreleyen tüm bu yakıcı sorunların müsebbibi olan siyasi iktidarın, sebebi olduğu krizlerin çözümüne dair politikaları hayata geçirmeye gayret etmesi icap ederken, toplumsal huzurun tesisini sağlaması gerekirken maalesef ve maatteessüf özellikle de İçişleri Bakanının yüksek katkılarıyla her kesimle kavga eden, her şeye laf yetiştiren, ağır devlet adamlığı yerine ucuz politikayı tercih eden bir hüviyete büründüğünü de tespit ediyoruz. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar) Oysa her zaman ifade ettiğimiz gibi, devlet yönetmek ciddiyet ister. Devlet yönetmek, hamaset yapmak ve hamaset üzerinden siyasi rant temin etmek yeri değildir. Günlük siyasi polemikler, kirli ve karanlık ilişkiler, izaha muhtaç itham ve iddialar tarafından kuşatılmış bir politikacı, devlet adamı olma hüviyetini de kaybeder. (İYİ Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Özellikle İçişleri Bakanlığı gibi önemli devlet kurumlarının gündelik siyasi şovlar ve çekişmelerle değil, yalnız ve ancak Türk milletinin menfaatleri ve Türkiye'nin güvenliği başta olmak üzere, önemli sorunlarla ilgilenmesini temenni ederiz. Bu son derece önemlidir çünkü bir İçişleri Bakanı gerçekten kâmil bir akla sahipse parti mensubu olmanın ötesinde, devlet adamı olmayı da başarabilmişse gelecek seçimleri değil, gelecek nesilleri düşünür.

Sayın Bakan, geçen yıl bu yüce Meclisin çatısı altında yaptığı konuşmada "Biz devletiz." ifadesini kullanmıştı. Bana sorsalar ve deseler ki: "Kâmil akla sahip olan devlet adamı kimdir?" "Kendisini devlet zannetme hezeyanına kaptırmayandır." derim. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Devlet insanının büyüklüğünün sabır ve metanetle ölçüldüğünü söylerim.

Beş bin yıllık Türk devlet geleneğinden süzülüp gelen ilkeleri ve ahlakı içselleştiremediğiniz için ne yazık ki iktidarınızın devrinde devlete hizmet etme ülküsü, kendi varlığının bizatihi devlet olduğu zannına yenik düşmüştür. Devleti kuran, bugün çatısı altında bulunduğumuz Gazi Meclistir ve devlet ile Hükûmet arasında ayrımı yapamayan mevcut yürütme erki, bu Meclis için de, bu devlet için de çok büyük bir talihsizliktir. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)

Şu asla unutulmasın ki: Koltuktan güç alanlar koltuklarıyla birlikte her şeylerini kaybederler. Ancak, oturdukları koltuğa güç verenler, tarih ve millet nezdinde daima takdir görürler ve taltif edilirler.

Sayın İçişleri Bakanı, benim naçizane tavsiyem, son defa İçişleri Bakanı olarak katıldığınız bütçe görüşmelerinde, gelin, planlanmış sinir harbini ve bilinçli kutuplaştırma metotlarını bir tarafa bırakın; ülkemiz dünya uyuşturucu baronlarının ve mafya babalarının cirit attığı ve infazların gerçekleştirildiği bir memleket hâline nasıl getirildi, onu konuşalım. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Bunu konuşmamak için yapıyor zaten.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) - Son yıllarda özellikle Sırp, İranlı, Rus mafyaların etkinliğinin Türkiye'de nasıl arttığını tartışalım. Özellikle hırsızlık, dolandırıcılık ve yağma gibi suçların nasıl Türkiye'de bir yıl içinde yüzde 27 arttığını tartışalım. Tüm suç grupları içinde uyuşturucu suçları oranının yüzde 5'e dayanmasını ve uyuşturucuyla ilgili dosya sayısının 422 bine yükselmesini konuşalım.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Ülkenin gerçeklerini konuşalım yani.

FETİ YILDIZ (İstanbul) - Başarı var.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) - Kendi ifadenizden söylüyorum Sayın Bakanım, diyorsunuz ki: "Haftada 5 bin uyuşturucu satıcısı yakalıyoruz." Bu, ayda 20 bin, yılda 260 bin uyuşturucu satıcısı anlamına gelir. Bu kadar satıcının olduğu yerde kullanıcı sayısını düşünmek bile istemiyorum. Ya matematikle aranız yok ya da siz Türkiye'yi İçişleri Bakanlığınız döneminde bir uyuşturucu merkezi hâline getirmişsiniz. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar) Dileyelim ki matematikle aranız iyi olmasın, diğer söylemi Türkiye adına biraz incitici de bulabilirim.

FETİ YILDIZ (İstanbul) - 120 bin tutuklu var, tutuklu.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) - Burada üzülerek ve hatta kahrolarak söylüyorum ki 127 bine kadar yükselen cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlarda ilk sırayı çocukların cinsel istismarı almıştır. 6 yaşında bir kız çocuğuna yönelik olarak kamuoyuna yansıyan, her türlü insani ve ahlaki değerin hiçe sayıldığı vahim olayların detayları göstermiştir ki maalesef bazı kamu görevlileri de geçmişte bu çirkin olayların üzerinin örtülmesi için çaba sarf etmiştir. Vakıf adı altında kirli ve karanlık ellerin evlatlarımızın namusuna ve istikbaline el uzatmasını engelleyemeyen devlet, devlet değildir. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) "Biz devletiz." diye ortalıkta gezmek yerine ilk önce devlet olma vasfının gerekliliklerini yerine getirmenizi tavsiye ediyorum. Suç işleyen ve suç işlemeye elverişli kriminal kişilerle görüntülerinizin sergilenmesi, bir yandan kriminal kişi ve şebekelerin kendisini meşrulaştırmasına ve suç işleme imtiyazına sahip gibi algılanmasına vesile olmakta, diğer yandan ise suçla mücadeleden sorumlu devlet kurumlarının meşruiyetini kaybetmesine neden olmaktadır. Devletin gücünü muhalefeti ilzam etmek için değil, suç ve suçluyla mücadele etmek için kullanın; bunun aksi, acizliktir. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

Komisyon görüşmeleri esnasında söz bahse konu fotoğraflara gelince, Sayın Genel Başkanımızla ilgili ima yollu bir iftirada bulunarak "Onun da resimlerini gösteririm." söylemine sığınmanız acizliği de aşan bir ifadedir. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Kuştan korkan darı ekmez Sayın Bakanım, neyiniz varsa gösteriniz. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Biz, şeref ve haysiyetimizi devletin manevi şahsiyetine emanet etmişiz, kendi şeref ve haysiyetinden emin olmayanlara değil.

Değerli milletvekilleri, İYİ Partinin muhalefet şerhinde de önemle altını çizdiğimiz SADAT adlı paramiliter yapılanmaya dikkatinizi çekmek istiyorum.

SADAT'ın internet sitesinde "Emniyet teşkilatı, polis akademileri ve polis meslek yüksekokullarında eğitim ve idarecilik hizmetlerini bizzat yürütebilir." ibaresi yer almaktadır.

Siz İçişleri Bakanı olduğunuzda "Hiç güvenlik makalesi okumadım." diyordunuz. Belli ki modern ulus devletin ne olduğuna dair de hiçbir makale okumamışsınız. Modern ulus devlet, belirli sınırlar içinde mutlak ve meşru güce sahip olan ve bu gücü kurumlarıyla icra eden devlet demektir. Hiçbir ulus devlet şiddet kullanma tekelini bir paramiliter yapıyla paylaşmaz, buna zemin oluşturulmasına da asla müsaade etmez.

Sayın İçişleri Bakanı, emniyet kuvvetlerimize, böyle fütursuzca, eğitim verdiğini ifade eden ve devriiktidarınızın paramiliter örgütü olan SADAT'ın yayınladığı anayasa taslağını hiç incelediniz mi acaba? Bu taslakta, başkenti İstanbul, resmî dili Arapça, adı "asrika" olan bir devletin kurulmasının planlandığı; yasama, yürütme, yargı mekanizmasının şeriat kuralları dâhilinde değiştirilmesinin öngörüldüğü; siyasi partilerden sosyal hayata kadar her alana müdahale edilmesinin planlandığı söyleniyor. Bunları biliyor musunuz, yoksa bunları da mı okumadınız efendim? Anayasa'nın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek maddelerini ihlal eden, kanunları çiğnemekten çekinmeyen bu kurum ve başındaki kişi hakkında herhangi bir işlem yapmayı düşündünüz mü? Eğer biz demokratik bir hukuk devletiysek ve hukuk yürürlükteyse bunu yapanlar deliyse tımarhaneye, akıllıysa hapishaneye gönderilir. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar) Biz, görevi Anayasa'da yazılı hak ve hürriyetleri korumak olan İçişleri Bakanlığının ve kıymetli emniyet kuvvetlerimizin eğitim süreçlerinin, anayasal düzeni yıkma gayretini aleni olarak ifade eden paramiliter örgütlerin insafına bırakılmasına asla izin vermeyeceğiz.

Konuşmamın başında Türkiye'yi maruz bıraktığınız büyük kitlesel göçle ilgili "iktidarın bilinçli politik tercihleri" demiştim. Bu ifadeyi neden kullandım? Çünkü iktidara bağlı paramiliter yapıların Türkiye'de alenen deklare ettiği rejim değişikliği arzusu, Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti ilkelerini ve Türk millî kimliğini tahrip etmeden gerçekleştirilemez de ondan. İşte, bu yüzden, bu memlekette "Hudut namustur." ilkesi terk edildi. İşte, bu yüzden, Türkiye'yi Avrupa Birliğinin hendek ülkesi hâline getirdiniz.

Sayın Bakan, Selefilik akımının yeşerdiği coğrafyalardan Türkiye'ye akın akın aldığınız kaçakların içinde kaç tane terör örgütü üyesi var, acaba biliyor musunuz? Bu elbette ki retorik bir sorudur. Selefi teröristlere sonradan ve güvenlik soruşturması ya-pa-ma-dan vatandaşlık veren bir iktidarın bu soruya cevap vermesini beklemiyoruz. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Ancak bilerek ve isteyerek bir iktidar kendi ülkesine nasıl bu kadar zarar verebilir, doğrusunu isterseniz bunu da merak ediyoruz. İçinde bulunulan hâl gaflet mi, delalet mi yoksa bunun ötesi mi, elbette buna tarih ve büyük Türk milleti karar verecektir. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

Sayın milletvekilleri, Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu, aslında bizim "devlet krizi" diye tarif ettiğimiz siyasi, sosyal ve bürokratik krizlerin bir seçimlik ömrü kalmıştır. Reçete bellidir, o da siz gideceksiniz, biz geleceğiz. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İYİ Parti olarak, milletimizin bugünlerde çokça ihtiyaç duyduğu ahlaklı siyaseti yeniden inşa etmek, milletine hizmeti önceleyen devleti ihya etmek hedefimiz olacaktır. İYİ Parti iktidarında kirli adamlar hamasi nutuklarla siyasette tutunamayacak, kanun dışı her iş ve eylemin hesabı mutlaka sorulacaktır.

Sözlerimin sonuna yaklaşırken bugüne kadar çokça gündeme getirdiğim ve gündeme getirmeye devam edeceğim polis intiharlarından bahsedeceğim. Emniyet Genel Müdürlüğü yapmış olduğu resmî açıklamada, 2022 yılının ilk dokuz ayında 44 polis memurunun intihar ettiğini açıklamıştır. İYİ Parti olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinde polis intiharlarının araştırılması yönünde verdiğimiz önergeler de reddedilmiştir. İçişleri Bakanlığı intiharların sebeplerini araştırmak yerine "kişisel sorunları" diyerek geçiştirmektedir. Bu evlatlarımızın Emniyet teşkilatına girerken psikolojik sorunları yoktu, ne oldu da teşkilat içinde psikolojileri bozuldu? Lütfen, gelin ve bu kürsüden izah edin.

Bu vesileyle, bir kere daha, İYİ Parti olarak, ardı arkası kesilmeyen polis intiharlarının takipçisi olmaya ve sebeplerinin araştırılması için konuyu gündemde tutmaya devam edeceğimizi ifade etmek istiyorum.

Sayın Bakan, geçen yılki görüşmelerde yaptığım konuşma sonrası kürsüye gelip terörle mücadeleden hiç bahsetmediğimi söylemiş, o mücadeleyi görmezden geldiğimiz imasında bulunmuştunuz. Biz, devletin tüm kurumlarıyla birlikte verdiği büyük mücadelenin her zaman yanında olduğumuzu, tüm olumsuzluklarınıza rağmen o mücadeleyi akamete ve zaafa uğratmamak adına kelimelerimizi dahi özenle seçtiğimizi defaatle dile getirdik.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) - Diğer bütçelerde olduğu gibi bu bütçede de Millî Savunma Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Millî İstihbarat Teşkilatı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı bütçelerine de İYİ Parti olarak "evet" oyu vereceğiz. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Türk milletine ve Türk Bayrağı'na selam durmak bizim şerefimizdir.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)